*Fotoğraflar: Sosyal Medya, duvar yazısı: "Mahsa'dan sonra artık her şey bir saç teline bağlı."
*Bu sokak protestoları bilince dönüştü. Gösteriler, onlarca insanın öldürülmesi hafızaya yerleşti.
*Kadınlar, "İran'ı anlamak istiyorsanız bizi anlayın. Bizim yaşadığımızı anlayın. Yöneticilerin gülüşlerini değil. Hijyenik görüntüleri değil. O nükleer kavgaları değil. Ortadoğu'daki iktidar mücadeleleri değil. O devletlerin devletlerin hırslarını, jeopolitik kavgalarını değil. Beni anlayın, bizi görün" dediler, aslında bu örtüyü kaldırdılar.
*İran’da kadınlar, devletin ideolojisini kurduğu başörtüsünü yırttı.
*Bu eylemler tüm Ortadoğu'ya yansıyabilir.
Ortadoğu bölgesi özellikle de İran üzerine çalışmalar yürüten Arif Keskin, Türkiye’de İran’daki sokak protestolarını en iyi takip eden isimler arasında.
İran'da başörtüsü kurallarına uygun örtünmediği için gözaltına alınan Jîna Mahsa Amini’nin “ahlak polislerince” öldürülmesinin ardından başlayan protestolar bugün (28 Eylül Çarşamba) 13. gününde.
Keskin, İran’daki sokak protestolarının hem İran hem bölge halkları açısından ne anlama geldiğini anlattı. görünür
İran rejiminin başörtüsüne dair yenik görünmemek adına “görünür” bir adım atmayacağını fakat uygulamada esneklikler olabileceğini söylüyor.
Keskin’e göre, İran önümüzdeki günlerde "İrşad Devriyesi"ne dair önemli değişikler yapacak.
"Kadının haklılığı üzerine insanlar ölüme gidiyor"
İran’da başlayan protestolar sizin için beklenmedik bir durum muydu? Yoksa bir hareketliliği gözlemliyor muydunuz?
Toplumsal hareketlilik açısından bir sürpriz değil. Kadınların liderliği ve önderliğinde olması da sürpriz değil. Bana göre sürpriz olan ve kırılma olan nokta, erkeklerin kadını önceleyen gösteriye bu denli aktif katılmaları.
İran'daki kadınlar neredeyse 1979’dan günümüze kadar bütün demokratikleşme ve özgürleşme hareketinin temel taşıyıcılarından birisidir.
Bu ne anlama geliyor?
Eğer İran'da bir reform hareketi, bir Yeşil Hareketi ya da bir tür demokratikleşme hareketi olduysa kadınlar bunun aktif öznesidir.
Bütün gösterilerde hep kadınlar vardı. Ama bu gösteride durum biraz daha farklı.
Toplumun desteği açısından farklılıkları var. Ki bu bana göre üzerine düşünülmesi gereken bir konu ve sadece İran’da değil, tüm bu coğrafyada bir kırılma anı.
"Protestolar toplumsal dönüşümün habercisi"
Bu “kırılma noktasını” biraz daha detaylandırır mısınız?
Sonuçta şöyle bir şey var. Geleneksel toplumlar ve bu toplumlardaki kadınla ilgili yargılar birbirine benziyor. Kadınlar öne çıkarılmaz,
Arif Keskin hakkında Ortadoğu bölgesi özellikle de İran üzerine çalışmalar yürüten Arif Keskin, İran’daki Azerbaycan’ın Muğan ilçesinde doğdu. 1993 yılında Tebriz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Biliminde sürdürdü. Keskin 1999'dan itibaren ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi), TÜRKSAM, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü ve ORSAM gibi çeşitli düşünce kuruluşlarında Ortadoğu uzmanı olarak görev yaptı. |
haklılığı dahi bastırılır. Ama burada tam tersini görüyoruz.
Kadının haklılığı üzerinde insanlar ölüme gidiyor. İnsanlar ortalığı yakıyorlar, yıkıyorlar. Bu bir yönüyle de aslında kadına yönelik geleneksel bakışın da toplumda kırıldığına işaret ediyor.
Cinsiyet üzerinden kurgulanan eşitsizliğin ve ideololijk bütün bağların yıkıldığını tam olarak söylemiyorum, ama çatladığını ve değiştiğini, erkek egemen aklın erkeklerin eliyle sorgulandığı söylüyorum.
Karşı taraf erkek çünkü. Bu bir yönüyle de toplumsal kültürel ve sosyolojik bir dönüşümün habercisi. Bu benim açımdan çok önemli bir unsur.
Neden önemli bir unsur?
