MANİSA SELENDİ İLÇESİNDE ROMAN VATANDAŞLARIN YAŞAMIŞ  OLDUĞU 

LİNÇ  GİRİŞİMİ VE SONUCUNDA İLÇEDEN YETKİLİ  MAKAMLARCA BAŞKA BİR İLÇEYE TAŞINMASI OLAYINA DÖNÜK İNCELEME VE ARAŞTIRMA RAPORU. 

A. OLAY

Manisa’nın Selendi ilçesinde 35 yıldır ikamet eden roman vatandaşların 31.12.2009 günü itibarıyla başlayan ilçe halkı tarafından tehtid  edilmeleri ve daha sonra bir roman vatandaşın oturduğu kahve sahibi ve yakınları tarafından darp edilmesi,ardından 05.01.2010 tarihinde yine aynı kahvede yaşanan olayların sonunda ilçe halkı tarafından tüm romanların oturduğu evlere ve çadırlara saldırı düzenlenmesi ,evlerinin ateşe verilmesi, araçlarının tahrip edilmesi sonucunda yetkili makamların roman vatandaşları Manisa nın bir başka ilçesine nakletmeleri sonucunda yaşanan mağduriyetlere dönük olarak yaşadıkları yerden sürülmek zorunda kaldıklarını temel ihtiyaçlarını dahi temin etmekte zorlandıklarını ciddi bir güvenlik hakkı ihlali yaşadıklarını yine yaşam haklarının ihlal edilebileceği endişesi yaşadıklarını, özellikle son dönemde ülkemizde gelişen siyasal gelişmelerle bağlantılı olarak linç vb olaylarla karşılaştıklarını beyan etmişlerdir. Olaylar üzerine gerçekliğin açığa çıkarılması için İHD Genel Merkezi Manisa iline en yakın şube olan  İHD İzmir şubesini görevlendirmiştir. İHD İzmir şube heyet oluşumunda ÇHD İzmir şubesine çağrı yaparak heyete katılımını talep etmiş,iki kurum ortak bir heyet çıkarmıştır. 

B. AMAÇ

Derneğimize yapılan başvuru sonucunda iddia edilen ihlallerle ilgili olarak mağdurlarla, mağdur aileleri, görgü tanıkları ve yetkili makamlarla görüşmek, araştırma ve incelemeler ile elde edilen bilgiler ışığında rapor hazırlamak, raporu ilgili ve yetkili kurum ve makamlara göndermek kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak çeşitli ulusal ve uluslararası mevzuatlarda güvence altına alınan yaşam, eğitim ve öğretim hakkının korunmasına faillerin saptanmasına haklarında gerekli soruşturmaların başlatılmasını talep etmek amacıyla insan hakları heyeti oluşturulmuştur.

 
C. HEYETİN OLUŞUMU 
İHD MYK ÜYESİ VE EGE BÖLGE TEMSİLCİSİ NECLA ŞENGÜL. İHD İZMİR ŞUBE BAŞKANI AV.NEZAHAT PAŞA BAYRAKTAR.İHD İZMİR ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ FÜGEN BİNGÖL, İHD İZMİR ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ SEYİTHAN ÇELİK.İHD İZMİR ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ MESUT TUFAN.ÇHD İZMİR ŞUBE AV.MURAT DİNÇER.ÇHD İZMİR ŞUBE AV.ADNAN KAYA..ÇHD İZMİR ŞUBE HÜSEYİN KORKMAZ 

D. HEYETİN GİRİŞİMLERİ

Heyetimiz 08.01.2010 günü  Manisa’nın Selendi ilçesine giderek Selendi Kaymakamı SELİM PALAMUT ve Selendi Belediye Başkanı NURULLAH SAVAŞ ile görüşmede bulunmuştur. Heyetimiz ilk gün mağdur ailelere ulaşamamış 11.01.2010 günü yeni bir heyetle Manisa’nın Salihli ilçesine giderek mağdurlarla görüşmüştür. 

