10 ilden 11 LGBTİ örgütü, İstanbul Onur Haftası’nda bir araya geldi.
Adana, Antalya, Malatya, Dersim, Diyarbakır, Antep, Mersin, Eskişehir, Ankara ve Trabzon’dan LGBTİ’ler yerel örgütlenme deneyimlerini paylaştı, aynı gökkuşağının altında neler yapılabileceğini konuştu.
Aktivistlerin anlattıkları, panelin başlığının “Anadolu LGBTİ” olmasına gelen eleştiriyi doğruluyordu: “Her şey İstanbul, Ankara, İzmir’de olup bitmiyor”.
Geldikleri iller ve örgütlenmeler farklı olsa da, anlatılanlarda birçok ortak nokta vardı, İstanbul, İzmir ve Ankara’da yaşananlarla da ortaklaşan noktalar.
Gezi direnişinden sonra kurulan LGBTİ örgütlerinin anlatımlarında en çok dikkat çeken ise, ilk görünürlüğün 1 Mayıs yürüyüşlerinde sağlanmış olması ve alanda aldıkları destekti.
Şimdi söz LGBTİ aktivistlerinde:
Queer Adana, Alican: Queer Adana 2013’te kuruldu. Queer ismini cinsiyetsizlik tanımlaması üzerinden değil, iktidarsızlaşmak, erk olan her şeyin karşısında durabilecek bir örgütlenme modeli olmayı hedefleyerek seçtik. Kitleye ulaşmak konusunda sıkıntılar yaşadık ama şu an bu sorunu aştık. Artık gökkuşağı bayraklarıyla 1 Mayıs’a, Newroz’a katılıyoruz.
Antalya Pembe Caretta, Hüseyin: 2013’te kurulduk. Oluşumu Akdeniz Üniversitesi kampüsünde gerçekleştirdik. İlk eylemimiz bildiri dağıtmaktı. O gün üniversitede herkes LGBTİ’leri konuşuyordu. Çok farklı kesimden destek görmeye başladık. . İlk yürüyüşümüzde çok fazla önyargı ve alayla karşılaştık ama 1 Mayıs’ta gökkuşağı bayraklarıyla alana girerken alkışlarla ve “homofobik devlet yıkılacak elbet” sloganlarıyla karşılandık. Yani 1 Mayıs bizim için bir çeşit Onur Yürüyüşü oldu. Ardından Antalya’nın ilk Onur Yürüyüşünü de düzenledik.
Malatya Homofobi ve Transfobi Karşı İnsiyatifi, Emir: Altı aylık bir örgütüz. Bu sene Listag’ın da Malatya’ya gelmesiyle ilk Onur Yürüyüşünü düzenledik; polisin ve insanların engellemelerine rağmen ibneler yürüyecek, başka çaresi yok, diyerek 600-700 metre yürüdük. Bizim için de 1 Mayıs çok önemliydi. İki kişi gökkuşağı bayraklarımızla gittiğimiz alanda, binlerce kişilik grup tarafından alkışlandık; birkaç dakikalık konuşma süresi verdiler.
Dersim Roştîya Asmê, Loren: Şubat ayında Munzur Festivali’nde Keskesor’un düzenlediği yürüyüşte bir araya gelip örgütlenme kararı alarak başladık. Önce seçim sürecinde kurulduğumuz için eleştirildik. Dersim’de örgütlenene kadar LGBTİ görünürlüğü hiç yoktu. 1 Mayıs, 25 Kasım, 1 Eylül, Newroz gibi günlerde gökkuşağı bayrağıyla alanlara çıkmaya başlayınca görünürlük de oluştu. Ama TransX ekibi Dersim’e geldiği ilk gün bıçaklı saldırıya uğradı. Sosyal medyadan fotoğraflarımız paylaşılarak hedef gösterildik. Bu böyle devam ediyor ama biz mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Yürüyüş sırasında alkışlayıp destek veriyorlar ama yürüyüş bitince küfürler başlayabiliyor.
