Haberin İngilizcesi için tıklayın
Diyarbakır’da depremden evleri ağır hasar görmüş onlarca yurttaş, Diyarbakır merkez Yenişehir ve merkez Bağlar ilçelerinde kurulan çadırlara sığındı.
Depremzedelerin sığındığı çadır bölgeleri her grup için farklı zorluklar doğursa da bu bölgelerde en fazla kadın ve çocuklar etkileniyor. Diyarbakır’da depremden sonra kurulan çadırlarda yaşam mücadelesi veren kadınlar, temel birçok ihtiyaçlarını karşılayamıyorken hastalanan çocukları için de ilaç bulmakta güçlük çekiyor.
Çadır bölgelerinde görevli kadın sayısının da az olduğunu göz önünde buldurunca kadınlar birçok acil ihtiyacını dile bile getiremiyor.
“Kendi acil ihtiyaçlarımı unutuyorum”
Kendi imkanlarıyla bir çadır oluşturduklarını ve altı çocuğunun bakımıyla kendisinin ilgilendiğini söyleyen Revşen Kaya çadır bölgesinde yaşadığı zorlukları şöyle özetliyor:
”Hepiniz biliyorsunuz ne durumda olduğumuzu. Bebeğim 6 aylıktır, 5 tane çocuğum var. Benle birlikte burada iki aile yaşıyoruz. Evimiz yıkılmamış ama hasar gördü. Bundan dolayı korkuyoruz ve eve gitmiyoruz. Büyük oğlumun psikolojisi bozulmuş. Bir yandan çocuklarımın sağlık problemiyle ilgilenmeye çalışıyorum; diğer yandan ihtiyaçlarımızı gidermeye çalışıyorum.
"Bütün bunları halletmem gerçekten zor ve koşullar sınırlı. Ben çoğu zaman kendi acil ihtiyaçlarımı bile unutuyorum. Çocuklarım çok üşüyor ve altı aylık kızımın her zaman mama ihtiyacı oluyor. Bu ihtiyaçlarımızı gidermek çok zor.”
“Muhatap bulamadım”
İsminin haberde yazılmasını istemeyen bir başka depremzede kadın da ayağındaki terliği göstererek, “Bakın depremin ilk gününden şimdiye kadar ayağımda şu terlik var. Hava sıcaklığı eksilerde, çok üşüyorum ama günlerdir bu ihtiyacımı karşılayacak bir muhatap bulamadım kendime” diye konuştu.
“Bu sorun çözülmeli, yoksa hastalıklar da artar, mağduriyet de”
Çadır bölgelerinde özellikle hijyen problemi yaşanıyor. Portatif tuvaletler olmadığı için kadınlar en yakın cami, düğün salonu ya da petrole gidip tuvalet ihtiyaçlarını gideriyor. Depremin yaşandığı günden bu yana çadır bölgesine yakın olan camiye gidip ihtiyaçlarını giderdiklerini söyleyen ve isminin gizli kalmasını isteyen depremzede kadın, şöyle dedi:
“Depremin ilk gününden şimdiye kadar buraya en yakın camiye gidip tuvalet ihtiyacımızı gideriyorduk. Hijyenik olup olmadığını sorarsanız hiç hijyenik değildi. Özellikle kadınların hemen hasta olabileceği düzeyde hijyenik değildi.
"Ama başka çaremiz olmadığı için ve bu sorunu kimseye dile getiremediğimiz için mecbur orayı kullanıyorduk. Fakat bugün caminin tuvaletleri kapatıldı. Nedenini bilmiyoruz. Bazen çocuklarım gece yarısı uykudan uyanıp onları tuvalete götürmemi istiyorlar. Gece yarısı nasıl götürebilirim, nereye götürebilirim? Bu sorun çözülmeli, yoksa hastalıklar da artar, mağduriyet de."
Çadırlarda yaşam mücadelesi veren ve eşinin doğum yaptığını söyleyen Abit Kaya da şöyle dedi:
“Evimiz depremde hasar gördüğü için gidemiyoruz eve. Eşim hamileydi ve böylesi kötü bir dönemde doğum yaptı. Şu an çadırda kalıyoruz. Eşimin birçok ilaca ihtiyacı olmasına rağmen bunu temin etmekte çok zorlanıyoruz."
Öte yandan çadır bölgelerinde ısınma sorunu yaşayan birçok çocuk hasta ve ilaç tedarik süreci çok yavaş ilerliyor. Ve yine kadınlar bu bölgelerde en çok ped, hamile olan ya da doğum yapmış kadınlar ise ilaca ve diğer temel ihtiyaçlara gereksinim duyuyor.*
*Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye'nin verdiği bilgiye göre, depremden etkilenen kadınların 3 milyon 910 bin 497'si üreme çağında. Deprem bölgesinde 214 bin 325 hamile var, bu kadınların 23 bin 814'ünün bir ay içinde doğum yapması bekleniyor. |
(NÖ/EMK)
-Haber de isimleri geçen Revşen Kaya ve Abit Kaya iki ayrı aile bireyi. Soyisim benzerliği yaşandı.
-*Sıcak su torbası, temiz iç çamaşırı, ilaç vs.