Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ferhunde Özbay’ın anısına düzenlenen “1st Ferhunde Özbay Memorial Conference: Family, Marriage & Women’s Employment in Turkey” başlıklı konferansın ilk oturumunda farklı üniversitelerden katılımcılar ile birlikte aile, evlilik ve boşanma üzerine sunumlar yaptı.
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesi, feminist akademisyen Prof. Dr. Ferhunde Özbay'ı 8 Nisan 2015'te kaybettik. Boğaziçi Üniversitesi Özbay'ın anısına düzenlediği konferansların ilkinin adını 1. Ferhunde Özbay Anma Konferansı: Aile, Evlilik & Türkiye'de Kadının İstihdamı (1st Ferhunde Özbay Memorial Conference: Family, Marriage & Women's Employment in Turkey) olarak belirledi.
Aile yapısı değişiyor
9.30'da başlayan "Aile, Boşanma ve Evlilik" oturumu konferansın ilk oturumuydu. Oturum başkanlığını Dr. Arzu Ünal yaptı. Kadir Has Üniversitesi'nden Bahar Aldanmaz; Hacettepe Üniversitesi'nden Faruk Keskin, Zehra Yayla ve İsmet Koç; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Ceren Lordoğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Aslı Çoban birer sunum verdi.
Türkiye’de aile yapısı bu kadar sistematik değişikliklere uğrarken, aile ve evlilik hakkında düşünmek, tartışmak bir tercihten çok bir mecburiyet halini alıyor. Evlenme sayısındaki azalışa rağmen boşanma oranları gittikçe artıyor.
Erken evlilikler
Kadının iş yaşamına katılım oranı diğer OECD ülkeleriyle kıyaslandığında alt sırada yer alırken, bu değişimden ekonomik olarak en çok kadınların etkilendiğini söylemek yanıltıcı olmaz. Türkiye’nin önde gelen feminist düşünür ve aktivistlerinden olan Prof. Dr. Ferhunde Özbay’ın neler söylediği de her geçen gün daha fazla önem kazanıyor.
Panelin aile, evlilik ve boşanma üzerine olan bölümünün ilk konuşmacısı ise Ferhunde Özbay’ın öğrencisi olan Kadir Has Üniversitesi’nden Bahar Aldanmaz, “Young Turkish Women between Modern and Traditional: Attitudes Regarding Marrriage, Sex and Equality” adlı çalışmasında modernlik ve gelenek arasında sıkışıp kalmış kadınların evlilik, seks ve eşitliğe bakış açılarını erken evlilik düşüncesi üzerinden inceliyor.
Aldanmaz: “30 yaşından önce evlenmeliyim”
Bahar Aldanmaz 15 kadın ile gerçekleştirdiği görüşmelerde 10 kadının evlilik öncesinde cinsel deneyimi olmasına rağmen bunu yakınlarından saklama ihtiyacı duyduğunu belirtiyor. Özellikle aileleriyle olan diyaloglarında bundan hiç bahsetmiyorlar. Ve bu 10 kadından yalnızca ikisi jinekoloğa gidiyor.
Ne sıklıkta mastürbasyon yaptıkları sorulduğunda ise yalnızca biri düzenli olarak mastürbasyon yaptığını belirtiyor. Çoğunluk ise hiç mastürbasyon yapmadığını belirtiyor.
Annelik
Görüşmelerde en çok tekrar eden kalıplardan biri neredeyse hepsinin 30 yaşından önce kesinlikle evlenmek istediğini söylemesi. Sebep olarak ise genel olarak annelik ve doğurganlığın azalması gösteriliyor. Bu da annelik kavramının kadınlar için olan önemini ve hayatlarıyla ilgili kararlar alırken bundan ne kadar etkilendiklerini gösteriyor.
Evlilik ise daha çok aile ve toplum baskısından kurtulmanın bir yolu olarak görülüyor. Evlendikten sonra bu baskının azalacağı düşünülüyor. Bunun sebepleri arasında da aile başta olmak üzere çevrenin evliliği yücelten konuşmalar yapması, evlenince her şeyin daha iyi olacağına dair oluşan beklentiler, cinsel birlikteliğin herhangi bir baskı olmadan gerçekleştirilebilecek olması yer alıyor.
Dini nikahtan resmi nikaha geçiş
Evlilik kavramına toplumumuzda oldukça kutsal değerler atfediliyor. Toplumsal beklentilerin karşılanmasının yanında yasal evlilik hem çocuk hem de kadın için yasal haklar sağlıyor. Peki bu yasal haklardan mahrum kalınan dini nikahtan resmi nikaha geçiş Türkiye’de ne oranda gerçekleşiyor?
