*Fotoğraf: Canva
*Bu söyleşi, İçişleri Bakanlığı'nın "Market Tedbirleri" genelgesinden önce (3 Mayıs'ta) yapıldı
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 26 Nisan'da açıkladığı ülke genelinde "tam kapanma" beraberinde alkollü içki satış yasağı tartışmalarını getirdi.
Zira marketlerde içki satılıp satılmayacağı, böyle bir yasağın doğrudan yaşam biçimine yönelik bir müdahale olduğu, kararın uygulanamayacağı günlerce tartışıldı.
En nihayetinde İçişleri Bakanlığı, bugün alkollü içki satışını da içeren "Market Tedbirleri" genelgesini yayımladı ve doğrudan "alkollü ürün" satışını "kısıtladı."
Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (TDHAM) Başkanı Avukat Doğan Erkan, kararı bianet'e değerlendirdi.
Yasak hangi yönleriyle hukuka aykırı?
Birincisi, biz bu evde içki içme meselesini özel hayatın gizliliği kapsamında görüyoruz. Özel hayatın gizliliğini ihlâl eden bir alana müdahale ediyor burada iktidar.
Anayasa 20. Maddenin üst başlığı 'özel hayatın gizliliği ve korunması'. Yani hem gizlidir hem de korunması gerekir.
Milli güvenlik, kamu düzeni, kamu sağlığı gibi sebeplerle sınırlanabilir. Ama kanunla ya da kanuna dayanan mahkeme kararıyla diyor Anayasa.
Dolayısıyla idarenin herhangi bir temsilcisinin, düzenleyici işlemle yasaklama yetkisi yoktur bunu.
İkincisi, bu ancak saydığımız üç sebebe bağlı olarak sınırlanabilir. Yine evde içilebilecek bir içkinin, buradan yayılacak bir hastalıkla ilgisi olmadığı da çok açık.
Eve kapandıktan sonra içilecek içkinin kamu sağlığıyla da ilgisi artık yok. Bu durumda devlet kısıtlama yetkisini kötüye kullanıyor demektir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 17. Maddesi anlatır bunu da.
"Hukuki norm da form da yoktu"
İlk başta, arkasında hukuki normu olmadığı gibi hukuki formu da yoktu. Herhangi bir genelge çıkarmadılar ya da belge tanzim etmediler.
Siyasi iktidar temsilcilerinin ağzından çıkan sözlerle başladı. Ama buna hukuk diyemeyiz, en fazla emir verme deriz. Buna da kanunsuz emir dedik. Aslında uyma zorunluluğu da yok. Bu emri vermenin kendisi anayasaya aykırı.
Sonrasında valiliklere bağlı hıfzıssıhha kurullarına yazılı alkol satış yasağı kararları aldırmaya başladılar.
Ben "Bu anayasaya aykırı, yasağa uymayın çağrısı" yaptım. Hâlâ da yapıyorum. Uyulacak anayasal bir yasak yok ortada, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) uzantısı olmuş sözde kurulların anayasayı ihlal eden yazıları var.
TIKLAYIN - İçki satış yasağı var mı, yok mu?
TIKLAYIN - "Esnaf yasaklarla iyice zora düşüyor"
Anayasa ve yasalarca yasaklanmamış bir tüketim maddesinin, tüketici tarafından satın alınmasını engelliyor. Bu da tüketici hakları ihlali.
Örneğin, aynı market içinde kola alabiliyoruz da neden şarap alamıyoruz? İkisi arasında pandemiyle bağlantı toplum sağlığını ilgilendiren nasıl bir fark var? Tek fark var. Burada bir din kuralı var. Bu çok açık. Neden bir tek alkollü içki? Dinsel kurala dolanıyor iktidar. Biz de bunu görüyoruz.
İçkiyi alıp götürüp evde içmemize de müdahale ediyorsa dinsel kuralı evin içine sokuyor demektir. Bu doğrudan laikliğe aykırı. Buna karışamaz iktidar. Karışırsa laik değildir. Anayasal hukuk kuralı koyma usullerine, temel hak ve özgürlüklere ve dolayısıyla laikliğe aykırı.
Diğer yandan, buradan para kazanan ve geçinimini sağlayan esnafın çalışma hakkına da müdahale var. Anayasal çalışma hakkı da ihlal ediliyor.
