* Fotoğraf: Türk piyadeleri. Selçuklu taş pano, 13. yüzyıl (İstanbul, Türk İslam Eserleri Müzesi)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı sıfatıyla partisinin 16. Kuruluş yıldönümü etkinliklerinde partilileri Malazgirt’e davet etti.
Bir süredir reklam panolarında Malazgirt 2071 çağrıları yer alıyordu.
18 Ağustos günü yaptığı konuşmada “Nasıl her yıl 18 Mart Çanakkale diyorsak, bundan sonra her 26 Ağustos'ta Malazgirt'te olmak suretiyle 2071'in tohumlarını atacağız” deyince, gözler 946 yıl sonra yeniden Malazgirt’e döndü.
Muş’un Malazgirt ilçesinde yoğun hazırlıklar vardı. Aynı gün AKP Malazgirt İlçe Başkanı Kenan Deniz, kutlamalara “bu yıl 100 bin kişi beklediklerini” açıkladı. Deniz’in verdiği bilgiye göre önceki yıllarda kutlamalara yaklaşık 5 bin kişi katılıyordu.
Muş ve Malazgirt Emniyet Müdürlüğünde izinler kaldırıldı. Etkinliğe üç gün kala Erdoğan’ın gelişi için alana kurulacak sekiz kıl çadırın çalışmaları sürüyor. Malazgirt ilçesinde yıllardır onarım bekleyen Alparslan Heykeli onarılıyor; heykelin bulunduğu Cumhuriyet meydanında çevre düzenlemesi yapılıyor.
Carole Hillenbrand kimdir? Edinburgh Üniversitesi İslam ve Orta Doğu Çalışmaları bölümünde akademisyen. Orta Doğu ve haçlı seferlerine ilgisi Türkiye ve Suriye’ye yaptığı gezilerden sonra başlamış. Bu gezilerinin ardından Steven Runciman’ın “Haçlı Seferleri Tarihi” kitaplarını okuyan Hillenbrand, Oxford Üniversitesinde, Donald Richards ile beraber Arapça Haçlı Seferleriyle ilgili metinlerin okumasını gerçekleştirdi. Cambridge Üniversitesine bağlı olan Girton Okulunda Fransızca ve Almanca ile Eski Fransızca, Romen Dilleri Bilimi ve Orta Çağ Latin Dili eğitimi aldı. Oxford Üniversitesine bağlı Somerville Okulundaki Arapça ve Türkçe eğitiminin ardından 1969-70 arası dönemi İran’da Farsça öğrenerek geçirdi. 1972’de Edinburgh Üniversite’sine Orta Çağ İslam Tarihi bölümü için araştırma görevi alarak Orta Çağ Arap şehirlerinin günlük olay kayıtlarını çevirip, kitaplaştırdı. Edinburgh Üniversitesinde 1979-1990 arasında Arapça dersleri verdi. 1990-2000 arasında Arapça okumaları gerçekleştirdi. 2000’den bu yana İslam Tarihi alanında dersler veriyor. Ayrıca Dartmouth Üniversitesi, ABD’de ve Groningen Üniversitesi, Hollanda’da misafir öğretim üyesi olarak bulundu. 2005’te İslam Araştırmaları dalında Uluslararası Kral Faysal Ödülü’ne layık görülen ilk gayrimüslim oldu. Türkçedeki diğer kitabı “Müslümanların Gözünden Haçlı Seferleri” yine Alfa Basım’dan yayınlandı. |
Erdoğan’ın “bundan sonra” diyerek belirttiği üzere Malazgirt zaferi aslında uzun bir süredir devlet katında ulusal bir kutlama olarak ele alınmıyordu. Neden birden önemli olduğu sorusu bir yana; Malazgirt’te 1071’de neler yaşandığı; savaşın Selçuklular tarafından nasıl kazanıldığı; Bizans’ın neden kaybettiği gibi soruların yanıtını Malazgirt Savaşı hakkında yazılmış en kapsamlı çalışmalardan biri olan “Türklerin Efsanesi, İslam’ın Simgesi Malazgirt Muharebesi” adlı kitaptan derledik. Kitap Edinburg Üniversitesi İslam Tarihi profesörü Carole Hillenbrand tarafından 2007’de yazılmış. Alfa Basım’dan Mehmet Moralı çevirisiyle 2015’te çıkan kitap, İslam aleminde nasıl yorumlandığından Malazgirt’in bıraktığı mirasa, bu mirasın nasıl kullanıldığına ve Malazgirt savaşıyla ilgili dönemin güvenilir kaynaklarına kadar detaylı bilgilerle örülü.