Hacettepe Üniversitesi’nden Zehra Yayla, Faruk Keskin ve İsmet Koç’un yürüttüğü “The pattern of civil and religious marriage transitions in Turkey: Evidence from demographic surveys based on marriage cohorts” isimli çalışmada 1993’ten 2013 yılına kadar resmi nikah ve dini nikah oranlarının demografik olarak değişimi inceleniyor.
1993 yılında sadece resmi nikah yapma oranı yüzde 30 ile yüzde 40 arasında değişiklik gösterirken, iki nikahı da yapanların oranı yüzde 50 civarında kalıyor.
Yıllar içinde dini nikahtan iki nikahı da yapmaya doğru oldukça büyük bir değişim gözleniyor. Ancak resmi nikah yapmamaya devam eden kişiler incelendiğinde bu kişilerin daha çok eğitim seviyesi düşük gruplarda, ekonomik olarak dezavantajlı gruplarda, çocuğu olmayan veya çocuğu nikahtan önce olan birlikteliklerde olduğu tespit ediliyor.
Bekar olma hali ve mekan
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ceren Lordoğlu “Yalnız da Olmuyor: Aile Olmamanın Mekansal Kurguları” isimli çalışmasında toplumsal olarak bir farklılık olarak değerlendirilen bekar olma halinin mekanla nasıl ilişkilendiğini inceliyor.
Yalnız yaşayan kadınlar ile yaptığı görüşmelerde bu kadınların yaşadıkları yeri “rahat ettiği yerlerde oturmak” olarak ifade ettiklerini söyleyen Lordoğlu, bekar kadınların yaşama alanlarında rahat olmamasını heteronormatif düzenle ilişkilendirmediğimiz takdirde anlayamayacağımızı iddia ediyor. Yaşadıkları yerlerde rahat etmek isteyen kadınlar ya ekonomik bir bedel ödemek zorunda kalıyor ya da davranışların sınırlamalar koymak zorunda kalıyorlar.
Bekar kadınları Türkiye’nin sosyal politikalarının göz ardı ettiğini söyleyen Lordoğlu şunları söylüyor: “Türkiye’de eşi vefat eden ve boşanan kadınların büyük bir çoğunluğunun geçmiş yaşamlarına göre önemli bir gelir kaybına uğradıkları ve bir bölümünün yoksulluğa düştüğü bir gerçektir. Bu da sosyal devletin eksikliğini gösteriyor.”
Aile mi arkadaş mı?
Karşılaşılan en büyük sorunların başında ise barınma geliyor. Şiddete karşı evden ayrılamama durumunda nereye giderim sorusuyla karşılaşıldığını görüyoruz. Bekar kadınların ev seçiminde tanıdıklarla aynı yerde oturmak, yaygın gözüküyor. Bağcılar’da aile ve akrabalarıyla çalışmak için aynı yerde oturmayı tercih ediyorlar.
Kadıköy’de yalnız yaşayanlarda özellikle çocukları varsa tanıdıklara yakın olmak yaşanılacak yeri seçmede önemli bir etkenken, aileden çok arkadaşa yakın olmanın tercih edildiği görülüyor.
Ailenin her zaman sarıp sarmalayıcı, koruyucu bir yapı olmadığını ise Sarıyer’de görüşülen kadınlar kanıtlıyor. Sarıyer’de görüşülen kadınların birçoğu ailesinden destek alamamasından dolayı yardım için belediyeye başvurmuş kişilerden oluşuyor. Bu sebeple en çok yardımı aldıklarını belirttikleri kişiler mahalledeki tanıdıkları oluyor.
Bekarlık kabul görmüyor
Ceren Lordoğlu yalnız yaşayan, bekar veya boşanmış kadınların sorunlarını şu şekilde sıralıyor: “Yoksullukla mücadele eden ve herhangi bir işte çalışmayan kadınların sosyal yardım talepleri görülebilir değil ve devlet desteğine ise çoğu zaman ulaşamıyorlar. Aile dayanışma imkanları giderek azalmış görünüyor. Bir artı olarak bekarlık kabul gören bir durum değil.”
Tekrar evlenmek isteyip istemedikleri sorulduğunda cevaplar kişiden kişiye göre değişiyor. Bir kısmı yalnız yaşamanın onları güçlendirdiğini söylerken bir kısmı tekrar evlenmek isteyeceğini belirtiyor. Aralarındaki ortak payda ise toplum tarafından baskılanmalarına yol açan bekar kadın algısı.
