Yalçın Levent, 1967 Ankara doğumlu.
İnfaz koruma memuru.
Son görev yeri Bayrampaşa (Sağmalcılar) Cezaevi’nin siyasi kısmıydı.
Hapishanelerde çalışan yargı ve infaz memurlarının sendikası Tüm Yargı-Sen’e üyeydi. Sendikal mücadelede aktif bir şekilde yer alan Yalçın Levent, tüm eylemlerde olduğu gibi 1 Mayıs için de Kadıköy’de yerini aldı. 1 Mayıs 1996’da bir polis kurşunuyla öldürüldü.
Yalçın Levent’in 29 yıla sığmayan mücadelesini, nasıl bir arkadaş ve meslektaş olduğunu o dönem birlikte görev yaptığı dönemin Tüm Yargı-Sen İstanbul Şube Başkanı Ali Yazıcı’dan dinliyoruz.
Foto muhabiri Ali Öz de Yalçın Levent vurulduğunda yanı başındaydı. Tanıklığını bianet'le paylaştı.
Arkadaşı Ali Yazıcı anlatıyor
Yalçın’la biz Bayrampaşa Cezaevi’nin siyasi kısmında birlikte çalışıyorduk. Çok düzgün, sözünün eri bir insandı Yalçın. En ufak bir yanlışını görmemiştir kimse. Evliydi, iki çocuğu vardı.
TIKLAYIN- 1 mayıs '77 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/ 1 Mayıs '77 ve Cezasızlık
Sendikamız Tüm Yargı-Sen’in de üyesiydi. 15 Ocak 1993’te göreve başladı. Zaten ‘96 1 Mayıs’ta açılan ateşle hayatını kaybetti.
1 Mayıs’tan önce de sendikanın tüm eylemlerine, basın açıklamalarına katılırdı. O gün de 1 Mayıs’a gelmişti sendikayla birlikte.
1977’nin kokusu
O gün olayların çıkacağını aslında biliyorduk hepimiz az-çok. O zamanlar İstanbul Adliyesi’nde görev yapan, rahmetli bir icra memuru arkadaşımız vardı.
“Çocukları da getireyim mi Başkan 1 Mayıs’a,” dedi bana. “Rıfat Abi,” dedim “çocukları getirmeni istemiyorum, 1977’nin kokusunu alıyorum ben bu 1 Mayıs’ta”.
‘95 1 Mayıs’ı çok coşkulu geçmişti, tıpkı 1976 1 Mayıs’ı gibi. 1996’da daha Söğütlüçeşme’deyken müdahaleler başladı. Alanda da gerilimin dozu düşmedi.
Yalçın, İstanbul’da Kartal tarafında oturuyordu. O, Kartal’a doğru gitti biz de vapurla Aksaray tarafına geçtik. Vapurdayken Yalçın’ın haberini aldık. Sonra sendikada organize olduk.
Fotoğraf: 1 Mayıs 1996 Kadıköy / Uğur Günyüz
Tarif edilemez bir insan
Ölen diğer iki insanımız gibi Yalçın da ateşli silahla öldürüldü. Cenazesini morgdan aldık, memleketine götürdük. Gereken neyse yaptık o saatten sonra.
Dava açıldı; ama sonrasında ne olup bitti takip edemedik. Ben de zaten 2000 yılında emekli oldum.
Tarif edilemez bir insandı Yalçın, şu an size aktarırken de çok zorlanıyorum aslında. Boğazım düğümleniyor. Çok samimiydik biz Yalçın’la. Her derdini anlatırdı bana. Konuşurduk sürekli, dertleşirdik.
Sendika üyeliği
Şöyle bir anım var Yalçın’la. Geldi bir gün yanıma, “Abi sana bir şey soracağım, ben şimdi siyasi kısımda çalışıyorum ama sendikaya üye olmam sorun olur mu?” dedi.
Niye böyle düşünme gereği duydun dedim. “Abi aslında ben de solcuyum ama bizi fişler mi bunlar diye bir sorayım sana,” dedi. “Yalçın sen rahat ol, üye ol sendikaya, zaten bir sorun olursa hep birlikte göğüsleriz, bütün sorumluluğu da ben üstleniyorum,” dedim. Öyle deyince rahatladı. Gözlerinin içini parladığını hatırlıyorum.
