Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet
*Toplum doğa mücadelesi konusunda birleşiyor.
*Kadınlar kutuplaşma sorununu aşıyor.
Bulgular, Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nın(Bayetav) ‘Türkiye’de Bir Arada Yaşarız Araştırması’ başlıklı araştırmasından.
Danışmanlığını akademisyen ve BAYETAV Genel Koordinatörü Prof. Dr. Ferhat Kentel’in yaptığı araştırmanın yürütücülüğünü KONDA ve SAM Araştırma Şirketi yaptı.
BAYETAV’ın İzmir’deki merkezinde düzenlenen etkinlikte kamuoyuna açıklanan araştırma, toplumda önyargı ve gerilim üreten, bir arada yaşamayı zorlaştıran atmosferin sebeplerini anlamak ama aynı zamanda söz konusu atmosferi aşmak ve “bir arada yaşamak” için toplumun sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkarmak üzere hazırlandı ve gerçekleştirildi.
"Demokratik bir ülkede yaşama hayalimiz var"
Etkinlikte konuşan Vakfın kurucu başkanı Ali Rıza Çelik şöyle dedi:
“Böyle anlamlı bir duruma yol arkadaşlığı yaptıkları için müteşekkirim. Hepimizin hayalleri var kendimiz için kentimiz için ülkemiz için ve dünya için. Zor dönemlerden geçiyoruz hepimiz.
“Benim de çevremdeki bir çok insan gibi hayallerim var demokratik bir ülkede dayanışma içinde yaşamak gibi. Vakfımız da böyle bir hayalle yola çıktı. İyi ki geldiniz hepinize müteşekkirim…”
“Her insanın içinde dünya kadar çeşitlilik var”
Araştırmanın bulgularını paylaşan Prof. Dr. Ferhat Kentel şu noktalara değindi:
*Bu toplum kutuplaşma görüntülerinin altında inanılmaz bir çoğulluk var. Her insanın içinde dünya kadar çeşitlilik var, toplum da öyle.
*Biz hepimiz farklıyız ama bir yandan aynıyız.
*Kutuplaşmanın sebeplerinden bir ide başkalarına karşı duyduğumuz güvensizliklerin tahrik edilmesi.
*Başkalarına tahammül edemeyenlerin oranı yüzde 72
*Kadınlar kutuplaşmayı aşıyor.
*Toplumun ortak paydası doğa
* Saha araştırmasından elde edilen verilere göre Türkiye’de toplum çok çeşitli kültürel, siyasi, sınıfsal farklar taşıyor. Katılımcılar bunun altını sık sık çizdiler. Toplumdaki farklılıkların yanı sıra bireyler de kendi içlerinde “çeşitlilik” ve “karmaşıklık” taşıyorlar. İnsanlar farklı kültür, sınıf, meslek, eğitim, coğrafya gibi dairelerle ilişkilenirken, ortaya çoğul kesişimler çıkıyor.
*Ancak otoriter bir siyasal gelenekte, geçmişten gelen ve günümüzde de süren travmatik tarih ve sosyal adaletsizlikler altında farklı kültürel gruplar cemaatleşiyorlar ve siyaset alanında ciddi farklılaşmalar ve kutuplaşmalar ortaya çıkıyor.
*Böyle bir ortamda “bir yere ait olmak” söylemi hâkim oluyor; bu söylem çoğulluk haliyle gerilim yaşıyor. Oysa insanlar farklılıklarıyla birlikte insan oluyor. Tatmin olamayan özellikler (saygı görmeyen kadınlık ya da anadil vb.) ise “kimlik” haline geliyor. Yara haline gelen farklar ise radikal kimlikleri besliyor.
*Ancak kimliği formüllere sıkıştırmak mümkün değil; gündelik hayat çok karmaşık ve farklı iç içe geçişler söz konusu. Bağlamsal ve ilişkisel olarak evrilen kimlik sürekli değişen bir mücadele alanı… Güven tesis edildiği ve tanışma olduğu zaman önyargılar büyük ölçüde yıkılabiliyor ve bir arada yaşama potansiyeli yükseliyor.
