Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Hem okuyor hem de bir fabrikada işçilik yapıyorduk. Niyazi de benim gibi oradan kazandığı parayla hayatını idame ettiriyordu. Kendi ayakları üzerinde durduğu bir dünya kuran ve o dünyayı değiştirmeye çalışan bir devrimciydi. Onu bugün bile özlüyorum.” Arkadaşı Ali Çetin
“Yapanlar belli, kimden hesap soracaksın. Hükümet yaptırdı. Niyazi hâlâ içimizde yaşıyor. Giden gelmedi ama yapacak bir şey yok. Yapacak bir şey yok. Dava şansı yok. Hesap sorma şansı yok. Olan oldu. Olanlar oluyor.” Ağabeyi Erol Darı
Niyazi Darı 1953’te Alanya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Alanya’da tamamladı.1975’te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümü’nü kazandı. Ülkü Ocakları'nın işgal altındaki okuluna devam edebilmek için Devrimci Gençlik saflarında mücadele etti.
Alanya’da sol görüşlü olmasıyla bilinen Mısırlıoğulları ailesinden. Babası diğer çocuklarını okutamadığı için altı çocuğun üçüncüsü Niyazi'yi özellikle okutmak istedi, bu konuda ağabeyi de ona çok destek oldu.
Sol bek
Niyazi Darı güreşi çok seviyor, Antalya Amatör Ligi’nde mücadele eden Alanya Kale Gençlikspor’da 3 numaralı sol bek olarak forma giyiyordu.
1 Mayıs 1977’de, Ankara’dan TÜM-DER’lilerle [Tüm Memurlar Birleşme ve Dayanışma Derneği] birlikte İstanbul’a gitti. Devrimci Yol pankartının arkasında yerini aldı. Taksim’de yaşamını yitirdi.
Haberi radyodan duyan ağabeyi ve akrabaları Niyazi’nin naaşını Alanya’ya getirdi. Polis cenaze törenini engellemeye çalışsa da Niyazi’yi o gün yüzlerce arkadaşı, dostu sloganlarla uğurladı.
Hakkında
Alanya tarihinde görülen en kalabalık törenlerinden biri oldu cenaze töreni.
Niyazi Darı’nın 24 yıllık, kısacık yaşam hikâyesinin peşine düşünce Devrimci Yol dergisinin 1 Mayıs 1977 sonrası çıkan ikinci sayısında hakkında yayımlanan habere ulaştım. bianet'te de Beyza Kural’ın Niyazi Darı’nın ağabeyi Erol Darı’yla yaptığı söyleşi vardı.
O gün alanda kiminleydi, arkadaşları nasıl bir Niyazi Darı anlatacaktı merak ediyordum. Ve zor da olsa, Tuncer Öner vasıtasıyla o dönem Kutlutaş İnşaatı’nda birlikte çalıştığı ve aynı mahallede yaşadığı arkadaşı Ali Çetin’e ulaştım. Teşekkürler.
Ali Bey, kısa da olsa pek çok şeyi paylaştığı, hâlâ çok özlediği yoldaşı, arkadaşı Niyazi Darı’yı anlattı.
İşçi arkadaşı Ali Çetin anlatıyor
Aynı mahallede oturuyorduk, Ankara Seyranbağları’nda. İkimiz de üniversite öğrencisiydik; ama İstanbul Yolu’nda Kutlutaş Makina Sanayii ve Çelik İmalat Fabrikası vardı, aynı zamanda orada çalışıyorduk. Hem okuyor hem çalışıyorduk. Kaynak ustası yardımcısıydık ikimiz de, vasıfsız işçiydik yani.
Ben Devlet Mimar-Mühendislik Akademisi Makine Mühendisliği bölümündeydim. Niyazi, Gazi Eğitim Enstitüsü’nde.
Niyazi’yle 1976 Eylül’ünde tanıştık, 1977’in başlarında da benim çalıştığım fabrikaya aldırdık onu.
