Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Suriyeli Mültecilerle Dayanışma DerneğiBaşkanı Muhammed Saleh Ali, ekonomik krizin yarattığı psikoloji ile mültecilere yönelik nefretin arttığını düşünüyor.
Dernek, İzmir’de mültecilerin yerel yönetimlerde kararlara katılımını, toplumsal cinsiyet eşitliği ve temel haklara erişim gibi konularda faaliyetler yürütüyor. Derneğin başkanı Muhammed Saleh Ali, dün İGAM’ın düzenlediği ödül töreninde Angela Burdett-Coutts ödülünü aldı. İGAM Ödülü sığınmacı ve mültecilerle ilgili çalışmalar yürüten kişi ve kurumlara veriliyor.
Muhammed Saleh Ali, Türkiye’deki mülteci politikalarını ve dernek olarak yürüttükleri faaliyetleri bianet’e anlattı.
“10 yıl önce yardımcı olunuyordu…”
Ali, 10 yıl önce başlayan göç sırasında Türkiye toplumunun kendilerine yardımcı olduğunu; şu anki durumda ise Türkiye’nin içinde olduğu ekonomik krizin sebebi olarak bile mültecilerin gösterildiğini söylüyor:
“Türkiye’de ekonomik durum kötü, zamlar arka arkaya geliyor. Bazı insanlar öfkelerini mültecilere yönelterek ‘Mülteciler de masraf yaratıyor’ diye düşünüyorlar. Ekmeğe zam geldiğinde ‘Suriyeliler yüzünden’ diyen kesimler var.”
“Kimse 10 sene kalmayı beklemiyordu”
“10 sene önce Suriye’den Türkiye’ye bir göç dalgası yaşandı. Biliyoruz ki gelenler bunu tercih etmedi fakat savaş bunu zorunlu kıldı. O zamanlar, 10 sene önce, mültecilere karşı iyi bir yaklaşım ve kucaklama vardı. Türkiye halkı ve hükümet mültecilere çok yardımcı oldu.
“Tabii, hiç kimse mültecilerin 10-15 sene Türkiye’de kalacağını tahmin etmiyordu, beklemiyordu. Ne mülteciler ne de Suriye muhalefeti... 10 senenin sonrasında ise yeni bir görüş ortaya çıktı. İşçiler Suriyeli işçilerin kendileriyle rekabete girdiğini düşünerek ‘4-5 milyon mülteci bizim payımıza ortak oldu’ demeye başladılar.”
“Uygulamalar tatmin ve istikrar sağlamıyor”
“Mültecilere karşı nefret söylemini çoğaltan söylemlerden biri Bolu Belediyesi’nden geldi. Maalesef son dönemde de Zafer Partisi çıktı. Bu parti Türkiye’nin politik durumu, ekonomisi, halkın gelişmesi gibi şeyleri düşünmeden sadece mülteci karşıtlığı için yalan belgeler ve nefret söylemi yaratmaya odaklandı.
“Hükümet de mültecilere karşı kuralları sertleştirdi. Tabii bu uygulamalar hiçbir şekilde tatmin ve istikrar sağlamıyor. Bizim başka bir yere göçmemizi bekliyorlar ama Avrupa kapısı da kapalı.
“Medya nefret söylemini arttırıyor”
Muhammed Saleh Ali, politik söylemlerin dışında Türkiye’de artan mülteci karşıtlığını pek çok sebebe dayandırıyor:
“Nefret söyleminin pek çok sebebi var. Örneğin, Suriyeliler artık Türklerle evlenmeye başladı. Bu da toplumda gerginlik ve nefret yarattı. Bunun dışında Suriyeliler maaş alıyor, bedava evde oturuyor gibi yalan haberlerin etkisi çok büyük. Ayrıca bir Suriyeli herhangi bir hata yaptığında bunu tüm topluma mal edip çoğaltıyorlar. Dolayısıyla bu nefret 1-2 günde oluşmadı.”
“Mültecilere hakkını veren olmadı”
Ali, medyanın mültecilerin yarattığı faydayı gündeme getirmemesinin de nefret söylemini arttırdığını söylüyor:
“Mültecilerin Türkiye ekonomisine, toplumuna katkısını takip etmemesi de sebeplerden biri. Göçün ardından büyük sermayeler Suriye’den Türkiye’ye girdi, burada fabrikalar açarak ekonomiye katkı sağladı. Bu durumları dile getirerek mültecilere hakkını veren olmadı.”
“Entegrasyon tek taraflı yürütülemez”
Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği İzmir’de 2014’ten beri faaliyet yürütüyor. Ali, bu süreç boyunca yerel yönetimlerle işbirliği içinde olduklarını söylüyor:
“Biz dernek olarak 2014’te, İzmir’de başladığımızda yerel yönetimle ilişkiler kurduk. Karabağlar Kent Konseyi’nde mülteci meclisi kuruldu. Çocuk, engelli, genç ve kadın meclislerinde yer aldığımız gibi mülteciler kadın meclisi de kuruldu. Yerel yönetimlerle ilişkimiz çok güçlü.”
“Entegrasyon ve sosyal uyum kolay değil ve tek taraflı olmuyor. Biz Türkiye toplumunu da teşvik ediyoruz. Kadın mültecilere önemsiyoruz ve dikiş, aşçılık, terzilik gibi eğitimler veriyoruz. Entegrasyon kapsamında Türkçe eğitimler de veriyoruz.
“Mültecilik haktır, tercih değil”
“Şu anda mülteci konusu gündemde. Her parti bu söylemi kullanıyor. Seçimlerde ne olur bilemiyoruz ama kim olursa olsun şunu söylüyoruz: Mültecilik haktır, mültecilik asla tercih değildir. Mülteciler de bu topluma zenginlik katabilirler. Bir bahçe tek çiçekle olmuyor, mülteciler de kültürleriyle bu bahçeye bir çiçek ilave edebilir.
Angela Burdett-Coutts ödülüyle ilgili de şunları ekledi: “Türkiye’den, Ankara’da böyle bir ödüle layık görülmem bana manevi destek verdi. On senedir bu konuda verdiğim emek için hiçbir zaman pişman olmadım. Bu ödül bana daha fazla teşvik ve manevi destek verdi.”
Muhammed Saleh Ali hakkında
Suriye’de sınıf öğretmeniydi ancak 1977’de siyasi düşünceleri nedeniyle mesleğinden atıldı.
Hafız Esad döneminde, 1999 yılında Türkiye’ye yerleşti. Türkçeyi sokakta öğrendiğini söyleyen Ali, 23 yıldır İzmir’de yaşıyor.
Türkiye’ye geldiğinden bu yana esnaflık ve ayakkabı satıcılığı yapıyor.
Suriyelilerle Dayanışma Derneği Başkanlığını yürütmesinin yanı sıra İzmir’deki mültecilerin entegrasyon politikalarına katkıda bulunuyor.
(MD/AS)