Diyarbakır'da erken gelen ılık bir bahar havası. Tarihi Ongözlü Köprü'nün üzeri cıvıl cıvıl. Hafta sonları kent sakinlerinin yanı sıra yerli turistlerin akınına uğrayan köprü gelin-damat adaylarının da fotoğraf çekimi için kullandıkları cazip bir mekan. Davul-zurnanın sesi Dicle Vadisini inletiyor. Hal böyle olunca müziğin ritmine dayanamayıp halay çekenler de eksik olmuyor.
Geçtiğimiz cumartesi günü aynı ritüel devam ederken, bu kez yaklaşık 30 çift köprü üzerinde dans etmeye başlıyor. Fakat halay değil, Türkiye'de çarliston olarak da bilinen swing dansı yapıyorlar. Şaşkın ve meraklı gözlere aldırmaksızın eğlenceli ve akrobatik hareketlerle dans eden çiftler çevrenin ilgisini çekiyor. Davul zurna eşliğinde danslarını tamamlayan gençlerin yanına gelen bir kişi "Erzurum'dan misafirlerimiz gelmiş, onlar için de bir halay çeker misiniz?" diye sipariş veriyor. Başlıyorlar gülmeye. Sözünü ettiğimiz dansçılar İstanbul'dan ve İzmir'den gelerek Diyarbakır'daki ekiple birlikte swing dansına gönül verenler.
Genel isim olarak swing olarak adlandırılan Lindy hop, 1930’lu yıllarda ABD'yi ve dünyayı kasıp kavuran swing müzikleriyle yapılmış Newyork, Harlem kökenli bir dans türü. Şimdilerde bu dans Diyarbakır’da Swing Amed tarafından yapılıyor. Buraya nasıl mı geldi? Bir bakalım hikayesine.
Swing İstanbul’un kurucusu Hakan Durak, Afrika kökenli bu Amerikan jazz dansıyla 10 yıl önce İzlanda’da makine mühendisliği yaparken tanışıyor. Tango, salsa kurslarına giderken bir hocasının “Bunlar hep Swing danslardır” sözü üzerine, ‘Swing nedir?’ diye internetten araştırdığında Lindy hop dansını buluyor. O gece sabaha kadar youtube’dan dansı izliyor ve işyerine hasta olduğunu söyleyerek, rapor alıp, ertesi gün akşama kadar izlemeye devam ediyor. Bu dans hayatında bir dönüm noktası oluyor, çünkü bir sonraki hafta istifa ediyor. İzlanda, Almanya, Hollanda, İspanya, İngiltere'de workshop yapıyor. İsveç’e taşınarak özel ders alıyor. Türkiye'de ilk defa 2008’de İstanbul'da Lindy hop ile ilgili dersler vermeye başlıyor. İstanbul'da 600’e yakın öğrenciye ulaşıyor.
Nazlı Ilgın Barutçu ile birlikte bu dansı Türkiye’ye yaymaya çalışıyor. Diyarbakır’dan başlamak istiyorlar ancak kentteki olaylar nedeniyle bu planları sekteye uğruyor. Geçtiğimiz Ekim ayında Diyarbakır’a gelerek 25 kişiye ulaşıyorlar. İki haftada bir Barutçu ile birlikte Diyarbakır’da dans dersleri veriyorlar. Çeşitli kafelerde workshop düzenleyen ekip, Dağkapı Meydanı, Diyarbakır Surları, Erdebil Köşkü, Ongözlü Köprü gibi tarihi mekanlarda flash moob yapıyor.
Geçtiğimiz hafta sonu da İstanbul ve İzmir’den gelen 45 katılımcıyla birlikte Diyarbakır’daydılar. Diclekent’teki bir kafede workshop yaptıkları yere gidiyoruz. Jazz müzik eşliğinde, dönem kıyafetleriyle renkli görüntüler veren çiftler durmaksızın, bitmeyen bir enerjiyle dans ediyorlar. Dans arasında nefes nefese kalan katılımcılardan yakalayabildiklerimizle konuşmaya çalışıyoruz.
Diyarbakır’ın mutlu olmaya ihtiyacı var
Eğitmen Hakan Durak, Diyarbakır’ın ilgisinden oldukça memnun. Diyarbakır’da halaydan kaynaklı dansa yatkınlığın olduğunu söylüyor. Negatif bir tepkiyle karşılaşmadıklarını söyleyen Durak, “Ongözlü Köprü’de aileler bebekleriyle birlikte dans etti bizimle. Aslında tüm ülkede biraz daha mutlu olmaya ihtiyacımız var. Çok keyifli bir dans, onun için Diyarbakır'ın da buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden buraya geldik.