Malazgirt savaşının Hillenbrand’ın anlatımını kısaltarak yayınlıyoruz.
***
454/1063'te, Tuğrul'un yeğeni Alparslan İran ve Irak'ı kapsayan toprakların sultanı oldu.
(...) Malazgirt Muharebesinin gerçekleştiği yıl, Alparslan birincil hedefi olarak Bizans'a değil, Suriye'ye saldırıyor ve 463/1071'in ilk aylarında önce Urfa, sonra da Halep'i kuşatıyordu. İşte tam bu sırada, olasıdır ki nisan ayında Alparslan, bizzatihi imparator komutasındaki Bizans ordusunun Doğu Anadolu'ya ulaştığını öğrendi ve doğuya dönüp bu yeni tehditle ilgilenmeye karar verdi.
Bizans arkaplanı
Roman Diyogenes'in Ocak 1068'de Bizans tahtına çıktığında, önceki Bizans imparatoru Konstantinos X. Dukas'ın dul eşi, oğlu Mikhail'e naiplik eden Eudokia'yla evlendi. (...)
Roman Diogenes birçok sefere katılmış deneyimli bir komutandı ve Türk tehdidine karşı öncüllerinden farklı bir politika benimsemişti. Düşmanı Bizans sınırları içinde bekleyeceğine, sınırların dışında saldırıya geçmeye karar verdi. Malazgirt Muharebesiyle sonuçlanan sefer şahsen Roman Diogenes tarafından yönetilen üç seferin sonuncusuydu.14
Bu son girişimi 463/1071 yılının baharında, Konstantinopolis’ten büyük bir orduyla Sivas yönünde harekete geçmesiyle başladı. Orduda birçok yabancı paralı asker de vardı, bunlara Normanlar, Frenkler, Slavlar, Ermeniler, Gürcüler ve Güney Rusya'dan Türkler de (Oğuzlar, Peçenekler, Kumanlar) dahildi.
(...) Roman Diogenes daha saldırgan bir politika benimsedi, Alparslan'ın kısa süre önce Bizans'tan aldığı Malazgirt ve Ahlat'taki kaleleri geri alıp, tahkim etmek istiyordu.
(...) Roman Diogenes'in sultanın yakında olduğunu ne zaman fark ettiği açık değildir. Kuşkusuz, ya doğrudan sultandan ya da halifenin temsilcileri aracılığıyla elçiler geldiğinde gerçeği biliyordu. Bizans kaynakları barış girişiminin Alparslan'dan kaynaklandığını doğrular. Roman Diogenes en yakın danışmanlarını toplantıya çağırdı ve sonra da Alparslan'ın önerilerini güçlü bir biçimde reddetti, çünkü bu kadar masraf ve çabadan sonra düşmanla savaşmadan geri dönemeyeceğini düşünüyordu. Böylece hem Müslüman hem Hıristiyan kaynakların belirttiği gibi, kafasının dikine, kaderine doğru ilerlemeye başladı.
(...) O sıralarda Halep'i kuşatan ve gözünü Suriye üzerinden Mısır'a dikmiş olan Alparslan geriye, Bizans'ın doğu sınırına dönmek ve imparatorun ordusunu karşılamak zorunda kalmıştı.20
Muharebenin seyrinin öyküsü
Malazgirt'teki Bizans ordusunun büyüklüğü ne olursa olsun, Roman Diogenes'in 463/1071 baharında Konstantinopolis'ten ayrılırken sahip olduğu ordunun sıradışı bir büyüklükte olduğu ve muharebe alanında önemli ölçüde daha az sayıda askerle savaştığı genel kabul görür gibidir24. Ne olursa olsun, Alparslan karşısında açık bir sayısal üstünlüğe sahip olmuş olmalıdır, bu da hem sultanın düşmana saldırmaktan korkmasını hem imparatorun savaşmaktaki ciddi kararlılığını açıklar.
(...) Türkler geri çekilen Bizans ordusunu öyle taciz ettiler ki, Roman Diogenes sonunda birliklerin dönüp savaşması emrini verdi. Geride ihtiyat olarak tutulan ve komutası altındaki birliklerle muharebe alanını terk eden Andronikos Dukas dışında tüm ordu emre itaat etti. Bunun Bizans ordusunun morali üzerindeki etkisi kolaylıkla tasavvur edilebilir. Bizans ihtiyat birliklerinin geri çekilmesiyle, Selçuklular kalan Bizans ordusunu her iki kanadın yanında geriden de taciz edebilecekti. Merkezdeki Roman Diogenes cesaretle çarpışmayı sürdürdü, ama sonunda ele geçirilip Alparslan'ın huzuruna çıkartıldı. Türkler bunun yanında Bizans kampını da yağmaladılar ve birçok ganimet ele geçirdiler.
