Yazının İngilizcesi için tıklayın
1952 doğumlu hemşire Kıymet Kocamış, Üsküdar Zeynep Kâmil Hastanesi’nde çalışıyordu.
1976’da bir subayla evlendi. Kıymet Hemşire, 1 Mayıs 1977’de hayatını kaybettiğinde dört aylık gebeydi.
Otopsi raporuna göre Kıymet Kocamış’ın ölüm nedeni karın ve göğüs tazyikine bağlı mekanik asfiksi. Vücudun dış kısmında tespit edilen sathi sıyrık ve ekimozların şahsın yere düşmesi veya düşürülmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği yazıyor.
Kadriye mi Kıymet mi?
Kıymet Kocamış’la ilgili bir bilgiye ulaşmak benim için hayli zordu. İsmi, DİSK’in listesinde ve diğer tüm listelerde “Kadriye Duman” olarak geçiyordu. Parantez içine alınan ismi ise Kıymet Kocamış’tı. Yani Bozcaada’da bilinen ismi. Kimse Kadriye olarak tanımıyor onu. Bozcaada’nın yerel gazetelerinde çıkan haberlerin hepsi yine Kıymet Kocamış ismiyle verilmiş.
Araştırmaya bu isimle devam edince “Kıymet, komünist miydi? Anarşist miydi Kıymet? Kıymet eylem mi yapıyordu Taksim Meydanı’nda?” başlıklı bir yazıya denk geldim ve hayli etkilendim. Küçük bir yer olan Bozcaada’da Kıymet Kocamış’ın 1 Mayıs 1977’de hayatını kaybetmiş olmasının üzerine epey konuşulmuş. Ne olmuş, nasıl olmuş, neden ölmüş, sendikalı mıymış?
Mezar düzenlemesi
Kocamış ailesi zorluklarla kızlarının cenazesini alıp Bozcaada’ya taşımış ve sessizce toprağa vermiş. Bozcaadalıların kendi aralarındaki bir sohbette, Ada’da 1 Mayıs 1977’de ölen bir hemşire olduğu bilgisine ulaşılmış. Hikâyenin bu kısmını aktaran Nejat Işık, Türkan Işık ve Azize Karabıyık’a teşekkürü borç bilirim. Aynı şekilde Kıymet Hanım’ın ablası Nimet Biçer’e ve çocuklarına ulaşmam konusundaki yardımları için de.
Bundan sonraki süreç Kıymet Kocamış’ın mezarının düzenlenmesi şeklinde ilerlemiş. Ortaklaşa bir mezar yapılmış Kıymet Hanım’a. Mezar taşını ressam Cemil Onay çizmiş, seramikçi Nur Sütçü işçiliği üstlenmiş, bir inşaat şirketi ise gerekli malzemeyi temin etmiş.
Anma
O günden sonra her 1 Mayıs’ta Kıymet Hanım’ın mezarına yürümüş Adalılar. Başta 10-15 kişi olan kortej, 2013’te DİSK Çanakkale temsilciliğinden işçilerin katılımıyla 100 kişiyi bulmuş. Bozcaada Belediye Başkanı Akan Can Yılmaz ise ailenin yaşadığı sokağa “Kıymet Kocamış Sokağı” adını vermiş.
Sağlık sorunları nedeniyle ablası Nimet Biçer’le görüşemesem de Kıymet Kocamış’ı annesinden dinleyen ve onu çocukluk anılarından hatırlayan yeğeni Nurcan Kunt’tan dinledim. Nurcan hanım, teyzesi Kıymet Kocamış öldüğünde 6 yaşında imiş.
Yeğeni Nurcan Kunt anlatıyor
Teyzemin ismi 1 Mayıs 1977’de ölenler listesinde Kadriye Duman olarak geçiyor ama Bozcaada’da herkes onu Kıymet diye bilir. Kıymet Kocamış. Duman da zaten evlendikten sonra aldığı soyadı.
Kıymet Teyzemi anlatmak benim için zor. Hepimiz için zor. Tam bir yıkım ailemiz için onun kaybı. Çok mutlu bir yaşamı vardı çünkü teyzemin. İstediği gibi, tabii uzun mücadeleler sonucunda okuyabilmiş ve istediği mesleği eline almış, hemşire olmuştu. Alınyazısı o gün teyzemin orada hayatını kaybetmesi.
Ailenin tek okuyanı
Şöyle hatrımda kaldı benim: Çok güler yüzlü, tatlı dilli, hatırnaz, muhabbetli ve şakacı. Annem hep anlatır, üzüntü ve kederden kaçınır, kendi güldüğü gibi annemleri de güldürmeye çalışırmış. Şakalar yaparmış onlara sürekli, herkese bir lakap takarmış.
