Fotoğraflar: Nurcan Keskin
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ya çocuğunu terket!
Ya asla evine dönme!
Viyan, Mizgin, Leyla, Meyrem, Zozan, Royan'a "Seçimini yap!" dediler. İsimlerini bilmediğim/iz, görmediğim/iz, en az bin kadar çocuğu doğuran kadınlara bu dayatıldı: "Seçimini yap!"
Kadınların çoğu da seçimini yapmış görünüyor: O benim çocuğum!
3 Ağustos 2014
Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) 29 Haziran 2014’te Irak’ın ikinci büyük şehri Musul’u ele geçirdi, 3 Ağustos 2014’te Şengal’deydiler.
Şengal, IŞİD saldırısı öncesi, Ağustos 2014’te 360 bin Êzidînin vatanıydı. 2018 Ağustos’unda Êzidîlerin yüzde 90’ı Şengal’de yaşamıyordu. Yerlerinden edilmişlerdi.
TIKLAYIN- Silopi'deki Ezîdî Kampından Notlar
IŞİD’in 2 bin ila 5 bin 500 arasında Êzidîyi öldürdüğü, 6300 Êzidî erkeğini kaçırdığı, eşleri ve kız çocuklarını organize tecavüz rejimine dahil ettiği, seks kölesi yaptığı tahmin ediliyor. Sonuçta en az 1000 çocuk doğdu.
Bu sayılar uluslararası hak örgütlerinin raporlarından.
Ağustos 2018'de
2018’in Ağustosunda halen 2 bin 500 Êzidî kadın ve kız çocuğunun IŞİD’in elinde olduğu biliniyordu.
Esir alınan kadınlar satıldı, zorla evlendirildi, cinsel şiddete maruz kaldı. Bebekler doğdu.
(Êzidîlerin kutsal saydığı Laleş Tapınağı'ndan kareler)
2016 sonlarına doğru esir kadınlar IŞİD esaretinden kaçıp kurtulup evlerine dönmeye başladılar. Kaçamayanları ailelere para karşılığı verdiler.
TIKLAYIN- Toplumsal Travmayı Belgelemek: Êzidîler ve Soykırım
Cinsel saldırı sonucu doğan bebeklerini bırakmak istemeyen kimi kadınlar, kimliklerini gizliyor kimi de kendilerine yöneltilen suçlayıcı baskılara dayanamayıp çocuklarını yetimhaneye bırakmak ve terk etmek zorunda kalıyorlar. Yetimhaneye bırakılmak zorunda kalınan bazı çocukların anneleri sonraki süreçlerde bıraktıkları çocukları aramaya girişiyorlar..
Aile mi, çocuk mu?
24 Nisan 2019'da Êzidî Yüksek Ruhani Konseyi esaretten dönen tüm kadınların "topluma kabul edileceğini, ancak babaları IŞİD’li olan çocukların topluma kabul edilemeyeceğini" açıklamıştı. Bu karar toplumun büyük bir kesimi tarafından onaylanırken kadınlar açısından yeni bir mücadele alanı oldu.
Babaları İŞİD’li olan çocuklar dışlanıyor, bazen de saldırılara maruz kalıyorlar. Êzidî toplumu bu çocukların annelerini "aile" ve "çocuk" tercihine mecbur ediyorlar.
Bu çocukların geleceği “Günümüzde ‘unutulan ya da görülmeyen çocuklar’ diye bilinen Bosna savaşında cinsel saldırı sonucu doğmuş çocuklar gibi mi olacak?” sorusu da var gündemde.
Hilafet devletini kurmak isteyen İŞİD’in dini hukukunda da tecavüz helaldi. İŞİD militanlarının esaretinden kurtulan çoğu kadını çocuklarını terk etmek istemedikleri için aileleri ve mensubu oldukları toplum farklı bir esaretin çemberine hapsetti.
Êzidî Yüksek Ruhani Konseyi
Êzidî Yüksek Ruhani Konseyi 24 Nisan 2019’da, “IŞİD zulmünden kurtulan tüm Êzidîlerin topluma kabul edileceği” açıklaması yapmıştı. Ancak, açıklama büyük tartışma yaratınca, ikinci bir açıklama geldi: ”Êzidî kadınlarının İŞİD’in cinsel saldırısı sonucu doğan çocukları Êzidî toplumuna kabul edilmeyecekler.”
Êzidî inancına ve Irak vatandaşlık ve mezhep yasalarına göre, çocuğun kimlik kartındaki din hanesine Êzidî yazılabilmesi için, çocuğun anne ve babasının Êzidî soyundan gelmesi gerekiyor.
Tüm daimi üyelerinin erkeklerden oluştuğu Yüksek Ruhani Konseyi’nin ikinci kararı, Êzidî toplumu içinde büyük bir tartışma yaratmada etkili oldu. Karardan sonra babaları İŞİD’li olup Musul Yetimhanesi'ne bırakılan çocukların sayısının arttığı söyleniyor.
Babaları İŞİD’li olan çocuklar Yüksek Ruhani Konseyi'nce Êzidî toplumuna kabul edilirlerse ne olacak? Müslüman mı Êzidî mi? Irak Anayasası bu kapsamda değişmek zorunda mı?
