Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
"1,5 ay önce 3 gün içinde hem babamı hem de 47 yaşındaki abimi, canımı kaybettim. Gelmek isteyen tüm dostları reddettik. Kimsesizmiş gibi sadece kardeşleri olarak toprağa verdik. Bundan sonra hiç kimse Maske-Mesafe-Temizlik demesin."
"Böyle kalabalık cenazeleri her gördüğümde, babamı neden 10-15 kişi defnettik biz?"
"Bir ay önce canım babamın cenazesini sekiz kişi kaldırdık. Öyle boynumuz bükük kaldık ki anlatmak güç. Biz de isterdik tüm sevdiklerimize sarılıp ağlamak..."
"Cuma günü Fatih'te oturan halam vefat etti ve pandemi nedeniyle Fatih Camii bize izin vermedi. Artık bu çifte standart yeter!!! Vatandaşa izin yok!!! Yandaşa herşey serbest!!!"
Sn. @drfahrettinkoca hastanenizden cenazesini alıp, Pandemi önlemlerine uymak için sadece 10 (bakın yazıyla da yazayım ON) kişiyle birlikte gömdüğüm ANNEMİN üzerine yemin ederim,hiç kimsenin şu aşağıdaki vb olaylardaki iki yüzlülüğünüzü unutmamaları için yaşayacağım.Andım olsun pic.twitter.com/CpgB2cVwVC
— Yakup Bayrak (@speedyjacobo) February 22, 2021
Tepkiler, Muhammed Emin Saraç için İstanbul Fatih Camii'nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın da katıldığı kalabalık cenaze töreni ve AKP kongrelerine.
Bir de ben sorayım o halde, babasını üç ay önce kaybetmiş biri olarak; Babamı neden bir cenaze aracında üç tabutla, yaklaşık 15 kişiyle uğurladık?
Bakan Koca'nın resmi hesaplarından "Cenaze ve nikahlarda 30 kişiyi geçmiyoruz" uyalarıları yapılırken iktidarın cenazeleri ve AKP'nin kongrelerinin dolu olmasını Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları'na sorduk. Bu kalabalığın toplum sağlığına dönüşü nasıl olacak?
"Salgınla ilgili alınan tedbirlerin ciddiyetini maalesef olumsuz etkiliyor bu görüntüler. Salgının pik yapmasından endişeliyiz" diyor Dr. Eroğulları.
Duygularımızı rahatça paylaşabileceğimiz günler için cenaze ve nikâhlarda 30 kişiyi geçmiyoruz. pic.twitter.com/rme4nw6deB
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) December 2, 2020
"Pandemiyle ilgili alınan tedbirlerin uygulanmadığını görüyoruz. Siyasi parti kongrelerinden bulaşmıyor bu virüs de bizim kongrelerimizdemi bulaşıyor. Siyasi kimliği olan kişilerin cenazelerinde bulaşmıyor da sade vatandaşın cenazesinde mi bulaşıyor. Toplumdaki adalet duygusunu köreltiyor bu görüntüler. Salgınla ilgili alınan tedbirlerin ciddiyetini maalesef olumsuz etkiliyor.
"Aynı şey aşılamada da geçerli. 65 yaş üstü vatandaşlalarımıza yapıyoruz aşılamayı şimdi. Aşı önceliği olmayan kişilerin televizyonlarda aşı olması, aşı olmak için yaş sınırını bekleyen, randevu sırası bekleyen insanları pandemiyle micadele anlamında huzursuz ediyor.
"Vatandaşın kafası karıştı"
"Cenazelerde insanların sosyal mesafeye dikkat etmediğini görüyoruz. İl hıfzıssıhha kurulunca açıklanan maksimum katılım sayısının çok üzerinde katılım olduğunu görüyoruz. Biliyoruz ki bu virüsün bulaşması bu yolla oluyor. En yakınından ve toplu faaliyetlerden kapıyor insanlar bu virüsü. Görüntüler bu anlamda bizim açımızdan endişe verici. Toplumda örnek olması gereken kurum ve kişilerin buna dikkat etmesi gerekirken tam tersi bir görüntü veriliyor.
