*Fotoğraf: Anadolu Ajansı
6 Şubat depremlerinin üzerinden altı ay geçti. Bu sürede neler yapıldı veya yapılmadı, depremin doğrudan etkilediği 11 ilde hayat şu an ne durumda, bundan sonra ne olacak? Bu ve benzeri sorulara yanıt bulabilmek için yaptığımız çalışmalar, görüştüğümüz onlarca kişinin verdiği bilgiler, aylar süren araştırmalara dayanan raporlardan çıkan sonuç şu: Deprem sadece 11 ili değil, bütün ülkeyi kapsayan bir yıkıma dönüşüyor. Resmi verileri de inceleyince durumu özetleyen tek şey belirsizlik.
TIKLAYIN - Dosya: 6 Şubat 6 Ay
Geçici barınma meselesi bile çözülmüş değil; hâlâ çadırlarda yaşayanlar var. Konteyner veya çadır kentlerde tuvalet, duş gibi temel ihtiyaçlar yetersiz, altyapı, çöp, atık su sorunları devam ediyor. Hijyen sağlanamadığı için hastalık yayılıyor. Ama bir yandan kalıcı konut ihaleleri açılıp, yıl sonunda teslim etme vaadiyle inşaatlar sürüyor. Kime teslim edileceği ise belirsiz.
Depremlerin merkez üssü Maraş'ta resmi verilere göre 12 bin 659 kişi hayatını kaybetti. Aralık 2022'de 1 milyon 177 bin olan nüfusun ne kadarı başka illere göç etti veya geçici olarak gitti, ne kadarı kaldı, belirsiz.
Yıkılan veya hasar gören okullarda eğitim görenler ne yapacak, nasıl ve ne zaman eğitime başlanacak, belirsiz.
İl genelinde 53 bin 35 bağımsız bölüm yıkık, acil yıkılması gereken ve ağır hasarlı, 57 bin 702 bağımsız bölüm orta hasarlı olarak kayıtlara geçti. 20 bin 461 işyerinin de yıkık, acil yıkılması gereken ve ağır hasarlı olduğu belirlendi. Resmi açıklamalara göre yıkılan ve acil yıkılması gereken binaların enkaz kaldırma çalışmaları tamamlandı, diğerlerininki sürüyor. Ne zaman tamamlanacağı belirsiz.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın açıklamalarına göre Maraş'ta 82 bin 104'ü konut, 30 bin 310'u köy evi olmak üzere toplam 112 bin 414 konut yapılacak. Şu ana kadar 19 bin 418 konutun inşaatına başlandı. TOKİ'nin güncel verilerine bakınca afet konutlarının yıl sonunda teslim edilmesi mümkün görünmüyor. Zaten bunun pek bir önemi de yok. Çünkü sadece konut yapmakla hayat devam edemiyor.
"Hızlı ama alelacele değil"
Zemin güvenilirliği, bina sağlamlığı üzerinden tartışma yürütüldüğüne dikkat çeken Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası Başkanı Gencay Serter, "Halbuki kentlerimiz yıkıldı, bazıları tamamen ortadan kalktı! Yeniden inşa edilmesi lazım" diyerek uyarıyor:
"Herkesin bir an önce sağlam, kalıcı konutlarına yerleşmesi bizim de arzumuz. Ama konuta geçse dahi güvenli şehirlerde yaşamak isteyecek. Gerçekçi olmak lazım, baştan beri 'hızlı ama alelacele değil' dedik. İmar planı yapılmadan kent yapılmaya çalışılıyor. Sadece mühendislik yaklaşımları yetmez. Nereye hangi binalar yapılacak, kimler oturacak, ne kadar zamanda bitecek, belli değil. Sanayi, ticaretle ilişkisi, ulaşım olanakları, altyapı tasarlanmadı. Kentlerin nasıl kurulacağına dair hiçbir bilgi, öngörü, çalışma yok. Sorunlar yumağı haline gelmiş şehirlerle karşı karşıya kalacağız."
1995'te Japonya'nın Kobe kentini vuran depremden sonra yapılanları hatırlatan Serter, "Depremden sonra kalkınma planı yapıldı. Sosyal, psikolojik durumu uzun vadede iyileştirecek, zarar gören ekonomiyi daha ileri taşıyacak hamleler bölgesel planlamayla yapıldı. Bizde de 11 ili kapsayan bir kalkınma politikasına ihtiyaç var. Bu iller zaten dezavantajlıydı iyice kötüye gitti. Orada binalar yapabiliriz, ama göç veren yerler haline gelecek" diye konuştu.
Kalan da mağdur, giden de
TMMOB, depremin altıncı ayını değerlendirdiği geniş bir rapor hazırladı. Deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılan hata ve yanlışların ayrıntılı olarak yer aldığı 554 sayfalık raporda uyarı ve öneriler dikkat çekici.
"Gerekli inceleme ve hazırlıklar yapılmadan atılacak her adım, yapılacak her konut, yeni felaketlere davet çıkarmak anlamına gelmektedir" denilen raporda, başka illere göç meselesi de ele alınarak şu ifadelere yer verildi:
- Afet bölgesinden ayrılan kişilerin göç ettikleri bölgelerde yaşayabilecekleri problemler ve temel hak ve hizmetlere erişimi, afet yönetiminin bir parçası kabul edilmelidir.
- Kişilerin göç ettikleri yerlerde kalma kararlarına bağlı olarak temel ihtiyaçları gözetilmeli ve karşılanmalıdır.
- Geri dönmek isteyen kişilerin ne zaman ve hangi koşullarda geri döneceğinin planlaması yapılmalı ve yol haritası kapsayıcı ve mağduriyet yaratmadan ortaya konmalıdır.
- Bölgeden göç eden ya da bölgede kalmayı tercih eden kişilerin barınma alanlarının yanı sıra geçim kaynaklarını da kaybettiği dikkate alınmalı ve depremzedelerin geçim kaynaklarına yeniden erişimi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki deprem politikaları sadece deprem anında değil deprem öncesinde ve deprem sonrasında zincirleme olarak ele alınması gereken bir olgudur.
(EA/VC)