Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 11. Yargı Paketi taslak çalışmasında suça sürüklenen çocuklara düzenlemesine ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı. Çocukların yaşam hakkının güvence altına alınırken geleceklerinin suç örgütlerinin insafına bırakılmaması gerektiğini belirten platform, çocuk adalet sistemi için çok boyutlu ve bütüncül bir strateji önerisinde bulundu.
Öneriler ve saptamalar şu başlıklar altında paylaşıldı.

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLAR
"Cezanın ağırlaşması çocuğun toplumla bütünleşmesini zayıflatır"
Suç örgütleriyle mücadele: Uyuşturucu ticareti, yağma (gasp, haraç), kaçakçılık, suç gelirlerini aklama, cinayet ve yaralama gibi suçları işleyen organize suç örgütlerinin sayısı ve etki alanı her geçen gün artmaktadır. Bu örgütler sosyal medya üzerinden propaganda yapmakta, dezavantajlı mahallelerde yaşayan çocuklara kolayca ulaşarak onları suça azmettirmektedir.
Devletin bu örgütlerle etkin ve kapsamlı bir mücadele yürütmeden, sadece çocukların alacağı bireysel cezaları artırarak suçu engellemesi mümkün olmadığı gibi, örgüt yöneticileri özgürken örgüt üyesi çocukların ağır cezalar alması adil de değildir.
İnfaz yasası reformu: Toplumdaki cezasızlık algısının nedeni Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen ceza sürelerinin değil, hükümlülerin kapalı ceza infaz kurumlarında geçirdiği infaz sürelerinin kısalığıdır. Bu durum çok sayıda suç kaydı olan kişilerin rehabilite edilmeden topluma karışmasına ve yeni suçlar işlemesine yol açmaktadır.
-Ceza infaz kurumlarına yeterli kamu kaynağı ayrılarak bu kurumların kapasitesi artırılmalı, hükümlülerin şartları iyileştirilmeli, infaz rejiminde öngörülen infaz süreleri ise toplumdaki güvenlik ve adalet duygusunu tesis edecek şekilde artırılmalıdır.
Suça sürüklenen çocukların rehabilitasyonu: TÜİK’in yayınladığı 2024 verilerine göre suça sürüklenen (kanunlarda suç fiili olarak tanımlanan bir suçu işlediği iddiasıyla) güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların sayısı 2024 yılında 178.834’ten 202.785’e yükseldi. 2024 yılında suç dosyası nedeniyle hakkında karar verilen çocuk sayısı 211.946 iken; verilen 63.712 ceza kararının 43.128'i hapis cezası. Koruyucu-önleyici bir tedbir olan “danışmanlık tedbiri” ise 51.386 çocuk için verilmiştir.
Ancak bu tedbirlerin uygulanmasından sorumlu olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı, suça sürüklenen ve suç mağduru çocuklara yönelik hizmet veren ihtisaslaşmış çocuk evi sayısının yalnızca 58 olması, kurumsal kapasite ile ihtiyaç arasında ciddi bir açık olduğunu gözler önüne sermektedir.
Türkiye'de çocuk adalet sistemi, istatistiksel verilerin gösterdiği nicel büyüklüğün ötesinde, derinlemesine bir nitelik krizindedir. Mevcut sistem, çocukları korumak ve topluma kazandırmak bir yana, kurumsal yapısı, işleyişi ve kapasite yetersizlikleri ile onları daha da derin bir kısır döngüye hapsedebilmekte, “suçlu” kimliğini pekiştirebilmektedir.

Cezaların artması çocuklar için ne anlama geliyor?
"Eğitim sırasında çocukların iyilik hali takip edilmeli"
Eğitim: On iki yıllık “zorunlu” örgün eğitimi terk eden öğrenci sayısı gün geçtikçe artmakta ancak bu öğrencilerin takibi yapılmamaktadır. MEB’in 2024-2025 öğretim yılı verilerine göre ilkokulda %95,43 olan net okullaşma oranı ortaokulda %89,09’a, lisede %82,85’e düşmüştür. Sadece okul terki değil, devamsızlık da her kademede artmaktadır. MESEM’lerde kayıtlı 420.330, açık öğretim lisesinde kayıtlı 837.927, açık öğretim ortaokulunda kayıtlı 96.024 çocuk, pratikte örgün eğitimin dışına itilmiş oldukları halde kayıtlarda örgün eğitim görüyor sayılmaktadır. İşveren örgütlerinden gelen “zorunlu ortaöğretim iki yıla indirilsin” talepleri iktidar tarafından “bu konuda kamuoyu oluştuğu” iddia edilerek olumlu karşılanmaktadır.
FİSA Çocuk Hakları Merkezi’ne göre Haziran-Temmuz-Ağustos 2025 döneminde 27 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Eğitimin tek amacı ekonominin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştirmek değildir. Eğitim sırasında öğrencilerin iyilik hali de gözetilmeli ve takip edilmelidir. Örgün eğitimi terk eden, açık öğretim okulları ile MESEM’lere kayıtlı çocuklar bu takip mekanizmasının dışına çıkmaktadır.
Kent hakkı: Yoksul mahallelerde çocukların güvenli bir şekilde sosyalleşmesine, spor yapmasına, ders çalışmasına yönelik kamusal alanlar ve imkanlar kısıtlıdır ve gittikçe de daralmaktadır. Aslında bu durum sadece yoksul mahallelerde değil, şehrin her yerinde gözlenmektedir. Sokaklar gittikçe güvensizleşirken, güvenli kamusal alanlar özelleşmiş ve metalaşmış, bunlara erişim sadece belli bir bedel karşılığı mümkün hale gelmiştir. Yoksul mahallelerde çocuklar güvensiz sokaklara, görece avantajlı mahallelerde ise evlerin, sitelerin, alışveriş merkezlerinin dört duvarı arasına mahkûm edilmiştir.

"Çocukların suça neden sürüklendiği araştırılsın" önergesi reddedildi
"Çocuk yaşta evliliklerin önü açılabilir"
Taslak yasalaştığı takdirde, mevzuatta “18 yaşından küçük herkes çocuktur” ifadesinin bulunmasının bir önemi kalmayacaktır. “Çocukluk” yasal olarak tasfiye edilmiş olacaktır. Çocukluğun bu tür yöntemlerle tasfiyesi, çocuk yaşta, erken ve zorla evliliklerin de meşru hale gelmesinin hızla önünü açacaktır.
EŞİK önerilerin yanı sıra muhalefet partileri ve milletvekillerine şu sözlerle seslendi:
"Bu taslağın TBMM’ye getirilmesine izin vermeyin. Meclis’e gelirse Genel Kurul’a gelmemesi için mücadele edin. Genel Kurul’a geldiği takdirde OYLAMAYA KATILMAYIN! Kendileri çalıp kendileri oylasınlar. Sayısal çoğunluğa sahip olan ve istediği antidemokratik yasayı istediği gibi geçiren siyasal iktidarın demokratik yollarla yasa yaptığı yalanına ortak olmayın. Siz halkı temsil ediyorsunuz. Halka rağmen, tüm yurttaşların hak ve özgürlüklerine meydan okuyan bu taslağın yasalaşmasına biz sonuna kadar karşı çıkacağız. Siz de halkın temsilcileri olarak sesimizi duyun."
Konuyla ilgili hazırladığımız bilgi notları:
(NÖ)



