Bir güne iki "tarihi" gelişme sığdıran Türkiye'de yaşadıklarımız ise şimdiye kadar yaşananların bir istisnasıydı ama tabii ki, en önemli istisnası: Türkiye Büyük Millet Meclisi Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Irak'a saldırma planlarının çok önemli ayağı olan asker konuşlandırmasına açık açık "Hayır" yanıtı verdi.
Açık söylemeli ki Meclis'in "hayır" kararını mitingi düzenleyen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği (TTB), Ankara Savaş Karşıtı Platformu ve Irak'ta Savaşa Hayır Koordinasyonunun bile beklediğini sanmıyoruz.
Zira yüz bini aşkın Türkiyeli 1 Mart'ta savaşa "son kez" hayır demek için yola çıkmıştı Bunun için günler öncesinden hazırlanmışlardı, tıpkı bütün kararlarını ABD lehine veren hükümet gibi. Irak'a saldırıya karşı olanlar ile hükümet eş zamanlı ama farklı kararlar çıkarmak için çabalıyordu şimdiye kadar. Nihayet ilk kez 1 Mart'ta savaş karşıtlarıyla meclisin çalışmaları ve kararları da eşzamanlı ve birbiriyle paralellik gösterdi ve halktaki karamsarlık bir nebze umuda kesti.
Resmedilemez "tablo"
Başta İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerden olmak üzere hemen her ilden binlerce insan saatlerce yolculuğu göze alarak Ankara'da meclise birkaç kilometre uzaklıkta milletvekillerine "madem sesimizi kentlerimizden duymadınız, biz de yanı başınızda haykıracağız" dercesine bir araya geldi.
Cumartesi sabahı saat 09:00'da Ankara Hipodromunda bir araya gelen savaş karşıtlarının tümünün iki-üç kilometre ilerideki Sıhhiye Meydanı'na ulaşması öğleden sonra saat 15:00'e kadar sarktı. Herhalde gazeteciler için mitingin en can sıkıcı tarafı da kitlenin tümünü resmedecek bir imkanın olmamasıydı; meydana sığmayan kitle ne yapsındı ki, bir kareye sığılacak gün değildi artık.
İyimserlik için de nedenlerimiz var
Bütün coşkusuna, heyecanına rağmen mitingdekilerin hemen bütününde yetki tezkeresinin Meclis'ten çıkacağına olan inancın yansıması miting sonunun hüzünlü dağılışıydı. Kimi, kararın "evet" olacağına olan önyargısıyla televizyon izlemeye bile gerek görmedi, kimi de nerede bir kitle iletişim aracı varsa orada yer kapmaya çabaladı.
Ankara'da gün boyunca yaşanan hareketlilik mitingin dağılmasıyla sessizliğe, beklemeye dönüştü. Önce ekranlarda "264 Evet, 251 Hayır, 13 Çekimser" rakamları gözüktü ki, mecliste salt çoğunluğun 267 olduğunu bilmeyenler için bu tam bir çöküştü. Neyse ki televizyonlar, hepimize uzun bir yıl kadar süren birkaç dakikanın ardından şu altyazıyı geçmeyi akıl etti: "Salt çoğunluk sağlanamadığı için tezkere reddedildi. Anayasanın 92 maddesi gereği..." Artık karamsar olmak için gerekçelerimizden biri daha eksilmiş oluyordu...(HA/NK)