Annemler üç kız kardeş ama ailenin tek okuyan çocuğuydu teyzem. Dedem çiftçilikle uğraştığı için ancak gücü yetmiş, sadece onu okutabilmiş. Bir de tabii dönemin şartları. Kız çocukları okumaz, okuyup da ne olacak gibi bir yaklaşımı da varmış dedemin. Annem bu yüzden okuyamamış zaten. O da öğretmen olmak istiyormuş, olamamış. Teyzem ne yapmış etmiş okumuş ama. Annem hep der, “O ulaştı istediğine”. Çok mücadele etmiş ama buna ulaşabilmek için.
Cesurdu
Sanırım teyzemin bu başarılarının arkasında, yani küçücük bir yerde yaşamasına rağmen o dönemde buradan çıkıp hemşire olarak İstanbul’a gitmesinde, cesur olmasının büyük payı var. Korkmazmış, öyle pek bir korkusu yokmuş. Cesurdu. Ben bir şekilde başaracağım deyip okumuş ve Ada’dan çıkmış.
Çanakkale Sağlık Meslek Lisesi’nde okudu teyzem. Oradan mezun olunca da İstanbul’a tayini çıktı ama maalesef uzun bir çalışma süresi olamadı. 5-6 yıl çalışabildi. Sonra uzun bir nişanlılık, kısa bir de evlilik geçmişi oldu. Gebeydi bir de teyzem vefat ettiğinde, bebek bekliyordu.
O gün eniştemle birliktelermiş ama biz teyzemin vefatından sonra hiç görmedik onu.
Eşi hiç gelmedi
Anneannem ve dedemi en çok üzen şeylerden biri de bu oldu. Teyzem vefat ettikten sonra bir daha hiçbir şekilde gelmedi enişte. Çocuğunu taşıyordu teyzem sonuçta onun ve severek evlenmişlerdi. Nikâh için buradan ailecek gitmiştik. Bizi götürmek istememişti annemler ama ben çok ağladım gitmek için. Teyzemi çok seviyordum çünkü. Ve teyzem o çarşı-pazar telaşında bile elimden tutup gezdirmişti beni. Güzel, yokuşun başında bir evleri vardı.
Çok yardımsever, iyi bir insandı. Dedem ve anneannem Bozcaada’da çiftçilik ve bağcılıkla uğraştıkları için, annemle teyzem bu işlerde çok çalışmış. Ama teyzem bir fırsatını bulur kaçarmış hep işten, annem gülerek anlatır bunu. Küçükler daha çok sevilir ya, onu da fırsata çevirirmiş. Arkadaşlarının yanına kaçarmış. Annem de kimse ona kızmasın diye onun işlerini de üstlenirmiş. Zaten çok iyi geçiniyorlardı annemler, kavga ettiklerini hatırlamıyorum hiç. "Tüm muzipliklerine katlanırdım, her şeyden kaytarırdı, zılgıtı da ben yerdim, olan bize olurdu ama canımdan çok severdim onu" der annem hep.
Maaşını bize harcardı
Çok ilgili de bir insandı. Annemle ve diğer teyzemle olan bağını hiç koparmadı. İstanbul’a gitti ama onlara sürekli mektup yazdı. Hep ailesini düşünen, kendimi kurtardım ama onlara da yardımcı olmalıyım derdinde olan bir insandı. Çok kazanmazdı ama herkese yetmeye çalışırdı. Çok iyi hatırladığım bir şey var: Her geldiğinde bize birer hediye getirirdi. Hediyesiz gelmezdi. Bana da hep bebek getirirdi. Bir keresinde de manto almıştı. O mantoyla bir fotoğrafım var. İşe başladıktan sonra maaşının çoğunu anneanneme ve dedeme harcadı. Dolaşmaya gittikleri zaman anneannemi de dedemi de giydirirdi. Her zaman bizi sevindirecek bir şeyler yapmaya çalışırdı.
1 Mayıs 1977
1 Mayıs’a tesadüfen gidiyor teyzem. Pazar gezmesi. Kazancı Yokuşu’na yakın bir evde oturan Bozcaada’dan bir arkadaşları var, onu ziyarete gidiyorlar eşiyle. Gençliklerinden beri birbirlerini tanıdıkları için, İstanbul’da da bulmuşlar birbirlerini ve görüşmeye devam etmişler. Evine gittiği arkadaşı da Bozcaalı yani, gelin olarak gitmişti o da İstanbul’a.
