Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Fatih Belediye Başkan Aday Adayı olarak daha önce alışık olmadığımız bir siyasi figürle karşı karşıyayız; Avukat Nihat Ersin, 56 yıla 14 üniversite mezuniyeti, 12 yıl öğretmenlik sığdırmış. Üstelik bitirdiği bölümler, mimarlıktan hukuka, psikolojiden tarihe kadar uzanıyor.
Dün haberini yaptığımız Ersin’le üniversite geçmişini, okuma merakını, müziğe, sinemaya olan ilgisini ve öğretmenlik geçmişini konuştuk…
“Boş zamanlarımda üniversite okudum”
İlginç bir tabloyla karşı karşıyayız. 14 üniversite bitirdiğiniz yazılı internet sayfanızda. 56 yıllık hayatınıza 14 üniversiteyi nasıl sığdırdınız?
Aslında 14 üniversite bölümü bitirdim.
Bölümler derken...
Yani mesela bir üniversitede iki bölüm okuduğum oldu. Ama neticede 14 ön lisans, lisans, ve yüksek lisans bölümü bitirdim.
Bazılarında çift dal mı yaptınız?
Çift dal yapmadım. Kişiler bazı kanunların değiştiğinin herhalde farkında değiller. Hep yıl hesabı yapıyorlar. Oysa aynı anda iki yüksek lisans da yapılabiliyor, açık öğretim hakkı, ön lisans veya lisans da yapılabiliyor. Yani kişi isterse bir anda dört okulu okuyabiliyor. Şu anda Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kararı var. Nedir? İki açık öğretim okuduğunu düşün. Bir lisans veya bir ön lisans yaptığını düşün. Bir yanda da iki master yaptığını düşün. Yani aynı anda en az üç dört bölüm okunabiliyor son yıllarda.
Üniversiteye ilk ne zaman girdiniz?
İlk girişim 1977 ve 35 yıldan beri okuyorum. Benim kahve hayatım falan yok; boş zamanlarımda üniversite okuyorum. Bir de öğretmen olduktan sonra bilimin ilimin çok daha önemli olduğunu gördüm. Talebelerimle hem lisede hem ilköğretimde bunun önemini paylaştım.
"Üniversite yüzünden roman okuyamadım"
Birbirinden çok farklı dallarda eğitim almışsınız. Mimarlık da okumuşsunuz, tarih de, hukuk da... Bu liste uzayıp gidiyor. Bu okuma merakınız nereden geliyor?
İnşaatçılık yanım var. Mimarlık ilgim oradan geliyor. Mimarlığın şehircilik bölümünü bitirdim. Ayrıca iç mimarlığın ön lisansını aldım. Şimdi onu da bir yıl sonra tamamlayacağım. Babam inşaatçıdır. Dolayısıyla oradan kaynaklanan bir ilgi nedeniyle mimarlığa merak saldım.
Hukuk ise lise hayatımdan beri hukuk okumak istiyordum. Allah da nasip etti, olduk. Kamu hukuku yüksek lisansı da yaptım. Adalet zaten hukukla ilgili, bunlar zaten bir grup. Ayrı bir şey yok yani. Siz ayrı, farklı ne okuduğumu gördünüz mesela?
Pek çok farklı alanda ilginiz olduğunu gördüm, onu merak ettim...
Ama hepsi insanı ilgilendiriyor.
Evet haklısınız. Üniversiteden önce ilkokul, ortaokul, lisede de okumaya bu kadar meraklı mıydınız?
Zaten ilkokul, ortaokul, lise çocukluk dönemi.
Yok, ondan bahsetmiyorum. Okul dışında da okumaya meraklı mıydınız?
Okumayı her zaman istemişimdir.
Farklı hikaye ve romanlar okumayı çocukluk döneminde sever miydiniz?
Üniversitelerde okumaya başladıktan sonra maalesef romandan uzak kalıyorsunuz. Benim bir profesör hocam vardı. "Canım ne istiyor biliyor musun Nihat Bey" dedi. "Fırsat bulamıyorum. Keşke fırsatım olsa da şöyle açıp rahatça roman okusam" derdi. Benim de eksik tarafım o.
“İçinde bir şey bulursam tüm filmleri seyrederim”
Alışık olmadığımız bir siyasi kişilikle karşı karşıyayız. Türkiye'de genellikle politikada yer alan kişiler bu kadar okumaya meraklı olmuyor. Okumak dışında kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz, neler yapıyorsunuz, müzikle sinemayla aranız nasıl. Bu kadar üniversite okumak herhalde insana başka alanlarda da merak kapıları açıyordur.
Muhakkak. Sinemayı ben çocukluğumdan beri severim. 10 yaşımdan beri sinema hayatımın içindeydi. Haftada iki üç kez sinemaya giderdim.
Ne tür filmler seviyorsunuz?
Çocukluğumuzda biliyorsunuz, romantik filmler vardı. Ayrıca Erol Taş'ların, Cüneyt Arkın'ların, Yılmaz Güney'lerin filmlerini seyrederdim. Çocukluğumda mesela Yılmaz Güney filmlerini çok severdim. Öbürlerine aksiyon olarak bakardık ama Yılmaz Güney'in filmlerinin yeri ayrı. Rahmetli benim gönlümde iz bırakmıştır.