Aynı zamanda Maden-İş’te örgütlüydük biz. Niyazi ve ben, işçileri Maden-İş’e üye yapmaya çalışıyorduk. Niyazi’yi tanıdığımdan beri aktif olarak mahallelerde, fabrikalarda, okullarda çalışıyordu. Sosyal ilişkileri son derece iyiydi, girişken bir arkadaştı. Necip bir insandı.
1 Mayıs 1977’e Maden-İş’le gittim ben. Niyazi’ye de bu konuda ısrar ettim ama o, o dönem örgütlü olduğu Devrimci Gençlik’le katılacağını söyledi. Kendi politik örgütüyle gitti.
Coşkulu
Niyazi yukarıdan açılan ateşle öldürüldü. Onların grubu tam oradaydı. Maden-İş grubu ise kürsüye daha yakındı. Hayat sonuçta tesadüflerle dolu tabii ama Niyazi o gün bizimle aynı kortejde olsaydı hâlâ hayatta olabilirdi. Bu tabii ki arkadaşı olarak benim dileğim, bir varsayımım. Böyle olsaydı keşke, diyorsunuz.
Niyazi Taksim'de Maden-İş ve TKP (Türkiye Komünist Partisi) baskınlığına rağmen o gün coşkuyla alandaki yerini almıştı.
1 Mayıs’ın örgütlenmesi sürecinde kendi grubunda hayli aktif bir çalışma yürütmüştü. İnsanları 1 Mayıs’a katılım konusunda ikna etmeye çalışmıştı. Maocu örgütler dışında herkes çok coşkuluydu zaten o gün.
Farklı politik hat
Bizim Niyazi’yle devrime gidecek yol konusunda tartışmalarımız oluyordu ama bugünkü tartışma düzeyinin çok üstündeydi bu tartışmalar.
Birbirimizle tartışıyor, birbirimizi anlamaya ve ikna etmeye çalışıyorduk. Farklı politik örgütlerdendik çünkü. Ama dediğim gibi tartışma sadece aynı yola giden, farklı biçimler tercih eden iki yoldaşın tartışmasıydı.
Gerek mahallede, gerek okulda gerekse Kutlutaş’taki tartışmalarımız hep bu yöndeydi. Maden-İş ve TKP’nin politik hattına yakın olmamakla birlikte onlarla iç içe çalışan ama kendi görüşleriyle aynı görüşte olmadığı insanları etkilemeye çalışan bir tavrı vardı Niyazi’nin
Girişken
Sözlüsüyle beraber ev arıyordu. Onlara bir ev tutmuştuk. Evin bulunduğu mahallede Seyranbağları’nda daha çok sağ görüşlü ve dindar kesimden insanlar yaşıyordu.
Niyazi, ben ve sözlüsü bir gün beraber eve gitmiştik.
O gecekondu evini görmeliydiniz. Eve öyle farklı bir hava katmış, öyle şirin döşemişlerdi ki, dün gibi gözümün önüne geliyor o ev. Niyazi’nin girişkenliğini anlamanız için şunu anlatabilirim.
Eve taşınmalarının üzerinden iki hafta gibi kısa bir süre geçmesine rağmen Niyazi hem ev sahibiyle hem de komşularıyla çok iyi ilişkiler kurmuştu.
Aslında biliyorum zaten Niyazi çok canayakın, sevimli, girişken biri ama o mahallede, bu ilişkileri o kadar kısa bir sürede kurabilmesi çok etkilemişti beni. Kendi grubu içinde de çok farklı bir insandı.
Genel olarak onun grubunda olan insanlar biraz daha kitleden uzak, gençlere daha yakındı. Niyazi’nin orada o insanlarla kurduğu ilişkiyi böyle yönetebilmek herkesin harcı değildi.
Zaten özellikle o mahalleyi tercih etmişti. Biz Kurudere’de oturuyorduk, orası daha çok devrimcilerin kontrolünde olan bir yerdi. “Evi buralarda tutalım,” dediğimde bana, “Ali buralarda da çalışmak lazım, biz oralara gidelim,” demişti.
