Haberin İngilizcesi için tıklayın
Gezi Direnişi sırasında Hatay'da biber gazıyla yaralandıktan sonra hayatını kaybeden Abdullah Cömert'in abisi Adnan Cömert, Gezi Direnişi’nde verilen yüksek orandaki hapis cezalarına tepki gösterdi.
Mahkemenin verdiği kararı siyasi diye niteleyen Adnan Cömert, kardeşinin davasında da adaletli bir karar çıkmadığını vurguladı.
Cömert, "Davayı Hatay'dan Balıkesir'e taşıdılar. Bu bir nevi caydırmak, 'hakkınızı aramayın, öldüğünüzle kalın' demek" dedi.
Cömert ayrıca Gezi Davası kararları ile ilgili olarak "Hukuksuz bir şey yapmasanız da sizi cezalandırmak adına davaları geç bırakıyorlar. Bu dava daha önce sonuçlanabilirdi" diye konuştu.
25 Nisan'daki Gezi Davasında İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Osman Kavala'ya hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise bu suça yardımdan 18 yıl hapis cezası verdi.
"Annem felç geçirdi"
"Gezi direnişiyle ilgili davalar hep böyleydi" diyen Adnan Cömert şöyle devam etti:
"Her şey bir kişinin iki dudağı arasında. Gezi davaları hep böyleydi. Siyasi bir karar bu. Seçimler yaklaştıkça bunu daha çok kaşıyacaklar.
"Tutuklananlar arasında Mücella Yapıcı Ablamız ve Can Atalay'ı tanıyorum. Mücella Abla ve Avukat Atalay hep yanımızdaydı.
“Onlar davalara gelerek bize hep destek veriyorlardı. Ama bizim sağlık problemlerimiz olduğu için davalara da katılamıyoruz. Annem felç geçirdi. Daha evvelsi gün çıkardık hastaneden, bir hafta hastanede yattık.
“Polisler başka can yakmasın”
Kardeşi Abdullah Cömert’in öldürülmesine ilişkin görülen davaya dair de bilgi veren Adnan Cömert, şu noktalara değindi:
"Davada sadece bir kişi yargılanmıştı. Türkiye, üstlerin neden yargılanmadığına dair 60 sayfalık bir savunma verdi. Anayasa Mahkemesi de itirazımızı reddederse davayı iç hukuk tükendiğinden ötürü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüreceğiz.
"Yargılanan kişi başta daha çok ceza almıştı ama Yargıtay kararı bozdu. Tekrar yargılanma oldu ve Yargıtay'dan gelen karardan sonra daha üst bir ceza verilemedi. Yargıtay alt mahkemenin elini kolunu bağladı. Biz de bu yüzden itiraz ettik ve Anayasa Mahkemesine verdik. Orada da katili savunacak torpil bulurlarsa dava bu sefer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecek. En son baktığımda dava bölümler önünde incelemede idi. Henüz ne zaman sonuçlanacağı belli değil."
"11 defa otobüsle ve özel araçla Balıkesir'e gittik"
Cömert, davanın Hatay'dan Balıkesir'e taşınmasının aile için zorlayıcı bir süreç yarattığını söylüyor:
"Davayı Adana'ya, Mardin'e sürebilirlerdi, ama neden Balıkesir'e sürdüler? Bizim ulaşamamamız, hakkımızı aramamamız ve bizi caydırmak için... Balıkesir'e uçakla bile gidemiyorduk. 11 defa otobüsle ve özel araçla Balıkesir'e gittik. Bize resmen işkence ettiler, 'hakkınızı aramayın, sizin hakkınız yok' diyorlar resmen. Normalde olay burada yaşandı, davanın da burada görülmesi gerekiyor. Onlar davayı Balıkesir'e bize işkence yapmak, bizi caydırma için sürdü."
"Bizi çok yordular ama yine de mücadele ettik"
"Balıkesir'de çok kötü şeyler yaşadık, yaşlı insanları da yordular ama biz yine de mücadele ettik. Bir nevi caydırmak, 'hakkınızı aramayın, öldüğünüzle kalın' demek bu. Gözdağı vermek ve yıldırmak için yapıyorlar.
“Mantıken Hatay'dan Balıkesir'e sürülmemesi lazım. Katil Mersin'den, kendi memleketinden katılıyordu. İşimizi zorlaştırdılar. Normalde görevi kötüye kullanmış bir polisi devletin yargılaması lazım. Başka polisler de kötülük yapmasın, vatandaşı öldürmesin diye. Ama onlar tam tersini yaptılar."
Avukat Can: Emri verenler yargılanmadı
Cömert Ailesi’nin avukatı Eren Can davanın son durumunu anlattı:
“Dava olası kastla öldürmeden açılmıştı. Yani 20 ila 25 yıl ceza alması öngörülüyordu iddianamede. 13 yıl kararı da ikiye karşı bir oyla verilmişti. Ama sonra Yargıtay bilinçli taksir diyerek bozunca mahkeme onu onadı ve ceza 6 yıla 10 ay 15 güne düştü.”
“Esas hükümden sonra tek bir polis memurunun taksirle öldürmeden ceza alması yetersiz ve eksik bir karardı. İki yönden eksik vardı: Birincisi polisin aldığı ceza çok düşüktü; ikincisi sadece bir kişinin sanık olması hatalıydı. Sonuçta ona bu emri verenler sıralı amirler, onların hepsiyle ilgili takipsizlik kararı verildi.”
“Biz bu takipsizlik kararı için AİHM’e başvurduk. Sert müdahale emrini veren sıralı amirlerin yargılanması talebinin takipsizlik kararı AİHM’de bulunuyor. Nakil kararıyla ilgili Yargıtay’da ret verilince onu esas kararla birlikte AYM’ye götürdük. Yaşam hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi ve nakil kararıyla doğal hâkim ilkesinin ihlali davası şu an AYM önünde.”
(MD/AÖ/AS/EMK)
- Sami Elvan: Tutuklananlar kendi ailemiz gibiler
- Gürkan Korkmaz: Katillerin cezasız kalması adalet duygumuzu öldürdü
- Adnan Cömert: "Hakkınızı aramayın, öldürüldüğünüzde kalın" diyorlar
- Mehmet Yıldırım: Medeni'ye olan borcumuz mücadele etmek
- Nuray Gedik: 9 yıl sonra ikinci bir darbe yedik
- Emsal Atakan: Oğlumu öldürenlere dokuz yıldır bir soruşturma bile açılmadı
- Ali Ayvalıtaş: Gezi kararı çıktığında kapımızda polis bekliyordu
- "Gezi hassasiyeti Sarısülük davasında polisin kollanmasında kendini gösterdi"
- Gezi Aileleri Direniyor: 9 yıldır devam eden mücadele