Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet
Kadınlara "Buradaki en önemli sorununuz ne?" diye soruyor. Çocuklarla, resim boyuyor.
Kaynarca'da etrafını saran kadınlardan birine soruyorum "En çok hangi yönünü seviyorsunuz Selvi hanımın?"
Yanıt geliyor: "Mutfağı aynı bizim gibi. Konuşması, gülmesi. O bizim içimizden biri..."
Selvi Kılıçdaroğlu, İstanbul Beylikdüzü Belediyesi'nin çocuklara, gıda desteği sağlamak amacıyla düzenlediği "Beslenme Saati" projesi kapsamında Çatalca ve Kırklareli'nde, kadın ve çocuklarla bir araya geldi.
Açıkça yazayım, haber takibine, koruma ordusu, formalite işlemler, aşırı kalabalık ve şatafat içinde "Selvi hanımı ne kadar görebileceğiz? Nasıl haber çıkaracağız?" endişesiyle gittim.
Ne var ki düşündüğüm gibi olmadı.
Peki ne oldu?
Buyurun, Selvi Kılıçdaroğlu ile Çatalca ve Kırklareli ziyaretlerine.
15 Nisan Cumartesi günü Çatalca'nın Kızılcaali, Gökçeali köyleri ile Çatılköyü'nde idik. Selvi Kılıçdaroğlu, burada ilk olarak, marul, turp, maydanoz ve çok daha fazla sebzeyi yetiştiren seralarda çalışan işçi kadınlarla bir araya geldi. Bir sera işçisi kadına sordu "Burada en büyük derdiniz ne?"
Kadın şöyle dedi:
"60 yaşındayım halen burada çalışıyorum, erkeklere muhtaç olmak istemiyoruz."
Selvi Kılıçdaroğlu, CHP'nin "Aile Destek Sigortası" projesini anlattı, "Maaşlar evdeki kadınların hesabına yatacak, evde çalışan kadının da bütçesi olacak" dedi. Sonra ekledi, "14 Mayıs'tan sonra hepsi gerçek olacak inşallah...Sakın maaş kartlarınızı erkeklere vermeyin."
Başka bir serada işçilerle marul topladı Selvi Kılıçdaroğlu, bu kez de kadınlar ona sordu: "Nasıl zor mu marul toplamak?"
"Zor olmaz mı? Zor tabii" dedi.
Kadınlar, bu kez şöyle dedi: "Biz burada çok emek veriyoruz bu bitkileri gelip alan yok. Satın alan da çok ucuza alıyor. Emeğimizin kıymeti yok..."
Selvi Kılıçdaroğlu (@Skilicdaroglu): Asıl bayram yoksul çocuk kalmayınca olacak
— bianet (@bianet_org) April 17, 2023
✍???? Evrim Kepenek (@kepenekevrimm) yazdıhttps://t.co/4X3oGAPse8 pic.twitter.com/4yf8xMw3Wy
Kadınlar: Sesimizi duyurun
Sera işçisi kadınlar anlattı, Selvi Kılıçdaroğlu dinledi, dinledi, dikkat ettim tüm kadınlarla özel olarak ilgilendi. Hiçbir kadının sözünün kesilmesine müsaade etmedi.
Çatalca'da kadınlar, İstanbul'daki bir çok yere meyve sebze gönderdikleri, İstanbul'un sebze sorunun Çatalca sayesinde çözüldüğünü anlattı ancak hepsinin Servi Kılıçdaroğlu'na iletti mesaj şu oldu: "Emeğimiz çok ucuz. Bizim sesimizi duyurun" oldu.
Çatalca'da başka bir durağımızda köy muhtarlığındaki "Anne Çocuk" buluşması oldu. Burada, "Beslenme Saati" projesini anlattı. Bu buluşmada, çocuklarından bazılarının Selvi Kılıçdaroğlu'na "Selvi anne" diye seslenmesi, yetişkinlerin yüzünde gülümsemeye neden oldu.
Koruma ordularının olmadığı, yaklaşık 10 kişilik ekip ve Beylikdüzü Belediyesi Başkanı Murat Çalık ve Zehra Çalık'la birlikte Çatalca'nın bu kez Gökçeali köyüne gittik. Orada da kadın emekçilerle konuşan Selvi Kılıçdaroğlu'na ilgi yoğundu.
Aziz Nesin Vakfı'nı ziyaret
Sonraki durağımız Çatalca'daki Nesin Vakfı oldu. Hatırlarsanız, vakfın hesabındaki paralara el konulmuştu. Vakıf ekonomik sorunlarla baş başa bırakılmıştı. Vakfın Müdürü Süleyman Cihangirlioğlu da bu sorunları anlattı. Ülkedeki ekonomik sorunlardan vakfın da çok yoğun olarak etkilendiğini söyledi.