RESMİ GÖRÜŞMELER

SELENDİ  KAYMAKAMI SELİM PALAMUT Kaymakamla heyetimizin yapmış olduğu görüşmede “kaymakam olayların evveliyatı olduğunu roman vatandaşların çeşitli adli olaylara karıştığını.hatta bu olayların adli kayıtlarını heyetimize gösterdiğini,mağdur Burhan Uçkunun vefat eden babasının Selendi ‘nin ileri gelenlerinden bir kişiyi öldürdüğünü ve uzun yıllar cezaevinde yattığını,böyle olduğu halde selendi halkının bu kişiyi kabul ettiğini ,geçimlerini araba alım satımı gibi işler yaparak sağladıklarını ama bunu da usulüne uygun yapmadıklarını

Yoksul olduklarını,roman 63 kişinin Selendi’de bulunduğunu 3 tane üzerlerine kayıtlı mülk olduğunu gerisinin çadırda yaşadıklarını,çadırda yaşayanlardan halkın rahatsız olduğunu pislik olduğunu ,selendi halkının romanlardan rahatsızlığı olduğunu ,ayrı bir roman mahallesi olmadığını romanların normal halkın içinde evlerde oturduğunu,31.12.2009 günkü olaya dönükte “kapalı yerlerde sigara yasağı uygulatıyoruz,olay sigara yasağından çıkmıştır.Burhan sigara içince kahve sahibi Burhanı kahveden çıkarmıştır.Burhanın babasının ölümü doğal bir ölümdür olayla alakası yoktur.05.01.2010 günü gelişen olaylarda jandarma komutanı ile görüşüp arka yoldan romanları jandarma karakoluna ben götürülmesini sağladım.Yapılan anons’uda ben yaptırdım (saat 11.30-12.00 civarında) belediye başkanı zaten olaylar başlarken ilçede değildi.Anonsta vali bey ilçeye gelmişti halkı yatıştırmak için herkesi kaymakamlık binasının önüne toplayarak valinin konuşmasını dinletmek içindir.Zaten vali beyin konuşmasından sonra olaylar yatıştı halk dağılmıştır.Selendi de 30 polis-30 jandarma bulunmaktadır O gece tahmini 50 civarında görevli çalıştı.Olayların yatışmasından sonra vali beyle jandarma karakoluna gittik,vali bey romanlara kalmak mı istiyorsunuz gitmek mi diye sordu kalırlarsa can güvenliklerin sağlayacağını  belirtti.Romanlar kendi aralarından konuştular ve Gördese gideceklerini söylediler.Devlet can güvenliklerini sağlar ama korktukları için gittiler.Mağdurların evlerini tamir ettirdik. 

SELENDİ  BELEDİYE BAŞKANI NURULLAH SAVAŞ ile yapılan görüşmede ”İlçemizde romanlar 5 ayrı mahallede oturmaktadır. İç içe yaşamaktayız şimdiye kadar hiçbir sorun yaşamadık, birbirimize gidip geliriz. 31.12.2009 tarihli olayın arkasından olayın başladığı kahve beş gün kapalı kalmıştır.05.01.2010 günü ben saat 17 civarında ilçeden ayrıldım çocuklarım Salihlide okudukları için onların yanına gitmiştim. Olaylar başladıktan sonra kaymakam bey beni aradı olayları anlattı, kendisine geleceğimi belirttim ama istemedi daha sonra tekrar konuştuğumuzda gelmem gerektiğini söyledi bende ilçeye geldim. Belediye anonsundan yapılan anons 23.30 civarında kaymakamın isteği ile yapıldı valinin geleceği ve halkın kaymakamlıkta toplanması için yapılan bir anonstur. Farklı bir anons yaptırmadım ispatlanırsa hemen istifa ederim. Selendi halkı kendi halkının dışında kimseyi kabul etmez deniliyor. Ama ben uşaklıyım ve bu ilçede belediye başkanı seçildim. Belediyenin kepçeleri hasar gören araçları yoldan çekmek için kullanıldı. Vali bey ilçeye geliyordu hasar gören araçları ilçemizde başka kurtarıcı olamadığı için onlarla çektik. 

Heyetimiz Selendi ilçesine gittiğinde Kaymakamla görüşme yapmadan önce sokakta Selendi halkıyla sohbet etmiştir. Bu sohbette selendi halkı roman vatandaşların artık Selendi’ye gelmemesini, onları istemediklerini, tekrar ilçeye davet etmeyeceklerini, romanları istemediklerini ifade etmişlerdir. Yapılan sokak sohbetlerinde bile ilçe halkının öfkesi gözlenmiştir. 

