723 sanıkla 1982'de başlayan ve bugün 21 kişi hakkında zamanaşımı kararı ile sona eren Dev-Yol davasında aradan geçen 30 yıl boyunca yüzlerce insan cezaevlerinde, karakollarda işkence gördü, yıllarca mahpusluk yaşadı.
Dev-Yol davasının bir numaralı sanığı Oğuzhan Müftüoğlu, davanın zamanaşımıyla düşmesini bianet'e şu sözlerle değerlendirdi:
"1991'de cezaevinden tahliye edildikten sonra cezaevi kapısında söylediğim şeyi düşünüyorum. Dev-Yol davası da dahil olmak üzere, 12 Eylül döneminde açılmış tüm davaların yok sayılması gerekir."
"Davanın temeli sakat"
Müftüoğlu, 12 Eylül döneminde hazırlanan tüm iddianamelerin ve soruşturma süreçlerinin, dayanakların suç mahsulü olduğu görüşünde.
Yargılama, soruşturma, cezaevi süreçlerinin askeri faşist darbenin koşulları altında tamamen yasadışı ve hukuk dışı zeminde yürütüldüğünü söyleyen Müftüoğlu, 12 Eylül döneminde açılan Dev-Yol davasının bugüne kadar sürmesini hukuk garabeti olarak değerlendirdi.
Dava kapsamında yargılanan 723 kişiden çok büyük kısmının cezalarının 1990 öncesinde kesinleştiğini söyleyen Müftüoğlu, son olarak askeri mahkemenin verdiği cezayı az bulan sivil yargının 21 arkadaşlarını yargıladığını söyledi.
En nihayet davanın zamanaşımı ile sonuçlandığını ve 30 yıllık Dev-Yol davasının sona erdiğini ifade eden Müftüoğlu, davanın temelinin sakat olduğu ve bu nedenle baştan yok sayılması gerektiği görüşünü tekrarladı.
"12 Eylül'ün üstüne şal örtülmeye çalışılıyor"
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 12 Eylül'le hesaplaşacağını söyleyerek attığı adımları da değerlendiren Müftüoğlu, Türkiye'nin bu hesaplaşmayı hiçbir zaman yapmadığı ve yine yapmayacağı görüşünde.
"Devletin devamlılığı ilkesi doğrultusunda, 1982 anayasasıyla, bu dönemde açılmış davaları devam ettirerek, seçim yasalarıyla, yüzde 10 baraj sistemiyle, siyasi partiler yasasıyla 12 Eylül sürüyor" diyen Müftüoğlu, Cumhurbaşkanlarının adlarının sıralandığı "şeref köşelerinde" hala Kenan Evren'in isminin yer aldığının altını çizerek 12 Eylül faşizminin izlerinin parlamentodan cumhurbaşkanlığı köşküne kadar korunduğunu söyledi.
90 yaşında bir adamı evinde ziyaret edip birkaç soru sorarak ve anayasayı değiştireceğiz vaatleriyle 12 Eylül'ün üstüne şal örtülmeye çalışıldığını düşünen Müftüoğlu yargı sürecindeki aksaklıkları Hrant Dink davasından örneklendirerek aktarıyor:
"Bu tür davalarda yargılıyormuş gibi yapıyorlar. Hrant Dink'in katledilmesiyle ilgili davada da katilleri yargılıyormuş gibi yaptılar. Sonuçta böyle bir karar vereceklerse bunu üç günde de verebilirlerdi."
"Bu düzende 12 Eylül'le hesaplaşılamaz"
Müftüoğlu, devletin bugünkü ideolojisinin 12 Eylül ideolojisinden farklı olmadığını ve baskıcı rejimin aynen devam ettiği görüşünde.
Bu rejim içinde 12 Eylül'le hesaplaşılamayacağının altını çizen Müftüoğlu, 12 Eylül döneminin yapı ve kurumlarını kaldırmadan, dönemin emniyet müdürleri, cezaevi müdürleri, valiler, sıkı yönetim komutanlarından hesap sormadan hesaplaşma olamayacağı görüşünde.
Müftüoğlu, Kenan Evren Ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmasını ise şu açıdan önemli bulduğunu ifade ediyor:
"Her şeyin iyi bir yanı vardır. Toplumda geçmiş dönemlerin liderlerinin bu duruma düşebileceğinin görülmesi önemlidir. Belki bugünün muktedirlerine de ibret olur ve bir gün kendilerinin de bu duruma düşebileceklerini düşünebilirler." (EKN)