Yukarıdaki kısa anlatı, Attaleiates'in betimlemesine dayanır.28
(...) Roman Diogenes bir hafta kadar Alparslan'ın tutsağı olarak kaldı.31 Bizans kaynaklarında, sultan ölçülü ve ılımlı davranışları nedeniyle methedilir. Bir tür antlaşmada uzlaşılmıştır. Onuruyla serbest bırakılmasının ardından Roman Diogenes batıya doğru harekete geçti ve Mikhail VII. Dukas'm imparator ilan edildiğini öğrendi. Bilindiği gibi, Roman Diogenes sonunda düşmanlan tarafından kör edilmiş ve 4 Ağustos 1072'de ölmüştür.
Muharebenin yeri ve zamanı
Anlaşılan muharebenin çoğunluğu Malazgirt'in güneyinde ve güneydoğusunda kilometrelerce uzanan bozkırda gerçekleşti. Ova süvariler, yükseltiler de pusular için ideal araziydi.33 Müslüman kaynaklar muharebenin yerini daha kesin bir şekilde belirlemeye çalışır ve Ahlat yakınlarındaki bir çölün ortaçağdaki adıyla el-Rahva'ya konumlandırır.34
Malazgirt Muharebesinin tarihi konusunda ise hâlâ kuşkular bulunmaktadır. Müslüman kaynaklar muharebenin haftanın hangi günü gerçekleştiği konusunda bir bilgi verdiklerinde (çoğu verir), muharebenin cuma günü gerçekleştiği konusunda ittifakla uzlaşır. Eğer haftanın günü konusundaki bu seçim doğru kabul edilirse,35 Müslüman kaynaklarda verilen birçok tarih, cuma gününe denk gelmedikleri için saf dışı kalır. Üç Arap anlatısı cuma gününe denk gelen tarihler verir: Kıpti Hıristiyan yazar el-Makin, herhalde Müslüman kaynaklardan aldığı ipucuyla, 20 Zilkade 463 (19 Ağustos 1071, Cuma) gününü, İbnü'l-Cevzi ve torunu da 27 Zilkade 463 (26 Ağustos 1071, Cuma) gününü verirler. Vryonis'e göre, "neredeyse çağdaş bir Bizans kaynağı, tarihi açıkça 26 Ağustos olarak belirlemiştir," ama kaynak belirtmez.36
Muharebeyi neden Türkler kazandı?
(...) Roman Diogenes'in ordusunda yabancı paralı askerler ile yerli Bizanslı birlikler arasında gerginlik vardı. Komuta kademesinin üst basamaklarında, generallerinden kimileri, özellikle de Malazgirt yenilgisiyle sonuçlanacak olan sefere çıktığında, imparatorun Türk "sorunu" karşısındaki stratejisine katılmıyordu.41
(...) Gerçekten de iki etmen olmasa Bizans günü kurtarabilirdi: kimi Türk birliklerinin karşı tarafa geçmesi ve ihtiyat kuvvetlerinin firarı. Türklerin taraf değiştirmeleri Müslüman kaynaklarca ya görmezden gelinmiş ya da bastırılmıştır. Ama hem Doğu Hıristiyan hem de Bizans kaynaklarında kimi Türk birliklerinin Bizans ordusunu terk ettiği açıktır.
Bizanslıların yenilgisi ne kadar ciddiydi?
Yenilginin kısa vadeli aşağılaması ve imparatorun cahil bir Türk göçebesinin önünde tozlarda yuvarlanması öykülerine karşın, Malazgirt'in Bizans İmparatorluğu üzerindeki etkisi çok daha kötü olabilirdi. Alparslan şahsen zaferinin devamını getirmeye kalkışmadı. Oysa morali kesinlikle bozulmuş olan Anadolu önünde uzanmaktaydı. Malazgirt çok başarılı bir şekilde sonuçlanmıştı. Bu onun çabasıyla değil, rastlantısal olarak gerçekleşmişti, ama Bizans'ta yaşanan iç çatışmalar ve doğu sınırındaki güçsüzlükten yararlanacak bir dizi seferle bu başarımın devamı gelmedi. Bunun yerine, imparatorluğunun diğer ucuna, kimi rahatsızlıkları önlemek üzere Orta Asya'ya yöneldi ve buradan geri dönemedi, iki yıl sonra burada öldürüldü. Babasının Anadolu'daki başarısından, oğlu ve varisi Melikşah'ın da yararlanmaya kalkışmaması önemlidir, çünkü şartlar buna uygundu.