Kapıya ayakkabı, parmağa yüzük
Ev bakarken, bekar olduklarını söylediklerinde ev sahibinin ilk önce kirayı karşılayıp karşılayamayacağı soruluyor.
Yalnız yaşayan bir öğretim görevlisi yaşadığı tedirginliği şu cümlelerle anlatıyor: “Daha önce yalnız yaşamadığım için, bir şekilde tedirgin olmayı öğreniyorsun gibi bir durum var, anlatabiliyor muyum? Bugüne kadar seni korkutmayan, huzursuz etmeyen şeylere, aa bu da olabilir diyorsun mesela.”
Bu tedirginlik ise bekar kadınlar arasında ilginç stratejiler geliştirilmesini sağlıyor. Dairenin önüne gece yatmadan önce erkek ayakkabısı koymak ve erkek arkadaşıyla eve girerken yüzük takmak bunlardan yalnızca birkaç tanesi. (EÜ/HK)
Konferans programı"1st Ferhunde Özbay Memorial Conference: Family, Marriage & Women's Employment in Turkey" başlıklı konferansta üç oturumda sunumlar verildi. Konferansın programı şöyleydi: Aile, Boşanma ve EvlilikKonferans 9.30'da "Aile, Boşanma ve Evlilik" oturumuyla başlayacak. Bu oturumda oturum başkanı Dr. Arzu Ünal. Kadir Has Üniversitesi'nden Bahar Aldanmaz; Hacettepe Üniversitesi'nden Faruk Keskin, Zehra Yayla ve İsmet Koç; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Ceren Lordoğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Aslı Çoban birer sunum verecek. Emek Dünyasında Kadın DeneyimleriVerilen aradan sonra Prof. Dr. Şemsa Özar "40 yıl önce 40 yıl sonra Türkiye'de Kadın Emeği" başlıklı bir ara sunum yapacak. Özar'ın sunumu "Emek Dünyasında Kadın Deneyimleri" adlı ikinci oturumun girişi olacak. TIKLAYIN - 1. Ferhunde Özbay Anma Konferansı: Aile, Evlilik & Türkiye'de Kadının İstihdamı Oturum Doç. Dr. Didem Danış yapacak. Bu oturumda Hacettepe Üniversitesi'nden Cansu Güvenel Duman; yine Hacettepe Üniversitesi'nden Ayşe Abbasoğlu Özgören; ve Koç Üniversitesi'nden Aslı E. Mert'in sunumları var. Kadın İstihdamı, Kadınlık ve BedenOturum başkanlığını Prof. Dr. Nükhet Sirman'ın yapacağı oturumda İstanbul Şehir Üniversitesi'nden Merve Kütük-Kuriş, Z. Selen Artan-Bayhan; Ankara Üniversitesi'nden Zuhal Esra Bilir; ve Hacettepe Üniversitesi'nden Kadriye Bakırcı'nın sunumları olacak. |
Ferhunde Özbay hakkındaBoğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesiydi; sosyolog, demograf ve Ankaralıydı. 8 Nisan 2015'te 71 yaşında hayata veda etti. Sosyal Hizmetler Akademisi çıkışlıydı. Yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nde doktorasını ise Amerika Birleşik Devletleri'nde Cornell Üniversitesi'nde yaptı. Daha çok göç, aile, ev içi emek ve sosyal tarih gibi alanlarda çalıştı. Çalışmalarında kadının sosyal demografik yapısında, aile kurumu içinde ve iş hayatındaki rollerini ve bu rollerin zamanla değişimlerini gözlemledi. Kadın İstihdamını Geliştirme Girişimi (KEİG) kurucularındandı. Öne çıkan çalışmalarıTürkiye'de Nüfus Hareketleri, Devlet Politikaları ve Demografik Yapı, Özbay F. ve diğerleri, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. Ankara. 1-69. (2002) "Evlerde Elkızları: Cariyeler, Evlatlıklar, Gelinler", Feminist Tarihyazımında Sınıf ve Cinsiyet, Leonore Davidoff, Ayşe Durakbaşa (eds.), İstanbul: İletişim. (2002) "Gendered Space: A New Look at Turkish Modernisation" Gender & History. Leonore Davidoff et al. (eds.) Blackwell, Oxford. (2000) Türkiye'de Evlatlık Kurumu: Köle mi Evlat mı? Boğaziçi Üniv. Yayınevi: Istanbul. 42 s. (1999) |
(EÜ/HK)