Ne yapsın esnaf, evine nasıl ekmek götürsün? Bir yardım, bir katkı sağlıyor musun çalışma yasağında devlet olarak? O da yok. Hukuk devleti de yok, sosyal devlet de yok, laik devlet de yok, ceberrut devlet kalıyor geriye.
"Kabul etmiyoruz"
Esnaf ne yapabilir bu yasak karşısında?
Ben kendi adıma "Bu fiili duruma direnin" diyorum. Çünkü hukuki norma uymayan fiili durum yaratılıyor. Sonuçta bu idari bir tasarruftur. Dirensinler başlarına gelecek her yaptırıma karşı dava açarız.
Eni sonu para cezası yer esnaf. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) kadar götürürüz onları da. Fiili durumlar dirençle aşılır. O nedenle ben hukuki bir direnme öneriyorum. Hukuksuzluğa karşı direnme haktır, 1789'dan beri haktır.
Birincisi, anayasaya açıkça aykırı sözde hıfzıssıhha kurulu kararları var. İkincisi bunlarda da kurul üyelerinin imzalarının tamamlanmadığını görüyoruz.
Usulen de kurul kararları oluşmadı aslında. AKP'nin memuru olmuş, mülkiyenin amirleri olduğunu unutmuş siyasal ve ideolojik valilerin kurul adına aldıkları kararlar var. Bunları kabul etmiyoruz.
Bu mu hukuk?
Dördüncüsü, hıfzıssıhha kararı görünümlü bu valilik emirnamelerinde alkollü içkinin pandemi tedbirleriyle bağlantısı ortaya konmuş değil. Kısıtlama yetkilerinin ölçütleri olan, meşru amaç, orantılılık, ölçülülük yok. Belirlilik yok, gerekçelilik yok. Kağıda yazılmış yazı var. Buna mı hukuk diyeceğiz?
Hiç unutulmasın, temel hak ve özgürlüklere, çalışma hakkına, evlerimizdeki özel yaşamlarımıza ve tüketici haklarına uzanmış bir sınırlama, Anayasanın 13. Maddesi gereğince ancak kanunla olabilir. Ve yukarıdaki ölçütlerle birlikte olabilir, ancak bunların hiçbiri yok.
Kapanmak zorunda kalan ya da satış yasakları sebebiyle gelirleri azalan her esnaf, "kamu külfetlerinin denkleştirilmesi ilkesi" gereğince öncelikle İçişleri Bakanlığı'na ya da kurul kararı var görünen valiliklere zarar tazmini başvurusu yapmalı. Bunun reddi halinde idari dava açmalı.
Suç değil
Genelgeye uymamanın cezası ne olabilir? Yurttaşlar ya da esnaf neyle karşılaşabilir?
Zabıta gelir. Burada uygulayıcı olan valiliğin ya da hıfzıssıhha kurulunun yetkilileridir. Bunlar gelir para cezası keser gider. Bundan başka bir işlem yapamazlar. Bu bir suç değil, gözaltı yetkisi yok. Bir idari tedbir. Buna adli soruşturma yürütemez.
Öte yandan kanuna aykırı emir, yerine getireni ceza almaktan kurtarmaz. Yazılı bir emir almadan esnafa müdahale eden polis suç işliyor demektir. Kolluk görevlileri asla gözaltı, yakalama gibi tedbirlere başvuramazlar. Para cezalarına karşı da ayrıca iptal ve itiraz davaları açılır.
