Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, hükümetin 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı resmi tatil ilan etmeye hazırlandığını açıkladı: "Bakanlar Kurulu'nda görüşmemiz gerekiyor. 1 Mayıs'ın tartışma konusu olmaktan çıkarılması gerekiyor."
Nazım Hikmet'in vatandaşlığının iadesi, Madımak otelinin Sivas katliamının anısına uygun şekilde düzenlenmesi gibi "açılımlar"ı ardı ardına sıralayan hükümet, emekçilerin on yıllardır sürdürdükkleri mücadeleyi de sahiplenmeye çalışıyor.
Büyük mücadeleler ve 1970’lerden başlayarak çok sayıda hayata malolan tarihi göz önüne alındığında, hükümetin kararıyla “1 Mayıs tatil ilan edilsin” talebinin gerçekleşmesi, işçilerin mücadelesinin başarıya ulaşması anlamına da gelecek.
Ya polis şiddetinden, yasaklardan ve sınırlamalardan uzak, özgür 1 Mayıs kutlamaları? 7 yıllık iktidarının inişli çıkışlı grafiğinin yanı sıra kendinden önceki hükümetlerden devralarak İstanbul, Taksim’in “1 Mayıs”a, her ne pahasına olursa olsun kapatılmasını sürdürmekteki ısrarı, AKP'nin 1 Mayıs politikasının da değişeceğine ilişkin bir ipucunu henüz vermiyor.
1 Mayıs 2007-2008: AKP'nin 1 Mayıs'la imtihanı
Nisan 2008’de işçi sendikaları konfederasyonları, meslek odaları ve birliklerince 1 Mayıs "Emek ve Dayanışma Günü" ilan edildi. 2007 1 Mayıs'ının şiddet görüntüleri henüz hafızalarda canlılığını korurken sendikaların hükümete götürdüğü “Taksim'de kutlama” talebi reddedildi. Sendikalar, 25 Nisan'da bir basın açıklamasıyla 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama kararlıklarını açıkladılar.
Polisin 1 Mayıs sabahı saat 06.30'da Şişli, Osmanbey, Pangaltı, Kurtuluş, Okmeydanı ve Taksim'de göstericilere tazyikli su, biber gazı, boyalı su ve coplarla müdahale etmesiyle başlayan olaylar gün boyu sürdü. DİSK ve ÖDP binalarının yanı sıra Şişli Etfal Hastanesi'ne de biber gazıyla saldıran polis resmi rakamlara göre 505 kişiyi gözaltına aldı. DİSK binasında bulunan CHP'li Mehmet Ali Özpolat sıkılan gazlar nedeniyle kalp spazmı geçirirken Ufuk Uras polislerce tartaklandı.
2007'de durum 2008'den farklı değildi.
100'den fazla kişinin yaralandığı 1 Mayıs 2007'de işçiler ve emekçiler Taksim'e çıkmak istiyordu. Valiliğin rakamlarına göre 580, diğer kaynaklara göre de 700'den fazla kişinin gözaltına alındığı olaylarda İbrahim Sevindik adlı bir vatandaş hayatını kaybetti.
Olaylar Beyoğlu'nun arka sokaklarında gün boyu devam etti.
Taksim işçiye yasak
Taksim, 1977'deki "Kanlı 1 Mayıs"ın ardından işçi ve emekçilere "yasaklandı". 1 Mayıs kutlamaları bu tarihten sonra ya yasaklandı ya da hükümetler "işçi bayramı" için İstanbul'da Çağlayan ve Kadıköy'ü uygun buldu.
İlk kez 1912'de İstanbul'da kutlanan 1 Mayıs, 1923'de İşçi Bayramı ilan edilmiş, hemen ardından, 1924'de dönemin hükümeti 1 Mayıs'ı kitlesel kutlamayı yasaklamıştı. 1925'te çıkan Takrir-i Sükun Yasası yasağı kanuna bağladı ve on yıllar boyunca 1 Mayıs'ı kutlamak suç sayıldı.
1935'te 1 Mayıs'a "Bahar ve Çiçek Bayramı" adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edildi.
