Haberin Kürtçesi için tıklayın
10 Ekim’de yaşamını yitirenler emek ve demokrasi güçleri ve aileleri tarafından patlamanın olduğu yerde anıldı. 10 Ekim Aileleri katliamın yaşandığı Ankara Garı önüne doğru katledilenlerin fotoğraflarının olduğu pankartla yürüdü.
MA’daki habere göre, anma öncesi katliamın gerçekleştiği Gar Meydanı’na çıkan tüm yollar polis tarafından ablukaya alındı. Tandoğan Meydanı’ndan alana girmeye çalışan kalabalık ile gazeteciler, polisler tarafından engellenmeye çalışıldı. Polisler, aile yakınları haricinde alana girişlere izin verilmeyeceğini söyledi.
Polis gazetecilerin de aralarında olduğu çok sayıda kişiye şiddet uygulayarak, alandan uzaklaştırmaya çalıştı. Bu sırada tepki gösteren en az 20 kişi gözaltına alındı.
Anmaya 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği temsilcileri ve patlamada hayatını kaybedenlerin aileleri, TMMOB ve bağlı odaların şube ve merkez temsilcileri, KESK, DİSK ve TTB yöneticileri ve milletvekilleri katıldı.
Saldırıda katledilen 103 kişinin ismi okunarak, hep bir ağızdan “Yaşıyor” denildi. Daha sonra katliamın gerçekleştiği saat olan 10.04'te saygı duruşuna geçildi.
“Tek başımıza yas tutmak istemiyoruz”
Eylemde konuşan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, şöyle dedi:
“Yüreği yaralı insanlar olarak anma yapmaya çalışırken arkadaşlarımızın hunharca dövüldüğü bir yerde gerçek anlamda 10 Ekim Katliamı anması yapmış olmuyoruz.
"En az 20 kişinin gözaltında olduğu, insanlık dışı muameleler gerçekleştiği hususu kayıtlara düşmeye başlamıştır. Biz sanki dün katliamlar yaşanmış gibi o duygudan kurtulamamış insanlar olarak her şeye katlanarak 84 aydır adım atamamanın utancı içerisindeyiz. Biz tek başımıza, kimsesiz yas tutmak istemiyoruz.
“Her yıl burada acımıza saygı duyulması adına, 5 dakikalık anma yapabilmek için Ekim ayının 10’unda buradayız. Adalet diyoruz. Gerçek katiller yargılanıncaya kadar adalet demeye devam edeceğiz.
"Bayraklarının düştüğü yerde onları sembolize edecek gerçek bir anıt gelinceye kadar burada olmaya devam edeceğiz. Anma "Programını ve bütün kapsamını Ankara Valiliği ile paylaşmamıza rağmen bir anmaya kimler katılır, kimler katılmaz buna kim karar verir? Buna polis mi karar verir, vali mi karar verir noktasında açıkça ayrımcılığa uğradık ve polis müdahalesiyle de karşı karşıya kaldık.”
“Anmaya bile müsaade etmeyen bu sistem, bu düzen yıkılacak”
Katliamda hayatını kaybeden Korkmaz Tedik'in annesi Zöhre Tedik de "Ben de buradaydım. Oğlum ve kızım da buradaydı. Türkiye’nin dört bir yanından işçi ve emekçiler de buradaydı. Oğlumu ve yüzlerce insanı bizden aldınız. 10 Ekim’de burada anmaya bile müsaade etmeyen bu sistem, bu düzen yıkılacaktır" dedi.
“Savaş bir halk sağlığı sorunudur”
TMMOB Başkanı Emin Koramaz, katliamın acısının bile yaşanmasına izin verilmediğini vurgulayarak, valilik tarafından engellenen 10 Ekim anıt yarışması sonucu birinci seçilen projenin uygulanmasına ilişkin bilgi verdi. Korkmaz, “Meydana anıt yapılması için tasarım yarışması düzenledik ama valilik ağaçlara bile tahammül edemedi.
"Ağaçların bir kısmını Gençlik Parkı yerleştirildi” diyerek sözlerini sürdürdü. “Aradan 7 yıl geçmesine rağmen ne katillerden hesap soruldu ne bu katliamın arkasındaki devlet güçleri yargılandı, ne de katliama yer yön veren, göz göre göre meydana alan kamu görevlileri hakkında işlem yapıldı. Bırakın katliamın arkasındaki sorumluları aydınlatmayı, aksine karartmaya, arkasındaki güçleri saklamaya devam ediyorlar” diyerek 10 Ekim davasının yargı sürecine vurgu yaptı.
TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut ise daha önceki TTB Merkez Konseyi üyelerinin "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" dediği için yargılandığına dikkat çekti.
Bulut, TTB Merkez Konseyi üyeleri, doğruyu söyledikleri için beraat etti. Diktatörlerle mücadeleye devam ediyoruz. Çünkü diktatörlük de halk sağlığı sorunudur" dedi.
“Katliamın faillerini unutmayacağız”
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ise, "Bu ülkenin emek, barış, demokrasi mücadelesini yürütenlere yönelik hunharca saldırılar göz göre göre planlandı.