Bayrampaşa Cezaevi’nde herkesin parmakla gösterdiği, çok düzgün bir insandı.
Arkadaşlığına diyecek tek lafı yoktur kimsenin. Çok saygılı, beyefendi, çok kültürlü bir arkadaştı. Ne yazık ki genç yaşta elimizden alındı.
Ali Öz anlatıyor
Kırk yıldır Türkiye’nin tüm gündemi fotoğraflamaya çalışıyorum ve buna da “politik belgesel fotoğraf” diyorum.
İstanbul’da 1 Mayısların serbest olmaya başladığı andan itibaren, zorunlu bir seyahatim olmadığı müddetçe bu kırk yılda 1 Mayıs’ları da çektim elbette. Örneğin ‘78 1 Mayıs’ından siyah-beyaz arşivimde iki tane fotoğraf var.
Türkiye’de terör-kontraterör konusunda uzmanlığım oldu bu süreçte. Provokasyonun nasıl yapıldığı konusunda bu kırk yıllık süreçte uzman oldum diyebilirim. Bu provokasyonların en tipik örneklerinden birisi ‘96 1 Mayıs’ıdır.
Buna sebep, sonuç ilişkileri açısından bakıyorum. İlk defa Kadıköy gibi merkezi bir alanda, yaklaşık 300 bin insanın katıldığı büyük, kitlesel mitingdi ‘96 1 Mayıs. Bu işin provoke edilmesi gerekiyordu. Polis ve emniyet, oturdular masa başında bu işin planlamasını yaptılar.
1 Mayıs 1996 Kadıköy
Yanımda öldü
Ölenlerden üçüncüsünün ismi Levent’ti, gardiyan bir çocuktu. Benim yanımda öldü. Yukarıdan nokta atışıyla hedef alınarak vuruldu. Düşünsenize yanınızda birisi cansız yatıyor ve yapılacak hiçbir şey yok.
Benim de sinirim bozuldu tabii ki, stres doluyor öyle bir anda insan. O gün orada üç insan hayatını kaybetti, 300 bin insanın coşkulu 1 Mayıs kutlaması da güme gitti.
Bu arada, orada bir yerde laleler vardı. Kızın birisi o laleleri dövmeye başladı. Fakat ben fotoğraf çekmeyi bırakıp, yaptığı hareketin yanlışlığıyla ilgili onunla konuşmaya gittim. “Sen ne yapıyorsun, laleleri dövüyorsun, git başka bir şey yap, başka bir şeye öfkelen,” dedim.
Fotoğraf
Bunu duyan Zaman muhabiri o fotoğrafı çekti. Ve benim yayın organım Tempo da dahil olmak üzere bütün basın organlarında o fotoğraf sembol oldu.
Bir de polisin linç edilmesi sahnesi servis edildi. Sonuçta, orada üç insan ölmemiş de solcular delirmiş, çiçekleri dövüyorlar, polisi linç ediyorlar gibi yayınlar yapıldı. Özellikle STAR TV’de.
Yine sanki kitle saldırgan, anarşist, linççi diye lanse edildi ve polis bir şekilde masumlaştırılmaya çalışıldı. Oysa polis o gün provokasyon hazırladı. Nokta atışlarıyla kitleyi kışkırttı. Dükkânların, bankaların camları kırıldı.
Öfke
Sonuçta bunların toplumsal mücadeleye bir katkısı yok ama o öfkeyle insanlar bunları da yaptı. Normalde bu tür eylemlerde hep üst araması yaparlar, o gün üst araması dahi yapılmadı.
Kitlenin değnekli, sopalı bir şekilde mitinge katılmasına müsaade ettiler, ki bu bile başlı başına bir sorun. Siyah deri ceketli, briyantin saçlarıyla, kot pantolonlu tipler 2001’de Tandoğan Meydanı’ndaki esnaf eylemindeydi.
Fotoğraflarda da görebilirsiniz o insanları. Aynı organizasyon 1 Mayıs ‘96 Kadıköy eyleminde de vardı.