Êzidî kadınlar Ruhani Konseyi kararına ve toplumun baskısına karşı mücadele mi edecek yoksa kaderlerine boyun mu eğecekler?
Irak Kürdistanı'nda Duhok çöllerinde dokuz gün boyunca IŞİD esaretinde geçen beş yıldan sonra dönebilen Êzidî kadınları, belki de kız çocukları demek gerekiyor, yaşadıkları zulmü, esaret yıllarını, savaşla birlikte değişen hayatlarını anlattılar, ben de dinledim.
Şimdi bebeklerinin peşindeler.
Leyla
Eşi dört yıl boyunca esir kalan Leyla'nın özgürlüğü için fidye ödedi. Eve bir buçuk yaşındaki bebeğiyle geri geldi. Ancak eşi ve ailesi, babası İŞİD’li olan çocuğu istemedi.
Bebek yetimhanede, Leyla çocuğunun peşinde.
Meyrem
Meyrem Şengal’in bir köyünde esir alındığında henüz bir kaç günlük evliydi, iki yıllık esaretin ardından bir kızı oldu, kızıyla birlikte Êzidî Evi’ne (Mala Ezdîyân) gittikten bir kaç gün sonra orada İŞİD zindanlarından kurtulan kocasıyla karşılaştı.
Meyrem, eşinin kendisine sağladığı destek sayesinde çocuklarıyla bir arada. Ya akrabaları?
Zozan
15 yaşında olan Zozan 3 Ağustos 2014’te Koço köyü saldırısında ağabeyiyle birlikte esir düştü.
Zozan şimdi Duhok’ta teyzesinin yanında yaşıyor. Altı aylık hamile olan Zozan, “İlk bebeğimi yalnızca beş gün görebildim, ikinci bebeğimden ayrılamam,” diyor.
Viyan
15 yaşındaki Viyan da ailesiyle birlikte esir alındı. Köye baskın yapıldığında annesi iki aylık hamileydi ve bu Viyan'ın annesini son görüşüydü.
Viyan “Tecavüz bebeğine annelik edemezdim ” dedi, çocuğunu terk etti. Laleş’te kutsandıktan sonra akrabalarının yanında kampta yaşıyor.
Rayan
Rayan, iki kız kardeşiyle esir alındı. Ablası Selime’den hala haber yok. Kız kardeşi Fahime Musul’da bıraktığı çocuğunun pişmanlığını yaşıyor, ablası iki çocuğuyla birlikte Suriye’ni El Hol kampında.
Yanıt bekleyen sorular
Êzidî toplumunda yalnızca radikal kesim değil toplumun çoğunluğu çocukların terk edilmesinden yana. Dolaştığım her yerde konuştuğum insanlar böyle diyorlar. İstisna yok gibi.
Doğurdukları bebeklerini bırakmak istemeyen ve sık sık kamp değiştiren kadınların yanı sıra bebekleriyle ülke dışına çıkanlar da var.
İçe dönük bir yapı üzerine kurulu Êzidî toplumunda savaşın tüm yıkıcılığının ardından “özgürlüklerine kavuşan kadınları nasıl bir gelecek bekliyor?”
Kadınların çocuklarını terk etmek dışında başka bir şansı olamaz mı?
Yüksek Ruhani Konseyi’nin Êzidî topluluğu içindeki etkisi düşünüldüğünde, alınacak yeni bir kararla Leyla ve onun gibi çok sayıda kadının ve çocuklarının akıbeti değiştirilemez mi?
Erbil ve Duhok'ta
Bu dizide 13 çadır kentten dördüne yaptığım ziyarette konuştuğum kadınların dayanması zor hikayelerini paylaşacağım. Musul Yetimhanesi bu konunun kilit yerlerinden biri. Ancak, Irak vizemin olması Musul'a girebilmeme yetmeyince Musul Eyalet Meclisi Çocuk ve Kadın Daire Başkanı Sakine Muhammet Yunus ile Erbil’de buluştuk.
Sakine Muhammed Yunus ile de yetimhaneyi, yetimhanede kalanları, yetimhaneden geçenleri ve belirsiz gelecekleri konuştuk.
Son olarak da, savaşın hemen ardından Irak Sağlık Bakanlığı ile bir çok uluslararası kurumun Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) desteğiyle kurduğu Kadın ve Kız Çocuklarını Kurtarma ve Destekleme Ofisi'nin Genel Koordinatörü ve Duhok Üniversitesinden çatışma, barış ve ihtilaf çözümü alanında uzman araştırmacı Khidher Domle ile görüştüm.
Domle de yanıt bekleyen soruları, toplumun durumunu paylaştı, yorumladı.
Êzidî Kadınlar Anlatıyor: O Benim Çocuğum'la bianet'te yedi gün birlikteyiz.
Herkese teşekkürlerle.
(NK/APA)
Êzidî Kadınlar Anlatıyor: O Benim Çocuğum
Pazartesi bianet'te: O Benim Çocuğum
Zozan'a Ailenin Şartı: Doğacak Bebek Yetimhaneye Gidecek
Meyrem: Uzaklara Gitmekten Başka Çare Yok
İki Kardeş Fahima ve Rayan ile Kuzen Seher
Leyla: Beni Hala Ayakta Tutan Oğlumu Görme Umudu