O gün oturmuşlar, muhabbet etmişler, çaylarını içmişler. Dönüşte ise kalabalığı görmüşler. Ama bir şey olur mu diye düşünmemişler ve yürümeye devam etmişler. Onlar kalabalığın içine girdikten kısa bir süre sonra bir şekilde panik havası oluşmuş. Hatta o gün orada Bozcaadalı bir arkadaşını daha görmüş teyzem. Arkadaşı “Kıymet buradan çıkın, kötü şeyler olacak,” demiş. Bir sokağa girmişler, çıkamamışlar. Diğer sokağa girmişler, çıkamamışlar. Çıkmak istemişler ama çıkamamışlar. Kalabalığın arasında sıkışmışlar. Herkes kaçışmaya başlayınca teyzem yere düşmüş. Eniştem de yaralanıp başına darbe aldığı için teyzemi kaldıramamış.
Tesadüfen oradaydı
Tamamen tesadüf o gün teyzemin orada olması. Biz ailecek 1 Mayısları kutlarız, saygı duyarız. İşçi bayramı sonuçta. Ama teyzem o gün o motivasyonla orada değildi. Sendikalı da değildi, örgütlü de değildi. O yüzden ailesi dışında kimse anlatamaz size teyzemi. Bir de Bozcaadalılar işte. Bizi bilen, tanıyan insanlar.
Kendini yeni kurtarmıştı
Cenaze köye geldikten sonra ise büyük bir kaos oldu. Küçük yer sonuçta, herkes bir şey söyledi. Ama herkes çok üzüldü.
Anneannemin hayatı teyzemin vefatından sonra hiçbir zaman eskisi gibi olmadı. Toparlayamadı maalesef. Bazı hastalıkları meydana geldi. Ada’da da sendikalı mıymış, orada ne işi varmış tarzında konuşulduğu için anneannem daha da üzüldü. Arkadaşları anlattı bilinçli bir şey olmadığını, pazar günü birlikte program yaptıklarını. Zaten şu an Ada’da her 1 Mayıs’ta anılıyor teyzem. Mezarına yürüyüş düzenleniyor.
Annem ise hâlâ mezarlığa gidince üzülüyor. Küçük kardeşinin ondan önce hayatını kaybetmesi onun için çok sarsıcı.
1 Mayıs 1977’den önce teyzemin ve hepimizin çok mutlu bir hayatı vardı. Keşke olmasaydı. Hayatı yarıda kaldı. Halbuki kendini yeni kurtarmış, Ada’dan yeni çıkmıştı... (TY/APA)
TIKLAYIN - bianet'ten 1 Mayıs 77 Kayıplarının Yakınlarına Çağrı: Bizi Arayın
|
1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/Tuğçe Yılmaz
Sinema Emekçisi Rasim Elmas 41 Yaşında Taksim'de Öldü
İnşaat İşçisi Bayram Eyi 50 Yaşında Taksim'de
Öğretmen Bayram Çıtak 37 Yaşında Taksim'de Öldü
Liseli Jale Yeşilnil 17 Yaşında Taksim’de Öldü
Öğretmen Kenan Çatak 31 Yaşında Taksim'de Öldü
Öğretmen Ahmet Gözükara 33 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Hikmet Özkürkçü 39 yaşında Taksim’de öldü
Öğrenci-işçi Niyazi Darı 24 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Nazan Ünaldı 19 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Ömer Narman 31 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Ali Sidal 18 yaşında Taksim’de öldü
Hemşire Kıymet Kocamış 25 yaşında Taksim’de öldü
Tezgâhtar Kadir Balcı 35 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Hacer İpek Saman 24 yaşında Taksim'de öldü
İşçi Kahraman Alsancak 29 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hüseyin Kırkın 23 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Ercüment Gürkut 26 yaşında Taksim’de öldü
Polis Nazmi Arı 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mahmut Atilla Özbelen 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hasan Yıldırım 31 Yaşında Taksim’de Öldü
Seyyar Satıcı Hamdi Toka 35 yaşında Taksim’de öldü
Bekçi Mehmet Ali Genç 60 Yaşında Taksim’de Öldü
İşçi Ziya Baki 30 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mürtezim Oltulu 42 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Mustafa Elmas 33 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Sibel Açıkalın 18 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Diran Nigiz 34 yaşında Taksim’de öldü
1 Mayıs 1977 & Cezasızlık
Fehmi Işıklar: 1 Mayıs'77 12 Eylül için bir hazırlıktı
Kani Beko: “Katilleri bulamazsanız, şaibeyi ortadan kaldıramazsınız”
Süleyman Çelebi: "1 Mayıs 1977 Katliamı yapanların yanına kâr kaldı”
Emel Ataktürk: Haysiyet meselesi olarak hatırlamak ve cezasızlıkla mücadele
Nejla Kurul: Gerçekler neden ve kimlerce gizleniyor?
Tuğçe Yılmaz: 43 yıl önceki katliamın izini sürmek
Arzu Çerkezoğlu: Unutmamak, unutturmamak yaşamsal bir mücadele alanı
Tuğçe Yılmaz: Yargılanamayan 1 Mayıs 1977’nin mahkeme yılları