UAÖ, dün yayınladığı raporunda, en az 10 ülkede Müslümanlara ve Orta Doğu ya da Asya kökenli veya görünümlü kişilere yönelik tepkilerle ilgili belgeleri sunduğunu açıkladı.
Terörizmle savaşın sivil özgürlükler ve insan haklarının kısıtlanması için çıkarcı bir biçimde kullanılabileceğine dair ilk kaygı verici göstergelerin ortaya çıktığına dikkat çeken raporda şu noktaların altı çizildi:
* 11 Eylül saldırılarının dehşeti, dünya çapında diğer toplulukların "terörizmle savaşmak" adına mağdur edilmesiyle sonuçlanmamalıdır.
* Avrupa ve diğer bölgelerde hükümetler siyasi gündemlerinin en başına sivil özgürlükleri tehdit eden ve muhtemelen insan hakları ihlallerine karşı koruyucu önlemleri azaltacak yasaları koymak için acele ediyor.
* Bazı ülkelerde, sığınmacıların haklarını sınırlama tehdidini barındıran yasadışı göçmenleri reddetmek için önlemler tartışılmaktadır.
* Doğrudan New York ve Washington saldırılarıyla bağlantılı olarak ( ırksal nefret suçları, kapsamında) her yaştan kadın ve erkek sokaklarda, okullarda ve işyerlerinde dini veya milliyetin -gerçek ya da görünen- nedeniyle
taciz ve hatta ciddi saldırılara maruz kalmıştır.
* Yetkililerin hoşgörü ve sağduyuya çağıran olumlu mesajlarına rağmen, saldırıların ardından yalnızca ABD'de 540 Arap-Amerikalı'ya ve en az 200 Sih'e saldırıldığı bildirildi.
* Polonya, Hindistan, Britanya ve Danimarka gibi çeşitli ülkelerde camiler, Hindu tapınakları ve cemaat merkezleri tahrip edildi.
* Peru ve Paraguay gibi bazı ülkelerde Müslüman ve Orta Doğu kökenli kişiler "terörist" örgütlerle bağlantılı oldukları şüphesiyle gözaltına alındı.
* Bu kişilerin keyfi gözaltı ve kötü muamele kurbanları olmasından endişe edilmektedir.
* Afganistan'da çok sayıda kişinin de insan hakları ihlallerine maruz kalma riski arttı. (NU)