“Türkiye’deki sendikal mücadele darbeyle birlikte bıçak gibi kesilmedi elbette. Çok büyük değildi ama direnişler sürdü. Öte yandan, güçlü bir sendikal zemin olmadığı için 80 öncesinin mirası darbe ertesine kalamadı."
12 Eylül döneminde Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) eğitim danışmanı olan Fahri Aral, bianet’e darbenin sendikal mücadeleye etkilerini değerlendirdi.
Darbeyi izleyen günlerde, grev ve lokavtlar kaldırıldı; işçiler işbaşı yaptı, belediye başkanları görevlerinden alınmaya başladı, yerlerine çoğunlukla subaylar atandı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu (MİSK) ve Hak-İş'in bankalardaki paraları bloke edildi, sendika yöneticileri ile işyeri temsilcileri teslim olmaya başladı.
"Darbenin amacı buydu"
Darbenin "başta işçi sınıfı olmak üzere bütün çalışan sınıfa emekçiler üzerinde baskı kurduğunu ve bu olumsuz etkinin günümüzde de sürdüğünü” söyleyen Aral şöyle dedi:
“O zaman başta Kenan Evren olmak üzere bu darbeyi planlayanların en büyük hedefi işçi ve emekçilerdi. Her konuşmalarında bu grupları hedef alıyorlardı. Türkiye’de 500 bin işçiyi temsil eden DİSK’i kapatıp yöneticilerini tutukladıktan sonra meydanlarda göğsünü gere gere ‘bir işçi bu kadar para alabilir mi? Niye alsın?’ deyip işçilerin aldıkları ücretlere göz diktiklerini belli etmişlerdi.”
"Bu sadece onların iradesiyle olan bir şey değildi. Türkiye’deki bu darbeyi hazırlayan emperyalistlerin de amacı buydu” diyen Aral darbeyle başlayan bu baskının giderek arttığını söylüyor.
“İşçi sınıfına yönelik bu şiddet, baskıyla, işkenceyle devam etti. Binlerce işçi tutuklandı, işçi temsilcileri gözaltına alındı, işlerinden atıldı. Bu insanlar daha henüz bir-iki yıl önce çok özgür olmasa bile Toplu İş Sözleşmelerini rahatlıkla yapabiliyor, ücretlerine zam talep ediyor ve alabiliyorlardı. Darbeyle buna son verdiklerini sandılar, bir ölçüde de becerdiler.”
“Hâlâ sendikal örgütlenme bir anlamda yasak durumda. İşçi sınıfının eskiden olduğu gibi büyük sendikalarda örgütlenmesi çok zor. Daha dağınık bir örgütlenme sürmekte ve bu da darbenin ‘başardığı’ şeylerden biri” diyen Aral’a göre darbe, sendikal mücadelenin toplumda tartışılmasına mani oldu.
“Şimdi hükümetler fütursuzca sendikalara saldırmayı hak görüyorlar. Ama biraz farklı bakıldığında bunda sendikaların da bazı hataları olabilir. Yeni şartlara uygunluk, farklı örgütlenme biçimlerine gidilmemesi, söylemlerin gündemden uzak olması gibi nedenlerle mücadeleye açılım kazandırılamadı.”
Bugün...
Aral bugüne gelirken “İşçi sınıfı darbeyle kaybedilen haklardan bir kısmını kazanmış olsa kaybedilmiş haklar üzerinden bir örgütlenme başladı" diyor.
"Eskinin militan sendikacılığı kalmadı. Başka ülkelerde ise tahribatlar ne kadar şey götürmüş olsa da yenilenme daha kolay oldu."
Aral, DİSK-Türk İş bölünmesinin aşılabileceğine inanıyor.
“İdeolojik farklılıklara değil birlikte bir mücadele yürütmek için çabalamak gerekiyor.”(BÇ/EÜ