Dayanışmacı ruhu, verdiği ücretsiz sağlık hizmetleri ve kişiliği ile Hatay’ın en sevilen hekimlerinden biriydi. Meslek yaşamı boyunca binlerce çocuğu iyileştirdi. Hastalarına çocuk gibi değil, birer yetişkin gibi yaklaşıyordu.
Doktora gitme korkusuyla ağlayarak hastaneye gelen çocukları en iyi anlayanlardan biriydi. Onları sakinleştiriyor, onlarla aynı dilden konuşuyordu.
Kendi ismiyle açtığı bir muayenehanesi vardı. Ancak burayı maddi zorluklar yaşayan aileler için açmıştı. Bir muayene ücreti yoktu. Sembolik bir ücreti bazen alıyor, bazen almıyordu.
30 Aralık 2020’de Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Kaybı, Hatay’ı yasa boğdu. 61 yaşındaydı.
Parkı var
Covid-19 önlemlerine rağmen pek çok insan cenazesine katılmakta ısrarcı oldu. Arkadaşlarının vefatından sonra isminin yaşatılması için gösterdikleri çabalar sonuç verdi; Defne Belediyesi kararıyla hastanenin yanındaki park Adnan Ezelsoy Sevgi Parkı oldu şimdi.
Dr. Adnan Ezelsoy’un hikâyesini eşi Mukaddes Ezelsoy ve arkadaşı Kenan Kantarcı’dan dinliyoruz.
Eşi Mukaddes Ezelsoy anlatıyor
1987 yılında evlendik.
35 yıllık tanışıklığımız, 33 yıllık bir evliliğimiz var. Okulda tanışmıştık, ben de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Uzmanlık sürecimizde ben biyokimyaya yöneldim, o da çocuk hastalıklarına.
Çok düşkündük birbirimize. Çok seviyorduk birbirimizi. Çok fazla seyahat ettik, dünyayı gezdik neredeyse. Onun dışında çok çalışırdı zaten, tüm hayatı işinin etrafında dönerdi.
Kendimizi bildik bileli hep aynı yerde çalıştık. Bir tek mecburi hizmetlerimiz farklıydı.
Mecburi hizmet dönüşü ben Beyoğlu’nda pratisyenlik yaptım, o da Beyoğlu Belediyesi’nde Sağlık İşleri Müdürü oldu. Binalarımız yan yanaydı.
Yıllarca beraber işe gittik, geldik. İkimiz de 1994-1999 yılları arasındaki ihtisasımızı Haseki Hastanesi’nde yaptık. En son Doğu Akdeniz Hastanesi’nde birlikte çalışıyorduk.
Ben şimdi fotoğraflarına bile bakamıyorum Adnan’ın. Onu özlemediğim, düşünmediğim bir an bile yok. Onunla ilgili konuşmak benim için çok zor. Çok üzgünüm.
Arkadaşı Kenan Kantarcı anlatıyor
Adnan Abi’yle arkadaşlığımız ben 1980 yılında üniversite sınavına hazırlanmak üzere İstanbul’a dershaneye gittiğimde başladı ve onun vefatına dek sürdü. Kuzenlerim aracılığıyla tanışmıştık o zaman.
Çok farklı bir sevgi bağıyla birbirimize bağlandık. Olağanüstü bir şeydi bu.
Adnan Ezelsoy’la arkadaş olabilmek kolay değildi. Bunu kötü anlamda söylemiyorum. Adnan Bey’in bir takım prensipleri vardı. Vazgeçemediği bir takım kuralları vardı.
Dolayısıyla Adnan Bey’e uyum sağlama zorunluluğunuz meydana gelirdi.
Güncellenmek
Adnan Abi çok zeki ve çok çalışkan bir insandı. Kitap okumaktan asla bıkmazdı. Kendini güncellemekten, yeni bilgiler edinmekten asla imtina etmezdi.
Sahip olduğu tüm bilgileri ancak ve ancak okuyarak, araştırarak, derinlemesine inceleyerek elde etmiştir. Kesinlikle bilmediği bir konuya ne hükmünü kurar, ne de ona elini uzatırdı.