Metin Göktepe
O dönemde Metin Göktepe’nin öldürülmesi ve fail-i meçhuller gündemdeydi. Sabancı öldürülmüştü. Polisin imajı olumsuzdu. 1 Mayıs’taki linç sahnesiyle, lale dövülmesi fotoğraflarıyla polis masumlaştırdı.
Öyleymiş gibi bir hava estirildi aslında. Ertesi sene 97’deki, Perpa’nın önündeki 1 Mayıs’a 10 bin kişi katıldı. Kitlelerin nasıl terörize edildiğinin, nasıl pasifize edilip korkutulduğunun bir örneğini yaşadık böylelikle. 290 bin kişi yoktu. (TY/APK/YK)
* Yalçın Levent’in yakınlarına ulaşmayı sağlayan KESK genel başkanlarından Sami Evren’e teşekkürlerle.
Bu metin Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Bu yayının içeriğinden yalnızca "İPS İletişim Vakfı" sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır. |
1 Mayıs 1996/ Kadıköy
1 Mayıslar: 1909'dan 2021'e/ Tuğçe Yılmaz
1996 ve İşçi Bayramı/ Sami Evren
İnfaz koruma memuru Yalçın Levent 29 yaşında Kadıköy’de öldü
İşçi Dursun Odabaş 20 yaşında Kadıköy’de öldü
İşçi Hasan Albayrak 18 yaşında Kadıköy’de öldü
1 Mayıs 1989/ Mehmet Akif Dalcı
1989 yılı ve yılın 1 Mayıs günü Taksim'de/ Sami Evren
İşçi Mehmet Akif Dalcı 17 yaşında Taksim-Tarlabaşı'nda öldü/ Tuğçe Yılmaz
Dalcı'nın cenazesi: Polisin gazetecilere ve herkese ağır saldırısı/ Tuğçe Yılmaz
1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/Tuğçe Yılmaz
Sinema Emekçisi Rasim Elmas 41 Yaşında Taksim'de Öldü
İnşaat İşçisi Bayram Eyi 50 Yaşında Taksim'de
Öğretmen Bayram Çıtak 37 Yaşında Taksim'de Öldü
Liseli Jale Yeşilnil 17 Yaşında Taksim’de Öldü
Öğretmen Kenan Çatak 31 Yaşında Taksim'de Öldü
Öğretmen Ahmet Gözükara 33 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Hikmet Özkürkçü 39 yaşında Taksim’de öldü
Öğrenci-işçi Niyazi Darı 24 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Nazan Ünaldı 19 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Ömer Narman 31 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Ali Sidal 18 yaşında Taksim’de öldü
Hemşire Kıymet Kocamış 25 yaşında Taksim’de öldü
Tezgâhtar Kadir Balcı 35 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Hacer İpek Saman 24 yaşında Taksim'de öldü
İşçi Kahraman Alsancak 29 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hüseyin Kırkın 23 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Ercüment Gürkut 26 yaşında Taksim’de öldü
Polis Nazmi Arı 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mahmut Atilla Özbelen 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hasan Yıldırım 31 Yaşında Taksim’de Öldü
Seyyar Satıcı Hamdi Toka 35 yaşında Taksim’de öldü
Bekçi Mehmet Ali Genç 60 Yaşında Taksim’de Öldü
İşçi Ziya Baki 30 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mürtezim Oltulu 42 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Mustafa Elmas 33 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Sibel Açıkalın 18 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Diran Nigiz 34 yaşında Taksim’de öldü
1 Mayıs 1977 & Cezasızlık
Fehmi Işıklar: 1 Mayıs'77 12 Eylül için bir hazırlıktı
Kani Beko: “Katilleri bulamazsanız, şaibeyi ortadan kaldıramazsınız”
Süleyman Çelebi: "1 Mayıs 1977 Katliamı yapanların yanına kâr kaldı”
Emel Ataktürk: Haysiyet meselesi olarak hatırlamak ve cezasızlıkla mücadele
Nejla Kurul: Gerçekler neden ve kimlerce gizleniyor?
Tuğçe Yılmaz: 43 yıl önceki katliamın izini sürmek
Arzu Çerkezoğlu: Unutmamak, unutturmamak yaşamsal bir mücadele alanı
Tuğçe Yılmaz: Yargılanamayan 1 Mayıs 1977’nin mahkeme yılları