Yazının İngilizcesi için tıklayın
Türkiye Maden İşçi Sendikaları Federasyonu kurulduktan sonra hızla örgütlenmişti. 1969 yılı itibari ile federasyona bağlı 34 sendika, 70 bin işçi bulunuyordu. Çalışma Bakanlığı kayıtlarına göre, federasyona üye işçi sayısı 1977'de yılında 100 bin üyeyi aşmıştı.
Ziya Baki de o 100 bini aşkın üyeden biriydi. Uzel Fabrikası’nda çalışıyor ve traktör montajla ilgileniyordu.
1947 doğumlu, Samsun, Bafralı bir işçiydi.
Taksim’de hayatını kaybettiğinde 30 yaşındaydı.
Otopsi raporlarına göre ölüm nedeni künt göğüs ve kafa travmasına bağlı, kaburga kırıklarına bağlı olarak gelişen mekanik asfiksi.
Murat Tokmak anlatıyor
2011'de kaybettiğimiz, Maden-İş Sendikası genel başkanlarından ve DİSK genel sekretereleirnden Murat Tokmak ise 2007’de Radikal’de yayımlanan bir söyleşide üç Uzel işçisinin ölümünü anlatıyordu.
"Panzerlerin siren sesleri duyulunca ortalık iyice karıştı ve bağrışmalar, dağılmalar oldu. Yatarken bizim kortejin arka bölümünü kollayan güvenlikçilerden Uzel işçileri Hasan Yıldırım, Kahraman Alsancak, Ziya Baki ve Hüseyin Turan’ı gördüm.
"Yere yatmalarını söyledim. Birisi ayaktaydı. Vurulup düştüğünü görünce, köşeye çekmek için ayağımı uzattım. Bu esnada ikinci kurşunu yedim ve iyice ağırlaştım.
"Kendimi toparlamaya çalışırken, ayak bileğimi tutan arkadaşın elini bıraktığını hissettim. Öldüğünü anladım. Birkaç kurşun yemişti çünkü.
"İleriye doğru emeklerken Kahraman Alsancak ve Ziya Baki’nin de öldüğünü gördüm. Yere yatmış kendilerini koruyorlar zannediyordum, halbuki ölmüşler."
Ziya Baki’yi o dönem aynı sendikada görev aldığı arkadaşları Mehmet Ali Kılıç ve Rıza Durak’tan dinliyoruz.
Arkadaşı Mehmet Ali Kılıç anlatıyor
Ben 1945, Urfa doğumluyum. Küçük yaştan itibaren Adana’da pamuk tarlalarında çalıştım. 1968’de çalışmak için İstanbul’a geldim ve hemen akabinde DİSK’e bağlı Türkiye Maden-İş Sendikası’na üye oldum. İlk ve son işyerim Uzel fabrikasıydı.
1974-75’e gelindiğinde Uzel’de işçi temsilcisi oldum. Maden-İş Sendikası 1. Bölge Onur Kurulu Başkanlığı ve Genel Merkez Onur Kurulu üyeliği yaptım.
77 1 Mayısı’nda bizim komiteden üç arkadaş öldürüldü. Üçü de Uzel işçisiydi. Hasan, Ziya ve Kahraman. Hasan ve Ziya ünite temsilcisi, Kahraman da sendika militanıydı.
Ziya, Bayrampaşa’da oturuyordu.
Yanımızda düştüler
77’de Maden-İş adına mitingde görevliydim. Ziya Baki, Hasan Yıldırım ve Kahraman Alsancak yanımızdaydı. Yanımızda düştüler. Hatta biri benim kolumdaydı.
Çalışkan biriydi Ziya. Her eylemde yerini alırdı, zaten sendikada da önemli bir görevi vardı.
Biraz dik kafalıydı, Karadenizli asiliği vardı.
Şöyle anlatayım, aklına yatmayan bir şey olursa bizimle o konu hakkında tartışırdı ama bizi ikna etmek üzerine tartışırdı hep. Ziya öyle değil, böyle desek de; o söylediğimiz doğru da olsa kendi bildiğini okurdu.
Gözükaraydı
Onun doğrusu oydu çünkü. Yanlış da olsa sonuna kadar savunurdu düşüncesini. Bunları şimdi gülerek hatırlıyorum.
Politik konularda asabiydi tabii, çabuk sinirlenirdi. Kalkar gider, sonra yanımıza gelir nabzımızı ölçerdi, ona kızdık mı diye. Böyle de samimiydi.
Kararlıydı Ziya. Gözükaraydı. Her eylemde en önde olur, yapılacak ne iş varsa önce o görev almak isterdi.
