Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Lisesi önündeki 537. haftalarında, 12 Eylül darbecilerinden Tahsin Şahinkaya’nın işlediği insanlık suçlarının hesabını vermeden öldüğünü hatırlattı.
Artık bu davanın yaşayan sanığı kalmadığını ve bu sebeple davanın düşmesinin beklendiğini hatırlatan Cumartesi Anneleri /İnsanları “Göstermelik de olsa bir 12 Eylül yargılaması yaptınız, Tahsin Şahinkaya ve Kenan Evren bu davada mahkum oldu. Bu dava düşmemelidir ve Yargıtay mahkûmiyeti onaylamadır. Bu dava tarihe mahkumiyetle geçmelidir” dedi.
Eylemde, gözaltında kaybedilen Ahmet Yaman ile 5 Temmuz 1995 gecesi JİTEM tarafından Diyarbakır’da gözaltına alınan ve öldürülen Vedat Aydın katledilmesinin 24. Yılında anıldı.
Roboski katliamında aile üyelerini kaybeden, HDP Şırnaklı Milletvekili Ferhat Encü de söz alarak şunları söyledi:
“Hepimiz biliyoruz ki katliam bir şekilde faili meçhul diyerek üzeri örtüldü ve acımıza acı kattılar. Biz biliyoruz ki bu ülkede ölen, öldürülen herkes devletin bilgisi dahilinde kaybedildi ve bu şekilde faili meçhul oldular. Kendisi de Uludereli olan Ahmet Yaman 1995’de gözaltına alındı kimileri helikopterden atıldığını söyledi hala akıbeti belli değil.”
“Vedat Aydın bir insan hakları savunucusuydu. 24. ölüm yıldönümünde onu unutmadığımızı belirtiyoruz. Mücadelesini biz insan hakları savunucuları olarak yaşatacağız. Bu topraklarda barışı adaleti sağlamaya çalışacağız. Kimlerin bizi kaybettirdiğini kimlerin bizi katlettirdiğini hepimiz biliyoruz. Hesap vermeden birer birer gidiyorlar. Bir daha Roboski gibi katliamlar yaşanmasın diye mücadele ediyoruz.”
CHP’li Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da konuşmasına Vedat Aydını anarak başladı, “Failler cezalarını bulana kadar bu meydanda haykırmaya devam edeceğiz” dedi.
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır da şöyle konuştu:
“35 yıldır adalet ve demokrasi mücadelesi veriyoruz. Bu coğrafyada başvurmadığımız, müracaat etmediğimiz bir yer kalmadı. Bizi bu mücadeleye iten 12 Eylül darbesidir. Onların mimarları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya öldü. Zaten 35 yıl önce kamu vicdanında ölmüşlerdi. Yaşamak iki göz, iki kulaktan ibaret değildir, yaşamak kabul görmektir, anılmaktır. Bu coğrafyada yaşayan insanlar onları zaten öldürmüşlerdi. Ölmesi, kirlettiği bu topraklardan arınmasından ibarettir.”
Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren de “Verdiğimiz mücadele cuntacılara, Türkiye Devletine karşı. Bundan önce ki hükümet oy kaygısıyla 12 Eylül cuntacılarını yargılayacaklarına söz verip oy avcılığı yapmıştı. Söylediğini de bir oranda yerine getirdi cuntacıları yargıladı ama her zaman yaptığı gibi vermiş oluğu kararı uygulamamak için hepimizi oyaladılar. Onların ölmüş olması işlediği insanlık suçlarını aklamaz” diye konuştu.
İnsan Hakları Derneği Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonun basın açıklamasında, Ahmet Yaman’ın akıbeti soruldu.
Ahmet Yaman’a ne oldu?
1995 Temmuz başlarında Uludere İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından telefonla arandı. Acilen komutanlığa gelmesi istendi.
Ahmet Yaman dönmeyince eşi ve annesi Uludere Jandarma Komutanlığına gitti. Tüm hakaret ve baskılara rağmen karakolun önünde beklediler. Karakolun bahçesine askeri bir helikopter indi. Yanlarına gelen asker Ahmet Yaman’ın Şırnak Tugay Komutanlığı’na götürüldüğü bilgisini verdi.
11 Temmuz 1995 tarihinde Duri Yaman Uludere Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak oğlunun bulunmasını talep etti. Oğluna ulaşmak için her yolu deneyen Anne Duri Yaman hiçbir sonuç alamadan aramızdan ayrıldı. (DŞ/AS)