MAĞDUR GÖRÜŞMELERİ 

HEDİYE SEPETÇİ: 5 OCAK 2010 GÜNÜ SAAT 21.00 Sıralarında evde babam eşim ve teyzemin oğlu ile birlikte oturuyorduk. Dışardan silah sesleri gelmeye başladı dışarıya çıktık eşim araba ile bakmaya gitti tekerlek patlamış o anda kalabalık evimize doğru gelmeye başladı bizde hemen eve çıkmaya başladık o anda korkudan benim dilim tutuldu, konuşamadım evin içine sayısızca taş geldi odalara saklandık eşim bizi korumak için havaya ateş açtı jandarma geldi bizi arabayla jandarma karakoluna götürdüler sabah Gördes’e götürüldük sonrada Salihliye getirildik doğup büyüdüğüm yerden buraya getirildiğime bu ev bana yabancı geliyor gece tekrar kalabalık gelecek diye korkuyorum şu anda olayların şokundayım uyku sorunum var uykuda sık sık uyanıyorum her şeyimiz Selendi’de kaldı üstümüzdekilerle kaçtık. 
 

NURTEN UÇKUN: 5 ocak 2010 tarihinde Selendi Çaybaşında barakada oturuyordum saat 21.00 gibi çocuklarım uyumuştu 3 çocuğum var eşimle oturuyordu, sesler duyduk “yakın kırın çingeneleri öldüreceğiz buradan süreceğiz bunları yakalım” diye bağırtılar duyduk kapıyı açtık halkla karşılaştık.Kitle çok kalabalıktı genç kadın erkeklerden oluşuyordu çok aşırı kalabalıktı ellerinde sopalar vardı şişleler vardı içlerinde de bir şeyler vardı molotof yapmışlar ve evimize attılar.Eşimle çocukları alıp evden kaçtık siyah bir arabayı üstümüze sürdüler arabada 3 4 kişi vardı arabadan üstümüze silah sıktılar jandarmayı çağırdık jandarmada bizi alıp karakola götürdü. Halk Selendi deyken oturduğumuz mahallenin tüm elektrikleri kesikti ,elektrikler saat 21.00 21.30 aralığında kesildi.bizim yaşadığımız mahalleli Çaybaşında 3 ev 3aile kalıyorduk,  çadırlarımız yaktılar.çocukluğum Selendi de geçti jandarma karakolunda bizi yemekhaneye topladılar.Hepimizi aldılar sabah 5 kadar jandarmada kaldık.Manisa valisi geldi biz sizi koruruz can güvenliğiniz sağlarız 15 -20 polis dikerim dedi .İş bulacağınız bir yere göndereyim burası kırsal alan iş bulamazsınız dedi.Nereyi istiyorsanız sizi göndereyim dedi.çocuklarımla ilgilendiğim için daha fazla valiyi dinlemedim eşime boş bir kağıt imzalattılar.Selendi den 6 6.30 gibi bizi çevik kuvvet eskortu ile Gördese götürdüler.Üzerimize silah sıkan o siyah arabadakileri polis gözaltına alıp hemen bıraktı.Gördes te şen romanlar derneğinde kaldık kimimiz akrabalarına sığındı.Gördesten de devlet bizi Salihliye getirdi. 