"O dönem konuşmayanlar, bu katliama adım adım zemin hazırlayıp o katillerin bu meydana gelmesine neden olanlar sadece bugün tutuklu veya firari olan sanıklar değildir. Bu katliamın siyasi sorumluları yargılanıncaya kadar burada olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
“Barış ve demokrasi anıtını dikeceğiz”
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da şunları söyledi:
“Türkiye'nin dört bir yanından işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri 10 Ekim sabahı saat 10.00'da bu meydanda toplanmaya çağırdık. Biliyorduk ki; böyle tarihsel bir dönemde yüzbinlerce yürek Ankara'da tek ses olduğunda, bu ülkenin kaderini değiştirecek bir iradeyi ortaya koyacaktık. O nedenle iki canlı bombayla geleceğe dair umutlarımız kana bulandı.
"10 Ekim'i yapanları, azmettirenleri, göz yumanlardan hesap sorana kadar asla unutmayacağız. "Yitirdiğimiz arkadaşlarımıza sözümüz olsun ki; bu ülkeye barışı, demokrasiyi, eşitliği, adaleti ve kardeşliği getireceğiz. Ant olsun ki bu meydana emek barış demokrasi anıtını dikeceğiz"
Konuşmaların ardından katliamda hayatını kaybedenlerin anısına karanfiller bırakıldı.
TIKLAYIN - 10 Ekim 2015'te Ankara'da Hayatını Kaybedenlerin Hikayeleri
10 Ekim KatliamıAnkara, Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen Barış Mitingine 10 Ekim 2015'te, saat 10:04 civarında intihar saldırısı düzenlendi. Olay yerinde 69 kişi, toplam 103 kişi ve iki saldırgan hayatını kaybetti. Öldürülen barış mitingi katılımcılarının isimleri şöyle: Abdülkadir Uyan, Metin Kürklü, Gökhan Akman, Orhan Işıktaş, Gülhan Karlı Elmascan, Yılmaz Elmascan, Nevzat Sayan, Bilgen Parlak, Hacı Kıvrak, Rıdvan Akgül, Rıdvan Akgül, Hacı Mehmet Şah Esin, Gökmen Dalmaç, Elif Kanlıoğlu, Hakan Dursun Akalın, Ercan Adsız, Ayşe Deniz, Berna Koç, Fatma Esen, Gülbahar Aydeniz, Eren Akın, Canberk Bakış, Tayfun Benol, Nizamettin Bağcı, Kasım Otur, Başak Sidar Çevik, Nilgün Çevik, Resul Yanar, Mehmet Ali Kılıç, Tekin Arslan, Sezen Vurmaz, Dilaver Karharman, Onur Tan, Umut Tan, Sarıgül Tüylü, Dilan Sarıkaya, Ali Kitapçı, İsmail Kızılçay, Muhammet Demir, Korkmaz Tedik, Veysel Atılgan, İbrahim Atılgan, Emine Ercan, Kübra Meltem Mollaoğlu, Meryem Bulut, Seyhan Yaylagül, Ebru Mavi, Ali Deniz Uzatmaz, Ziya Saygın, Vahdettin Özgan, Cemal Avşar, Ahmet Katurlu, Selim Örs, Azize Onat, Dicle Deli, Güney Doğan, Binali Korkmaz, Mehmet Zakir Karabulut, Leyla Çiçek, Metin Peşman, Mesut Mak, Adil Gür, Gökhan Gökbönü, Şebnem Yurtman, Osman Turan Bozacı, İdil Güneyi, Abdullah Erol, Mehmet Hayta, Özver Gökhan Arpaçay, Şirin Kılıçalp, Uygar Coşgun, Ahmed Alkhadi, Nurullah Erdoğan, Gözde Arslan, Aycan Kaya, Yunus Delice, Sevgi Öztekin, Mehmet Tevfik Dalgıç, Sevim Şinik, Emin Aydemir, Fatma Karabulut, Ramazan Tunç, Erol Ekici, Feyyat Deniz, Necla Duran, Osman Ervasa, Ramazan Çalışkan, Vedat Erkan, Abdülbari Şenci, Niyazi Büyüksütçü, Gazi Güray, Sabri Elmas, Erhan Avcı, Ümit Seylan, Serdar Ben, Nevzat Özbilgi, Hasan Baykara, Fatma Batur, Bedriye Batur, Ata Önder Atabay, Mustafa Budak, Ağa Bayar. Saldırının ardından polis ölenlere, yaralılara ve onlara yardım etmek isteyenlere biber gazı sıktı. Bu müdahale sonucunda yaralıların hastaneye götürülmesi gecikti, patlamadan kurtulanlar bir de gaz nedeniyle travma yaşadı. Olay yeri koruma altına alınmadı ve olay yeri inceleme ekipleri ve savcılar olay yerine derhal gelmedi. Ekipler yaklaşık 1,5 saat sonra, başsavcı vekili olay yerine 2,5 saat sonra geldi. Saldırıyla ilgili iddianame 13 Temmuz 2016’da kabul edildi. 36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, saldırı talimatını, İslam Devleti (IŞİD) Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın verdiği ifade edildi. İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtildi. İddianamede, Balı'nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında “birden çok kasten öldürme” suçundan 100'er kez ağırlaştırılmış müebbet, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istendi. Saldırıyla ilgili dava, 7 Kasım 2016’da başladı, halen sürüyor. Öldürülenlerin aileleri her ayın 10’unda garın önünde anma yapıyor. |
(EMK)