Meclis'te bakanlığının bütçesi üzerine 13 Kasım Cuma günü sunum yapan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, çözüm sürecinin neden bittiğini anlatırken, IŞİD'in saldırılarını sıraladı. Akar "Antep, Ankara Gar, İstanbul Havalimanı, Suruç... Yani yüzlerce kişiyi katlettiler, cevap bu oldu" dedi.
Akar’ın konuşması sonrası 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’nu yazılı açıklama geldi. Açıklamada, “Her kademeden yetkililer tarafından yapılan bütün bu gerçeğe aykırı açıklamalar, birtakım siyasi hesaplarla zaman zaman gündeme getirilmekte ve kamuoyunun katliamlarla ve sorumlularıyla ilgili algısı değiştirilmeye çalışılmaktadır” denildi.
“Kamuoyu yanlış bilgilendiriliyor”
Açıklama özetle şöyle:
“Ülke kamuoyu tarafından şaşkınlıkla karşılanan bu açıklama, esasen devleti yönetenlerin buna dair hiçbir delil bulunmadığı halde, aradan geçen 5 yılda halen ısrarla “kokteyl terör” kandırmacasıyla kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalıştıklarını gösteren yeni bir örnek olmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.
“Bilindiği üzere 2015 yılında ülkenin dört bir yanında IŞİD tarafından katliamlar örgütlenmiş, yüzlerce insan hayatını kaybetmiş, binlerce insan yaralanmış, on binlerce insan ise yaşananlara tanıklık etmiştir. Bu katliamlardan 10 Ekim Ankara Katliamı dava dosyası, katliamın ilk anından bu yana tarafımızca takip edilmektedir.
“Dosyada yargılanan tüm sanıklar IŞİD’lidir ve katliamı IŞİD’in planladığı konusunda hiçbir tartışma bulunmamaktadır. Yapılan yargılamada, katliamı gerçekleştirenlerden bir kısmı olan tutuklu sanıklar için 3 Ağustos 2018 tarihinde çeşitli cezalar verilmiş, katliamın IŞİD tarafından gerçekleştirildiği gerekçeli kararda da belirtildi.
“Dosya temyiz aşamasında olup, firari sanıklar bakımından ise yargılama ayrı bir dosyada devam etmektedir. Dosya kapsamında bizim açımızdan bu anlamda tek tartışma konusu, katliam sorumluluğunun sadece IŞİD ve IŞİD’lilerle sınırlı olamayacağı noktasında olup, katliamın her aşamasındaki devlet görevlilerinin sorumluluğunun yargılamaya dâhil edilmesi ve katliamın “insanlığa karşı suç” olarak nitelenmesi hakkındadır.
"Nitekim yargılama süreçleri halen devam etmekte olan diğer katliam dosyalarında da durum aynı olup sadece IŞİD’le sınırlı olmayan, devlet görevlilerini de kapsayan bir sorumluluk silsilesi olduğu her yargılamada apaçık görülmektedir.
“Dolayısıyla katliamların üzerinden geçen bunca zamanda yaşananlara ve dava dosyalarına bakıldığında, gerçeğin kokteyl terörle bir ilgisi olmadığı açıkça görüldüğü halde, 5 yıl sonra bile bu kadar dayanaksız bir biçimde ve ısrarla kafa karıştırmaya yönelik açıklamalar yapılmasının tesadüf olmadığı, tam tersine bilinçli olarak kamuoyunun yanlış yönlendirilmeye çalışıldığı anlaşılıyor.
"Nitekim “Hulusi Akar’ın her bakımdan açıklanmaya muhtaç son sözleri, katliamlarla ilgili başta Cumhurbaşkanının ortaya attığı “kokteyl terör” iddiasını ispatlamaya çalışan ama başaramayan savcılık makamının çabalarından, 2018 yılında Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in dosyamız sanıkları hakkında verdiği gerçek dışı beyanlardan ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun zamanında bu yönde yaptığı açıklamalardan bağımsız düşünülemez. Her kademeden yetkililer tarafından yapılan bütün bu gerçeğe aykırı açıklamalar, birtakım siyasi hesaplarla zaman zaman gündeme getirilmekte ve kamuoyunun katliamlarla ve sorumlularıyla ilgili algısı değiştirilmeye çalışılılıyor
“Mağdurlar suçlu olarak gösteriliyor”
Öte yandan adaletin tesis edilmediği ve sorumlularının yargılanmadığı katliamlardan bu yana geçirdiğimiz 5 yılın toplamında bir başka çarpıtmaya, müvekkillerimize mağdur değil suçlu muamelesi yapıldığı gerçeğine de dikkat çekmek istiyoruz.
"Katliamın beşinci yıl dönümünde anma yapılmasına Ankara Valiliği tarafından engel olunmuş, Gar Meydanına karanfil bırakılmasına dahi müsamaha gösterilmemiştir. Müvekkillerimiz hemen hemen tüm anmalarda gözaltına alınmış, tutuklanmış ve haklarında davalar açılmıştır. Katliamın hemen arkasından İstanbul Adliyesinde anma düzenleyen meslektaşlarımız terör örgütü propagandası suçlamasıyla yargılanıyor. Kısacası katliamlarla ilgili çarpıtmalar her yönden devam ediyor.