(…) Ama Malazgirt'i, nihayetinde Anadolu'nun Türklerin eline geçmesinin nedeni olarak öne sürmek yanlıştır. Bizanslılar Malazgirt'ten çok daha kötü yenilgiler yaşamıştı. Roman Diogenes günah keçisi muamelesi gördü; Anadolu'nun kaybından ne kadar çok sorumlu tutulabilirse, ardılları daha az sorumlu sayılacaktı. Ortaçağ Müslümanlarına gelince, muharebeye Türklerin Anadolu'yu istilasını açıklayacak şanlı bir an olarak baktılar, oysa aslında bu, göçebe Türklerin ülkeye kademeli olarak sızmaları sonucunda oluşan ve devam eden bir olaydı.
Muharebenin uzun vadeli etkisi
Malazgirt Muharebesi sonrasında Bizans'ın siyasal ve askeri olarak şaşırtıcı bir süratle çöktüğü söylenmiştir. Türklerin Anadolu'yu istilası 400 yıl sürecek uzun bir süreçti ve bu arada Bizans büyüklüğü azalsa da yaşamayı sürdürdü.54
Müslüman tarafında, Türkmen kafilelerinin Malazgirt sonrasında Bizans Anadolu'suna sızmaları, ki bunlar bazen doğrudan Selçukluların icazetiyle, daha çok da bölük pörçük ve denetimsiz gerçekleşmiştir, 12. yüzyıl başlarında küçük bağımsız Türkmen beyliklerinin doğmasıyla sonuçlanmıştır; yerleşim, Türkleştirme ve İslâmlaştırmanın ilk safhasıdır. Bu siyasal birimlere Erzurum'da Saltuklular (y. 465/1072-598/1202), Diyarbakır'da Artuklular, Ahlat'ta Şah-i Arman (1100-1207), Kapadokya'da Danişmendler ve Rum (Anadolu) Selçukluları dahildi. (BA/HK)
Not: Dipnotlarda atlamalar metnin kısaltılması nedeniyle oluştu. Anlatının tüm dipnotlarını ileri okuma yapmak isteyen okurlar için kısaltmadan veriyoruz.
12 J.-C. Cheynet, "Mantzikert: un désastre militaire?," Byzantion 50 (1980), 412.
13 Vryonis, Decline, 74, 76.
14 Önceki iki sefer için bkz. bölüm 2, not 69.
15 Nicephorus Bıyeımius, Historia, çev. P. Gautier, Nicephore Bryennios. Histoire, Brussels, 1975,104. Roman Diogenes Suriye'deki Manbij kentini 460/1068'de al-mıştı.
16 J.-C. Cheynet, "La conception militaire de la frontière orientale (IX-Xin siècle)," Eastem approaches to Byzantium, ed. A. Eastmond, Aldershot, 2000, 57.9.2
17 Nicephorus Bryennius, 106.
18 A.g.e., 488.
19 A. Hamdani, “A possible Fatimid background to the battle of Manzikert," Ankara Ûniv. D.T.C. Fakültesi Tarih Araştırmalar Dergisi VI (1972), 1-39; Hamdani, "Byzantine-Fatimid relations before the battle of Manzikert," Byzantine Studies 11/211974), 169-79.
20 Hamdani, "Fatimid background," 26-30.
21 Ibn al-'Adim, Zubdat al-halab fi ta'rîkh Halab, ed. S. Dahan, Şam, 1954, ii, 11-13; bkz. S. Zakkar, The Emirate of Aleppo 1004-1094, Beyrut, 1971,173.