SEVİTTİN UÇKUN 1973 den beri Selendi de oturuyorum 37 yıldır Selendi’de

yaşıyorum ,birbirimize gelip giderdik aile gibiydik.2009 belediye seçimlerinden sonra ufak tefek sorunlar başladı kişisel kavgalarda bizi aşağılamaya başladılar olaydan iki ay önce Selendi’de devamlı gittiğimiz kahvelere giremezsiniz diye tepkiler başladı çavuşun kahvesinde MUSA YILDIZ Kahvenin sahibi bizzat bana ve birçok arkadaşa giremezsiniz dedi bu gelişme üzerine savcı hanıma bizzat görüştük bize kahvede çay vermediklerini söyledik savcı hanım bu görüşmede bize isterse verir istemezse vermez dedi daha sonra avukat Nevzat Arıya olayı aktarıp bu ayrımcılığa dair dilekçe yazıp savcıya götürdük kaleme gönderildik kalemde ifadelerimiz alındı.ifadeleri alınan Sevittin Uçkun Erdal Çetin, Ali Rıza Güven Necdet Uçkun (VEFAT EDEN) başvurumuzdan 1 ay sonra savcılıktan kovuşturmaya gerek yoktur diye belge gönderildi.31.12.2009 yılbaşı günü gece BURHAN UÇKUN çavuşun kahvesine gitmiş çay istemiş sana çay yok çingene çık dışarı diye 5 kişi kahvede saldırmış rapor mevcuttur.Polis müdahale edip hastaneye oradan emniyete götürülmüş döven kişilerde emniyete götürülmüş ifadeden sonra hemen bırakılmış Burhan Uçkun ertesi gün bırakılmıştır. Bu olaydan sonra Selendi de kahvelerde halk toplanmaya başladı ayrı ayrı kahvelerde toplanıp konuşuluyorduk.çavuşun kahvesi önünde 5.01.2010 tarihinde kalabalık toplanmış polis komiserine siz bizi engellemeyin.Bu çingeneleri selendi den atalım demişler ayrıca 64 plakalı mavi doğanın içindeki bir kişi kahvenin önündeki seyyar satıcıya sen bu gece burayı terk et biz bunları öldüreceğiz demişler bu toplantıları organize eden kişiler belediye başkanı NURULLAH SAVAŞ, ÖĞRETMEN MUSTAFA DEDE, ÖĞRETMEN MURAT TABAN ,TELEFONCU MEHMET DÜNDAR TELEFONCU FARUK İMAMOGLUDUR.Hepsi MHP li dir.5 ocak 2010 saat 19.00 da belediye hopörlerin den anonsta “sayın halkımız rahat olun çingeneleri Selendi den  süreceğim” diye belediye başkanı anons yaptı bizzat kendim duydum.Saat 21.20 de aniden her yerin ışığı söndü sadece AŞKIN ÖZERİN ışığı sönmedi elektriğin kesilmesi 1 dakika sürdü sonra tekrar yandı.ben oğlumun evinde oturuyordum dışardan sesler gelmeye başladı dışarı çıktığımda büyük bir insan  kitlesi ile karşılaştım.Kitle “çingenelere ölüm selendi bizimdir bizim kalacak” diye bağırıyordu.Ellerinde sopalar ve taşlar vardı. arabamı parçaladılar kitlenin saldırısı yarım saatten fazla  sürdü polis havaya ateş açtı jandarma gelmesi ile jandarma bizi arabasıyla jandarma karakoluna götürdü.Jandarma karakolunda yemekhaneye götürüldük jandarma komutanı ışıkları söndürdü halk burada olduğunuzu bilmesin, ses çıkarmayın dedi kitle jandarma karakolu önünde “seledi bizimdir bizim kalacak çingenelere ölüm Alla hu Ekber burası türktür türk kalacak” diye bağırdı.saldıran kitlede komşularım ve tanıdığım kişiler vardı ayrıca Selendili olmayan kişilerde vardı. Alaşehir den çok sayıda kişinin otobüsle getirdiklerinin duyumunu aldık.Yemekhanede tekrar bir anons duyuldu,valinin geldiği halkı hükümet konağına toplanması istendi vali bizlerle görüştü .Bana durumları görüyorsun gitmek isterimsiniz dedi kalmak isterseniz güvenliğiniz sağlarım.yemekhanede benimle görüşenler vali kaymakam jandarma alay komutanı emniyet amiridir. Bizde Gördes’e gitmeye karar verdik kuladan gelen iki otobüsle Gördes’e eskortla götürüldük.Kimlikleri evde kalanlar polisle geri dönüp kimlikleri aldılar. Sadece üstümüzdekilerle Selendi den ayrıldık.Benim evimde bulunan kasayı alttan kesip iki senet alınmıştır Senetler şuanda selendi emniyetindedir.Gördes ten Salihliye kendi isteğimizle geldik bizi evlere yerleştirdiler 6 aylık kiramızı karşılayacaklarını söylediler, her gün öğlen ve akşam yemek getiriyorlar odun kömürümüzü verdiler Salihlide iki gündür çocuklarımız okula gitmiyor. 