Şu anlamda önemli bir unsur. Çünkü aslında eşitlik, söylemsel olarak eşit olanların arasında bir iddia değil. Pratikte dışlananlar ve yok sayılanlarla ilgili olunca eşitlik bir anlam kazanabiliyor. Örneğin Amerika'da beyazlar arasındaki eşitliği tartışabilirsin, o da önemlidir ama önemli olan beyazlarla siyahiler arasındaki eşitliktir.
Sonuçta mağdur edilen, hakları ve ayrıcalıkları ellerinden alınanlar açısından oraya indiği zaman eşitliğin bir anlamı ifade ettiğini görüyoruz. Burada da onu net olarak görüyoruz. Ve bu açıdan önemli bir kırılma ve sosyal dönüşümü de beraberinde getiriyor.
"Rejimin varlık nedeni sorgulanıyor"
Nasıl bir sosyal dönüşüm?
Öyle özgün bir hareket ki, öncülüğünü kadınlar yapıyor. Gösterinin gövdesiyle lokomotifi kadınlar...
Basit bir isyan değil bu. İndirgemeci bir şekilde yaklaşmak istemiyorum ama bu isyanın öznesi kadın.
Devrimin ideolojik anlamda iflasının göstergesi değil; ancak burada dinsel ideolojiin iflasının bir göstergesi var. Aslında devrimin temel dayanağının yok olduğu bir alan var.
Dinsel ideolojinin devletin temel dayanağının veya çok açıkça varlık nedeninin sorgulandığı bir tablo bu. Varlık nedenini de kadınlar sorguluyor ve toplum da bunu destekliyor. Çünkü toplumun da varlık nedeniyle problemi var.
"Kadınlar 'kral çıplak' dedi"
Sizce İran bu yönleri ile dünyaya doğru anlatıldı mı?
İran'ı hep neyle görüyoruz? Yönetici zümrenin gülüşleriyle... İran dışarıdan bambaşka gözüküyor. Biz İran'ı hep nükleer krizde ve Amerika, İsrail, Ortadoğu ilişkileri açısından gördük. Hijyenik bir İran yani.
Dünyanın diğer ülkeleri bu anlamda İran’la duygulaşlık kuruyordu. İran sürekli Amerikan karşıtlığı ile beslenen ve Amerikan karşıtı bir rejim. Bu duygudaşlık, bu hijyenik görüntü aslında o arkadaki asıl sorunu, zorbalıkları, kötülükleri örtüyordu. “Orada ekonomik kriz var, burada da var.” Bugüne dek insanlar bizde de aynı sorunlar var deyip geçiyorlardı. Ama kadın sorunu, bambaşka bir duygudaşlığı beraberinde getirdi.
O hijyenik İran'ın görüntüsünü yok etti. Kadınlar bu yönü ile 'kral çıplak' dedi. O perdeyi, örtüyü kaldırdılar ve “İran budur” dediler.
“İran budur. İran'ı anlamak istiyorsanız bizi anlayın. Bizim yaşadığımızı anlayın. Yöneticilerin gülüşlerini değil. Hijyenik görüntüleri değil. O nükleer kavgaları değil. Ortadoğu'daki iktidar mücadeleleri değil. Devletlerin hırslarını, jeopolitik kavgalarını değil. Bizi anlayın, bizi görün” dediler.
İran rejimi darbe aldı demek doğru olur mu?
Kanımca zorunlu tesettür fikrine inananlar içerisinde ciddi şekilde darbe aldı. Çünkü İran dindar bir topluluktur. Hala dindarlık devam ediyor. Ama şu anda o dindarlar bile “Kadınların saçlarından ne istiyorsun?” diyor.
Senin bütün iddiaların sadece kadının saçlarıysa "Ekonomi nerede? Özgürlük nerede? Diğer şeyler nerede? Hepsini bunun üzerinden mi kapatacaksın?” diyorlar.
Yolsuzluk yapanların üzerini örtüyorsun. Ahlaksızlık yapanların üzerini örtüyorsun. Bütün kötülüğün üzerini örtüp bununla mı ilgileniyorsun? Bu, bir toplum açısından da devleti değerlendirme açısından da önemli.
İran'da kadınlar şu anda İran'ın şeriat adı altındaki yüzünü, yani devletin asıl yüzünü ortaya çıkardı diyebilir miyiz?
Tabii ki bu örtüyü kaldırdılar. İnsanlar “Değerleri savunuyorsan neden insanların özgürlüğünü kısıtlıyorsun? Neden İran'da demokrasi yok? Neden basın özgürlüğü yok?” diye sormaya başladılar.
Kadınlar sadece saçını açtı ve bu politik bir şey olarak görüldü. İktidar mücadelesinin bir aracı olarak görüldü. Saç önemliyse, neden Kasım Süleymani'nin fotoğraflarını taşıyanların saçıyla ilgilenmediniz?