22 Zakkar, a.g.e., 176.
23 A.g.e., 177.
24 Malazgirt Muharebesi üzerine hem akademik hem popüler, çeşitli nitelik ve uzunluklarda birçok genel anlatı arasında şunları sayabiliriz: C. Oman, A History of the Art of War, Londra, 1898, 216-22; J. Laurent, Byzance et les Turcs seldjoucides dans l'Asie occidentale jusqu'en 1081, Nancy, 1913,43-4; S. Run-ciman, A History of the Crusades, I, Cambridge, 1954,62-5; S. Vryonis Jr., The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of Islamizati-on from the Eleventh Through the Fifteenth Century, Berkeley, Los Angeles ve Londra, 1971, 96-104; A. Friendly, The dreadful day: the battle of Manzikert, 1071, Londra, 1981, 163-203; M. M. Qureshi, Landmarks of jihad, Lahor, 1971,161-71; S. O'Shea, Sea of faith, Londra, 2006, 102-3, 118-25, 128. Aynı zamanda bkz. S. Vryonis, Jr., "The Greek and the Arabic sources on the battle of Mantzikert (1071 A.DByzantine Studies. Essays on the Slavic World and the Eleventh Century, ed. S. Vryonis, Jr., New Rochelle, 1992, 125-40; Vryonis, "The Greek and the Arabic sources on the eight-day captivity of the emperor Romanus IV in the camp of the sultan Alparslan after the battle of Mantzi-kert," Novum Milennium (sic). Studies on Byzantine history and culture dedicated to Paul Speck, ed. C. Sode ve S. Takacs, Aldershot, 2000,439-50; C. Cahen, "The Turkish invasions: the Selchukids," A History of the Crusades, I, ed. M. W. Baldwin, genel der. K. M. Setton, Madison, Milwaukee ve Londra, 1969,148-9; p. charanis, "The Byzantine empire in the eleventh century," Baldwin, A History of the Crusades, I, 192-3. Bu konudaki uzun çalışmasına bakıldığında, Vryonis’in çalışmalarının en iyi araştırılmış ve en yetkin olanlar olması şaşırtıcı olmaz.
25 Cheynet, "Mantzikert,"491.
26 Bu karışıklık savaş üzerine ikincil literatürde açıklığa kavuşmamıştır.
27 M. Hamidullah, "The map of the battle of Malazgird on basis (sic) of historical (sic) description of the battle," Islamic Culture 19(1945), 353; aynı zamanda bkz. O'Shea, Sea of Faith, 123.
28 Ayrıntılar için okur, Ek A'daki Attaleiates'in anlatısına başvurmalıdır.
29 Bkz. Bölüm 3, s. 75 vd.
30 Bkz. Bölüm 3, s. 98 vd.
31 Anlatının bu bölümünün tüm ayrıntıları için bkz. S. Vryonis, Jr., "The Greek and the Arabic sources on the eight-day captivity." Vryonis yalnızca imparatorun esareti konusunda "hem Arap hem de Yunan kaynakları arasında temel bir uzlaşma ve içerik benzerliği" bulunduğuna dikkat çeker; bkz. Vryonis, "A personal history," 233.
32 S. Vryonis, Jr. "The Gree and Arabic sources on the eight-day captivity"
33 Friendly, 179.
34 Bkz. Bölüm 2, n. 53
35 Cuma gününün dini anlamı üzerine bir tartışma için bkz. Bölüm 5, s. 155-156
36 Vryonis, "A personal history," 232.
37 Cheynet, "Mantzikert," 410-38.
38 A.g.e., 412.
39- A.g.e., 413
40- A.g.e., 416
41- A.g.e.
42- A.g.e., 417.
43- Cheynet, 427, n. 94.
44- W. E. Kaegi Jr., "The contribution of archery to the Turkish conquest of Anatolia," Speculum 39/1(1964), 96-108.
45- Çev. Dostourian, 135.
46- Çev. Canard ve Berberian, 126.
47- Michael the Syrian, Chronique de Michel le Syrien, Patriarche Jacoh d'Antioche, tıpkıbasımı der. ve Fransızcaya çev. J.-B. Chabot, Chronique de Michel le Syrien, Paris, 1899-1924, III, 169.
48- Örneğin Urfalı Mateos, losephos Trakhaniotis'in Konstantinopolis'e döndüğünü doğrular; çev. Dostourian, 133.
49- Vryonis, Décliné, 103.
50- Vryonis, "A personal history," 232.
51- Cheynet, "Mantzikert,” 431.
52- A.g.e.
53- Malazgirt’in Bizans için bir felaket olduğu yolundaki geleksel görüş, Cahen'in savaştan sonra "Bizans direnişinin tüm gücünün yıkıldığı" yolundaki ifadesiyle özetlenebilir; bkz. Cahen, Pre-Ottoman Turkey, London, 1968, 67.
54- Vryonis, Decline, 69-70.