AŞKIN ÖZER: Selendi de 5 ocak 2010 tarihinden iki buçuk ay öncesi köylüm kahvesine sokulmadık.Kahvenin sahibi Hüseyin Ali Çimen çingeneleri kahveye sokmuyoruz dedi bizi bu gelişmeleri savcılığa ırk ayrımı olduğuna dair dilekçe verdik.Savcılık kovuşturmaya gerek olmadığına dair belge verdi savcının hiçbir şey yapmamasının üzerine bu gelişmeler Selendi de arttı.31.12.2009  gecesi evdeyken eşim bakkala gitmişti biranda koşarak eve geldi.Amcanın oğlunu öldürüyorlar dedi (BURHAN UÇKUN) Hemen olay yerine koştum amcam olay yerindeydi polisler gelmişti.Polisler amcamı karakola götürmemi istediler karakola götürdüm oğlunun dövülmesinden dolayı amcam bağırıp çağırıyordu en güvenli yer olduğu için karakola götürdüm sonra eve geldim amcamın gelini Nurten Uçkun amcan ölüyor dedi. hastaneye çağırıldım hastaneye gittim Amcam Necdet Uçkun vefat etti cenaze işlemlerine başladık.cenaze işlemleri sırasında selendi halkından kimse gelmedi ayrıca cenazeyi yıkamak için çağırmamıza rağmen hoca gelmedi.Jandarma komutanı hocayı çağırdı.cenaze kalkana kadar jandarma başımızdaydı.1 ocak  2010 tarihinde cenazeyi kaldırdık.5.01.2010 akrabalarımla evimde oturuyordum.21.30 civarında 3 -4 el silah sesi duyduk silah sesine dışarı çıktığımda amcamın oğlu Burhan Uçkun bizi öldürüyorlar diye bağırıyordu.Dışarı çıkıp yardıma gideyim derken sayısını bilmediğim binlerce kişi eve doğru geliyordu “AŞKIN DIŞARI ÇIK KAFANI KOPARACAĞIZ.ÇİNGENELERE ÖLÜM SELENDİ BİZİMDİR BİZİM KALACAK BURADAN GİDECEKSİNİZ KAFANIZI KOPARACAĞIZ DİYE BAĞIRIYORLARDI.Kitle genç yaşlı erkeklerden oluşuyordu 14-15 yaşlarında çocuklar vardı tüm arkadaş ve tanıdıklarım ordaydı.Olay anında dışarı çıktığımda mahallede hiçbir ışık yoktu bir tek benim elektriğim ve Pazar yerinin elektriği yanıyordu.Kitlenin elinde sopalar ve taşlar vardı sayısını belirli yemediğim  kadar taş atıldı.Polise rağmen kitle eve kadar geldi.Olaydan birkaç saat önce çavuşun kahvesinde halk toplanmış bunların cezasını biz vereceğiz linç edeceğiz diye toplantı yapılmış orada komiserde varmış.Devletin bu gelişmelerden haberi olmasına rağmen engellenmedi.Kendimi ve ailemi kurtarmak için ruhsatlı silahımla kuru sıkı havaya ateş açtım.Uyarmak için.o esnada 5 6 jandarma müdahale etti olay 40-45 dakika sürdü. Olay anından jandarma karakoluna götürüldük.Saat 2 civarında anons duyuldu.jandarma karakolunda bekletilirken vali kaymakam il emniyet müdürü alay komutanı bizlerle görüştü.Evimizden bir şey alamadık sağlık karnemiz bile  evde kaldı.06.00 civarında Selendi den Gördese götürüldük.Gördes’ten Salihliye kendi isteğimizle geldik.şuanda üç beş kişi bir arada görsem aynı korkuyu yaşıyorum.Eşyalarımdan bazıları selendi den parçalanmış bir şekilde bize gönderildi  Doğan SLX 45 U 3115 Plakalı arabamı kitle ezdi. 