Cenazede
1 Mayıs’tan sonra cenazesi önce İstanbul’dan Ankara’ya geldi. Ardından sözlüsü, ben ve diğer arkadaşlar, Niyazi’yi defnetmek için memleketi Alanya’ya gittik. Mezarlıkta bir süre bekledik. Denizi gören, çamların arasında bir mezarlık vardı, Niyazi’yi orada sonsuzluğa uğurladık.
Cenaze esnasında da faşistlerin tacizlerine maruz kaldık. Biz slogan atarken yaklaşık 100 metre ilerimizde faşistler vardı, onlar da bize karşı slogan atıyorlardı.
Çünkü Niyazi orada da iyi tanınıyordu. Niyazi’nin ağabeyi “Bir şey yapamazlar,” dedi. Ama biz zaten arkadaşımız öldürüldüğü için üzgünüz, öfke doluyuz. Bir şey yaparlarsa da gereği yapılır, diye düşündük.
Sözlüsü
Sözlüsüyle Niyazi’yi kaybettikten sonra görüşmeye devam ettik. Ama o siyasi çizgisi konusunda Niyazi gibi tartışmaya açık değildi, aynı politik örgüttenlerdi Niyazi’yle. Daha sonra bu nedenlerden ötürü bağımız koptu kendisiyle. İsmini şu anda hatırlayamıyorum ama yüzü bugünkü gibi gözümün önünde.
Gözleri parlayan, son derece güzel bir kadındı. Niyazi de yakışıklı bir arkadaştı. Boyu, posu, bakışları ve gülüşüyle girdiği her ortamda insanların dikkatini çekerdi. Evleneceklerdi zaten, dediğim gibi sözlülerdi.
Niyazi’yle kısa dönem bir arkadaşlığımız oldu; ama o kısa dönemde son derece güçlü bir bağ kurduk onunla. Niyazi politik görüşü olan, olmayan herkesle kolayca ilişki kurardı. Dostça yaklaşırdı insanlara ve onları mücadeleye ikna etmek konusunda bayağı emek harcardı.
Sonsuzluğa gitmiş bir insanın arkasından övgüyle bahsetmek için değil, bütün samimiyetimle söylüyorum ki Niyazi çok farklı bir yoldaştı. Hem bu toplum için, hem de özelinde benim için çok büyük bir kayıp onun ölümü.
O dönemin şöyle bir özelliği vardı. İki kitap okuyan hararetli devrimci tartışmalara girmekte bir beis görmezdi. Ama Niyazi’yle biz çok okurduk. Araştırırdık. Sürekli kendimizi geliştirmeye çalışırdık. Stalin’in, Che’nin kitaplarını okur, oturur üzerine tartışırdık. Öyle güzel bir yoldaştı Niyazi.
Hem okuyor hem de bir fabrikada işçilik yapıyorduk. Niyazi de benim gibi oradan kazandığı parayla hayatını idame ettiriyordu. Kendi ayakları üzerinde durduğu bir dünya kuran ve o dünyayı değiştirmeye çalışan bir devrimciydi. Onu bugün bile özlüyorum.
Ağabeyi anlatıyor
Çok değerliydi. Sadece bizim için değil Alanya için de değerliydi. Alanya lisesindeki hocalar, talebelerce seviliyordu. Herkesi seviyordu, herkese yardım ederdi.
Güreşi çok seviyordu. Alanya Kale Gençlik Spor’da futbol oynuyordu. Sol bekteydi, 3 numaralı formayı giyiyordu.
Bitireceği sene Demirel hükümeti okulu iki seneden üç seneye çıkardı. Bu arada maddi durumlardan dolayı çalışmak zorundaydı. Hem fabrikada çalışıyor hem okuyordu.
