Los Angeles'taki kürtaj hakkı protestolarından. (Foto: Katie McTiernan / AA)
"Beni arayıp 'Aman Tanrım, ne yapacağımı bilmiyorum. Çünkü zaman geçiyor ve gebeliğim ilerliyor. Ama ben bu çocuğu büyütmek istemiyorum çünkü savaş var. Bunun altından kalkamam' diyordu."
Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki özel bir klinikte jinekolog olarak çalışan Myroslava Marchenko, Rusya şehri bombalamaya başlamadan önce kürtaj olmak üzere kendisine başvuran, sonrasında savaştan kaçarak Polonya'ya sığınan hastası ile yaptığı telefon görüşmesini bu sözlerle anlatıyor.
Marchenko'nun hastası yapılan doğum öncesi testlerde fetüste doğum sonrası yüksek ihtimalle Down sendromu görüleceği tespit edildiğinden kürtaj olmak istemiş, fakat Avrupa'nın en kısıtlayıcı kürtaj yasa(k)larından birine sahip olan Polonya'da "fetüsteki anormallikler" sebebiyle kürtajın yasak olması ikinci bir hak ihlali olarak karşısına çıkmıştı.
Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat'tan bu yana 2 milyondan fazla Ukraynalı savaştan kaçarak Polonya'ya sığındı. Bu kişilerin büyük bir çoğunluğu kadınlar ve çocuklardı. İki ülke, Ukrayna ve Polonya, ortak bir sınır, tarih ve kültürü paylaşıyor olsa da kişilerin üreme haklarına erişimi konusunda iki ülke arasında radikal farklar bulunuyor.
Ukrayna'da talep edilmesi üzerine gebeliğin ilk 12 haftasında kürtaj hakkı yasal olarak tanınıyor. Bunun yanı sıra, doğum kontrol haplarını ve ertesi gün haplarını herhangi bir reçete veya sınırlama olmadan almak mümkün.
Polonya'da ise kürtaj neredeyse tamamen yasaklanmış durumda. Avrupa Parlamentosu Forumu'na göre, Polonya doğum kontrol yöntemlerine erişim konusunda Avrupa'nın en kötü durumdaki ülkesi. Pek çok hekim, acil durumlarda kürtaj yapmayı, hatta rahim içi cihazlar ile doğum kontrolünü "kürtaja benzer" olduğunu söyleyerek reddediyor.
BM'den açıklama
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) Korumadan Sorumlu Yüksek Komiser Yardımcısı Gillian Triggs, konuyla ilgili bir açıklama yaparak, "Savaştan kaçarak Polonya'ya sığınan kadınların, kürtaj dahil üreme hakları uluslararası standartlara uymalı" dedi.
"Uluslararası standartlara uyduğuna inanmadığımız belli politikalar var" diyerek Polonya'ya işaret eden Triggs, özetle şöyle konuştu:
"Cinsel saldırıya uğrayanlar danışmanlık ve yardıma ihtiyaç duyuyor.
"BMMYK, Polonya ve diğer yerlerde kürtaja ihtiyaç duyanların bu hakka eriştiğinden emin olmak için çalışacak."
BM Kadın Birimi Ukrayna Direktörü Sima Bahous da bir açıklama yaparak Rusya'ya yönelik tecavüz ve cinsel şiddet iddialarının arttığına işaret etmiş, bu iddialara ilişkin bağımsız soruşturma çağrısı yapmıştı.
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield ise Ukraynalı mültecilerin yüzde 90'ının kadın ve kız çocukları olduğunu, yerel yetkililere göre Ukraynalı bazı kadın ve kız çocuklarının Rusya askerlerinin tecavüzünden kaçmak için saçlarını kısa kestiğine dikkati çekmişti.
"Duruma tamamen hazırlıksızlar"
Bu bağlamda Polonya'da kürtaj hakkına erişemeyen hastası hakkında konuşan jinekolog Myroslava Marchenko da hastasına Polonya'yı terk etmesini ya da Çekya'ya giderek orada kürtaj olmasını söylemiş.
16 yıldır Polonya'da yaşayan ve savaş başladığından bu yana Polonya'ya gelen Ukraynalı mülteciler için çalışan Ukraynalı üreme hakları aktivisti Oxana Lytvynenko, bazı kadınların sınırı geçtikten sonra üreme haklarına erişimlerinin ortadan kalktığını bilmediklerini söylüyor:
"[Sınırı geçen Ukraynalı mülteciler] buradaki duruma tamamen hazırlıksız. Yasaları bilmiyorlar. Bazıları bir yerlerde Polonya'da kürtaj hakkında bir şeyler okumuş olsa da, 'Tamam, istek üzerine kürtaj yapmıyorlar. Ama eğer iyi bir sebebi varsa yapacaklardır' diye düşünüyor.
"Bu zor bir durum çünkü yeniden güvende olduğu için öylesine mutlu olan kadınları yeniden travmatize etmek istemiyorsunuz. Onlara gerçeği söylemek için doğru zaman değilmiş gibi geliyor.
"Eğer kürtaj hapına ihtiyaç duyan kadınlar sınırı geçerse, durum gerçekten kiminle karşılaştıklarına göre değişiyor. Eğer ilerici, feminist biri ise doğru insanlar ile iletişime geçebileceklerdir. Fakat herhangi bir erkekse veya dindar biriyse, imkanı yok. Ya umurlarında olmayacaktır ya da [fetüsün] Tanrı'nın meleği olduğunu ve onu tutması gerektiğini söyleyeceklerdir."
Nitekim, Polonya'nın kürtaj karşıtı hareketinden Yaşam ve Aile grubundan kişiler de savaş sonrasında Ukrayna-Polonya sınırına gelerek Ukraynalı mültecilerin Polonya'ya girdiği sınır kapılarında broşürler dağıtarak "kürtajın barışa karşı en büyük tehdit" olduğunu savunmuştu.
Söz konusu kürtaj karşıtı broşürlerde aynı zamanda uzuvları kopmuş fetüs resimleri ve kendilerine kürtaj yapmayı teklif eden kişiler olursa bu kişileri polise şikayet etmelerini söyleyen cümleler yer alıyordu.
3 yıla kadar hapis cezası
Kürtajın ABD'de anayasal bir hak olarak tanınmasını güvence altına alan mahkeme kararının bozulacağı haberleri sonrası ülkedeki gelişmeler bağlamında Council on Foreign Relations Kadın ve Dış Politika ekibi de Polonya'daki duruma ilişkin şu bilgileri paylaşmıştı:
"2020'de Polonya'nın Anayasa Mahkemesi fetustaki bozukluklar sebebiyle gerçekleştirilen kürtajların anayasaya aykırı olduğuna hükmetti. Bu kararla birlikte Polonya Avrupa'nın en kısıtlayıcı kürtaj yasalarından birine sahip oldu. Çünkü karar öncesinde Polonya'da gerçekleştirilen kürtajların büyük bir kısmı fetustaki bozukluklar sebebiyleydi. Karara tepki olarak yüz binlerce kişi sokaklara döküldü fakat yasa yürürlükte kalmaya devam etti. Polonya yasaları tecavüz, ensest ve hayati tehlike içeren gebelik durumunda hala kürtaja izin veriyor olsa da söz konusu karardan bu yana doktorların yasal kürtaj yapma konusunda isteksiz olduğu haberleri geliyor. Hükümetin aceleyle veya yeterince sebep olmadan kürtaj yaptıklarına karar vermesi halinde doktorlar 3 yıla kadar hapis cezası alabiliyor." (SD)