Hasan Albayrak, 1978 İstanbul, Kartal doğumlu.
Erzincanlı bir ailenin çocuğu. Öldürülmeden önce bir seramik atölyesinde işçi olarak çalışıyordu.
1 Mayıs 1996, gittiği ilk büyük eylemdi.
Bir polis kurşunuyla hayatını kaybetti. Şu an Tuzla, Aydınlı köy mezarlığında.
Aynı ismi taşıyan amcasının oğluyla komşusu Hüseyin İldan, Hasan Albayrak’ın o gün neden Kadıköy’de olduğunu, ailesini, 18 yıllık kısa hayatını bizimle paylaştılar.
Kuzen Hasan Albayrak anlatıyor
Hasan Albayrak her şeyden önce genç bir insandı. Hayatının baharında derler ya, öyleydi işte.
Çalışmaya yeni başlamıştı. Bir seramik atölyesinde işçiydi. O da her genç gibi gezen, hayatı algılayan, özel olarak da futbolu çok seven biriydi. 1 Mayıs’a ilk defa gitmişti, ilk gittiği eylemdi ve orada da şehit düştü.
Ölüm haberi
Aramızda az bir yaş farkı vardı, birlikte büyüdük sayılır. İsmimiz de aynı zaten. Ben de tersanede çalışan ve sendikada aktif çalışma yürüten birisiyim. O gün ben de 1 Mayıs’a gidecektim, ailem tabii gitme dedi ama onlara rağmen gidecektim.
Yola koyulurken mahallede kahvesi olan bir arkadaşa denk geldim, “Çayını iç de öyle git,” eylemine dedi. Çay içmek için kahveye oturdum. Kadıköy nasıl olsa yakın dedim bir de, yetişirim her şekilde.
Sabah daha 10-11 gibiydi, haber geldi bize. İsmimiz aynı olduğu ve sendikalı olduğum için ben olduğumu düşünmüş herkes. Tersaneye ve eve gitmiş polis. Çok geçmeden kahveyi birisi aradı, yanında kim varsa Kadıköy’e geçsinler, Hasan Albayrak vurulmuş demişler kahveciye. Kahveci bize öyle demedi ama, “Göztepe Hastanesi’ne gidin, bizim mahalleden vurulan yaralılar varmış,” dedi.
Adli Tıp
Topkapı arabaları Bostancı’da durmuyordu o zaman, yön değiştirmişti. Ta Kavacık’a kadar gittik, taksi tutup Göztepe Hastanesi’ne gittik ve orada öğrendik Hasan’ın vurulduğunu. Polislerle karşı karşıya geldik, göstermediler çünkü bize Hasan’ı.
Polisin biri beni “Çık lan dışarı" deyip itti, başka bir polis “Cenazeniz burada değil, Adli Tıp’a gönderildi,” dedi. Adli Tıp’a gittik işte sonra.
Bizim mahalle, Tuzla İçmeler Mahallesi, zaten politik bilinci yüksek bir mahalle. Herkes sokaklara döküldü haberi alınca. Tabii duyduğumuz öfkenin dışında çok üzüldük, ailecek kahrolduk. Gencecik bir çocuk sonuçta, kabul edilebilecek bir şey değil bu.
Cenaze
Bizi yine aradılar sonra, "Kimse gelmesin cenazeyi almaya, burada kalabalık olmasın" dediler. O zaman mezarlık askeri bölgedeydi, bizim mahalle sınırına kadardı polis denetiminde olan yer.
"Sınırda bekleyin, jandarma verecek cenazeyi" dediler. Pek bir şey olmadı cenazede ama insanlar gergindi, öfkeliydi. Ben de o zaman 25 yaşımdaydım, iyi hatırlıyorum olup biteni.
TIKLAYIN- 1 mayıs '77 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/ 1 Mayıs '77 ve Cezasızlık
Hasan Albayrak, o genç Hasan Albayrak çalışırken sömürüldüğünü, dünyadaki adaletsizliği o zaman fark edip 1 Mayıs’a katıldıysa şu an nasıl bir insan olurdu, bunu çok merak ediyorum. Genç bir adam olarak Hasan Albayrak, mücadelenin içinde daha çok yer alacaktı muhtemelen. Evlenecekti, çocukları olacaktı. Onları da kendisi gibi yetiştirecekti belki. İyi, dürüst, kimseye zararı olmayan bir emekçiydi çünkü Hasan Albayrak.
Pırlanta gibi bir çocuktu
Amcam, yani Hasan’ın babası Düzgün Amcam kendi halinde, işinde gücünde bir insan. Erzincanlıyız biz. Bizi pek rahatsız etmediler Hasan’ı kaybettikten sonra. Kısa bir süre sonra mahkeme süreci başladı.
Gittik şikâyetçi olduk. Dava uzun yıllar sürdü ama şu an ne aşamada olduğunu bilmiyorum. Eski CHP milletvekili Hüseyin Aygün ilgileniyordu davayla.
Amcama "Yeniden açalım dosyayı, zaman aşımına uğramasın" demişti en son, onu biliyorum.
O günden bugüne de düzelen, iyiye giden bir şey olmadı ne yazık ki. Ben hâlâ sendikalıyım, mücadele ediyorum ama gencecik bir çocuğun, pırlanta gibi bir çocuğun öldürüldüğünü gördükten sonra başka şeylerin çok da önemi kalmıyor maalesef.
Şu anda da görüyoruz zaten baskı ortamını, tek adamın dudağından çıkacak sözlere bağlanmaya çalışan yaşamlarımızı, dayatılan yoksulluğu…
Komşusu Hüseyin İldan anlatıyor
Hasan’ın ailesi Kürt-Alevi, demokrat bir aile. Hasan da olağan akışında böyle bir çocuk oldu. İşçiydi Hasan. Vurulduğunu öğrenince tüm mahalle çok üzüldü tabii.