“Katliamın sorumlularını farklı yerlerde göstermeye çalışan ve mağdurları da suçlu olarak gören tüm bu açıklamalar ve uygulamalar aynı zamanda, her kademeden devlet yetkililerinin katliamlara bakış açısının ne kadar çarpık olduğunu da açıkça göstermektedir. Oysa onlara düşen asıl görev, gerçekleri çarpıtan açıklamalar yapmak yerine katliamların gerçek faillerinin bulunmasını sağlamak olmalıdır.
“Bu vesileyle İŞİD terörünün ve diğer gerçek sorumluların ortaya çıkarılmasını engellemeye hizmet edebilecek kafa karıştırıcı açıklamalarla gerçeğin eğilip bükülmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha hatırlatıyor, Türkiye kamuoyunu da yaşanan katliamlarla ilgili bu tür çarpıtmalara itibar etmeden, katliamların gerçek sorumlularını ortaya çıkarma çabamıza her alanda destek olmaya çağırıyoruz.”
10 Ekim Katliamı Ankara, Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen Barış Mitingine 10 Ekim 2015'te, saat 10:04 civarında intihar saldırısı düzenlendi. Olay yerinde 69 kişi, toplam 103 kişi ve iki saldırgan hayatını kaybetti. Öldürülen barış mitingi katılımcılarının isimleri şöyle: Abdülkadir Uyan, Metin Kürklü, Gökhan Akman, Orhan Işıktaş, Gülhan Karlı Elmascan, Yılmaz Elmascan, Nevzat Sayan, Bilgen Parlak, Hacı Kıvrak, Rıdvan Akgül, Rıdvan Akgül, Hacı Mehmet Şah Esin, Gökmen Dalmaç, Elif Kanlıoğlu, Hakan Dursun Akalın, Ercan Adsız, Ayşe Deniz, Berna Koç, Fatma Esen, Gülbahar Aydeniz, Eren Akın, Canberk Bakış, Tayfun Benol, Nizamettin Bağcı, Kasım Otur, Başak Sidar Çevik, Nilgün Çevik, Resul Yanar, Mehmet Ali Kılıç, Tekin Arslan, Sezen Vurmaz, Dilaver Karharman, Onur Tan, Umut Tan, Sarıgül Tüylü, Dilan Sarıkaya, Ali Kitapçı, İsmail Kızılçay, Muhammet Demir, Korkmaz Tedik, Veysel Atılgan, İbrahim Atılgan, Emine Ercan, Kübra Meltem Mollaoğlu, Meryem Bulut, Seyhan Yaylagül, Ebru Mavi, Ali Deniz Uzatmaz, Ziya Saygın, Vahdettin Özgan, Cemal Avşar, Ahmet Katurlu, Selim Örs, Azize Onat, Dicle Deli, Güney Doğan, Binali Korkmaz, Mehmet Zakir Karabulut, Leyla Çiçek, Metin Peşman, Mesut Mak, Adil Gür, Gökhan Gökbönü, Şebnem Yurtman, Osman Turan Bozacı, İdil Güneyi, Abdullah Erol, Mehmet Hayta, Özver Gökhan Arpaçay, Şirin Kılıçalp, Uygar Coşgun, Ahmed Alkhadi, Nurullah Erdoğan, Gözde Arslan, Aycan Kaya, Yunus Delice, Sevgi Öztekin, Mehmet Tevfik Dalgıç, Sevim Şinik, Emin Aydemir, Fatma Karabulut, Ramazan Tunç, Erol Ekici, Feyyat Deniz, Necla Duran, Osman Ervasa, Ramazan Çalışkan, Vedat Erkan, Abdülbari Şenci, Niyazi Büyüksütçü, Gazi Güray, Sabri Elmas, Erhan Avcı, Ümit Seylan, Serdar Ben, Nevzat Özbilgi, Hasan Baykara, Fatma Batur, Bedriye Batur, Ata Önder Atabay, Mustafa Budak, Ağa Bayar. Saldırının ardından polis ölenlere, yaralılara ve onlara yardım etmek isteyenlere biber gazı sıktı. Bu müdahale sonucunda yaralıların hastaneye götürülmesi gecikti, patlamadan kurtulanlar bir de gaz nedeniyle travma yaşadı. Olay yeri koruma altına alınmadı ve olay yeri inceleme ekipleri ve savcılar olay yerine derhal gelmedi. Ekipler yaklaşık 1,5 saat sonra, başsavcı vekili olay yerine 2,5 saat sonra geldi. Saldırıyla ilgili iddianame 13 Temmuz 2016'da kabul edildi. 36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, saldırı talimatını, İslam Devleti (IŞİD) Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın verdiği ifade edildi. İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtildi. İddianamede, Balı'nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında "birden çok kasten öldürme" suçundan 100'er kez ağırlaştırılmış müebbet, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istendi. Saldırıyla ilgili dava, 7 Kasım 2016'da başladı, halen sürüyor. |
(EMK)