Hatice UÇKUN 05.01.2010’da  saat : 09.00 09.30 civarında evimin mutfağının penceresinden evin önündeki kahvede toplantı yapıldığını gördüm. daha sonra silah seslerini duydum yeğenim Aşkın ÖZERİN  Pazar yarindeki evinin oraya iki araba jandarma ekibinin gittiğini gördüm aradan beş dakika geçmeden kalabalık benim evimin önüne geldi evim çarşıdadır. Halkı görünce elektriği söndürerek saklanmaya başladım camlarım kırıldığı şişelerin içinde ateşli bir şeyler vardı evime attılar kalabalığın elinde taş demirler vardı evime saldırdılar kitle saldırırken çingeneleri keseceğiz yakacağız öldüreceğiz diye bağırıyorlardı. Ben evimin balkonuna kaçarak merdiven aralığına saklandım beni öldürecekler diye çok korkuyordum.evde tek başınaydım. Cep telefonumla polisi aradım  beni kurtarın beni öldürecekler kurtarın polis gerekeni yapacağız birazdan orda oluruz demesine rağmen gelmedi. Sonra jandarmayı aradım jandarmaya da durumu anlattım geleceklerini söylediler fakat gelmediler. Ortalık sakinleşince jandarma gel beni jandarma karakoluna götürdü. KURT soyadlı as subay bize yardımcı oldu. Karakolu basarlar diye çok korkuyorduk. Jandarma komutanı lambaları söndürdü ve böyle daha güvenli olacağını söyledi ve bizi koruyacağını söyledi.

Sonra vali ve kaymakam jandarma karakoluna geldi ve sizin güvenliğinizi sağlayacağız dedi. Ama biz halen çok korkuyorduk biz burada kalamayız dedik. Sabah saat 06.00 06.30 sularında arabalarla gördese gönderildik. İki polis arabası bizi korumak için gördese kadar geldi. Selendi’den çıkarken evimin ve eşyalarımın yakılmış olduğunu gördüm. Gördes’ten Salihliye geldik devlet bizi bir eve yerleştirdi. Kocasının ölümüyle ilgili: oğlum burhan’ı selendi de kahvede dövdüklerini duydum yeğenim Aşkın ÖZER kocamı karakola götürmüş kocam oğlumu yaralı görünce bağırmış çağırmış kalp krizi geçirmiş oradan da ambulansla hastaneye götürmüşler eşim hastanede vefat etti. kocamın ölümünden selendi halkı sorumludur.

Şuan hem eşimin ölümünden hem de halkın evime saldırısından dolayı  şoktayım, adeta dünyam yıkılmış, kendimi çok kötü hissediyorum rahat uyuyamıyorum kabuslar görüyorum, ani titremelerle uykudan kalkıyorum kalp çarpıntılarım çok hızlı bir daha yaşadığım yere saldırı olur diye uyku bozukluğum var. Olaylar aklıma geldikçe ağlıyorum selendi halkından çok korkuyorum, ayrıca kimliğim yandığı için kimliğim yok yeşil kartım yok, yeşil kartım yandı. Salihlide sadece öğlen ve akşam yemek veriyorlar.  
 

Ahmet UÇKUN: 05.01.2010’ da saat: 21.30 sularında selendi de kahve olayı meydana geldi. bizim bayanlar kahvenin önünden geçerken çingenelere bakın ( ……………….) neyinize koyiyim diye küfür etmişler. Bunun üzerine bizim bayanlar bize olayı anlattı. Kahvedeki 20-25 kişilik bir gurubun sebepsiz yere küfür ettiklerini söylediler. Bizde kahveye gidip neden bizim kadınlara küfür ediyorsunuz dedik. Bunun üzerine kahvedekiler bize …………… koyduğum çingeneleri diyerek üstümüze saldırdılar. Ayrıca çingenelere ölüm diyerek bize saldırdılar linc etmeye başladılar ve kalabalık artmaya başladı. bizlerde kaçarak evlerimize sığındık. Kendimizi korumaya çalıştık çok korktuk, aradan fazla geçmeden sayısını belirlemeyeceğim gurup evimize saldırdı (Saldıran gurubun içinde Alaşehir’den  de geldiklerini duyum aldık) evlerimize saldırdı. Bu olaylar polis ve jandarmanın gözü önünde oldu. Evimizi molotoflarla yakmaya başladılar camları kırdılar. Saldıranlar ayrıca selendi bizimdir, bizim olacak çingenelere ölüm çingeneler defolun diyerek bağırıyorlardı. Evimiz yakılırken can havliyle kendimizi dışarıya atıktı jandarma sığındık. Jandarma biz sizi korumak görevindeyiz yoksa sizi öldürürler biz jandarma karakolunun önündeyken aynı grup karakolun önüne gelip çingenelere ölüm diyordular 76 kişiydik karakolda vali jandarma karakoluna geldi. bize burada halk gergin sizi burada tutamayız sizi başka yere almamız gerek yoksa sizi burada can güvenliğiniz yok dedi. Bize nereye isterseniz sizi oraya gönderelim dedi. Gördes’e götürüldük daha sonra Salihliye getirdiler. 3 aileyi iki odalı bir eve yerleştirdiler dokuz kişiyiz çok mağduruz halen üstünde oturacak bir kilimimiz bile yok. Bom boş bir eve yerleştirdiler .Salihlide sizlere yardımcı olacağız diyip cekip gittiler. Selendi deki evimde sekiz (8) milyar param vardı. evle birlikte paramda yandı. Şuan cebimde beş kuruş param yok. Karnımızı doyurmak için borç para alıyoruz.Ayrıca benim (Ahmet UÇKUN ) Selendi de kaydımın olmadığını söylüyorlar. Beni bu olayın dışında bırakmaya çalışıyorlar. Benim kayıtlarım var ayrıca Gördes kaymakamlığında ve jandarmada da kaydım var . 

