Fotoğraf: Derin Yoksulluk Ağı
İvme Hareketi, çocuk yoksulluğuna dikkat çekmek için Çocuk Yoksulluğu Bildirisi yayınladı. Bildiride çocuk yoksulluğuna dair veriler ve özüm önerileri yer aldı.
"Her 4 çocuktan biri okula aç gidiyor"
Bildiriden öne çıkanlar şöyle:
* Türkiye’deki ekonomik kriz her geçen gün derinleşirken krizin etkileri toplumun neredeyse tüm kesimleri tarafından gündelik hayatın her alanında en ağır şekilde hissediliyor.
*Bu alanların başında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını doğrudan etkileyen beslenme ve gıda krizi gelmektedir. Bu vahim gerçeğe rağmen iktidar, sebep olduğu ve her geçen gün derinleşen krize karşı takındığı umursamaz tavrı sürdürüyor.
* Türkiye çocuklarına sahip çıkmakta sınıfta kalmıştır. Bu gerçeği hayatın her alanında görmek mümkündür. Türkiye halihazırda diğer Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerine kıyasla çocuklar için çok daha az oranlarda harcama yapmaktadır. Bu harcama eksikliğinin telafisi zor sonuçları vardır.
*Örneğin Türkiye’de okul öncesi eğitime katılım oranı yüzde 39 iken OECD ortalaması yüzde 87 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka örnek ise HDP Milletvekili Oya Ersoy’un verdiği araştırma önergesinde göze çarpmaktadır.
*Önergeye göre Türkiye’de şiddetli yoksulluk yaşayan 16 yaş altı çocukların sayısının 6,5 milyona ulaşmış, her beş çocuktan birinin yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamadığı tespit edilmiş, her dört çocuktan birinin ise okula aç gittiği belirtilmiştir. Halbuki iyi beslenme, eğitimde büyük bir öneme sahiptir.
*Örneğin okul ve sağlıklı beslenme programlarının okula devam süresini 2,5 yıl kadar uzattığını ortaya koyan çalışmalar mevcuttur. Çocuklar yoksulluk ve dolayısıyla yetersiz beslenmeden kaynaklanan bodurluk, kısa boyluluk, aşırı zayıflık gibi sağlık sıkıntıları nedeniyle eğitimlerine devam edememe veya eğitim sürecinde istenilen gelişimi gösterememe riski ile karşı karşıya kalmaktadır.
Bildirideki çözüm önerileri de şöyle:
- Derin Yoksulluk Ağı’nın önerdiği gibi okullarda kapsamlı beslenme programları oluşturmalıdır. Bu programlarda öğrencilerin en az bir öğün sağlıklı yemeğe erişimi sağlanmalıdır.
- Özellikle büyükşehirlerde ve enflasyonun ülke ortalamasından daha yüksek olduğu bölgelerde halk mutfakları sayısı arttırılmalı, toplumun genelindeki kronik açlığın önüne geçilmelidir.
- Acil bir sosyal yardım programı olarak sağlıklı meyve, sebze, tahıl ve bakliyat içeren ve çocukların gıda ihtiyaçlarına yanıt verebilecek erzak ve beslenme paketleri bir kamu hizmeti olarak belirli sıklıkta yerel yönetimler tarafından ailelere ulaştırılmalıdır. Bunlara ek olarak nakit desteği programları da acilen uygulamaya alınmalıdır.
- Yoksulluk ve beslenme ile ilgili tüm kaygı ve sorumluluk ailedeki kadının üzerine bırakılmamalıdır; mevcut cinsiyet rollerinin ötesinde kadını güçlendirmek, kadının çalışma hayatına katılım gösterebilmesi için ücretsiz okuma -yazma, meslek kazandırma kurslarını ve kreş hizmetlerini desteklemek şarttır.
- Büyükşehirlerde kaybedilmiş bostanlar geri kazanılmalıdır. Şehir içindeki bahçecilik, bostancılık ve tarım aktiviteleri belediyeler tarafından hem finansal hem teknik açılardan desteklenmelidir. Şehir içi tarım ve bostancılıktan elde edilen ürünler kooperatifler aracılığıyla uygun fiyatlara satılmalıdır.
- Örgün eğitimi bırakan ve çalıştırılan çocuklar tespit edilmeli; okulu bırakma riski yüksek olan çocuklar, okullar ve ilçe eğitim müdürlükleri tarafından sıkı bir şekilde takip edilmelidir. Bu çocukların okula geri kazandırılması için gıda desteğinin yanı sıra sağlanacak nakit desteğinin kapsamı, eğitim araç ve gereçlerini içerecek şekilde düzenlenmelidir.
(EMK)