12 Mart 1971 askeri darbesi ve Türkiye'de o dönemde yaşananlar İstanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Araştırmaları Kulübü'nün düzenlediği sempozyumun konusuydu.
Sempozyuma Eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, gazeteci Hasan Cemal, Birikim Dergisinden Ömer Laçiner, Radikal'den Oral Çalışlar, Bilgi'den Murat Belge ve bianet'ten Nadire Mater katıldı. Oturumlarda kolaylaştırcılığı Kulüp başkanı Hasan Pehlivan yaptı.
Soysal: 61 Anayasası "bol" gelmişti...
Prof. Dr. Soysal "12 Mart ve Üniversite Özerkliği"nden söz ettiği konuşmasında 1961 anayasasının bol bulunması nedeniyle geçmişte 12 Mart'ın toplumdaki "huzursuzluğun" giderilmesi için atılan bir adım gibi sunulduğunu söyledi.
"Ancak yaşananlar güzel huzursuzluklardı. Gençler farklı bir düzen gerektiğinin mesajını veriyorlardı. Maalesef toplumsal olayları anayasa ile bastırma hastalığımız nüksetti o dönemde."
Cemal: Derdim darbe ile devrimin önünü açmaktı
"Asker-Sivil İlişkileri" başlıklı konuşmasında Hasan Cemal da "demokrasinin canına okunmakta olduğu" bir dönemden sonra darbenin devrimin önünü açacağını düşündüklerini açıkladı.
"O yıllardaki derdim 26 yaşında bir genç olarak darbe ile devrimin önünü açmaktı. Muhtıraya sevindik çünkü Demirel gitti. şöyle bir hayal kırıklığı da vardı ki istediğimiz devrimi yapamadık; umduğumuzu bulamadık."
Laçiner: Sosyalizm umudu 12 Mart'la ertelendi
12 Mart sırasında orduda üstteğmen olan Ömer Laçiner ise "12 Mart ve Sosyalizm" başlıklı konuşmasında "Kışlada olduğumuz için genç sosyalistler olarak gidip köylüyü, işçiyi örgütleme gibi bir şansımız yoktu. Biz de dolayısıyla bulunduğumuz yerden; askerlerden başladık. Amacımız askeri darbe ile sosyalizmi getirmekti. Ancak devrim umudumuzu 12 Mart erteledi" dedi.
Belge: Sevgi Soysal 12 Mart'ı objektif değerlendirdi
Murat Belge "68 Kuşağı ve 12 Mart'ta Edebiyat" başlıklı konuşmasında 12 Mart'ın bir felaket olarak edebiyatta yerini bulduğunu ve bu edebi söylemde taşların yerine oturmadığını söyledi.
"İşkencenin, sadizmin bile rasyonelini en objektif şekilde edebiyata yansıtan isme gelince o Sevgi Soysaldır. Çünkü toplumsal hesaplaşmaları iyimser bir gözle değerlendirir. 12 Eylül sinemacıları da Soysal gibi objektif gerçeklikleri estesize eden tutum yerine diğerlerini örnek aldılar."
Belge, "12 Mart edebiyatı" bağlamında Pınar Kür, Adalet Ağaoğlu ve Erdal Öz'ü andı.
Çalışlar: Askeri Mahkeme sizi tutukladı mı, asker sayılırdınız
Çalışlar "12 Mart'ta Medya ve Mamak Cezaevi" başlıklı konuşmasına 12 Mart döneminde devam eden medya muhalefetinden bahsederek başladı.
"Ana akım medya devletin kontrolündeyken "Denizler İdam Edilmesin" kampanyasının ilanı gazetelerde çıkabiliyordu. Bunlar çatlak seslerdi fakat 12 Eylül dönemi ile kıyaslandığında hala itiraz edilebildiğini gösteriyordu. Mamak ise askerler için yapılmıştı. Bizler siviliz, bu cezaevinde yargılanmamalıyız diye isyanlar çıkarttık; bu sefer Askeri Mahkemenin tutukladığı herkes askerdir diye kanun çıkardılar. Aslında bu dönemin kısa bir özetidir."
Mater: "... ve Kadınlar" başlıkları kalksın!
Mater "68 Kuşağı ve 12 Mart'ta Feminist Hareketler" başlıklı konuşmasına başlıkta "feminist hareketler" yerine "kadınlar" olması gerektiğini, "feminizm"in 68'lerde sözcük olarak bile pek bilinmediğini söyledi. Kadınların mücadelede var olduklarını, bugünse tarih yeniden kurgulanırken kadınların varlıklarını neredeyse ispat etme noktasına geldiğini söyledi.
"Biz kadınlar mücadelenin içinde karar mekanizmalarında değildik. Böyle bir talep için bir bilinç de yoktu. Ayrıca devrimci olunca nasılsa kadınlar da kurtulacaktı. Ne varki 71 ve 80 darbeleri dünyada 68'lerde başlayan ikinci dalga feminizmin bize gelmesini geciktirdik, bunun için 1970'lerin ikinci yarısını beklemek gerekti.
"Bu toplantıda bakın bütün "ciddi" konuları erkekler sunuyor, "ve kadınlar" başlığı da bir kadına düşüyor. Bu da bir gelişme! Bu tabii sadece bu toplantıya dair bir pratik değil. Artık kadınlar konuşsun, "ve erkekler" başlığı da erkeklere... " (ELV/EÖ)