AVRUPA BASININDAN SEÇMELER
Ortadoğu: Ateşkesin uzatılması kimin çıkarına?
Le Figaro şöyle yazıyor:
“Bu sapkın oyun, ölenlere sempati duymakla her şeyi Hamas’ın buyurmasına karşı çıkmak arasında müşkül bir ikilemde kalan İsrail toplumunu bölüyor. ... İslamcı hareket, ateşkesi ve tutuklu takasını Filistin ve Arap kamuoyunun desteğini artırmak ve Batı’yı da ateşkesi uzatması için İsrail’e baskı yapmaya zorlamak için kullanıyor. Hamas, esir aldığı sivil ve askerleri iade etme karşılığında istediği bedeli yükselttiği an, İsrail’in daha da zorlu kararlar alması gerekebilir. Nihayetinde anlaşmadan cayar ve yine silahlara başvurursa, yapayalnız kalma riski doğabilir.”
Polityka'ya göre ateşkes İsrail'in de çıkarına:
“İsrail baskı altında. Tüm rehinelerin serbest bırakılmasını yalnızca aileler değil, halk da talep ediyor - cumartesi günü Tel Aviv'de yaklaşık 100 bin kişi sokaklara döküldü ki bu son zamanlarda yargı reformlarına karşı yapılan gösterilerdeki kadar yüksek bir rakam. Arap ülkeleri ve NATO da ateşkesin uzatılması çağrısında bulunuyor. ... Ateşkesin uzatılması esasen iki tarafın da çıkarına: Başbakan Binyamin Netanyahu yurttaşlarını evlerine döndürmeyi başardığı için övünebiliyor. Hamas da kadın ve çocukları serbest bırakarak Filistinlilere, Filistin Ulusal Yönetimi'nin aksine yalnızca kendilerinin İsrail'i taviz vermeye zorlayabileceğini göstererek 'insani' bir kisveye bürünüyor.”
Irish Independent ateşkesin uzamasını memnuniyetle karşılıyor:
“Ölümlerin olmadığı, sıkıntıların dindiği ve yardımların sağlandığı her gün, hangi tarafta olursa olsun katliamlara yeğdir. Böylesine dar bir coğrafyadaki yüksek nüfus yoğunluğu karşısında hiç de şaşırtıcı olmayan inanılmaz yüksek sayıdaki sivil kayıplara son vermenin vakti geldi artık. ... Sıkıntılar inkâr edilemez boyutlara varmışken, barış ve istikrar askeri tedbirlerle değil ancak siyaset yoluyla gelir. Uzun vadeli bir ateşkes, feci sonuçlar doğuran savaşın yeniden başlamasından çok daha tatmin edici olur.”
Neue Zürcher Zeitung'a göre Arap ülkelerinin bir barış planı olmaması üzüntü verici:
“İsrail, Hamas'ı yok etme hedefinin ötesinde henüz kıyı bölgesinin geleceğine ilişkin bir plan dile getirmedi. Filistin tarafının da herhangi bir fikri yok. ... Bu durum, Arap devletlerine bir barış girişimi başlatma fırsatı sunuyor. Zira söz konusu boşluğu, Ortadoğu'yu şekillendirmek üzere kendi fikirlerini ortaya koymak için kullanabilirler. ... Ancak Arap barış planına dair emareler olduğundan bahsedilemez. Savaşın başlamasından bu yana geçen yedi haftanın sonunda Kahire, Amman, Riyad ve Abu Dabi'ye hâkim ruh hali çaresizlikten ibaret.”
La Stampa, geçmiş ve geleceğe düşündürücü bir bakış atıyor:
“7 Ekim'den sonra, birbirini izleyen ateşkesler ve savaşlarla geçen 74 yılda asla başarılamayan şeyi başarabilir miyiz? Yoksa çaresi olmayan, yalnızca geçici bir rahatlama sağlanabilen kronik bir hastalıktan mustarip insanlar gibi çözümü olmayan bir çatışmayla mı karşı karşıyayız? Geçen 74 yılın ardından bilanço korkunç. Kimi Arap devletleri İsrail'i tanıdı, ancak aynı topraklarda yaşamak zorunda olanlar için asıl mesele terör ve kontra terör döngüsünden ibaret.”