Saç aslında iktidar tahkim etmek için bir amaç üretiyordu. İktidar kadınların saçları üzerinden kendi tahakkümünü kuruyordu.
1979’dan sonra vaat edilenler olmadı. Bugün kadınlar aslında bütün İran toplumu adına onur, şahsiyet ve ahlaki yeterlilik mücadelesi veriyorlar.
Bu mücadele ne yönde evrilecek? Rejim geri adım atar mı?
Bu gösteriler İran toplumunu ve devleti sarstı. Ve bu sarsmaya da devam edecek.
İlk defa 1979’dan sonra bir gösteri kadınların gücünü gösterip siyasal hafıza ve bilincin belirleyicisine dönüşecek. Siz de biliyorsunuz her tarihi olay toplumun bilincine, toplumun hafızasına kazınıyor ama birçoğu siliniyor.
Bu sokak protestoları ise şimdiden bir bilince dönüştü. Onlarca insanın öldürüldüğü bu gösteriler hafızalara kazındı.
Toplumsal bilinçle birlikte bir yönüyle zaten pratikte kadınlar kazandığını ben düşünüyorum. Siyasi alanda ne olacak, asıl soru bu. Siyasi alan, siyasi iktidar mücadelesi biraz farklı bir alan. Siyasal alanda kazandığınızı, bunu düşündüğünüz anda biliyorsunuz.
Siyasal alan aldatıcı bir yer. Çoğu zaman kolektifler beklediklerini bulamıyorlar. Ama toplumsal alanda öyle değil. Ben kadınların kazandırdıklarını düşünüyorum.
İnsanların bilincine yerleştiler ve bu gösterilerden sonra insanlar hem dünyadan hem de İran içerisinden, İran rejimine çok farklı bakacaklar, farklı davranacaklar. Bu da kadınlar açısından önemli bir kazanım.
Kadınlar itildikleri ikincil imajlarını bir tarafa bıraktılar ve oyun kurucu, değiştirici, tarihsel kırılma yaratabilen bir özne oldular.
İran yönetimi açısından süreç ne aşamada sizce?
İran yönetimin gösterileri bastırmak konusunda geri adım atacağını düşünmek olmaz. Çünkü geri adım atmayacaklar. Onlar da sonuna kadar gidecekler.
Bu gösterilerle birlikte ciddi bir tartışma başladı devlet içerisinde. Devleti destekleyen tabanda dahi zorunlu tesettür ciddi bir şekilde tartışılıyor. Keza devletin içinde de.
Milletvekilliği yapmış, devletin farklı kademelerinde çeşitli görevlerde yer alan insanlar tesettürün zorunlu olmaktan çıkması gerektiğini söylüyorlar.
Diğer taraftan “ahlak polisi, irşad devriye”sinin konumu ciddi şekilde tartışılıyor.
Devlet zorunlu tesettürden vazgeçmez. Bunu söyleyeceklerini düşünmüyorum; ama zamanla geri adım atacaklarını düşünüyorum.
Bir yönüyle de aslında bunu bir tür kaybetme gibi göstermeyip sessizce geri adım atacak.
Toplum adım adım kazandığı için onun farkında olmuyor. Onlar da aynı şekilde, adım adım geri gidecekler. Yasal olarak tesettür zorunluluğunu kaldırmayacak ama pratikte adım adım değişikler olacak.
“Ahlak Polisleri”ni köklü olarak dönüştüreceklerini düşünüyorum. O devriyelerin artık insanları aşağılayan bir şekilde gezebileceğini düşünmüyorum. Uzun sürede köklü değişimlerin sonuçları göreceğiz.
Peki bu protestolar Ortadoğu'daki kadınları nasıl etkiler?
Önümüzdeki süreçte İran'daki gösteriler Mısır'da, Suudi Arabistan'da ilham kaynağı olarak gösterilebilir...
Ne olmuştu?Doğu Kürdistan'ın Sakız kentinden başkent Tahran'a akrabalarını ziyarete gelen 22 yaşındaki Mahsa Amini, erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı. İran devlet televizyonu Amini'nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını "nasihat etmek ve eğitmek" üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Amini'nin akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olmadığını açıkladı. Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak, görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı. Amini'nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti ise konuyla ilgili açıklamasında, "Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini'nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu" reddetti. Ancak, İran'ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini'nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu. VoA'nın haberine göre genç kadının karakolda ölümünü eleştiren sosyal medya yorumcuları arasında, sözünü sakınmamasıyla tanınan reformcu eski milletvekili Mahmud Sadıki, Ayetullah Ali Hamaney'i olayla ilgili kamuoyuna açıklama yapmaya çağırdı. |
(EMK)