KANAAT VE SONUÇ

KANAAT 

Heyetimizin yapmış olduğu görüşmelerde Selendi’de bulunan yetkili makamlar olaylar başlamadan önce ilçedeki gergin ortamı görmelerine rağmen yeterli önlemleri almamıştır. 

  1. Savcılığa roman vatandaşların selendi halkından bazı kişilerin kendilerini rahatsız ettiğini bildirmesine rağmen savcılık soruşturmaya bile gerek görmemiştir.
  2. İlçe kaymakamı görüşmelerimize başladığımızda bize roman vatandaşların adli durumlarını göstermesi toptan bir suçlamayla yanaştığını göstermektedir,ki bu kayıtlar sadece açılan soruşturmalardır.
  3. ilçede yeterli güvenlik önlemi alınmamış yeterli sayıda güvenlik gücü sevk edilmemiş 1000 kişiyi aşan bir kitleye 50 güvenlik gücü görev yapmıştır.Bu güvenlik gücü ayrıca mahallelerde yakılan taşlanan evleri koruması beklenmiştir.En küçük kitleye bile binlerce polisle müdahale edilen ülkemiz için durum ilginç tir.
  4. Olaylar başladığında özellikle olaylarda başı çeken kişiler gözaltına alınmamış olması olayların büyümesine neden olmuştur.Heyetimizin Selendi’de olduğu gün(olaydan 3 gün sonra) kaymakam tarafından sayısı belli olmayan ve olaydaki konumu ne olduğu söylenmeden gözaltı bilgisi verilmiştir.
  5. Sorunu yerinde çözmek yerine vatandaşlara ilçeyi terk etmeleri  konusunda telkinde bulunulmuştur.Her ne kadar vali burada kalmak istiyor musunuz biz güvenliğinizi sağlarız dese de yaşanan travma sonucu insanların yetkili makamlara güveni sarsılmıştır.geçmişte yapmış oldukları suç duyurusu vb.
  6. Romanlar hakkında görüşülen tüm kişiler hırsız,tefecilik yapıyor,hurdacı gibi tanımlamalara  gitmekte mevcut bir önyargı bulunmaktadır.Yetkili makamlar bile onlar, biz diye tanımlamaları yapmıştır.
  7. heyetimiz bu linç olayını ırkçı bir yaklaşım olduğunu ifade etmesi yetkili makamları tedirgin etmiş ırkçı söylemini kullanmamamız konusunda uyarılmışızdır.Heyetimiz literatürdeki adının bu olduğunu beyan etmiştir.
  8. selendi den götürülen romanların eşyalarını bile almalarına izin verilmemiş sabahın 06.00 vatandaşların güvenliği sağlanamaması bile ayrı bir zafiyet konusudur.
  9. 35 yıldır selendi de yaşamış,oranın ekonomisine katkıda bulunmuş,toprağını ekmiş,okulunda okumuş bir kitleyi artık istemiyoruz diyen Selendi’yi kendi toprağı olarak gören kişilere selendi teslim edilmiştir.Artık Selendi’nin sahibi olan bu kitle selendi sınırlarına kimin girip girmeyeceğine karar verecek yetki ile donatılmıştır.
  10. Mağdurlar yaşadıkları olayın etkisinden psikolojik olarak destek görmelidirler hala saldırı olacağı kaygısı içindedirler.
 

