Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 12 Eylül 1980 askeri darbesinin başındaki Orgeneral Kenan Evren'in yargılanması için girişimde bulunan eski Adana Cumhuriyet savcısı Sacit Kayasu'nun "ifade özgürlüğünü kısıtladığı" için Türkiye'yi 41 bin avro (yaklaşık 82 bin YTL) tazminata mahkum etti.
Kayasu'nun Ağustos 1999'da bir vatandaş olarak aynı amaçla sunduğu dilekçeye yanıt verilmezken, Kenan Evren hakkında 28 Mart 2000'de iddianame düzenlediği için Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Kayasu'ya 30 Mart 200 tarihinde kınama cezası vermişti.
AİHM: Kayasu görevde ve hakkı ararken engellendi
Kayasu'nun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 13. ve 10. maddelerine aykırı davranıldığı iddiasıyla yaptığı başvuruyu bugün (13 Kasım) karara bağlayan AİHM, Türkiye'nin hem kendisini girişim ve kararlarıyla ifade eden bir savcıyı engellediğini hem de mahkemede hakkını aramasına engel olduğuna oybirliğiyle karar verdi.
İddianamesinde darbe suçunun 12 Eylül 2000 tarihinde zaman aşımına uğrayacağını vurgulayan Kayasu, yasadışı eylemlerinden dolayı Evren'in yargılanması gereğine işaret ediyordu.
Adalet Bakanlığı, Kayasu'nun evine davet ettiği gazetecilere açıklama yaptığı ve iddianame suretlerini dağıttığı gerekçesiyle 29 Mart 2000 tarihinde yargılanmasına izin verdi. Bu arada Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianameyi sadece kınama olarak görerek işlem yapılmasına da Anayasanın Geçici 15. madde uyarınca gerek olmadığına karar verdi.
AİHM, Kayasu'ya cezalarda "yıldırma" gördü
Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu'nun 15 Mayıs 2001 tarihli kararını yerine bulan Yargıtay 9. Ceza Dairesi de, 11 Aralık 2002 tarihinde Kayasu'yu "görevi kötüye kullanmak" ve "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif" iddialarıyla hapisten para cezasına mahkum etti ve cezaları erteledi.
20 Nisan 2000'da savcılık görevinden uzaklaştırılan Kayasu, HSYK kararıyla da 27 Şubat 2003'te meslekten ihraç edildi. Bugün Kayasu, avukatlık dahi yapamıyor.
Aralarında Türkiye'den Hakime Işıl Karakaş'ın da bulunduğu yedi yargıç, 21 Eylül 2000'de yapılan başvuruda, görevini yapan bir savcıya böylesi cezalar verilmesinin, kaçınılmaz olarak "yıldırıcı" sonuçları da barındırdığını, işlemlerin "orantısız" olduğunu vurguladı.
"Bu yıldırıcı etki, bir yargıcın ifade özgürlüğü hakkı dikkate alındığında yargının olumlu idaresinde çok önemli bir faktördür." (EÖ)