Herkes dans edebilir
Eğitmen Nazlı Ilgın Barutçu, 8 yıldır kendisi için bir tutkuya dönüşen swing dansıyla ilgileniyor. Otantik jazz yani solo dans tek başına yapılan bir swing dans çeşidi ama genel olarak verdikleri eğitimin Lindy hop üzerine olduğunu ifade ediyor.
Hakan Durak’la birlikte yurtiçi ve yurt dışında atölyeler verdiklerini belirten Barutçu da asıl mesleği olan makine mühendisliği bırakarak sadece dansla yaşıyor. “Ben daha önce dans etmemiştim, sporla uğraşıyordum ama hiçbir dans çeşidini denememiştim. Diğer danslara göre çok fazla kurallı veya kalıplı bir dans değil, biraz daha özgür ve doğaçlamaya çok açık. Aslında herkes aynı şeyi öğrense bile herkesin birbirinden çok farklı göründüğü bir dans. O yüzden ‘herkes dans edebilir’ diyoruz.
Bağımsız olarak devam ediyorlar
Diyarbakır ve İstanbul ekibini kıyasladığında arada çok fark görmediklerini ifade eden Barutçu, “Kendi içinde herkes birbirinden farklı görünüyor, çok renkli ve yatkınlığı çok yüksek. Kısa sürede çok aşama kaydettik. Hakan, her kurs başlangıcında "Ne de olsa hepiniz halay biliyorsunuz "diye espriyle başlıyor.
“Her gelişimizde çok eğleniyoruz ve geri dönerken üzülüyoruz artık o noktaya geldik.”
Hiçbir çatı olmadan Diyarbakır’a sırt çantalarıyla geldiklerini ve kendilerini destekleyen mekanlarda çok arkadaş edindiklerini anlatan Barutçu, “Bağımsız olarak devam ediyoruz. Buradaki hiçbir kurumla beraber değiliz, eş-dostla beraber başlattığımız bir şey bu. Şu an önceliğimiz Diyarbakır buradaki yerel hocalarımızı yetiştirmek gibi bir amacımız var. Ondan sonra tabi başka yerlere açığız, çok da istiyoruz. Şu an odağımız Diyarbakır olsa da sanırım Van gezisi görünüyor bize.
Öncelikle eğitmen çıkartmalıyız
Mimar, mühendis ve yazılımcıların ağırlıkta olduğu ekipten Swing Amed’in yürütücüsü Murat Arda Uğurlu hayatında hiç dans yokken bir arkadaşı aracılığıyla swingle tanışıyor. Şehrin danstan uzak olmadığını söyleyen Uğurlu, şöyle anlatıyor:
“Bizim kendi oyunlarımız, kendi ritimlerimiz, halaylarımız var. Biz sadece farklı bir şekilde dans ediyoruz. Burada çok düğün salonu var ve her gün yüzlerce insan dans ediyor aslında bunun farkında bile değiliz. Biz burada farklı bir dans öğrenmeye çalışıyoruz. Şehrin atmosferi maalesef hiç iyi olmadı ama’larımız oldukça hep bir şeylerin önüne geçiyor. Hayat devam ediyor. Dans devam ediyor. O atmosferden biraz olsun çıkmaya çalışıyoruz.”
Ongözlü Köprü üzerinde davul-zurna eşliğindeki danslarının ilgi gördüğünü belirten Uğurlu, “Belki davul-zurna daha tanıdık bir melodiydi jazzdan ama sevdiler. Gittiğimiz kafelerde böyle workshoplar yapıyoruz. Onlar da gayet keyifle izliyor ve eğleniyor. En çok çocuklar ilgileniyor.”
Grubun arkadaşlar aracılığıyla kurulduğunu aktaran Uğurlu, “Hiçbir şeyi bir kere de öğrenemiyorsunuz. Öğrenme uzun bir süreç. Burada da daha kalıcı olması için çabalıyoruz. Şimdi bir kafede dans ediyoruz. Bir sonraki adımımız kendi dans stüdyomuzu kurmak olacak. Sonra devam edecek. Önce aramızdan bir eğitmen çıkartmamız lazım.”
Her halay çeken swing yapabilir mi? sorusuna Uğurlu’nun yanıtı şöyle oluyor. “Bence yapar. Çünkü ritim çok benziyor aslında. Halayda da her bir davul vuruşuyla adım atılırken, burada da baterinin her tıslamasıyla adım atılıyor. Çok benzer ve yapabilirler.”