Hastalara adanan bir yaşam
Adnan abinin hastalarına bakmaktan çok da bir sosyal yaşantısı olmadı. Mesleği dışında gündelik uğraşları sınırlıydı. Ama gitar çaldığını iyi hatırlıyorum.
Öğrencilik yıllarımızda Akdeniz Akşamları’nı çalmıştı bize bir kez, gülüşmüştük. Bu tür uğraşlara zaman ayırma şansı yoktu. Bütün hayatını mesleğine ve hastalarına adamıştı.
Öğrencilik yıllarında da böyleydi. Adnan abiyi sınav zamanlarında asla rahatsız edemezdiniz. Evinin kapısını çalsanız bile açmazdı. Bir tıkırtı dahi olmaması gerekirdi o ders çalışırken. Sınav zamanlarında onun evine girebilen tek arkadaşı bendim.
Hiç unutmuyorum, bir gün benim İstanbul’da kalacağım yer ile ilgili bir sorun çıkmıştı. Valizimi aldım Adnan abilerin evinin yolunu tuttum; ama onda kalmak gibi bir düşüncem yoktu asla. Ondan akıl almak istiyordum. Valizimi görünce ne olduğunu sordu, anlattım. Ne yapacağım, diye sana sormak istedim dedim. “Ne demek ne yapacaksın, burada kalacaksın işte,” dedi ve beni içeri davet etti. O olmasaydı okulum uzayabilir ve daha nice zorluk yaşayabilirdim. Ama o gün, hayatımın akışına iyi bir şekilde müdahale etti işte Adnan abi. |
Derdi para kazanmak değildi
Yanına gelen hastalar, hasta yakınları ailesi kadar önemliydi. Özel muayenehanesine mesai sonrası gelirdi. Oraya giden hastaların büyük bir bölümü maddi olarak zor durumda olan insanlardı.
Onlarla ilgilenebilmek için o kliniği açmıştı zaten, para kazanmak için değil. Kliniğe gelen hastalar eğer verirlerse sembolik bir ücret alır, onu da zaten kliniğin giderleri için harcadı.
Covid-19
Covid belirtileri gözlemlendiğinde ailesinin isteğiyle film çekildi, zaten hemen ardından devlet hastanesinde yoğun bakıma alındı. Yoğun bakımdaki son iki-üç gününde durumu artık ümit verici değildi.
Bir arkadaşım aradı Adnan abi yoğun bakımdayken. Haber olup olmadığını sordu, biraz önce kardeşiyle konuştuğumu söyleyerek “Çok da güzel şeyler konuşmadık ama,” dedim.
Arkadaşım ben de çok iyi şeyler duymadım dedi. Kapattım, tekrar en küçük kardeşini aradım. Söylediği ilk kelime “maalesef” oldu. Ben sadece çığlık atabildim. Vefat haberi beni derinden sarstı.
Cenazesi
O dönem, kimsenin cenazesinde o kadar kalabalık bir araya gelmemişti. Eğer Adnan abinin vefatı normal bir ölüm olsaydı ve cenazeye katılımlarda bir sınır olmasaydı, büyük ihtimalle Antakya’nın yarısı orada olurdu.
Adnan abinin kaybıyla Türkiye neyi kaybetti derseniz, şöyle aktarayım. Burada bir öğretmenimiz var. Adnan abinin vefatından sonra “Doktorlar artık yemin edecekleri zaman Hipokrat değil, Adnan Ezelsoy yemini etmeliler,” demişti.
Yine bir öğretmen arkadaşımız “Çocuklara derslerde Adnan Ezelsoy felsefesini anlatmalıyız,” demişti. Sanırım bu iki ifade, Türkiye’nin nasıl bir insanı kaybettiğini anlatmaya yeterli olacaktır.