27 Nisan'dan bu yana içki satışıAdalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Nisan'daki Kabine toplantısının ardından, koronavirüs salgınına önlem olarak 29 Nisan ile 17 Mayıs arasında "tam kapanma" uygulanacağını açıkladı. İçişleri Bakanlığı da yayımladığı genelgeyle bu uygulamanın içeriğini belirledi. Genelgede, hafta sonları uygulanan alkollü içki satışı yasağına ilişkin herhangi bir madde yer almadı. Mesele, kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Soylu: Soru işareti yokİçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 27 Nisan'da, tekel bayilerinin kapalı olup olmayacağı sorusuna "İstisnada yer almıyor ve kapalı. Bu açıdan hem bir muafiyet yok hem de soru işareti de söz konusu değil" diye yanıt verdi. Türkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş ise genelgede satış yasağıyla ilgili bir maddenin yer almadığını hatırlatıp "Satışı yasal bir ürün kanuna aykırı şekilde yasaklanamaz" dedi ve tekel bayi esnafına kendilerine gelen tebliğleri imzalamama çağrısı yaptı. TESK: Olmayan yasak!Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken de genelgede böyle bir yasağa yer verilmediğini söyleyip şöyle konuştu: "Ne yapacağız, biz kendi kendimize 'Yasal düzenleme yayımlanmadı ama yasak var' deyip kafamıza göre yasak mı uygulayacağız? Şu anda ülke olarak olmayan bir yasağı konuşuyoruz. Biz doğal olarak satmaya devam edeceğiz. Yasakla ilgili bir genelge yayımlanır da bize yazı gelirse o zaman gereğini yapar, tüm teşkilatımıza 'Yasak geldi, satmayın' deriz." "Yasaklama" Danıştay'daAnkara Barosu ise dün (29 Nisan) İçişleri Bakanlığı genelgesinde yer almamasına rağmen "tam kapanma" sürecinde işletmelere içki satışı yasağı getirilmesinin yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay'da dava açtı. Baro'nun Twitter hesabından yapılan açıklamada "Baromuz tarafından İçişleri Bakanlığı'nın genelgesinde yer almamakla birlikte Anayasa'ya aykırı şekilde fiili olarak uygulanan alkollü içki satışı yasağına ilişkin uygulamanın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli olarak Danıştay'da dava açılmıştır" denildi. İçişleri Bakanlığı: Kasıtlı tutumTürkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş da 30 Nisan'da tam kapanma sürecinde uygulanacağı belirtilen içki satış yasağının kalktığını duyurdu. Ancak İçişleri Bakanlığı'nın Twitter hesabından yapılan paylaşım bu açıklamayı "yalanladı. Bakanlık, açıklamasında içki satışına ilişkin doğrudan bir yasaktan bahsetmese de "kapanma döneminde, yanlış bilgilendirmeye yönelik kasıtlı tutumlarla ilgili gerekli hukuki müracaatların başlatılacağını" belirtti. Esnaf "Satacağız" dediAybaş da bazı tekel bayilerde yasağın sürdüğüne ilişkin sosyal medya paylaşımlarının ardından "yasak yok" duyurusunu Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken'in dünkü açıklamasına dayandırdığını söyledi: "Şu anda tekel bayilerini kapatmaya zorluyorlar, hatta kapattırıyorlar. Zincir marketlerde alkol satışı serbest, küçük esnaf tekel bayilerine baskı var. TESK Başkanı Bendevi Palandöken dün açıklama yaptı 'Satış yapacağız' diye. O konuşmaya istinaden yasak yoktur." Soylu kararı savunduSoylu, Kütahya Valiliği'nin içki satışına ilişkin açıklamasını "retweet" yaptı. Valilik açıklamasında, marketlerdeki içki satışının 81 ilde olduğu gibi Kütahya'da da yasak olduğunu ve tekel bayilerinin faaliyetlerinin tam kapanma süresince sınırlandırıldığını yazdı. Gazeteci Candaş Tolga Işık da Soylu'nun kendisine 17 günlük "tam kapanma" süresince marketlerde içki satışının yasak olduğunu söylediğini yazdı. Işık'ın Twitter'dan aktardığına göre, Soylu "Doğru değil, tam kapanma boyunca devam edecek. Kısıtlamalar başladığında 63 bin olan vaka sayısını bugün 31 binlere getirdik. Demek ki aldığımız kararlar doğru..." dediğini söyledi. CHP'li belediyelerin imzası yokYasak, il hıfzıssıhha kurullarının kararlarına dayandırıldı. Kurullar, kararları "oybirliği" ile aldıklarını açıkladı. Cumhuriyet Halk Partili (CHP) belediyeler bu açıklamaları yalanladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, Aydın Büyükşehir Belediyesi Başkanı Özlem Çerçioğlu, Kırklareli Belediyesi Mehmet Siyam Kesimoğlu ve Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, bu kararlara imza atmadıklarını söyledi. Genelge yayımlandıİçişleri Bakanlığı, son olarak bugün (4 Mayıs) alkollü içki satış yasağını bir genelgeye "konu etti" ve sorunu böylece "çözmüş" oldu. 81 ilin valiliklerine gönderilen "Market Tedbirleri" başlıklı genelgeye göre, marketlerde vatandaşların zorunlu temel ihtiyaçları dışında herhangi bir ürün satışına izin verilmeyecek. | |
(DŞ)