Diyarbakır Keskesor, Kadir: Kürdistan’ın ilk LGBTİ örgütlenmesi 2007’de kuruldu ve 2010’da dört sayısı yayınlanan çift dilli bir dergiyle devam etti. Keskesor ise Diyarbakır’da cinsiyet özgürlükçü bir örgüt olarak Nisan 2012’de kuruldu. Diyarbakır ve çevre illerde LGBTİ’lerin sorunlarıyla ilgileniyoruz. Ancak sosyal yaşantıda muhafazakarlıktan kaynaklı sıkıntılar çekiyoruz. Ekolojistler, anarşistler, kadın örgütleriyle ortak çalışmalar yapıyoruz. Bir lgbt örgütünden daha çok homofobi ve transfobi karşıtı bir örgütüz.
Antep Zeugmadi, Tarık: Bir yıllık bir örgütüz. Antep çok büyük bir şehir ama örgütlü insan bulmakta zorluk çekiyoruz. Ama üç kişi de kalsak devam edeceğiz. Çünkü önemli olan nitelik. 500 kişi değil 5 kişi de olsak iyi bir şeyler yapalım, insanlara var olduğumuzu gösterelim.
7 Renk Mersin, Gizem: Sadece LGBTİ’ler değil heteroseksüel destekçilerimiz de bulunuyor. Görünürlük yaratıyoruz, insanlar sokakta belki ilk gördüklerinde, ikinci gördüklerinde garip garip bakıyorlar ama beşinci-altıncı sefer bakmıyorlar. Yine de her şey her zaman iyi gitmiyor. Bugün kötü bir haber aldık. Toros Üniversitesi’nden 17 akademisyen işten çıkarılmış ve gerekçe olarak “Siz ibneleri buraya topladınız” söylemleri kullanılmış. Şimdi onlar için bir imza kampanyası başlatılıyoruz.
Eskişehir Morel, Ayşegül ve Tolga: Morel 2007’de kuruldu. Bir yerimiz yok, bütçemiz yok ama hepimiz gönüllülük esasıyla çalışıyoruz. Görünürlüğün esas alındığı bir örgütlenmeyiz. Ama sürekli dönüşüm geçiren bir kadromuz var çünkü insanlar Eskişehir’e okumaya geliyor ve okul bitince dönüyor. Eğlence için kalabalık bir grup halinde gittiğimizde mekan bulamıyoruz. O yüzden kendi partilerimizi düzenleyelim dedik. Hem homofobi olmadan eğlenme hem sosyalleşip insanları politik alana taşıma imkanı bulduk.
Ankara Anka LGBT, Oya: Altı-yedi aylık bir oluşumuz. Ankara’da hali hazırda varolan dört dernekte yapamadığımız şeyleri kendi aramızda daha hızlı bir şekilde yapabilmek için kurulduk. Birçok etkinlik düzenliyoruz. 1 Mayıs’ta “Marx Engels’i sevebilir, ne var burada” pankartıyla yürüdük. Sol örgütler biraz kızgınlıkla baktılar ama yine de umut vericiydi.
Ankara T-Kulüp Trans Erkek Kültür Üretim Platformu, Berk: Trans erkeklerin var olduğunu kendi hareketimize bile anlatmakta güçlük çekiyoruz. Aslında trans erkek hareketi 2007’ye tekabül ediyor. Trans erkeklerin LGBTİ hareketine dahil olması da 15 yıl geriye gider. Bunu değiştirmek ve LGBTİ hareketinin trans erkeklere yer açması için çalışmak hedeflerimizden. Odağımız interaktivizm. Görünür olmak, açık olmak tercihe tabi. Trans erkeklerin görünür olmama seçeneklerini kullanmalarını da savunuyoruz. Önemli olan trans erkeklerin hayatın içinde gördükleri şiddetten kendilerini savunabilecekleri bir mekanizmanın parçası olmaları.
Trabzon, Metin: Ben DÖDEP’liyim ama Trabzon’da Mor Balık adlı bir LGBTİ örgütü var. Kitap kulübünde ahlak üzerine yaptığımız tartışmalar homofobi karşıtı buluşmalara yol aldı. İlk başta biz de çok bilmiyorduk, kavramları öğrenerek başladık. Sonra bu konuda mücadele etme kararı aldık. Mor Balık kuruldu. 1 Mayıs’ta ilk defa LGBTİ bayraklarıyla yüründü. Bu Trabzon’da bir ilkti. İnsanlar gelip bayrakların ne bayrağı olduğunu sordular. (ÇT)