“Tuvalete gitmemiz bile sorundu” diyor, “Tuvalete neden bu kadar kaldın diye soruyorlardı” diye ekliyor.
Yorgun değil ama buruk bir işçi var karşımda, Elif Varol.
Öz İplik-İş Sendikası’na üyesi oldukları için Bursa’daki Barutçu Tekstil’den işten çıkarıldı. O günden beri de dokuz arkadaşı ile birlikte fabrika önünde eylemde.
Bugün, (3 Şubat Cuma), eylemlerinin 111. günü.
Bu arada, şu bilgiyi de paylaşayım. Bir çok sendikal mücadelede gördüğümüz gibi fabrika "Sendikalı oldukları için değil küçülmeye gittiğimiz için işten çıkardık veya işinde hata vardı" diyerek kadınları işten çıkarıyor.
Elif soruyor, " Sendikaya üye olduğumuz için çıkartılmadıysak yıllarca çalıştığımız fabrikadan, sendikaya üye olduktan iki gün sonra neden çıkartıldık ?"
Kadın işçilerin anlatımlarına göre, bugün, kadın işçilerin önceki eylem günlerinden biraz farklı.
Tam bir bayram havası var. Ki o fabrika önünde daha iki gün önce yakıcı madde dolu araç getiren fabrika yöneticilerinin bu uygulaması sonucu, bir çok işçi ve işçi çocuğu zehirlendi hastaneye kaldırıldı.
Fabrika güvenlik görevlilerine "yakıcı madde dolu aracı" sorduğumuzda "rutin uygulama" yanıtını alıyoruz.
Bu arada işçi kadınların ilk ziyaretçileri İstanbul’dan geliyor. Yoksulluğa Karşı Feminist İsyan’dan kadınlar, "Direnen Barutçu İşçisi kadınlar yanlız değildir" diyor.
Halaylar başlıyor, zılgıtlar yükseliyor : "Atılan işçiler geri alınsın ."
Kadınlar adına basına açıklamayı okuyan Ezgi Karakuş, şirket politikasında örgütlenme özgürlüğüne yer veren Barutçu Tekstil’in çeşitli bahanelerle işçilerin e-devlet şifresini alarak sendikaya üye olup olmadıklarını kontrol ettiğini söylüyor. Karkauş, şirketin bununla da kalmayıp, Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası'na üye olan işçileri işten çıkardığını alenen suç işlediğini anlatıyor.
Karakuş sözlerini şöyle sürdürüyor :
"Çalışanlarının çoğunluğu kadın olmasına rağmen ustaların erkek olduğu Barutçu Tekstil'de erkeklere kolay işler verilirken kadın işçiler zor olan işleri yapmak zorunda bırakılıyor; bir kişi 12 tezgaha bakıyor. İşçiler sürekli ve zorunlu olarak fazla mesaiye kalıyor, 6:30'da iş başı yapan işçilerin yemek yemesi bile yasaklanıyor. İşçilerin yarım saatlik yemek molasının parasını çalan Barutçu Tekstil patronu; kadın işçilerin çantalarını karıştırıyor, çeşitli hukuksuz uygulamalar ile haklarını gasp ediyor."
Bonotto, Indyteks, LCW, EmirAli, Ünlü, Mysia, Zara gibi ünlü markalara kumaş yapan Barutçu Tekstil'de kadın işçilerin tacize, hakarete, şiddete maruz kaldığını anlatan Karakuş, Barutçu Tekstil'de kreş açma zorunluluğu olmasına rağmen kreş açılmadığını vurguluyor.
"Vazgeçmiyoruz"
Karakuş son olarak şu çağrıyı yapıyor :
"Yoksulluğa Feminist İsyan Kampanya Grubu olarak 111 gündür direnen kadın işçilerin direnişini sahipleniyoruz. Direnen kadın işçilerin tüm talepleri yerine getirilinceye kadar Barutçu Tekstil direnişinin sesini hep birlikte yükselteceğiz, direnişi dayanışma ile büyüteceğiz. »
Yoksulluğa Karşı Feminist İsyan’dan sonra Birleşik Metal İş Kadın Komisyonu ziyaret ediyor işçileri, yeniden başlıyor sloganlar. "Emeğimiz bizim vazgeçmiyoruz."
Bayram havasında bir eyleme dönen alandaki direnenleri, fabrikanın camlarından izleyen diğer emekçileri görüyoruz. Elif, "Bizimle iletişimi dahi kestiler.. Üzerlerinde çok baskı var. Sosyal medyadan takip edenleri, RT edenleri de işten çıkarmakla tehdit ediyorlarmış" diyor.
İstanbul’dan dayanışma için eyleme gidenler olarak, aşırı yağmura rağmen, biz de halaydaki yerimizi alıyoruz. Neticede, hepimiz işçiyiz.
Sloganlarla vardığımız alandan yine sloganlarla ayrılıyoruz : "Yaşasın kadın dayanışması"
(EMK)