“Nicelik” olarak “bir arada yaşama” kapasitesi
*“Bir arada yaşama kapasitemiz nedir?” sorusuna nicelik olarak cevap vermek istersek, “Almanya’da Türk çocuklar için Türkçe anadil hakkı” ve “Türkiye’de Kürt çocuklar için Kürtçe anadil hakkı” üzerine yaptığımız değerlendirmeyi kullanabiliriz. Her iki durumda anadilde eğitim hakkını savunanların toplamı yüzde 47. Bu kesim, toplumun farklılıklarıyla birlikte, bir arada yaşama arzusunu ve kapasitesini taşıyor. Almanya’da Türk çocuklarının anadil hakkını kabul edip, Türkiye’de Kürt çocuklarının anadilde eğitim hakkını reddeden kesim: yüzde 16.
"Her zamanki yoksulluktan farklı bir yoksulluk var"
Toplantıda konuşan KONDA Başkanı Bekir Ağırdır da şöyle dedi:
"Bu ülkenin geleceği için hayaller kuran emek zaman harcayanlara şükranlar duyuyorum. Bütün bu araştırmaların feryat olduğunu düşünüyorum. Bu ülkedeki insanların bir derdi var hatta birden çok derdi var. Tedirgin ve temkinli bir iyimserlik içindeyiz. Bu iklim Ukrayna meselesi pandemi ile de ilgili.
"Dehşet bir ekonomik buhranın göbeğinden geçiyoruz. Her gün her an artan başka bir iklimdeyiz ve insanların ekonomik kriz gibi konular gündemdeyken Kürtlere anadilde eğitim hakkı meselesini gündemde değilken bunu konuşması çok önemli, kıymetli. Seçimi belirleyecek şeylerden biri ekonomiden sonra sonra kutuplaşma meselesi.
"Türkiye’deki kutuplaşma her zamankinden daha farklı 2008’den sonraki görünür yüzeyi siyasi kutuplaşmaydı bu toprakların kadim problemlerinden biri etnik aidiyet veya dini aidiyetle ilgiliydi. Ama şimdi son yıllardaki kutuplaşma hayat tarzlarına kadar uzanmış durumda. Alışveriş yapılan marketler satın alınan ürünlerin markalarına kadar uzanıyor kutuplaşma.
"Başka bir şey oluyor aynı zamanda Türkiye göçle değişiyor Türkiye’nin nüfusu 11 metropolde toplaşmış durumda. Öte yandan pandemi ile birlikte hangi gelir grubundan olursa olsun herkes benzer bir kaygıyı pandemiyi deneyimledi. Türkiye’de evlerin büyük bir kısmında gelir giderden daha az. Her zamanki yoksulluktan farklı bir durum var. Her gün yeni burhan devam ediyor. Yeni bir denge kurulamıyor. Bu sayılar bir feryat. Bizim burada engel olarak tanımladığımız meseleler artık bir fırsat açıyor.
"Toplumun bütün bu tartışmalardan biriktirdikleri var görüyor ki insanlar 2010’dan bu yana 600 binden fazla evden her ay veri toplayan biri olarak söylüyorum soyut değil reel bir problem var. Kutuplaşmayı yaratanların anlattığı soyut hikâye, yurttaşın bakkala gidip alamadığı ekmek somut hikaye.
"Yeni bir umut hikâye koymamız lazım arzulanan şeyin hayat bulması için gayret olması lazım gayretin önünde iki önemli engel var biri siyasi alan daraltmak istenmesi. Siyasi alanı nasıl genişleteceğimiz diyalog yollarını çoğaltmalıyız. İkinci olarak da teması arttırmalıyız. O zaman toplumun önünde yeni fırsat alanları açıldığını göreceğiz."
Araştırmanı yöntemiBir Arada Yaşarız araştırması nicel ve nitel veri toplama teknikleri kullanılarak iki koldan yürütüldü. Araştırmanın nicel verileri KONDA Araştırmave Danışmanlık tarafından8-11 Temmuz 2021 tarihlerinde, 2132 kişiyle görüşmeler yapılarak,nitel verileri ise 16 Haziran – 31 Temmuz 2021 tarihleri arasında SAM Araştırma Danışmanlık tarafından 62 derinlemesine görüşme ve 12 odak grup toplantısı yapılarak toplandı. |
(EMK)