Ev işçisi kadınlar uzun bir çalışmanın ardından Ev İşçileri Dayanışma Sendikası'nı kurdu.
Çocuk, yaşlı, hasta bakıcısı ve ev temizliğine giden ev işçisi kadınlar, Cağaloğlu'ndaki İstanbul Valiliği'ndeki dernekler masasına sendika kuruluş bildirgesini verdi.
Ev işçisi kadınlar ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarından kadınların destek verdiği valilik önünde yapılan basın açıklamasında, "Köle Değil Ev İşçisiyiz", "Ev İşçiyiz Toz Bezi Değil" sloganları atıldı.
Sendika adına basın açıklamasını okuyan Hatice Çiftçi, sadece İstanbul'da yaklaşık 400 bin ev işçisi çalıştığını ve bu alanın bir sektör oluşturduğunu söyledi.
"Kimisine göre enformel sektörün en altındakiler, kimisine göre modern köleler, kimisine göre ise evlerinden yurtlarından köylerinden edinmiş kadınlarız. Nasıl tanımlarsak tanımlayalım özünde bir sektör oluşturuyoruz."
"Ne sosyal güvence ne can güvenliği"
Çalışma Bakanlığı'nm sözde kayıt dışı çalışmayı önlemek amacıyla teşvik ettiği özel istihdam bürolarının kayıtsız ve kuralsız çalışmanın asıl kaynağı durumunda olduğu belirtilen açıklamada, devletin ev işçileri ile ilgili hiçbir düzeltmeye gitmediği söylendi.
Açıklamada, "Bu öyle bir sistem ki, bir yandan erkek egemenliği ile kadını eve zincirlerken, diğer yandan da anti-demokratik ve baskıcı bir siyasal düzen yaratarak tüm sorunları çıkışsızlığa boğuyor" dendi.
"Hem emek sömürüsü hem taciz, tecavüz"
Açıklamada, ev işçisi kadınların bir yandan çok düşük ücretlerle güvencesiz çalışmaya mahkum edilirken bir yandan da kayıt dışı çalışmanın sonucu olarak şiddete, tacize, tecavüze karşı seslerini yükseltemedikleri belirtildi. İşçilerin yaşadıkları şöyle anlatıldı:
- 37 yaşındaki sekiz aylık hamile Nilgün Oğuz işvereninin yakını tarafından vuruldu.
- Nuriye'nin omuriliği ağır çalışma koşularından dolayı zedelendi ve çalışamaz durumda. İşsiz eşi tarafından sürekli şiddete maruz kalıyor. Boşanma davası açtı ancak hiç bir sosyal güvencesi yok.
- Şengül, hasta oğlunun tedavisi için işten izin alamadı, bu nedenle işten atıldı.
- Tokatlı bir kadın temizliğe gittiği evde, ev sahibi erkek tarafından tecavüze uğrayıp öldürüldü. Sonra da ortadan kaldırılmak istendi.
- Daha yeni bir arkaşımız cam silerken, düşerek öldü. Bir evde zorla çalıştırılarak alıkonulan E.K., girişimlerimiz neticesinde kurtarıldı; her iki arkadaşımızın dava süreci devam ediyor.
Açıklamada, ev işçileri bu amansız şartlarla mücadele etmek ve hakları için örgütlendiklerini söyleyerek, başta hükümet olmak üzere devletin ilgili kurumları olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nı, Çocuk ve Aileden Sorumluğu Devlet Bakanlığı'nı, İş-Kur'u, Sosyal Güvenlik Kurumu'nu sorumluluğa davet etti.
"Fıtık, astım bir sürü hastalık..."
bianet'e konuşan sendika başkanı Gülhan Benli, 17 yıldır, temizlik işçisi hasta, çocuk ve yaşlı bakıcılığı yapmış.
"Sosyal ve can güvencemiz yok; taciz ve tecavüz var. Çalışma saatlerimiz belirsiz, kafalarına göre ayarlıyorlar. Bunun standartlaşmasını istiyoruz.
Temizlik yaparken kullanılan deterjanlar astım, kanser yapıyor. Ağır şeyler kaldırmaktan kaynaklı bel, omur fıtığı, rahim düşmesi ve soğuk sulardan dolayı kreçlenme gibi hastalıklarla boğuşuyoruz."
"Sigorta yok, mesai yok"
Pınar Yolcu da 12 yıllık bebek bakıcısı; dışarıdan emekli olmuş ama arkadaşlarının sosyal güvenceye kavuşturulmasını istiyor.
"Bebek bakıcıları 24 saat çalışıyor. Bunun için uykusuz kalıyoruz. Mesai yok. Gün içinde yemek molası verilmeli. Avrupa standartlarında saat sekizde başlayıp akşam sekizde bırakılıyor. Bizde böyle değil."
Hasta bakıcısı Sabır Büknel hasta bakıcısı, ama şu anda işsiz.
"En son çalışıtığım yer 'seni bir bir ay deneyelim sigortalı yaparız' dedi. Ama dört ay oldu yapmadılar. Hasta alzheimer'di ve saldırısına bile uğradım. Şu anda işsizim. Bana sigorta sözü verdikleri için diğer işleri kaçırdım." (NV/ŞA)