İktidarın seçim yasasında bir sene önce yaptığı değişiklik birçok seçmenin kafasında karışıklığa neden oluyor. Özellikle bir ittifak içinde seçimlere giren partilerin baraj karşısındaki durumu, milletvekili çıkarıp çıkaramayacağı gibi tartışmalar sadece dost meclislerinde değil sosyal medyada da yapılıyor.
İttifaklarla ilgili değişiklik öncelikle barajı yüzde 7’ye düşürdü. Bunun görünen amacı giderek oy kaybeden MHP’nin tek başına seçime girmesi halinde baraj altında kalmasını engellemekti.
Değişiklik nerede?
Ne var ki çoğu insanın fark etmediği gizli amaç, HDP’ye yönelikti. Tüm toplumu kucaklayan bir parti olma yolunda ilerleyen HDP’nin baraj sorunu kalmadığını söyleyerek, büyümesi engellenmek isteniyordu.
İttifak halinde seçime giren partiler için durum biraz daha farklılık gösteriyor. İttifak toplam olarak yüzde 7 barajını aşarsa, ittifaka dahil partilerin tümü barajı geçmiş sayılıyor.
Peki değişiklik nerede? Eski ittifak yasasına göre milletvekili dağılımı hesaplamasında ittifak tek parti gibi ele alınıyordu. Örneğin iki partili bir ittifak toplamda yüzde 15 oy alsın ve bu oy oranı iki milletvekili çıkarmaya yeterli olsun. İttifak önce bu iki vekili kazanıyor sonra bu iki milletvekilini kendi iç oranlarına göre paylaşıyordu.
Böylece ittifaka verilen hiçbir oy boşa gitmemiş oluyordu. Son değişiklik bunu ortadan kaldırdı. İttifak toplamda barajı aşarsa her bir ittifak üyesi parti barajı geçmiş kabul edilmeye devam ediyor ama milletvekili hesabı partiler için ayrı ayrı yapılıyor.
Konuyu somut bir örnekle açıklamaya çalışalım. İstanbul 1. Bölge oy sayılarına baktığımızda milletvekili çıkarabilmek için 100.000 civarında oya ihtiyaç var.
İki partiden oluşan ve ülke barajını aşmış olan bir ittifakta A partisi 75.000 B partisi ise 50.000 oy almış olsun. Eski hesaplama yöntemine göre ittifak bir milletvekili çıkarabilecekken yeni yöntemle her parti ayrı ayrı dikkate alındığından 100.000 sınırını yakalayamıyorlar ve milletvekili çıkaramıyorlar.
TİP'li arkadaşların gerçeği görmesini umut ediyoruz
Bu durumdan yararlı çıkan ise o seçim bölgesinde en çok oy alan parti oluyor. Bu mutlak bir kural değil ama ittifakın oylarının işe yaramayacağı ve başka bir partinin milletvekili çıkaracağı kesin.
Böyle bir durumda TBMM seçimlerinde olumsuz sonuçlar doğması riski de artmış oluyor. Oysa bu dönemde TBMM’de kuvvetli bir temsil ihtiyacı var. Özellikle Millet İttifakı içindeki kimi partilerin seçim sonrasında alacakları siyasal pozisyonların ne olacağının ön görülemediği haldeki durumda bu ihtiyaç daha da artıyor.
Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinin hemen tamamının YeşilSol listesinde yer almalarının temel nedeni bu. TİP ittifak içinde kendi logosuyla giriyorum ısrarını sürdürürse yukarıdaki örneğin gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel.
Örneğin son seçimlerde Manisa, Aydın vb. bir çok ilde milletvekili çıkarma şansı birkaç bin oyla kaybedildi. Emek ve Özgürlük İttifakı bu seçimlere tek liste halinde girerse milletvekili çıkarma şansı çok yüksek ancak iki liste halinde girildiğinde AKP veya İyi Parti’nin şansı artıyor.
TİP’in kendi logosuyla seçimlere katılıp baraj sorunumuz yok demesi bu nedenle doğru bir önerme değil. Oyların konsolide edilip tek listede toplanması azami milletvekili sayısına ulaşmak için şart.
Tek liste çıkarmanın mümkün olmadığı durumda yukarıda belirtilen örnekteki gibi kritik şehirlerde tek listeyi gerçekleştirmek gerekecek. Seçimlere katılmanın şartı olan 42 ilde seçime girme şartını gerçekleştirdikten sonra bu amaca ulaşmak mümkün olsa gerek. Kazanma ihtimali olmayan partinin aday göstermemesi bunun için yeterli olacak.
Emek ve Özgürlük İttifakı seçmenlerinin, gönüllerinden geçen partinin adı ne olursa olsun bu tabloya dikkat etmesinde yarar var. Toplam oylarımız artarken daha az milletvekili çıkarma aymazlığına düşmeyelim.
TİP’li arkadaşların bu gerçeği görerek kendi logolarıyla seçime girmekteki ısrarlarından vazgeçeceklerini umut ediyoruz.
(AA/EMK)