Ankara Gar’ında 10 Ekim 2015’te düzenlenen “Barış ve Demokrasi Mitingi”ne yönelik IŞİD’in bombalı saldırıda yaşamını yitiren 103 kişinin ölümüne ilişkin açılan davanın 18’nci duruşması, Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
MA'nın haberine göre, IŞİD’li Erman Ekinci ve diğer firari 16 sanığın “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “kasten öldürme”, “nitelikli şekilde kasten öldürme”, “resmi belgede sahtecilik”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “tasarlayarak öldürme” ve “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” suçlarıyla yargılandığı davanın duruşmasına, katliam failleri Erman Ekinci, İbrahim Murat Akca, Talha Güneş, Hacı Ali Durmaz ve Resul Demir, Ses ve Görüntü Bilişim sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.
7 yıldır ilerleme yok
Duruşmada, Erman Ekinci’nin avukatının davadan çekilmesi gerekçesiyle savunması alınmadı. Duruşmada söz alan Avukat İlke Işık, 7 yıldır yürütülen yargılamaya rağmen ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekti.
Işık, başvurulara rağmen katliamla ilişkili Muhammet Cengiz Dayan’a yönelik işlemler yapılmadığını belirterek, şunları söyledi:
“Ahmet Davutoğlu ve Ümit Özdağ’ın dinlenmesi ve haklarında suç duyurusunda bulunulması yönünde talepte bulunduk. Savcılık işleme koymama kararı verdi, soruşturmaya kısıtlılık kararı koydu.
“Karşımızda İŞİD’liler ve onları araştırmak söz konusu olunca, 2-3 yıldır işlem yapmayan bir savcılık var. Heyetin başvuru yaptığı bir soruşturmada kısıtlılık kararı vermenin anlamı yok.
"Bu katliam 8 ay boyunca kısıtlılık kararı ile soruşturuldu. Karşımıza saklanmış dosyalar çıktı. Evraklar saklanmıştı ve evraklar kısıtlılık kararı altında yürütülen soruşturma ile saklandı. Aynı savcı konu Fincancı (TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı) olunca 13 günde iddianame yazdı. 10 Ekim konusunda adım atmayan emniyet Sibel Tekin’i, Mezopotamya Haber Ajansı’ndaki (MA) arkadaşlarımızı tutuklayabiliyor. Ne işlem yapıldığının ayrıntılı olarak anlatılmasını istiyoruz. Bu dosyada neden kısıtlılık kararı alırsınız, sorularımıza ilişkin müzekkere yazmanızı talep ediyoruz.”
“Soruşturma eksik yürütüldü”
Diyarbakır’da Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik saldırının sorumlusu DAİŞ sınır emiri İlhami Bal’ın 10 Ekim davasındaki rolü hakkında yürütülen soruşturmanın yetersizliğine değinen Avukat Tonguç Cankurt, soruşturmanın bilinçli şekilde eksik yürütüldüğünü belirterek, “İlhami Bal’ın bu tür faaliyetleri 2014-15 yılı boyunca dinlendi. İlhami Bal hakkında eksik soruşturma yürütülmesinin sebebi, savcının çarpıtması sonucu bu konuşmaların dosyaya eklenmemesi. 7 yıl geçmesine rağmen hala yeni bilgi ve belgelerin toplanmasını talep ediyoruz” dedi.
“Deliller karartılıyor”
Ardından söz alan Avukat Senem Doğanoğlu, 10 Ekim yargılamasında adli ve idari soruşturma açılması amacıyla yargılama makamının görevini yerine getirilmesinin engellendiğini belirtti.
MİT’den gelen raporlar ve bilgilerin iddianame inşasında bir delil olduğunu vurgulayan Doğanoğlu, MİT’in elde ettiği delilleri yargı kurumları ile paylaşması gerektiğini, bunu yapmadığı taktirde delileri kararttığının altını çizdi. Doğanoğlu, “Beyaz ayakkabı ile katliamı aydınlattığını belirten emniyet, kamera kayıtları ile bir şey bulamadık diyemez. Olay anının yeniden canlandırılması konusunda yeniden karar almanızı talep ediyoruz” dedi.
Avukatların beyanlarının ardından savcı mütalaasını sundu. Mütalaada, sanıkların tutukluluk halinin devam edilmesi talep edildi.
Sanık Talha Güneş, mahkemenin bitirilmesini talep etti. Güneş, savunmasında gazetecilere ve Fincancı’ya yönelik “terör” söylemini kullanarak, mağdur edildiğini iddia etti. “Terör” söylemine karşı katılanların tepkisi üzerine hakim, “Mahkemeyi kapatırım” dedi.
Mahkeme heyeti, tutukluluk halinin devamına, Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkerelerin beklenmesine, patlama alanı krokisine yönelik Ankara Emniyeti’ne yazı yazılmasına karar verdi. Dosyanın geldiği aşama gerekçesiyle avukatların tahkikat taleplerini reddeden mahkeme, bir sonraki duruşmayı 23 Mart’a bıraktı.
Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapmak isteyen kitleye polis saldırdı. Polis saldırısına rağmen yapılan açıklamada, şöyle denildi:
“Biz biliyoruz ki bu dava süreçlerini bu şekilde takip etmezsek, katledilen canlarımızın bir kez daha katledilmesine izin vereceğiz. İnsanların da sabrının sonunun geldiği bir noktadayız, çünkü 8 yıldır hiçbir şey değişmiyor.
“Taleplerimize rest çeken mahkeme heyetlerinin de adalet dilendiği günler gelecek. Adalet herkes için gerekli. Adalet bugün bize gelmiyorsa, kimse için de adalet gelmeyecek. Gerçek adaletin geldiği günler olacak. Türkiye’nin neresinde bir katliam varsa, sonrasında bir zulüm süreci başlıyor. İsyanımız, öfkemiz buna. 10 Ekim’i unutturmayacağız, davamıza sahip çıkacağız. 23 Mart’ta da adalet demek için burada olacağız.”
TIKLAYIN - 10 Ekim 2015'te Ankara'da Hayatını Kaybedenlerin Hikayeleri
10 Ekim KatliamıAnkara, Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen Barış Mitingine 10 Ekim 2015'te, saat 10:04 civarında intihar saldırısı düzenlendi. Olay yerinde 69 kişi, toplam 103 kişi ve iki saldırgan hayatını kaybetti. Öldürülen barış mitingi katılımcılarının isimleri şöyle: Abdülkadir Uyan, Metin Kürklü, Gökhan Akman, Orhan Işıktaş, Gülhan Karlı Elmascan, Yılmaz Elmascan, Nevzat Sayan, Bilgen Parlak, Hacı Kıvrak, Rıdvan Akgül, Rıdvan Akgül, Hacı Mehmet Şah Esin, Gökmen Dalmaç, Elif Kanlıoğlu, Hakan Dursun Akalın, Ercan Adsız, Ayşe Deniz, Berna Koç, Fatma Esen, Gülbahar Aydeniz, Eren Akın, Canberk Bakış, Tayfun Benol, Nizamettin Bağcı, Kasım Otur, Başak Sidar Çevik, Nilgün Çevik, Resul Yanar, Mehmet Ali Kılıç, Tekin Arslan, Sezen Vurmaz, Dilaver Karharman, Onur Tan, Umut Tan, Sarıgül Tüylü, Dilan Sarıkaya, Ali Kitapçı, İsmail Kızılçay, Muhammet Demir, Korkmaz Tedik, Veysel Atılgan, İbrahim Atılgan, Emine Ercan, Kübra Meltem Mollaoğlu, Meryem Bulut, Seyhan Yaylagül, Ebru Mavi, Ali Deniz Uzatmaz, Ziya Saygın, Vahdettin Özgan, Cemal Avşar, Ahmet Katurlu, Selim Örs, Azize Onat, Dicle Deli, Güney Doğan, Binali Korkmaz, Mehmet Zakir Karabulut, Leyla Çiçek, Metin Peşman, Mesut Mak, Adil Gür, Gökhan Gökbönü, Şebnem Yurtman, Osman Turan Bozacı, İdil Güneyi, Abdullah Erol, Mehmet Hayta, Özver Gökhan Arpaçay, Şirin Kılıçalp, Uygar Coşgun, Ahmed Alkhadi, Nurullah Erdoğan, Gözde Arslan, Aycan Kaya, Yunus Delice, Sevgi Öztekin, Mehmet Tevfik Dalgıç, Sevim Şinik, Emin Aydemir, Fatma Karabulut, Ramazan Tunç, Erol Ekici, Feyyat Deniz, Necla Duran, Osman Ervasa, Ramazan Çalışkan, Vedat Erkan, Abdülbari Şenci, Niyazi Büyüksütçü, Gazi Güray, Sabri Elmas, Erhan Avcı, Ümit Seylan, Serdar Ben, Nevzat Özbilgi, Hasan Baykara, Fatma Batur, Bedriye Batur, Ata Önder Atabay, Mustafa Budak, Ağa Bayar. Saldırının ardından polis ölenlere, yaralılara ve onlara yardım etmek isteyenlere biber gazı sıktı. Bu müdahale sonucunda yaralıların hastaneye götürülmesi gecikti, patlamadan kurtulanlar bir de gaz nedeniyle travma yaşadı. Olay yeri koruma altına alınmadı ve olay yeri inceleme ekipleri ve savcılar olay yerine derhal gelmedi. Ekipler yaklaşık 1,5 saat sonra, başsavcı vekili olay yerine 2,5 saat sonra geldi. Saldırıyla ilgili iddianame 13 Temmuz 2016’da kabul edildi. 36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, saldırı talimatını, İslam Devleti (IŞİD) Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın verdiği ifade edildi. İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtildi. İddianamede, Balı'nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında “birden çok kasten öldürme” suçundan 100'er kez ağırlaştırılmış müebbet, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istendi. Saldırıyla ilgili dava, 7 Kasım 2016’da başladı, halen sürüyor. Öldürülenlerin aileleri her ayın 10’unda garın önünde anma yapıyor. |
(EMK)