Uzun yıllar sonra ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması 1976'da İstanbul, Taksim'de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) organizasyonu altında gerçekleşti. 1
Kanlı 1 Mayıs
Türkiye'de 1 Mayıs denilince akla gelen belki de ilk tarih 1 Mayıs 1977.
Taksim Meydanı'nda yaklaşık 500 bin kişiyle en geniş katılımlı 1 Mayıs toplantısı düzenlendi. Ancak, üzerine ateş açılan göstericilerden 35'i öldü. Tarihe "Kanlı 1 Mayıs" olarak geçen 1 Mayıs 1977'de Bayram Çıtak, Kahraman Alsancak, Hasan Yıldırım, Ziya Baki, Aleksandros Kontuas, Hüseyin Kırgın, Mehmet Ali Genç, Ali Sidal, Ömer Narman, Sibel Açıkalın, Garabet Ayhan, Kadriye Duman, Ercüment Gürkut, Hacer İpek, Hamdi Toka, Nazan Ünaldı, Jale Yeşilnil, Yasin Elmas, Mahmut Atilla Özveren, Leyla Altıparmak, Kenan Çatak, Mustafa Elmas, Hatice Altun, Bayram Eyi, Diran Negis, Ramazan Sarı, Meral Cebren, Ahmet Gözükara, Rasim Elmas, Hikmet Özkürkçü, Nazmi Arı, Kadir Bağcı, Niyazi Darı, Murtezim Örtülü ve kimliği meçhul bir kişi hayatını kaybetti.
İşgal İstanbul'unda kutlama, Cumhuriyette yasak
Kanlı 1 Mayıs'ın ardından,1979'da Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul'da miting yapılmasına izin vermedi, sokağa çıkma yasağı ilan etti. 1981'deyse Milli Güvenlik Konseyi (MGK) 1 Mayıs'ı resmi tatil günü olmaktan çıkardı. Bundan tam 8 yıl sonra, 1989'da İstanbul'daki gösterilerde trafik polisinin açtığı ateş sonucu Mehmet Akif Dalcı yaşamını yitirdi.
1996'daki 1 Mayıs gösterilerinin adresi, Taksim meydanı "yasaklı" olduğu için Kadıköy'dü. 150 bin kişinin katıldığı 1 Mayıs'ta polisin açtığı ateş sonucu üç kişinin hayatını kaybetmesi sonucu olaylar büyük bir kitlesel gösteriye dönüştü. Yaşanan olayların ardından Kadıköy de 1 Mayıs'lar için "yasaklılar" listesine girdi. İlçe 2005 yılına kadar kitlesel gösterilere yasaklandı.
2006 yılında, Kadıköy'e yönelik yasağın kalkmasıyla işçi ve emekçiler yine Kadıköy'de buluştu. En geniş katılımlı mitinglerden biri olan 2006 1 Mayıs'ı geçmiş yıllara nazaran daha "sakindi".
1 Mayıs'ın tatil olması çok önemli bir kazanım
Tüm bu yaşananlara, polis müdahalelerine, devletin kullandırttığı "orantılı güce", kaybettiğimiz devrimcilere, işçilere bakınca 1 Mayıs bu ülkede emekten yana olan herkes için başka bir anlam ifade ediyor hiç kuşkusuz.
İşte bu yüzden de Çalışma Bakanı'nın, resmi söylemle "Emek ve Dayanışma Bayramı"nın tatil olacağını söylemesi, yıllardır inatla sürdürülen ve son iki yıldır "yeniden" Taksim'e taşınan 1 Mayıs'ın ve tabii ki mücadele eden ve direnenlerin başarısı olacaktır.
İşgal İstanbul'un da bile kutlanıyorken, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nde bin bir yasak ve baskıyla engellenmek isteyen, polis şiddetiyle sindirilmeye çalışılan 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı büyük bir ihtimalle bu yıl "tatilde" kutlayacağız.
Bu elbette ki çok önemli bir kazanım. Lakin her şey bitmiş değil. Daha sırada kazanılacak bir "Taksim meydanı" var. (BÇ)