Depremzede kadın: İki ay geçti, acımız geçmedi
Son olarak ise Çatalca'daki kadınlarla buluşmak üzere, bir köy kahvesinde bir araya gelindi. Onlarca kadınla görüştü yine Selvi Kılıçdaroğlu. Hatay'dan gelen üç çocuk annesi depremzede kadınla özel olarak ilgilendi. Kadın, "Herşeyimiz gitti depremde. Yakınlarımız enkaz altında kaldı, kimse yoktu kimse gelmedi. Deprem üzerinden iki ay geçti, acımız geçmedi, halen daha bizlere destek olan yok. Biz buraya yakınlarımızın yanına geldik, fakat çok sorunumuz var, bundan sonra hayatımız nasıl devam edecek?" dedi.
Selvi Kılıçdaroğlu kadının ellerini tuttu ve "Acınız acılarımız çok büyük. Bundan sonra hep birlikte bu yaraları saracağız" dedi.
Gün boyunca bir "first lady"i adayından ziyade sivil toplum örgütü gönüllüsü gibi kadınları dinleyen, çocuklarla ilgilenen Sevgi Kılıçdaroğlu'nun ilk kez bu kadar üzgün ve çaresiz olduğuna tanık oldum.
Burada bir konuşma yaptı ve şöyle dedi:
"Merhaba sevgili kadınlar ve çocuklar hepiniz hoşgeldiniz. Bu güzel günde burada olmaktan çok memnunum. Burada yurdumuzda sayısı azımsanmayacak kadar yoksul çocuk var. Bunun temel nedeni ailelerin yoksulluğu. Yoksulluktan en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Çocuklara yeterince gıda verememek her anneyi babayı üzer. Çocukların gelişimi ile beslenme arasında bağlantı va. Bizim de amacımız yeterince gıdaya ulaşamayan çocuklar için bu projeyi yaptık. Amacımız, bu durumda olan çocukların sayısını arttırmak değil aksine bu muhtaç ve yoksul çocuk sayısını azaltmak. İnanın o gün bizim bayramımız olacak."
İkinci gün: Kırklareli'ndeyiz
Selvi Kılıçdaroğlu ve ekibi ile birlikte Çatalca'nın ardından ikinci durağımız Kırklareli oldu. İlk olarak Kadın Eli Yöresel Kooperatifi'ni ziyaret etti, kadınlardan bilgi aldı.
Sonrasında taş değirmeni ile ünlü Kaynarca'da tarihi taş değirmenini ziyaret etti. Taş değirmene yürüyerek giden Selvi Kılıçdaroğlu'na yine bölge halkının özellikle kadınların ilgisi çok yoğundu. Bir kadın ille fotoğraf çektirmek istediğini söyledi.
Kendisine sordum, "En çok hangi özelliğini seviyorsunuz Selvi Kılıçdaroğlu'nun?" Kadın, "O bizim gibi, içimizden biri. Ben de Tunceliliyim hem. Çok seviyoruz onu, o bizim canımız" dedi.
Kırklareli'nde son durağımız Ertuğrul Köy Kültür Evi oldu. Burada yöresel kıyafet giymiş kadınlar, kendi yazdıkları şiirlerle ve marşlarla karşıladı Selvi Kılıçdaroğlu'nu.
Bir kadın Selvi Kılıçdaroğlu'na "Hoşgeldiniz canım" diye seslendi, Kılıçdaroğlu'ndan "Merhaba canım" yanıtı geldi.
Abartı bürokrasi yok, koruma ordularının ardından bir kadına sesini ulaştırmaya çalışanlar yok, sözünü o kadının elini tutup söyleyenler var. Çok insani bir noktadan mütevazi, herkesin birbirini gerçekten anlamaya, zaman zaman duymaya çalıştığı buluşmalardı olan biten.
Yine dayanamayıp bir kadınla daha sohbete başlıyorum, "Neden seviyorsunuz Selvi hanımı?"
Kadın, Lüleburgaz Kent Konseyi başkanı Binnur Dinç çıkıyor.
Belli ki bölgedeki ekonomik ve sosyal konulara hakim. "Bizim burada derdimiz çok, kadınların derdi daha çok. Biz 10 kişilik ekip olarak geldik, Selvi hanımı görmeye. Çok seviyoruz onu. Selvi hanımın mutfağı bizim gibi. Evi evimiz gibi. Ev hanımlığını seviyoruz onun, doğal olmasını seviyoruz. Bizim gibi olmasını seviyoruz. O içimizden biri."
Ertuğrulköy'de tarihi eşyaların ve kıyafetlerin olduğu evden ayrılmak üzereyken bir kadın durduruyor bu kez beni. Adı Aynur Arda. Yöresel kıyafetlerinin içinde anlatıyor:
"Biz Selvi hanımı sadece şimdi değil eskiden beri bizden görürüz. Biliriz onu. Mutfağındaki tenceresi ile yemekleriyle o bizim gibi. Alçakgönüllü bak burada da gördüm. Umarım Kılıçdaroğlu kazanacak."
Kırklareli programı da bitiyor. Selvi Kılıçdaroğlu ve ekibine teşekkür edip yanlarından ayrılıyoruz. Akılda yöresel kıyafet giymiş kadınların birbirileri ile yarışırcasına söylediği şiirler kalıyor:
"Ben Cumhuriyet kadınıyım
Seçme seçilme hakkım varken elimde
Susmam son sözümü söylemedikçe..."
(EMK)