SONUÇ:

Farklı  etnik, kültürel veya sosyal kökene sahip olmak insanlığın en önemli zenginliklerinden sayılması  gereken bir özellik olmalı ve korunmalı  iken, farklı kimliklere tahammülsüzlük yıkıcı  toplumsal etkileri beraberinde getirmektedir. Resmi devlet politikalarının da etkisiyle toplumda giderek tırmandırılmak istenen etnik gerginlikler kimi zaman yerini ırkçı kurumlara ve ırkçı söylemlere bırakmaktadır.

Türkiye ayrımcılık suçunu TCK 122.maddesi ile cezai yaptırıma bağlamış olsa da ırkçılık ve    ayrımcılığın önlenmesine ilişkin hükümler içeren birçok uluslararası sözleşmeyi ya onaylamamış ya da çekinceli şekilde onaylamıştır. Bu durum, ırkçı yaklaşımların neden olduğu ayrımcı davranışların cezalandırılmasına ilişkin yapılması gereken yasal düzenlemeler için de olumsuz bir nitelik taşımaktadır.

Türkiye ırkçılık, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlüğün  örmekte olduğu duvarın farkında olmalıdır

Edirnede, Trabzonda ,Balıkkesirde ,İzmirde yaşanan olaylar, son yıllarda yükselen aşırı milliyetçiliğin sıradan insanların duygularını da etkilemeye başladığının tipik bir göstergesidir. Selendi olayları ise hoşgörüsüzlük ortamının batı bölgelerinde insanların yerinden edilmesi ile sonuçlanabileceği son derece tehlikeli bir sürecin habercisidir. 

  1. Türkiye zaman yitirmeden Avrupa İnsan Hakları  Sözleşmesinin ayrımcılık yasağını  düzenleyen  Ek-12.protokolünü  onaylamalıdır.
    1. Kanunda öngörülen haklardan yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka görüşler, ulusal ya da sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensubiyet, servet, doğum veya başka bir statüden kaynaklanan herhangi bir nedenle ayrım yapılmaksızın sağlanır.
    2. Kimse, herhangi bir kamu otoritesi tarafından, 1. fıkrada sayılan gerekçelerle ayrımcılığa tabi tutulamaz.” AİHS-Ek 12 No’lu Protokol-Madde 1-
 
  1. Türkiye ayrımcılığın her türünü  önleyici kapsamlı bir yasal düzenlemeyi hayata geçirmeli, etnik   ayrımcılığı bir ayrımcılık unsuru olarak bu düzenlemeye yansıtmalıdır.
  2. Türkiye, Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin seçmeli protokollerini onaylamalıdır.
  3. Irk ve etnik ayrımcılığın istatistiki verileri bakımından İçişleri Bakanlığı’nın Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) dini ve etnik konularda istatiksel çalışma yapmasını engelleyen genelgesi kaldırılmalı, DİE’nin bu konularda düzenli çalışmalar yapması sağlanmalıdır.
  4. Ayrımcılık ve ırkçılık konularında hakim ve savcılar düzenli olarak uzmanlar tarafından eğitilmelidir.

İHD MYK ÜYESİ VE EGE BÖLGE TEMSİLCİSİ NECLA ŞENGÜL

 

İHD İZMİR ŞUBE BAŞKANI AV.NEZAHAT PAŞA BAYRAKTAR

 

İHD İZMİR ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ FÜGEN BİNGÖL

 

İHD İZMİR ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ SEYİTHAN ÇELİK

 

İHD İZMİR ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ MESUT TUFAN

 

ÇHD İZMİR ŞUBE AV.MURAT DİNÇER

 

ÇHD İZMİR ŞUBE AV.ADNAN KAYA

 

ÇHD İZMİR ŞUBE HÜSEYİN KORKMAZ