Hiçbir şey için geç değil
İzmir’den gelen Uğur Odabaşı finans sektöründe borsa uzmanı olarak çalışıyor. İlk defa Diyarbakır’a gelen Odabaşı, burada olmaktan çok mutlu olduğunu söylüyor. “Diyarbakır’da böyle bir şeyin yapılması bizi çok heyecanlandırdı. Çok beğendim, otantik bir yapısı da var. Özellikle şehirde gördüğüm kadın ve erkek ilişkilerindeki manzara beni umutlandırdı. Bu dansın şehre güzel bir hava katacağını düşünüyorum.”
Üç buçuk yıldır dans eden Odabaşı, yurtdışında çeşitli festivallere katılmış. “Hayatımın en zorlu dönemlerinde de bu dans hep vardı. Hayatımda keşke daha önce yer almış olsaydı diyorum ama hiçbir şey için geç değil. Burada olmak yurtdışındaki festivaller kadar mutlu etti beni” diyor.
Farklı mekanlarda dans ettiklerinde nasıl karşılandıkları sorusunu Odabaşı şöyle yanıtlıyor, “Genelde bu dansı izleyenlerin yüzünde ilk önce bir şaşkınlık ardından bir tebessüm oluşuyor. Gittiğimiz mekanlarda aniden dansa başlayınca şaşırıyorlar ama ilerleyen dakikalarda yüzlerde bir gülümseme oluşuyor. Bunu fark ettik. Nereye gidersek gidelim, insanlar buna benzer tepkiler veriyorlar. Güzel bir müzik, jazzın güzel bir tarzı. Bununla dans etmek insanların birbiriyle kaynaşmasına da ayrıca güzel bir vesile oluyor. Ben güzel tepkiler gördüm burada. Tekrar gelmeyi çok isterim”
İzmir’de jazz felsefesini ve dansı yaymayı hedefledikleri bir derneklerinin bulunduğunu söyleyen Odabaşı, “İzmir’de kapalı alanlarda veya parklarda, deniz kenarında imkan bulduğumuz her yerde dans ediyoruz.”
Keşke düğünümden önce öğrenseydim
Diyarbakır’da matematik öğretmeni olan Ferda Kaya, yakın çevresindekilerin önce anlayamadıklarını ve devamının geleceğine inanmadıklarını aktarıyor. “Açıkçası ben de bu işi kotaracağımıza çok inanamıyordum ama sayımız kalabalıklaştıkça umudumuz arttı. İstanbul’dan gelen ekiple birlikte farklı mekanlarda dans ettikçe daha iyisini yapacağımıza inanmaya başladım. En kısa zamanda kızkardeşimin düğünü var. Orada yapmak için hazırlanıyorum. 6 ay önce evlendim. Keşke bu dansı öğrendikten sonra evlenseydim. Ben bu kadar olumlu dönüt beklemiyordum ama insanlar çok sevdi. Swinge davul-zurnayla başka bir boyut katmış olduk.”
Hayata dokunan sihirli bir dans
Diyarbakır’da fizyoterapist olarak görev yapan Nilüfer Bozbıyık ise swingi bir eğlence cenneti olarak tanımlıyor. “İçine girdiğiniz zaman zaten hayatınıza sirayet ediyor. Sadece kursa geldiğinizde veya partilerde değil, gerçekten yaşamınıza dokunan sihirli bir dans”.
Swingi hayata enerji veren bir yaşam kaynağı olarak gördüğünü söyleyen Bozbıyık, “Swing danslarının hepsi böyle. Biz bir kısmıyla tanışabildik. Çok kısa bir zaman oldu. İstanbul’dan gelen ekip yıllardır swingle birlikte yaşıyor. Ama biz bile bu kadar kısa zamanda bu güzel şeyin kokusunu almaya başladık”.
Bozbıyık başlamak isteyenlere tavsiye olarak, “Hemen başlasınlar, katılsınlar. Çünkü biz burada zaten çok keyifli vakit geçiriyorduk ama diğer ekip geldi ve ekip kalabalıklaştıkça inanılmaz keyif almaya başladık. Ne kadar büyük bir topluluk olursak o kadar zevk alırız”
Diyarbakır’da “swing yapıyoruz” deyince nasıl tepkiler aldıklarını ise şöyle yanıtlıyor Bozbıyık, “Swing mi? O da ne ya? Tango gibi bir şey mi? diyorlar.”
Parti biterken Swing Amed ekibinin İstanbul ve İzmir grubuna yaptığı sürprizle karşılaşıyoruz. Fonda ‘şemmame’ çalıyor ve Swing Amedliler fabrika ayarlarına geri dönerken, tüm ekip hep birlikte halay çekerek, programı sonlandırıyor. (BD/HK)