55- Bunlara ek olarak, Vryonis, bir Latin, bir "Rum," bir "Slav" ve bir de Osmanlı kaynağından söz eder; bkz. Vryonis, "A personal history," 228-9.
56- Zonaras, Ioanrıis Zonaras epitomae historiarum, ed. T. Büttner-Wobst, Corpus scriptorum historiae byzantinae, Bonn, 1897, 696-703.
57- Skylitzes, Ioannes Skylitzes continuatus, ed. E. T. Tsolakes, Thessalonika, 1968.
58- Michael Psellus, Chronographia, çev. E. R. A. Sevvter, The Chronography of Michael Psellus başlığı altında, Londra, 1953, 271-4.
59- Vryonis, Decline, 100, n. 109.
60- A.g.e., 101, n. 109; aynı zamanda bkz. Vryonis, "A personal history," 230-1.
61- Matthew of Edessa, Patmut'iwn, çev. A. E. Dostourian, Armenia and the Crusades. Tenth to Twelfth Centuries. The Chronicle of Matthew of Edessa adıyla, Lanham, New York ve Londra, 1993, 83.
62- Bar Hebraeus, The Chronography of Gregory Abu'l Faraj, the Hebrew physician, commonly known as Bar Hebraeus, tıpkıbasımı der. ve çev. E. A. W. Budge, Londra, 1932, 220-3.
63- Matthew of Edessa, Patmut'iwn, 1858,163-70; A. E. Dostourian (çev.}, 133-5.
64- Al-Makin, ibn al-'Amid, Historia saracenica, ed. T. Erpenius, Leiden, 1625, 555-6.
65- Nicephorus Bryennius, Historia, 104-20.
66- Aristakes of Lastiverdli, 124-8.
67- S. Zakkar, Mukhtarat min kitabat al-mu’arrikhin al-'arab, Şam ve Beyrut, 1970
68- F. Sümer and A. Sevim, İslam Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı, Ankara, 1971.
69- Bu antolojiler çevrilen metinlerin var olan standart basımlarının yararlı ek
70- Ibn al-Athir, Al-Kâmil fi'l -ta'rikh, ed. G. J. Tomberg, cit 10, Leiden, 1864,44-6; D. S. Richards (çev.), The Annals ofthe Seljuk Turks, Londra, 2002,170-2.
71- Al-Husayni, Akhbâr al-dawlat al-saljüqiyya, ed. M. Iqbal, Lahore, 1933; Q. Ayaz (çev.), "An unexploited source for the History of the Saljuqs: a transla-tion and critical commentary on the Akhbâr al-Dawlat al-Saljuqiyya" adıyla, yayımlanmamış doktora tezi, Edinburgh, 1985, 116-26. Aynı zamanda bkz. D. Bunyatov'un Rusça çevirisi, Moscova, 1980; N. Lugal'm Türkçe çevirisi, Ankara, 1943.
72- Rashid al-Din, Jämi'al-tawärikh, Seljuq pari, ed. A. Ateş Cami altavarih (Metin), n. Cild, 5. Cüz, Selçuklar tarihi adıyla, Ankara, 1960, 31-9; K. A. Luther (çev.), The History ofthe Seljuq Turks from the Jâmi' al tawärikh. An Ilkha-nid Adaptation ofthe Saljuq-nâma of Zahir al-Din Nishâpuri adıyla, Londra, 2001,48-53.
73- Al-Turtushî, Sirâj al-muluk, ed. S. Dayf, Kahire, 1991; M. Alarcon (çev.), Lâmpara de losprincipes adıyla, 2 cilt, Madrid, 1930-1,694-7. Malazgirt pasajı için bkz. s. 311-16.
74- Mirkhwand, Rawdat al-şafd' fi sırat al-anhiya' wa'l-mulük wa'lkhulafä, ah-ran, 1853-4, sayfa numarasız; Lucknow, 1332 (Sümer ve Sevim içinde, 63-9); Mirchondi historia Seldschukidorum, ed. J. A. Vullers, Giessen, 1837, çev. J. A. Vullers Mirchond's Geschichte der Seldschuken aus dem Persischen zum ersten Mal übersetzt und mit historischen, geographischen und literarischen Anmerkungen erläutert adıyla, Giessen, 1838, 61-73.
75- Al-Bundari, Zubdat al-nuşra wa-nukhbat al-'uşra; Türkçeye çev. K. Burslan, Irak ve Horasan Selçukluları Tarihi, İstanbul, 1943, 37-41; Sümer ve Sevim, 18-22.