Yargıtay’ın AYM kararına Cumhur İttifakı içinden farklı sesler
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel ile eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konuya sessiz kalmayı tercih etti. Bozdağ’ın yerine geldiği Abdülhamit Gül, AYM’den yana pozisyon aldı. AKP’nin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da AYM’yi savundu. Hayati Yazıcı “Öyle olaylar olur ki, analiz yapmak için, konuşsan da konuşmasan da sorun olur. Hiç ve asla olmaması gereken öylesi bir olay yaşıyoruz. Yazık, çok yazık. Devleti oluşturan erkler, sorun çözümler. Asla sorun üretmez, üretemez. Birbirini çelmeleyemez” dedi.
Abdülhamit Gül “Yüksek yargı mercileri arasındaki çatışma görüntüsü, hukuk devleti ve mülkün temelinde yer alan adalet duygusu için endişe vericidir. Yargı hakemdir, sorunları çözer. Yargı hakem olma vasfını yitirirse, çözümün değil sorun ve çatışmanın kaynağı haline gelir. Yargı organlarının da ihtilafları derinleştirmeden, anayasal sınırlar içinde kalarak sorun çözmesi milletimizin en tabii beklentisidir” diye konuştu.
AKP’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi Şamil Tayyar da AYM kararlarına uyulması gerektiğini söyledi: "AYM’nin kararını eleştirmek/yanlış bulmak ayrı, karara uymamak ayrıdır. Eleştirebilir, yanlış bulabilirsiniz ama uymamazlık edemezsiniz. Anayasa hükmü açık, karar bağlayıcıdır. Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin AYM kararına ‘uymama’ iradesi, hukuki değildir. Kaldı ki AYM’nin benzer mahiyetteki Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Leyla Güven hakkındaki ‘hak ihlali’ kararına uyulmuştu. AYM üyeleri hakkındaki suç duyurusu ise garabettir. Yargı eliyle hortlatılan bu tür hukuk dışı uygulamalar askeri vesayet dönemini hatırlatıyor, çok üzücü."
AKP Artvin Milletvekili Faruk Çelik de, "Maalesef Yargıda, Çatı ile Çatı katı arasında bir çekişme var" değerlendirmesi yaptı. Çelik, 11. Cumhurbaşkanlığı için TBMM'de yapılan seçimde yaşanan "367" tartışmasına da atıfta bulunarak "Çatının kararlarını beğenmeyebiliriz, karşı çıkar hatta kendi içimizde isyan da edebiliriz. Tıpkı geçmişteki 367 kararında olduğu gibi. Ancak, sorunları hukuk içinde çözme makamlarını çözümün değil de anlamsız kavgaların adresi yaparsanız, şu soruya muhatap olursunuz" dedi. Çelik paylaşımının sonunda, "Devlet düzen ister, düzen de hukuk" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum ile bir diğer Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ayhan Ogan Yargıtay’dan yana tutum aldı. Mehmet Uçum “Yargıtay’ın AYM ihlal kararına uymama kararı gerekçeleriyle doğrudur. Suç duyurusu meselesi ise Milli Yargıya karşı saldırıların çok büyük bir birikim oluşturması sebebiyle reaksiyoner bir tavırdır. Bir anlamda kral çıplak demektir. Yönteminin bu olup olmadığı ayrıca tartışılır ama cesareti tartışılmaz. Yargıtay’ın kararı ayrıca turnusoldur, kim Milli Yargıdan yana kim değil belli olur. Türkiye, Milli Yargısını batıcı ve neo-liberal yargı anlayışlarına karşı sonuna kadar savunacaktır, kimsenin bundan şüphesi olmasın” diye yazdı. Ayhan Ogan ise “Yargı hiyerarşisinde en üst yetkili mahkeme Yargıtay’dır. AYM yargısal aktivitede bulunamaz. Esas itibarıyla AYM kanunların anayasaya uygunluğunu şeklen denetleme yetkisi dışında yargı yetkisi yoktur” dedi.
MHP’nin Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Komisyonu Üyesi Feti Yıldız AYM’yi yargısal aktivizm yapmakla suçladı. Yıldız, “Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı kontrol mekanizmasının bulunmaması önemli bir eksikliktir. Hukuk normu koymanın, muhakeme meselesi değildir. Anayasa Mahkemesi yargısal aktivizmde bulunamaz. Yasama organın yerine geçerek norm da ihdas edemez, mevcut olan normu da görmezden gelemez, anayasayı yeniden yorumlayamaz. Suç ve ceza politikasını belirlemek, Anayasa Mahkemesi kararlarında sıkça ifade edildiği gibi kanun koyucunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirindedir” diye yazdı.
Cumhur İttifakı içindeki Yeniden Refah Partisi’nin Siyasi İşler Başkanı Suat Kılıç ise Anayasa vurgusu yaptı. “Adalet Mülkün Temelidir. Mülk Devlettir. Devlet Anayasadır. Yüksek Yargı’da çatışma olmaz. Yargı, Yargı’ya olan güveni sarsacak adımlar atamaz. Eleştirilemez Yargı kararı yoktur. Ama, Anayasa Mahkemesi’ni tanımamak, kararlarını yargılama konusu yapmak hakkı ve imkanı da yoktur. Her kişi ve kurum Anayasal sınırlarında kalmak zorundadır. Türkiye’nin yeni bir krize ihtiyacı yok. Bir hukuk krizine hiç ihtiyacı yok. Vesayet odaklarına karşı konulan yılların sonunda gelinen nokta bu olamaz” dedi.