Macera olsun, romantik film olsun rastladığım ilgimi çeken filmleri ayırmadan seyrederim. Yeter ki içinde bir şey bulayım.
En sevdiğiniz Yılmaz Güney filmi hangisi?
Yılmaz Güney'in çok filmi var da, ben onu çocukluğumda sevdiğim için, üstünden 30-35 yıl geçtiği için adlarını hatırlamıyorum.
Haklısınız. Müzikle aranız nasıl?
Türküyü çok severim. Aslında normal klasik şarkılardan da kulağıma hoş gelen tüm müzik türlerini severim. Klasik müzik olsun, diğer çeşitler olsun... Çocuklarıma da çok aşılamak istedim. Küçük oğlum güzel saz çalıyor. Onu çekiyorum odaya, "Hadi oğlum, çal da dinlendir bizi biraz" diyorum. Hoşuma da gidiyor. Çünkü müzik zevki olan, müzikle uğraşan kişilerin kafası çok çalışır.
“Okumanın faydasını öğretmenlikte gördüm”
Siz ne öğretmenliği yaptınız?
1997'de dört yıllık fakülte bitirenlerin öğretmen olabileceğine ilişkin düzenleme çıkınca başvurdum ve öğretmen oldum. Ondan beri ilköğretimde öğretmenlik yapmaya başladım. Taksim Ticaret Lisesi, Fatih Ticaret Lisesi'nde de eğitim verdim.
Hangi dallarda eğitim verdiniz?
Ben genellikle hukuk ve benzeri dallarda eğitim verdim. Ben orada çok okumanın ve çeşitli dallarda okumanın faydalarını gördüm. Öğrenciler de çok etkilendi.
“Beni hep yolun başında kestiler”
Daha önce AKP'den dört kez milletvekilliği ve belediye başkanlığı için aday olmuşsunuz. O süreçlerde neden kaybettiniz?
2002, 2007, 2011'de milletvekili aday adayı oldum. Önceki yerel seçimlerde Bayrampaşa ve şimdi de son olarak Fatih Belediye Başkan aday adayı oldum. Ama beni hep yolun başında kestiler. Yukarıya ulaştırmadılar.
Kim, niye kesti yolunuzu?
Bana göre, belki de iftiraya maruz kalmışımdır, fakat "Gel arkadaş seni bir araştıralım" falan demediler. Benim adım Ankara'ya bile gitmedi.
Parti içindeki yapılanma nedeniyle mi böyle oldu?
Bu partinin sorunu değil. Bu kişi sorunu. Bu kişi kendisi de aday adayıydı. Eğer ilk mülakatlar Ankara'da yapılsaydı ben şu anda milletvekiliydim. Ancak 2007'den beri İstanbul'da yapıldığından merkezin haberi olmuyor.
Önümüzdeki seçimlerden umutlu musunuz?
Hayır değilim. Parti kararlarına saygılıyım çünkü onlar analiz yapıyorlar. Halkın nabzını tutarak aday belirliyorlar. İlçelere falan gittiğinizde her partide yozlaşma olabiliyor ama ben Ak Parti'nin özellikle genel merkezinin çok dürüst olduğunu biliyorum.
Ama yine de umutsuzsunuz...
Yüzde 1'dir ihtimal.
Niye aday adayı oldunuz o zaman?
Başkanlıktan söz ediyorum. Belki başka görev verirler. Ben nasip diyorum. Başka bir şey demiyorum.
İlla çok okuyan çok bilir anlamında değil. Bugün bir Egemen Bağış, bir Ali Babacan, bir Başbakan Erdoğan... Bunlar birer tane üniversite bitirdiler ama kendilerini yetiştirdiler. Gerçekten bu kadar okumama rağmen onların yaptıkları işlere ben çok büyük saygı duyuyorum. Ben yapamazdım. Bu bir gerçek. Çünkü hayatın içine giremedim. Zamanında mutfağa girebilseydim, benim çok farklı taraflarım var. Kimsenin bilmediği düşünsel açıdan artılarım var.
“Psikolojik sosyolojik tespitlerim var”
Ne gibi artılarınız var?
Toplumda görülmeyen bazı şeyler hakkında sosyolojik ve psikolojik bazı tespitlerim var. Bunlar devamlı perde arkasında kalıyor; oysa öne çıkması lazım. Mesela Milli Eğitim'de birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarda öğrencilerin nasıl yetişmesi gerektiği konusunda çok büyük tespitlerim var.
Mesela?
Ben eğer Milli Eğitim'de görevli olsaydım, birinci sınıf geçiş dönemi olduğu için sadece dinleme ama ikinci ve üçüncü sınıflarda kesinlikle tüm öğrencilerin en az bir müzik enstrümanını bilmesini sağlardım.
Ayrıca spor çok önemli. Aslında yasak olmasına rağmen, haftada iki saat beden eğitimi olmasına rağmen ben çocukları her gün spora çıkarırdım. Neticede müthiş bir sınıf çıktı karşıma ama maalesef devamı gelmedi. (EKN)