Kent merkezlerinde yapılan kitlesel eylemliklerde ‘96 1 Mayıs’ı bir ilkti belki de. ‘96 1 Mayıs’ı tam da o kareyle hatırlıyorum ben, Hasan’ın vurulduğu ve insanların onu kucakladığı.
İlk görüntü oydu.
Söğütlüçeşme’deki köprünün altında toplanma halinde olan bir kitleydik biz. Tuzla grubu yeni gelmişti, Hasan’ı o kalabalık içerisinde göremedim ama Tuzlalıların çoğu oradaydı.
Biz heyecanla görkemli 1 Mayıs kutlamalarına hazırlanırken polisin insanların üzerine araba sürdüğü ve ateş etmeye başladığı bir an düşünün. O ilk anda vuruldu işte Hasan, ilk vurulan o oldu zaten.
Canımız Hasan
Komşumuzdu Hasan. Küçük bir mahalle burası, Bingöllüler ve Erzincanlıların yoğunlukta olduğu bir mahalle. Örf, adet ve gelenek-görenek olarak hepimiz birbirimize benziyoruz.
Uzun yıllardır aynı mahallede yaşıyoruz ve aynı okullara gidiyoruz, aynı işlerde çalışıyoruz, dolayısıyla aynı ruh hallerine sahibiz.
Şu anki evlerimiz dahi imece usulüyle kendi kurduğumuz evler. Bir kooperatifimiz vardı bir de mahallede, Hasan’ın ailesi kooperatifin kurucularındandı. Hasan, mahalledeki genç arkadaşlar tarafından çok sevilirdi.
Topçuydu
Spor kulüpleri vardı bir tane, orada top oynardı. Kulüpteki arkadaşlarının nasıl üzüldüğünü dün gibi hatırlıyorum.
Cenazesi köye geldiğinde yoğun güvenlik önlemlerine rağmen ona yakışan bir törenle Tuzla Aydınlı Köyüne defnedildi. Aydınlı Köy Mezarlığı’nda yatıyor şu an canımız Hasan. (TY/APK/YK)
* Hasan Albayrak’ın aile ve yakınlarına ulaşmam konusunda yardımcı olan gazeteci, ETHA editörü Semiha Şahin’e teşekkürlerle.
Bu metin Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Bu yayının içeriğinden yalnızca "İPS İletişim Vakfı" sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır. |
1 Mayıs 1996/
İşçi Dursun Odabaş 20 yaşında Kadıköy’de öldü
İşçi Hasan Albayrak 18 yaşında Kadıköy’de öldü
1 Mayıs 1989/ Mehmet Akif Dalcı
1989 yılı ve yılın 1 Mayıs günü Taksim'de/ Sami Evren
İşçi Mehmet Akif Dalcı 17 yaşında Taksim-Tarlabaşı'nda öldü/ Tuğçe Yılmaz
Dalcı'nın cenazesi: Polisin gazetecilere ve herkese ağır saldırısı/ Tuğçe Yılmaz
1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/Tuğçe Yılmaz
Sinema Emekçisi Rasim Elmas 41 Yaşında Taksim'de Öldü
İnşaat İşçisi Bayram Eyi 50 Yaşında Taksim'de
Öğretmen Bayram Çıtak 37 Yaşında Taksim'de Öldü
Liseli Jale Yeşilnil 17 Yaşında Taksim’de Öldü
Öğretmen Kenan Çatak 31 Yaşında Taksim'de Öldü
Öğretmen Ahmet Gözükara 33 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Hikmet Özkürkçü 39 yaşında Taksim’de öldü
Öğrenci-işçi Niyazi Darı 24 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Nazan Ünaldı 19 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Ömer Narman 31 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Ali Sidal 18 yaşında Taksim’de öldü
Hemşire Kıymet Kocamış 25 yaşında Taksim’de öldü
Tezgâhtar Kadir Balcı 35 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Hacer İpek Saman 24 yaşında Taksim'de öldü
İşçi Kahraman Alsancak 29 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hüseyin Kırkın 23 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Ercüment Gürkut 26 yaşında Taksim’de öldü
Polis Nazmi Arı 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mahmut Atilla Özbelen 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hasan Yıldırım 31 Yaşında Taksim’de Öldü
Seyyar Satıcı Hamdi Toka 35 yaşında Taksim’de öldü
Bekçi Mehmet Ali Genç 60 Yaşında Taksim’de Öldü
İşçi Ziya Baki 30 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mürtezim Oltulu 42 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Mustafa Elmas 33 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Sibel Açıkalın 18 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Diran Nigiz 34 yaşında Taksim’de öldü
1 Mayıs 1977 & Cezasızlık
Fehmi Işıklar: 1 Mayıs'77 12 Eylül için bir hazırlıktı
Kani Beko: “Katilleri bulamazsanız, şaibeyi ortadan kaldıramazsınız”
Süleyman Çelebi: "1 Mayıs 1977 Katliamı yapanların yanına kâr kaldı”
Emel Ataktürk: Haysiyet meselesi olarak hatırlamak ve cezasızlıkla mücadele
Nejla Kurul: Gerçekler neden ve kimlerce gizleniyor?
Tuğçe Yılmaz: 43 yıl önceki katliamın izini sürmek
Arzu Çerkezoğlu: Unutmamak, unutturmamak yaşamsal bir mücadele alanı
Tuğçe Yılmaz: Yargılanamayan 1 Mayıs 1977’nin mahkeme yılları