43 yıl sonra
1 Mayıs 77’den sonra ailesini ziyarete gittim. Gayet hoş karşıladılar beni, hatta bir gece evlerinde misafir oldum. Ama sonra kendi siyasi faaliyetlerim nedeniyle yurt dışına çıkmak zorunda kaldım. O arada da aileyle bağlantım koptu.
43 yıl sonra da olsa, sendika dışında anılması benim için gurur verici.
Ziya Baki, Kahraman Alsancak ve Hasan Yıldırım özelinde, o gün Taksim’de katledilen bütün arkadaşlarımızı saygıyla anıyorum.
Arkadaşı Rıza Durak anlatıyor
Ziya’yla hem aynı işyerinde çalışıyorduk hem de aynı sendikadaydık. Uzel fabrikası traktör montajda çalışıyordu. Yeni evlenmişti; ama çocuğu var mıydı hatırlamıyorum.
Vurularak ölmüştü Ziya da Hasan Yıldırım gibi.
Cenazesini alma sürecinde ailesiyle ilgili bir sorun çıktı. Bu yüzden gidemedik cenazesine.
Ziya Baki’nin ailesi üzüntüyle –bunu normal karşılıyorum tabii– bizi suçladı. “Kardeşimizi oraya siz götürdünüz,” dediler. Ziya’nın bir kardeşi de polismiş, onu çok zor yatıştırdık; fakat dediğim gibi mezarlığa gidemedik.
Ailesi bizden kimseyi istemedi. Samsun’a götürdüler cenazeyi, Ziya’nın memleketine.
Ben Ziya’yı çok tanımıyordum ama nasıl emektar bir arkadaşımız olduğunu iyi biliyorum. Kimsenin ondan kötü bahsettiğini işitmedim. (TY/APA)
Bu metin Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Bu yayının içeriğinden yalnızca "İPS İletişim Vakfı" sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır. |
TIKLAYIN - bianet'ten 1 Mayıs 77 Kayıplarının Yakınlarına Çağrı: Bizi Arayın
|
1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/Tuğçe Yılmaz
Sinema Emekçisi Rasim Elmas 41 Yaşında Taksim'de Öldü
İnşaat İşçisi Bayram Eyi 50 Yaşında Taksim'de
Öğretmen Bayram Çıtak 37 Yaşında Taksim'de Öldü
Liseli Jale Yeşilnil 17 Yaşında Taksim’de Öldü
Öğretmen Kenan Çatak 31 Yaşında Taksim'de Öldü
Öğretmen Ahmet Gözükara 33 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Hikmet Özkürkçü 39 yaşında Taksim’de öldü
Öğrenci-işçi Niyazi Darı 24 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Nazan Ünaldı 19 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Ömer Narman 31 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Ali Sidal 18 yaşında Taksim’de öldü
Hemşire Kıymet Kocamış 25 yaşında Taksim’de öldü
Tezgâhtar Kadir Balcı 35 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Hacer İpek Saman 24 yaşında Taksim'de öldü
İşçi Kahraman Alsancak 29 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hüseyin Kırkın 23 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Ercüment Gürkut 26 yaşında Taksim’de öldü
Polis Nazmi Arı 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mahmut Atilla Özbelen 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hasan Yıldırım 31 Yaşında Taksim’de Öldü
Seyyar Satıcı Hamdi Toka 35 yaşında Taksim’de öldü
Bekçi Mehmet Ali Genç 60 Yaşında Taksim’de Öldü
İşçi Ziya Baki 30 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mürtezim Oltulu 42 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Mustafa Elmas 33 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Sibel Açıkalın 18 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Diran Nigiz 34 yaşında Taksim’de öldü
1 Mayıs 1977 & Cezasızlık
Fehmi Işıklar: 1 Mayıs'77 12 Eylül için bir hazırlıktı
Kani Beko: “Katilleri bulamazsanız, şaibeyi ortadan kaldıramazsınız”
Süleyman Çelebi: "1 Mayıs 1977 Katliamı yapanların yanına kâr kaldı”
Emel Ataktürk: Haysiyet meselesi olarak hatırlamak ve cezasızlıkla mücadele
Nejla Kurul: Gerçekler neden ve kimlerce gizleniyor?
Tuğçe Yılmaz: 43 yıl önceki katliamın izini sürmek
Arzu Çerkezoğlu: Unutmamak, unutturmamak yaşamsal bir mücadele alanı
Tuğçe Yılmaz: Yargılanamayan 1 Mayıs 1977’nin mahkeme yılları