"Vatandaşın, kendilerine söylenenle söyleyenin farklı tavrını görünce kafası karıştı. Bu da tabii salgınla mücadeleyi gittikçe zorlaştırıyor. Bu görüntülere bakıp, eğer bir şey olmuyorsa kendilerine de olmaz diye tedbirleri gevşetiyor insanlar. Bu da salgın mücadelesinde ciddi bir zafiyet doğuruyor.
AKP kongresi
"378 civarı sağlık çalışanı öldü, Almanya'da bu sayı 40"
"Öte yandan biz hekimleri de endişelendiriyor cenazelere katılımlarla ilgili bu görüntüler. Hastalığın yayılması anlamında da vatandaşlar üzerindeki etkisi anlamında da. Rahatsız da ediyor. Yanlış kararlar ve uygulamalar neticesinde birçok sağlık çalışanını kaybettik. Türkiye'de sağlık çalışanı vefat eden sayısı 378 civarı, bunun 100'den fazlası hekim. Mesela Almanya'da 40'larda sağlık çalışnaı vefatı, 3-4 kişi de hekim.
"Pandeminin yükü bizlerin omuzlarında. Sağlık çalışanların izinleri durduruldu, istifalar durduruldu. Sağlık çalışanına sadece ölmek serbest demiştik. Salgının pik yapmasından endişeliyiz. Tüm kurumları, kişileri, salgınla mücadelede alınan kararlara uymaya çağırıyoruz."
Bir cenaze aracında üç tabut
Sosyal medyadaki serzenişleri okuduğumda bugün ölümünün üçüncü ayı dolan babam geldi aklıma ve arkasından yerine getiremediğimiz görevlerimiz...
TIKLAYIN - Pandemi, kayıp ve yas
Biri "Böyle kalabalık cenazeleri her gördüğümde, babamı neden 10-15 kişi defnettik biz?" diye sormuş. Aynı hislerle soruyorum ben de; üç ay önce 22 Kasım'da babam hayatını kaybettiğinde, neden yapmamız gereken ritüelleri yapamadık biz? Evimiz neden dolup taşamadı? Her yaştan, kesimden dostu olan, tanıdığım en sosyal insan, babam Erol Özbek'in cenazesini neden yaklaşık 15 kişi kaldırdık?
Babamın cenazesi hızlıca yıkanmış, oğlu/abim yurtdışından anca yetiştiği için bu göreve dahil olamamıştı. Babamı ikindi namazıyla uğurlamak varken aklımızda, "pandemi kuralları" gereği cenazeyi bekletemeyeceğimiz söylenmiş ve apar topar evden çıkmıştık. Küçükçekmece Cenaze Müdürlüğü'ne geldiğimizde ortalık ana baba günüydü tabiri caizse, bir keşmekeş... Bir cenaze aracına üç tabut koydular ve peşine takıldık biz de.
Yolda "hangi camiye gideceğiz, mezarlığa en yakını hangisi?" derken öğrendik ki, camii de yasakmış, doğru mezarlığa.
Vardığımızda bu sefer "kim için okundu, bizde mi sıra?" gibi sorulara yanıt ararken, hoca araçtaki üç tabutun her biri için ayrı ayrı okudu duasını. Ve babamı böyle uğurladık.
Üç kişilik çekirdek ailemizin her kurala uyması toplum sağlığı içindi elbette.
Sevdiklerimize zarar vermemek, korumak, halk sağlığı adınaydı tüm çabamız ve kabullenişimiz. Geride bu tam yapılamamış ritüellerin tortusu kalacaktır belki de...
Giden gitti ne yazık ki, yapacak bir şey yok ama Doktor Eroğulları'nın da dediği gibi geride kalanların, bizlerin körelen adalet duygusu ve öfkesiyle nasıl baş edecekler?
(AÖ)