Biz çok büyük bir insanı kaybettik. Ölüm bir realite, sonuçta hepimiz öleceğiz ama Adnan abi için çok erkendi. Yaşıyla bağdaştırmıyorum bunu. Adnan Ezelsoy’u kaybetmek olağanüstü bir kayıp. Adnan abinin saçtığı ışık, insanlara el uzatışı, hastaları iyi edişinin ağırlığıyla kendimi kıyasladığımda onun yanında devede kulak bile değilim.
Keşke o iyilikler devam etseydi. Keşke Adnan abi yaşasaydı da, onun yerine ben ölseydim. Bunu abartılı bir şekilde söylemiyorum. Çünkü onun yaşaması gerekiyordu.
Olağanüstüydü
Olağanüstü biriydi. Ölmemeliydi. Size çok rahat bir şekilde söyleyebilirim ki Adnan abinin vefatıyla beraber hayattaki beklentilerim bitti. Ölümden korkum kalmadı.
Şimdi onun adını yaşatmak için çabalıyoruz. Adını ölümsüzleştirmek için hastanenin yanında bulunan parka “Adnan Ezelsoy Sevgi Parkı” adı verildi. Umarım bu çalışmaların devamı gelir.
Kızı Dr. Ece Ezelsoy’un paylaşımı
Adnan Ezelsoy’un kendisi gibi hekim olan kızı Ece Ezelsoy, babasının vefatından sonra sosyal medya hesabında şöyle yazmıştı:
“Canım, merhametli, birtanecik babam. Sen, bir kızın sahip olabileceği en iyi babaydın. Seni, sonsuza kadar çok özleyeceğim. Sen, Doktor Mehmet Ezelsoy’un oğluydun. Ben de, Doktor Adnan Ezelsoy’un kızıyım. Bu bir veda değil. Öteki tarafta görüşeceğiz. O zamana kadar senin anını yaşatacağım. Sana layık bir evlat olmaya, senin gibi bir doktor olmaya çalışacağım. Canım, fakir babası babam, Allah senden razı olsun. Sen, çok iyi bir baba, çok iyi bir eş, çok merhametli bir doktordun. Hatay’ın Mustafa Kemal’i, seni çok özleyeceğim.” |
Türk Tabipler Birliği (TTB) mesajı
Adnan Ezelsoy'un 30 Aralık 2020'de vefat etmesi üzerinde TTB sosyal medyada bir mesaj yayınladı:
#ÖfkeliyizÇünküÖlüyoruz
Hatay'da özel bir hastanede çalışan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Adnan Ezelsoy'u COVID-19 nedeniyle kaybettik. Ailesine ve tüm sağlık camiasına başsağlığı diliyoruz. #OyalamaDeğilYasa”
Dr. Adnan EzelsoyÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 1983 mezunu. Kendi gibi hekim olan eşi Mukaddes Ezelsoy’la 33 yıldır evliydi. |
(TY/APK/YK)
Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden
sağlıkçıların yakınları anlatıyor
YAŞAYAMAZLAR MIYDI?
Video-Söyleşiler: Tuğçe Yılmaz
Hangi politikalar sağlıkçıların Covid-19'dan ölmesini önler(di)?/ Tuğçe Yılmaz
Soruyoruz; sağlıkçı Covid-19'u hastanede kaptığını nasıl belgeler?/ Hüsnü Yıldırım
Pandemide çalışma yaşamı için “Unutulanlar”/ Onur Hamzaoğlu
TTB Başkanı Prof. Dr. Korur-Fincancı yanıtlıyor: Yaşayamazlar mıydı?
Hakkâri’nin Mehmet Dayısı: Sağlık çalışanı Mehmet Mollamahmutoğlu
Hatay'ı yasa boğan kayıp Dr. Adnan Ezelsoy
Emektar eczacı Taki Türkyılmaz
Çocukların amcası: Dr. Nebil Emir
Bir Göç Hikâyesi: Dr. Mohammad Şamaa
Hematolojide deha: Melih Aktan
Nazilli’nin Profesörü: Esat Ülkü
Dilek Tahtalı 33 yaşında gitti, Köpük ondan armağan
Hocaların Hocası: Cemil Taşçıoğlu