Fotoğraf ve videolar: Eren Dağıstanlı - Caner Odabaş
Karadeniz son yıllarda HES'lere ve doğa talanına karşı mücadele ile sesini duyurmaya çalıştı. Elbette bu sorunlarının sadece bir kısmı, ayrıca herkes gibi enflasyonun yarattığı tahribatı tüm ağırlığı ile yaşıyorlar. Seçimlere sayılı günler kala mikrofonumuzu Recep Tayyip Erdoğan, Mesut Yılmaz gibi sağ partilerin oy deposu olarak gördüğü Artvin'de yaşayanlara tuttuk.
İlk olarak bütün siyasi partilerin adaylarının Artvin'in çevre sorunlarına dair görüş ve projelerini dinlemek için çağrı yapan Yeşil Artvin Derneği başkanı Nur Neşe Karahan ile konuşuyoruz.
Yaptıkları çağrıyı şöyle anlatıyor Karahan: Çağrımız Artvin'deki ekolojik durumla ilgili. Ne düşünüyorlar? Yani Artvin'in inanılmaz sorunları var. 30 senedir mücadele edilen sorunları var. Çok sorun var. İşte barajlar, HES'ler, madenler, dere ıslahları, yeşil yol, kıyı dolgusu gibi onlarca sorunu var. Artvin bir doğa müzesi gibi korunması gerekirken bir bütün olarak parçalanmaya çalışılıyor. Artvin'in yüzde yetmiş biri madene ruhsatlandırılmış durumda. Korunan alanlar dahil. O yüzden biz de siyasi partilerin seçim sürecinde bu konuda ne düşündükleri çözüm yani seçildikleri takdirde çözüm önerilerini dinlemek ve bunu da kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. O yüzden bir çağrı yaptık. Şu ana kadar bağımsız milletvekili adayı ve Türkiye İşçi Partisi adayları geldiler. Diğerlerini de bekliyoruz
Yasal düzenleme talebi
Karahan özellikle Cumhur İttifakı adaylarının bu konuya dair neler söyleyeceklerini merak ettiklerini dile getiriyor ve taleplerini , Yasal bir değişime gidilmesi ve doğanın haklarının ön plana alınması en büyük talebimiz. Bu bütün Türkiye'deki ekolojik yıkıma uğrayan yerlerin de talebidir. Başka türlü bu vahşetin durma şansı yok. Yasal olarak değişikliğe gidilmesi lazım. Hem maden yasasında hem çevre yasasında...Hem işte bakanlıklar düzeyinde düzenleme yapılması lazım ve bir an önce bu felakete dur denmesi lazım. Temiz toprak, temiz yiyecek, temiz su bunların hepsini kaybediyoruz. O zaman yani ne ülke kalacak ne vatan toprakları kalacak ne de başka bir şey kalacak. Onun için bir an önce bu konularla alakalı yasal düzenleme yapılması ve bu vahşetin durdurulması gerekiyor. sözleri ile anlatıyor.
"11 TL'ye Erdoğan geçinsin"
Erdoğan'ın Rize mitingi sırasında 11 lira 30 kuruş olarak açıkladığı çay taban fiyatını değerlendiren Hopa Ziraat Odası Başkanı Olcay Muti "Türkiye'de çay üreticileri büyük bir hüsrana uğradı. Bölgedeki ziraat odalarının ve çay üreticilerinin talebi 15- 18 TL aralığındaydı. Yaklaşık 2-3 yıldır ekonomik krizi en derinine yaşayan Türkiye çiftçisidir. Dolayısıyla da Karadeniz'de Rize'de, Trabzon'da, Hopa'da, Artvin'de de çay üreticileridir. Üreticiler şunu diyor: 11 TL'ye Tayyip Erdoğan geçinsin. 11 TL'ye Cumhurbaşkanı'nın etrafında toplananlar geçinsin. Biz çay üreticileri olarak ve çay üretici temsilcileri olarak 11 TL sefalet ücretidir diyoruz ve bunu kabul etmiyoruz. Açıklanan fiyat göstermiştir ki çayın sahibi yok. O fiyat çay üreticisinin aklıyla dalga geçmektir" diyerek ifade ediyor tepkisini
"Yazıklar olsun"
Artvin Kemalpaşalı çay üreticisi Lütfiye Vayiç ise patatesin kilo fiyatı kadar çay fiyatı verilmediğini söylüyor. 11 TL 30 kuruşluk fiyatlandırmanın içerisinden, destekleme ödemesi de çıktığında geriye kendilerine bir şey kalmayacağını söyleyen üretici "yazıklar olsun" diye başlıyor konuşmaya. 22 yaşındaki torununu gösterirken sözlerine "Bu çocuğun mesleği niye yok, işi niye yok. Parti için yok. Bizim gözümüz de görüyor o kadar. Köyde neler yapıyorlar, nasıl yapıyorlar görüyoruz. 15 TL olsa ancak olurdu. Üç buçuk bin liraya yakın işçiye verilecek... Yerinde kalsın toplamayayım diyorum." diye devam ediyor.
Değişim için umutlu "Adam silecek gidecek, Bay Kemal'e para kalmadı. Madem öyle olacak, böyle olsun diyecek adam. Bu çay elimizde kaldı mı mecbur vereceğiz. Bizim halimiz ne olacak? 68 yaşındayım, köpek gibi çalışıyorum. Bir tane eski evim var. Bize bir şey vermedi ki yapalım bir şeyler. Kimlere neler verdiğini görüyoruz. Bizim eğer hakkımız varsa haram, zehir olsun diyorum, gidiyorum."
Kılıçdaroğlu çay fiyatı açıklasaydı...
Kemalpaşa'da kahvelerde ve sokakta konuştuğumuz vatandaşlar da çay fiyatından dertli. Kimisi gübre maliyetlerinden, kimisi hayat pahalılığından şikayet ediyor. Kahvede denk geldiğimiz bir seçmen "suçlu Kemal Kılıçdaroğlu" diyor. Neden diye sorduğumda, "İki gün önce gelip çay fiyatı açıklasaydı, mecbur onun üstünde rakam söylerlerdi" diyor.
Kahvedeki başka bir vatandaş ise komşu ülke Gürcistan'ın parasının değerlendiğinden, TL'nin değer kaybından bahsederek çay fiyatının dolar bazlı verilmesi gerektiğini söylüyor.
Umut geri geldi
Çay ocakları önünde vakit geçirenlerle konuşuyoruz. Çay fiyatının yetersizliği onların da gündemi. Değişim için umutlu olduklarını söyleyen bir yurttaş "bir hayalimiz vardı. O hayal, o umut şimdi geri geldi. O hayal gerçekleşirse belki bir şey olur"
Ekonomik ve ekolojik buhranın içerisinde hapsolan Artvin'de adaylar da yurttaşlar da değişim için umutlu.
Vekil dağılımında mevcut tablonun değişmeyeceği düşünülürken; Artvin'de birinci partinin hangisi olacağını, sokakta konuşulan CHP'ye olan tepkinin diğer sol partilere oy geçişişine sebep olup olmayacağını, hayat pahalılığından şikayet eden AKP'li seçmenin kime yöneleceğini ise hep birlikte sandıklarda göreceğiz.
Artvin'deki atmosferden görülen cumhurbaşkanlığı yarışını Bay Kemal'in önde bitireceği.