Fotoğraf: csgorselarsiv.org/Emre Orman
Haberin Kürtçesi için tıklayın
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı aldı.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan yaklaşık 200 davanın duruşmasından 10’u 28 Nisan Danıştay 10’uncu Dairesi’nde görüldü.
Danıştay’ın, kararın iptal edilmesi yönünde sunulan mütalaa kararı beklenirken diğer duruşmalar için 7, 14 ve 23 Haziran tarihleri belirlendi. Duruşmaların ardından Danıştay kararının açıklanacağı düşünülüyor.
Yarın görülecek (7 Haziran 2022, Salı) 10 duruşmada; Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği, SOL Parti, Hakların Demokratik Partisi (HDP), Malatya, Zonguldak, Çanakkale, Kars, Artvin, Denizli ve Kırklareli baroları yer alacak.
HDP savunma yapacak
HDP Hukuk Komisyonu’ndan avukatlar “Savunmaya Giriş”, “Politik Kısım”, “Tarihsel Kısım”, “Hukuki Kısım” ve “Genel Değerlendirme” olmak üzere 5 alan çerçevesinde savunma yapacak. HDP Kadın Meclisi ve kadın milletvekilleri de duruşmada yerlerini alacak. Davada, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın İstanbul Sözleşmesi'ne dair konuşması bekleniyor.
Savunmadan detaylar
Erkek egemen sistemin kadına yönelik şiddetin temelini oluşturduğundan bahseden “Savunmaya Giriş” kısımda sözleşmenin sadece kadına şiddeti değil; toplumsal cinsiyet eşitsizliği, din, dil, ırk farklılıkları üzerinden kişilerin gördüğü şiddetle de mücadele ettiği vurgulanıyor.
Sözleşmenin devlete görev ve yükümlülük oluşturduğu belirtilerek Kürt bölgelerinde sosyal hayatta ve resmi kurumlarda Kürtçe konuşulmamasının kadına yönelik şiddete eğilimleri arttırdığı konuşulacak.
Politik kısımda AKP’nin kadın politikaları incelenerek sözleşmeden çıkılmasıyla artan kadın şiddeti ve cinayetlerinin verileri sunulacak. Kürt illerine kadın ve çocuğa uygulanan şiddet olaylarında cezasızlık politikasıyla göçmen kadınlara karşı cezasızlık konusu ele alınacak.
Kadına yönelik şiddeti tarihsel açıdan ele alan kısım Sözleşme’nin imzalandığı 2011-2021 yılları arasında yaşanan kadın cinayet verilerini inceleyecek. İstanbul Sözleşmesi’nin oluşumuna neden olan Nahide Topuz davasına değinerek aile içi şiddeti engellenemeye yönelik 6284 yasasının hazırlanma süreci hatırlatılacak.
Cumhurbaşkanı’nın neden Sözleşme’den çekilme yetkisinin bulunmadığını inceleyen kısımda ise hukuki yükümlülükler üstünde durulacak. Sözleşmenin kadını; psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, ısrarlı takip, zorla kısırlaştırma olmak üzere birçok alanda koruduğu ve aynı zamanda kadına yönelik şiddet faillerinin kavuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması yönünde ciddi yükümlülükler içerdiği vurgulanacak.
Ne olmuştu?
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 20 Mart 2021 Cumartesi İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı olarak feshedildiğini duyurdu. Fesih kararı 23 Mart 2021 Pazartesi günü Avrupa Konseyi’ne de bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Fesih kararının” nedeni olarak “Sözleşme’nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olması” iddia edildi.
Kadınlar, 20 Mart’tan beri Türkiye’nin birçok ilinde İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya devam ediyor.
İstanbul Sözleşmesi hakkında
Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldı ve ilk imzalayan ülke Türkiye oldu. Sözleşme 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.
Sözleşme, ''kadına yönelik şiddet'', ''aile içi şiddet'', ''kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet'', ''kadın'' kavramlarını tanımlıyor.
Uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan sözleşme şunları içeriyor:
İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor.
Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde kadının korunmasını esas alıyor.
Kadınları konumlandırırken "aile" olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmiyor.
Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.
Devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü de devlete ait.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri...
TIKLAYIN - 7 Soru, 7 Yanıt: İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Getiriyor?
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir?
TIKLAYIN - “İstanbul Sözleşmesi 4 partinin de ortak fikriydi”
(AK/EMK)