İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin düzenlediği, Cumartesi günü Taxim Hill Otelinde gerçekleşen panelde, üniversite mütevelli heyeti Başkanı Uğur Alacakaptan, öğretim üyeleri Murat Belge ve Turgut Tarhanlı da bir konuşma yaptı.
11 Eylülden sonra yeni terör yasaları
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) kurucuları arasında yer alan, Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği'nde de (ACLU) insan hakları kampanyaları yürüten Neier konuşmasında, "ABD'nin, Irak'ta kitle imha silahı bulamadığı için, 'demokratik yönetimi destekleme' söylemini uygulamaya sokması için, insan hakları ABD'ye savunucuları baskı yapmalıdır" dedi:
* 11 Eylül'den sonra ilk olarak Zimbabwe ve Guatemala'da olmak üzere bir çok ülkede yeni terörle mücadele kanunları kabul edildi. ABD'nin 11 Eylül'e yaklaşımı tüm dünyayı etkiledi.
* ABD, 11 Eylülden önce dünyada insan haklarının destekleyen uygulamalarda bulunuyorken, şimdi kendi gücünü bu amaca yönlendirmeyi tamamen bıraktı. İnsan hakları savunucuları olarak da bizim de ABD'yi bu konuda çalışması için uyarma çabalarımız artık boşa çıkıyor.
* 11 Eylül'den sonra ABD vatandaşı olmayanların, ülkedeki hakları büyük ölçüde kısıtlandı. Guantanamo üssünde esir tutulanlardan tamamen tecrit altında olduğu için intihara teşebbüs edenler var. Bush yönetimi, Arap nüfustan oy almak için onlara yönelik baskıyı belli bir oranda tutarken, Pakistanlılara yönelik çok sert bir tutum izledi.
* ABD'nin, insan haklarına karşı askeri yöntemleri tercih eden tutumu, kendisine yönelen nefreti arttırdı. Bu nedenle ABD'nin, bir çok ülkede insan haklarını destekleyen çabaları bile ters tepiyor.
"Önleyici müdahale kavramı tüm ülkelere örnek oldu"
* Irak'ta kitle imha silahı bulunamadı. Bush yönetimi saldırıyı haklı çıkarmak için başta bir gerekçe bulacak. Irak savaşını demokrasi adına yaptığı tezini savunursa, Irak'ta buna uygun bir tutum izlemelidir ve biz de bu tutumu izlemesi için basık yapmalıyız. 11 Eylül'den sonra insan haklarını destekleyici rolü tamamen ortadan kalkan ABD'nin yeni stratejilerine karşı insan hakları savunucuları alternatif yöntemler bulmalı.
* ABD'nin sınır tanımayan gücüne karşı kamuoyu tepkisi her zaman olacaktır. ABD'de çıkarılmaya çalışılan terörü önleme yasalarına kongrede bile tepki oldu. Bush doktriniyle teorize edilen ABD'nin yeni politikaları, ulusal savunma kavramına önleyici müdahale tanımını sokarak diğer ülkelere de örnek oldu ve bu söylemi kullanma olanağı verdi.
Neier, sivil toplum kuruluşlarının, başta insan hakları ihlallerinin izlenmesi ve uluslararası çapta sorumluların yargılanması için yapacakları çalışmaların çok önemli olduğunu vurgularken, Türkiye'nin bu alanda çalışan vakıf ve kuruluşlara kuşkuyla yaklaşan, Hindistan'ın dışında tek ülke olduğunu söyledi.
"Terörü haksız yöntemlerle sona erdiremezsiniz"
Alacakaptan, konferansın açılış konuşmasında "Teröre karşı teröristin kurallarıyla değil, insan haklarına saygılı bir mücadele verilebilmesi için yeni bir demokrasi anlaşışının gerekli olduğunu" söyledi.
* 11 Eylül olayı sonrası, terör olaylarına karışanları yargılamak için kurulan askeri komisyon ve vatanseverlik yasaları, ABD'de yaşayan yabancıları haksız nedenlerle gözaltına almak üzere çeşitli baskı uygulamalarını getirdi.
* Guantanamo üssünde tutulanları savaş suçlusu ya da esir sayılmadığı için Cenevre Konvansiyonu'ndan muaflar. Ancak terörü bu gibi haksız yöntemlerle sona erdiremezsiniz.
Bush, dünyanın vicdanını harekete geçirecek
11 Eylül sonrası Bush yönetiminin, terörle savaşımı kaba kuvvet üzerine yoğunlaştırdığını söyleyen Prof. Dr. Murat Belge, dünyada insan hakları adına olumlu adımlar atıldığının gözden kaçmaması gerektiğini vurguladı.