Lise arkadaşı anlatıyor
Ankara'dan, Devrimci Yol liderlerinden, dönemin Dev-Genç Genel Başkanı Mehmet Ali Yılmaz Alanyalı hemşerisi, lisede aynı sıralarda okuduğu arkadaşı Niyazi Darı'yı "Devrimci Gençlik hareketi ve mücadelesinin bir sıra neferiydi" sözleriyle anlatıyor.
"Lisede iken sol eğilimli bir arkadaşımızdı. Kazancı Yokuşu’nda katledilen devrimcilerdendi. Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü'nü kazanmıştı."
Gazi Eğitim Enstitüsü MHP'nin yan kuruluşu Ülkü Ocakları'nın militanlarının işgali altındaydı ve kendilerinden olmayanların okula girişine izin vermiyorlardı. O sıra başka fakülte ve yüksek okullarda da yaşanan benzeri işgaller 1. Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti olarak adlandırılan Adalet Partisi (AP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Milli Selamet Partisi (MSP) ve Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) Koalisyon hükümeti destekliydi.
Mehmet Ali Yılmaz, anafikir'deki yazısında, o günlerde "Okula gidemeyen devrimci öğrenciler"in hem hukuk alanında hem de kitlesel mücadeleyle işgale karşı çıktıklarını hatırlatıyor, "Niyazi Darı ve onun gibi mütevazı devrimciler unutulmamalı” diyor.(TY/APA)
Bu metin Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Bu yayının içeriğinden yalnızca "İPS İletişim Vakfı" sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır. |
TIKLAYIN - bianet'ten 1 Mayıs 77 Kayıplarının Yakınlarına Çağrı: Bizi Arayın
|
1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/Tuğçe Yılmaz
Sinema Emekçisi Rasim Elmas 41 Yaşında Taksim'de Öldü
İnşaat İşçisi Bayram Eyi 50 Yaşında Taksim'de
Öğretmen Bayram Çıtak 37 Yaşında Taksim'de Öldü
Liseli Jale Yeşilnil 17 Yaşında Taksim’de Öldü
Öğretmen Kenan Çatak 31 Yaşında Taksim'de Öldü
Öğretmen Ahmet Gözükara 33 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Hikmet Özkürkçü 39 yaşında Taksim’de öldü
Öğrenci-işçi Niyazi Darı 24 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Nazan Ünaldı 19 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Ömer Narman 31 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Ali Sidal 18 yaşında Taksim’de öldü
Hemşire Kıymet Kocamış 25 yaşında Taksim’de öldü
Tezgâhtar Kadir Balcı 35 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Hacer İpek Saman 24 yaşında Taksim'de öldü
İşçi Kahraman Alsancak 29 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hüseyin Kırkın 23 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Ercüment Gürkut 26 yaşında Taksim’de öldü
Polis Nazmi Arı 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mahmut Atilla Özbelen 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hasan Yıldırım 31 Yaşında Taksim’de Öldü
Seyyar Satıcı Hamdi Toka 35 yaşında Taksim’de öldü
Bekçi Mehmet Ali Genç 60 Yaşında Taksim’de Öldü
İşçi Ziya Baki 30 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mürtezim Oltulu 42 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Mustafa Elmas 33 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Sibel Açıkalın 18 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Diran Nigiz 34 yaşında Taksim’de öldü
1 Mayıs 1977 & Cezasızlık
Fehmi Işıklar: 1 Mayıs'77 12 Eylül için bir hazırlıktı
Kani Beko: “Katilleri bulamazsanız, şaibeyi ortadan kaldıramazsınız”
Süleyman Çelebi: "1 Mayıs 1977 Katliamı yapanların yanına kâr kaldı”
Emel Ataktürk: Haysiyet meselesi olarak hatırlamak ve cezasızlıkla mücadele
Nejla Kurul: Gerçekler neden ve kimlerce gizleniyor?
Tuğçe Yılmaz: 43 yıl önceki katliamın izini sürmek
Arzu Çerkezoğlu: Unutmamak, unutturmamak yaşamsal bir mücadele alanı
Tuğçe Yılmaz: Yargılanamayan 1 Mayıs 1977’nin mahkeme yılları