IPS İletişim Vakfı tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen ve 1-9 Temmuz tarihleri arasında Büyükada’da gerçekleştirilecek Okuldan Haber Odasına (OHO) programının ilk konuk konuşmacısı psikolog-yazar Gündüz Vassaf’tı.
Vassaf'ın konuşması kutuplaşmanın tarihinden adalar tarihine uzandı.
"Bir belediye otobüsü düşünün"
Kutuplaşmanın tarihteki ilerleyişine dikkat çeken Gündüz Vassaf belediye otobüsleri üzerinden yaptığı çıkarımla bunun nasıl kolaylaştığına dem vurdu.
“Başkalarını ötekileştiren kimliklerinizden arınamazsak durmadan o zaman bir ötekimiz olur. Öteki, içimdeki bendir. Bunu dizginleyebilirsek işte o zaman biraz sakinleşebiliriz.
“Örneğin bir belediye otobüsü düşünün. Otobüs sıkışık ve kalabalık. Biniyorsunuz ön kapıdan ya da binmeye gayret ediyorsunuz çünkü rahat ilerleyemiyorsunuz ve ‘Beyler’ diyorsunuz ki ‘Arkaya doğru ilerleyelim’. Arkadakiler size bağırıyor ‘Ne ilerlemesi, nefes alamıyoruz.’ Siz itiyor ve biniyorsunuz.
“Bir kaç durak sonra siz artık öndeki değil arkadakisiniz. Başkaları da otobüse biniyor. Aynı sizin gibi, benim gibi. Bu sefer onlar ‘Arkadakiler ilerleyelim’ diyor. Ben artık arkadakiyim. ‘İtmeyin be kardeşim’ diyorum. Yani iki, üç durakta taraf değiştiriyorum ve birbirimize giriyoruz, birbirimizle tartışıyoruz.
“Bazen kavga ediyoruz ama hiç bir zaman için oradan ortak bir görüş çıkartıp ‘Ya niçin bu kadar az belediye otobüsü var, kamu ulaşımı niçin bu kadar kötü, niçin bu kadar eksik, niçin bu kadar otomobil varken otobüs yok’ diyemiyoruz. Dar bir toplumsallaşmaya doğru, temel ilkelere doğru niçin gidemiyoruz.”
"Hiçbir şey sonsuza kadar ayakta kalmaz’’
Gündüz Vassaf adalar tarihine de değindi:
“Adalar tarihi de sürekli bir taraflaşma, kutuplaşma tarihi. Tarihin getirdiği taraflaşmaların tarihi. Aynı insanlar şimdi birbirlerini yedikleri gibi. Dostlar düşman, düşmanlar dost oluyor tarih içeresinde. Türümüzün tarihi bu, bir anlamda.
“Ama başlangıçta adalar yoktu. Hiçbir şey yoktu. Türkiye de yoktu ama artık var. Belki ileride olamayacak. Sovyetler Birliği vardı, artık yok. İleride de olamayacak. Amerika yoktu, artık var. İleride belki olmayacak. Dünyada her şey değişiyor. Hiçbir şey kalıcı değil. Adalarda bu şekilde.
“Grekler, Bizanslılar, Türkler, savaşlar, kavgalar, el değiştirmeler. Kim haklı, kim haksız? Rumlar şimdi burada evlerinden kovuluyorlar. 1071’de Türkler Anadolu’yu fetih edip, buraya geliyor ve burası onların yurdu oluyor. Eğer toprağını korumak bir haksa buradakiler haklı ama sen hem 1071’de buraya gelirken haklısın hem de Çanakkale’de buraya gelmek isteyenlere karşı haklısın. İkisi birden olmaz. Yani haklılık kavramı çok komik kaçıyor tarihte.” (HA/BK)