* Soğuk Savaş'ın bitmesi ve Berlin duvarının yıkılması dünyanın olumlu değerlere doğru evirilebilmesi inancımızı pekiştirdi. Ancak 11 Eylül'le başlayan terörle mücadele için insan hakların hiçe sayılması tüm dünyadaki demokrasi mücadelesine zarar verdi.
* Dünyada pek çok ülke Bush'un söylediklerine destek veriyor. Türkiye de terörle mücadele yönteminin haklılığını kanıtlamak için, ABD'nin 11 Eylül sonrası politikasını destekledi.
* ABD ve İngiltere, Bosna Savaşı'ndaki gibi, katliamlar yaşandıktan sonra müdahale etme yolunu seçiyor. Buna karşılık, insan hakları ihlalleri ve soykırım boyutlarına varan savaşlarda Birleşmiş Milletler'in (BM) etkin bir tutum takınmasını savunmalıyız..
* George Bush, temsil ettiği değerlerin bir karikatürünü önümüze sunuyor. Bu dünya vicdanının daha çabuk harekete geçmesini sağlayacak. Savaş karşıtı hareketin büyüklüğüne de bakarsak, başta ABD'nin insan hakları ihlallerine karşı savunduğumuz değerler için ortak bir mücadele başarılı olacaktır.
İnsanca bir uluslararası düzen için
Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, BM'nin devletleri oluşturan toplumlardan bağımsız bir örgüt olarak düşünülmemesi gerektiğini, BM'ye üye ülkelerin, imzaladıkları sözleşmeler uymasının savunulması gerektiğini söyledi.
* 11 Eylül'ün Türkiye'ye etkisi en görünen şekilde, idam cezasının savaş ve yakın savaş tehdidi halinde işlenen suçlar" tanımı altında kalması oldu. Yani yasalarda "savaş tehdidi" yer alıyor. Rusya'da "siyasi aşırılık suçu" yasalara girdi. Tüm dünyada terörle mücadele yasaları, ABD'nin yeni "terörü önleyici tedbirler" tanımına uygun olarak değişti.
* BM düzeni, üye ülkelerin insan haklarından, işkencenin önlenmesine, kadın ve çocuk haklarına yapması gerekenleri sözleşmelerle taahhüt ettiği bir sisteme dayanır. İlginç olan, 11 Eylül sonrası BM bünyesinde oluşturulan "Terörle mücadele komitesi" ne üye ülkeler başta yasalarda yaptıkları değişiklikler olmak üzere 200'ü aşkın rapor sundu. Bu ülkelerin insan hakları gibi konularda BM'nin kuruluşundan bu yana sunduğu ve çoğu bir yıllık gecikmelerle verilen raporların sayısı ise 1300 kadar. Bu, BM üyelerinin insan haklarından çok, terörle mücadele kapsamında çalıştıklarını ve bu konuda istekli olduklarını ortaya koyuyor.
* 11 Eylül olayı, devletlerin, toplum karşısında güçlerini biledi. .Ancak BM'yi devletlerin değil, halkların haklarını savunan bir örgüt olarak düşünmeli ve böyle olmasını için çalışmalıyız. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi de her insanın, insanca bir sosyal ve uluslararası düzende yaşamasını şart koşar. Bu düzeni inşa etmek için mücadele etmeliyiz. (ÖG/BB)
Aryeh Neier Kimdir?
Human Rights Watch'da 12 yıl direktörlük yapan Neier, 1993'de Açık Toplum Enstitüsü'ne katıldı. 15 yıl Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği'nde (ACLU) çalıştı, 8 yıl buranın direktörlüğünü yaptı. 1978-1991 arasında New York Üniversitesi'nde hukuk profesörlüğü de yapan Neier, Nation, New York Review of Books, gibi yayınlara katkılarda bulundu. New York Times Magazine, New York Times Book Review, Foreign Policy gibi yayınlarda ve New York Times, Washington Post, Boston Globe ve International Herald Tribune gibi gazetelerde makaleleri yayımlandı.
Neier, en son kitabı "Savaş Suçları: Vahşilik, Katliam, Terör ve Adalet için Mücadele" (New York:Times Books, 1998) ile birlikte 5 kitap yazdı. 20'den fazla kitapta makalesi yayımlandı.
Neier, son dönemde insanlığa karşı işlenmiş suçlardan sorumlu olanların yargılanması için dünya çapında daimi bir mahkeme kurulması yönündeki kampanyanın öncüleri arasında yer aldı.