Berna S., Gülnihal K., Michael D., isimli üç kişi 29 Temmuz Perşembe günü Büyükada’ya gitti. Ada'da sadece kamp kurup bir gece zaman geçirip geri döneceklerdi.
Ancak planladıkları gibi olmadı.
Denize girmek ve dinlenmek için gittikleri Ada’da haklarında yapılan asılsız ihbarla karakola götürdüler, saatlerce sorgulandılar.
Yaklaşık yedi saat Büyükada Polis Merkezi'nde tutulduktan sonra bırakıldılar. Ancak bu kez bir şaşkınlık daha yaşadılar. Bazı haber sitelerinde haklarında “Büyükada’da ellerinde bidonla yakalandıkları ve terör bağlantılı” haberleri çıkmıştı.
Peki gerçekte öyle mi oldu? Olan biten neydi?
"Denizde bulunan bidonda yağ atığı var"
Haber sitelerinin hedef gösterdiği Berna S., o gün yaşananları anlatıyor:
“29 Temmuz’da iki arkadaşımla, Gülnihal K., Michael D. Büyükada’ya gittik. Cuma akşam üzeri dönecektik. Sakin bir aradık ve Kurşun Burnu Koyu’nda kamp kurduk. Yemek yedik, sohbet ettik, yüzdük. Ada’daki kedilere mama götürmüştük. Onları dağıttık.
“Bu sırada Avustralyalı arkadaşımız, denizde bir bidon görmüş, denizde kirliliğe neden olmasın diye almış. Bize getirdi. Baktık içinde yağ atığı var. Arkadaşımız bidonu bir çöpe atayım deyip yanımızdan ayrıldı.
"Bu sırada, iki kadın, arkadaşımızı görüyor ve sorular soruyor. Özellikle bu dönem arkadaşımızdan şüphelenip, ona ‘içinde ne var' diyorlar. O da Türkçe bilmiyor, çat pat durumu anlatıyor. O sırada, oradan geçen zabıtalara durumu bildiriyorlar. Zabıtalar çakmakla yağı yakmaya çalışıyor. Yanmayınca durum açığa çıkıyor aslında.
‘Kadınlar bizden özür diledi’
“Arkadaşımız endişe ile yanımıza geldi, durumu anlattı. Biz de kadınlarla konuştuk. Kadınlar bizden özür diledi.
“Aradan 20-25 dakika geçmişti ki polisler ve zabıtalar geldi. ‘Kadınlar bizden özür diledi, yanıcı bir madde yok’ dedik. Yine de derdimizi anlatamadık.
“Polisler, ‘Formalite de olsa arkadaşınız gelip ifade verecek’ dedi. Arkadaşımız Türkçe bilmediği için ben de gittim. Karakolda her gelen polise defalarca durumu anlattım.
“Arkadaşımızın oturma izni vardı. Onun da benim de GBT’mize baktılar. Sabıka kaydımız dahi yok. Hiçbir şey çıkmadı.
“Bilirkişi geldi. O da bidonun içindekinin yağ olduğunu söyledi. Ama polisler illa oradan bir şey çıkarmak istiyorlar.
‘Bidonu Ada’ya bizim getirmediğimizi kameradan gördüler’
“Sonra dediler ki ‘Gidip diğer arkadaşınızı da alacağız.’. Onu da getirdiler. Birbirimizi nereden tanıdığımız, neden Ada’ya geldiğimiz gisi birçok soru sordular. Bidondan bir şey çıkmayınca bizi araştırıyorlar ama yok.
“Ada’ya bidonla gidip gitmediğimizi anlamak için hangi vapurla geldiğimizi sordular. O vapurun kamera kayıtlarını da incelediler. Orada da gördüler, bidon yok elimizde, bidonun sığacağı bir çanta da yok. Durum anlattığımız gibi. Yağ atıklı bidonu denizde bulduk ve çöpe atmak isterken bunlar oldu.
“Sürekli olayı anlatıyorum ama yok bir türlü bırakmadılar. Arkadaşımın üzerini aradılar. Bana da kadın polis geldi ve soyunmamı istedi. Çıplak arama yapacaktı. ‘Böyle bir hakları olmadığını’ söyledim. ‘Hakkımız var’ dediler. Belge istedim. Sonuç olarak çıplak arama yaptırmadım.
“Yıllar önce Sarmaşık Derneği’nden burs almışım. Bu konuda ne bana ne derneğe açılmış bir dava var. Dernek, kapatılmış. Bana bu dernekle bağımı soruyorlar. Hiçbirimizin sabıkası yok ama varmış gibi didik didik ediyorlar.
'Hakkımda tek bir örgüt üyeliği suç kaydı yok'
“Bizi yaklaşık yedi, sekiz saat karakola tuttuktan sonra, bıraktılar. Çok şaşkınız ve öfkeliyiz. Tamamen gerçek olmayan haber yapılmış. Biz oradaki polislere de anlattık. Sonra bu yalan bilgileri haberlerde görünce çok şaşırdık. Sürekli olarak da hedef gösteriliyoruz.
"Hakkımda örgüt üyeliği, hırsızlık gibi suç kayıtları var yazmışlar. Benden çalınan telefonla ilgili benim başvurum olmuştu. Muhtemelen benim yaptığım suç duyurularını bana karşı gibi yazdılar.
"Ayrıca, hakkımda açılmış tek bir 'örgüt üyeliği' davası yok. Arkadaşlarımın da suç kaydı yok. Fakat haberlerde tamamen yanlış bilgi veriliyor."
"Mahkemenin kararına itiraz edeceğiz"
Haklarındaki haberlere erişim kısıtlanmasını isteyen Berna S., Gülnihal K., Michael D., avukatları Jiyan Kaya aracılığıyla İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak, mahkeme, “talebin çekişmeli yargılamaya konu edinmesi gerektiği ve söz konusu içeriklerin basın ve düşünce ifade özgürlüğü kapsamında olduğu” gerekçesiyle avukat Kaya’nın talebini reddetti.
Avukat Kaya, bianet'e şunları söyledi:
"Sonuç olarak ülke gündeminde yer alan orman yangınları nedeniyle büyük bir tepki oluştu. Elbette biz de orman yangınlarına karşı tepkiliyiz.
“Ancak şu var ki böylesi bir dönemde asılsız bilgilerle haber yapamazsınız. Bu düşünce özgürlüğü değildir. Bu üç kişinin hedef gösterilmesi ve haklarında asılsız haberler yapılmasını kabul edemeyiz.
“Üstelik burada kişiler tutanaklarını paylaşmasına rağmen aynı kişiler ve aynı gazeteciler bu kişileri hedef göstermeye devam etti.
“Yalan haber yapmak basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü değildir. Mahkemenin kararına itiraz edeceğiz.”
(EMK)