Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Tarım işçileri ülkenin en yoksul kesimini oluşturan kesimlerden bir tanesi. Küçük çadırlarda kalabalık bir şekilde yaşayan “gezici tarım işçileri” hijyen şartları ve sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olması nedeniyle koronavirüs tehlikesiyle karşı karşıya.
Bu tehlikenin farkında olan Kalkınma Atölyesi Covid-19'un mevsimlik gezici tarım işçileri ile onların çocukları üzerindeki etkilerini ve bu kapsamda yapılanları ortaya koyan haritalar yayınlamaya başladı.
Fotoğrafı büyütmek için TIKLAYIN
Biz de Kalkınma Atölyesi’nden Ertan Karabıyık’la tarım işçilerinin koronavirüs sürecindeki durumunu ve yapılması gerekenleri konuştuk.
"Mevsimlik işçiler aileleriyle seyahat ediyor"
Üç tip tarım işçisi olduğunu dile getiren Karabıyık bunları, aile emeğiyle tarım yapanlar, mahalli tarım işçileri ve gezici tarım işçileri olarak sıraladı. Gezici tarım işçilerinin pandemiyle ilgili zorlu bir süreç yaşadığını aktaran Karabıyık İçişleri Bakanlığı’nın, 18-20 yaş arasındaki işçileri sokağa çıkma yasağından muaf tuttuğunu hatırlattı, “Peki 18 yaş altı çocuklar ve 65 üstü kişiler ne olacak?” diye sordu. Karabıyık şöyle devam etti:
“Mevsimlik tarım işçiliği yapanların göç zamanı yaklaşıyor. Fakat bu göç genellikle ailelerle yapılıyor. Her sene 300 ile 500 bin kişi arasında değişen rakamlardan bahsediyoruz. 18 yaş altı çocuklar ne olacak, aileler 65 yaş üstü kişileri yanlarında götürebilecekler belli değil.
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yeni bir genelge üzerinde çalıştığını biliyoruz ama detayları konusunda bir bilgilendirme henüz yapılmadı. Bu kadar insanın göçü için katılımcı bir planlama yapılması gerekiyor. Çiftçilere ve özellikle tarım aracılarına destek verilmesi, benzer şekilde tarım işçileri için önlemler alınması gerekiyor.
"Tarımsal üretim sekteye uğrayabilir"
“Devletin özellikle kırsal alanda bulaşıklığı arttırmamak için adım atması gerekiyor. Çünkü kırsal kesimde karantina bölgeleri artarsa tarımsal üretim sekteye uğrar.
“Ama şu ana kadar gördüğümüz devletin aldığı kararlarla bu sürecin iyi yönetilmediği. Yaşanacak sıkıntıların boyutları, ortaya çıkacak olan durum devletin ne kadar sıkı tedbirler aldığıyla ilişkili olacak.
“Ülkenin en yoksul kesimini oluşturan kişilerden bahsediyoruz. Bu insanlar açlıkla mücadele ediyor, diğer bir yandan sağlıklarını düşünüyor, tarlaya gidip gelmeme konusunda ikilemde kalıyor. Hükümet sanayi-hizmet sektörüne nasıl kısa çalışma ödeneği veriyorsa tarım işçilerine, çiftçiye de aynısını sağlamalı. Bunu hiç kimse konuşmuyor. Mevsimlik tarım işçilerine ve çiftçiye gelir sağlayalım ki, koronavirüs tehlikesine karşı onları koruyabilelim.
“Bir diğer konu yerleşim alanları. Ailesiyle tarım yapanlar ya da mahalli tarım işçileri akşam olduğunda evine gidebiliyor ama mevsimlik gezici tarım işçilerinin böyle bir şansı yok. Çadırlarda oldukça sağlıksız koşullarda yaşıyorlar. Ayrıca koronavirüse karşı çadırlarda 1,5 metrelik sosyal mesafeyi sağlamak pek mümkün durmuyor. Bu noktada Kızılay ya da AFAD işçilere çadır desteği verebilir. Çadırda kalan kişi sayısını yarı oranda azaltarak koruma altına alabiliriz.”
Çocuklar işçilerin durumu
Tarımda çalışan çocuklarla ilgili de konuşan Karabıyık, tarımda mevsimlik gezici tarım işçilerin resmi çalışma yaşı 18 olduğunu söyledi. Dernek ve vakıfların koronavirüs öncesinde çocukların eğitimi için destek çalışmaları yaptığını aktaran Karabıyık şöyle devam etti:
“Ama şu an normal olmayan bir süreçten geçiyoruz. Bizim yapacağımız işler ancak, araştırma yapmak, saha çalışmaları yapmak ve eğitim modelleri yaratmak olabilir. Bu bir kamusal hizmettir ve kamusal hizmeti devletin vermesi gerekir. Şimdi de büyükler olduğu kadar çocuklar da risk altında. Bu noktada yapılması gereken şey Covid-19 un çadır alanlarına bulaşmasını önlemek olmalıdır. Bulaştığı taktirde ise yapılaması gereken şey o alanı karantina altına alıp sorunu orada çözmeye çalışmak ve gerekli sağlık hizmetini sunmak olmalıdır.
“Onun dışında salgın bittikten sonra çocukların çalışmaması için mücadelemize devam edeceğiz. Ama öncelikli hedef bu insanların sağlıklarını korumak, parasal destek vermek ve tarımsal üretim sürecine sağlıklı katılımlarını sağlamak olarak belirlenmeli.
“Çünkü insanların hayatını korumak önceliklidir. Tarım işçileri en yoksul kesimi oluşturduğu ve açlıkla mücadele ettikleri için en büyük desteği almalılar diye düşünüyorum.”
Tarım işçileri için yol haritası
Karabıyık, mevsimlik gezici tarım işçilerinin iki farklı boyutta üretime dahil olduğunu, bunu ya tarım aracılarının organizasyonuyla ya da kendi imkanlarıyla yaptıklarını sözlerine ekledi.
Sürecin benzer olduğunu ifade eden Karabıyık, 12 adımlık şu yol haritasını çizdi:
- Tarım aracısının İşkur İl Müdürlüklerine başvurarak belge alması gerekiyor.
- Aracının planlama yapması ve götüreceği işçileri konu hakkında bilgilendirmesi gerekiyor.
- Aracının İl Seyahat Kurullarına başvurarak işçiler için seyahat izin belgesi çıkarması gerekiyor.
- Aynı şekilde işçilerin nereye gideceği, kaç işçiyle gideceği ve hangi araçlarla gideceği noktasında bilgilendirme yapması gerekiyor.
- Aracı araçları koronavirüs şartlarına göre ayarlamalı ve yolcular kapasitenin yarısı şeklinde yolculuk etmeli.
- Aracı ulaşım araçlarını hijyenik hale getirmeli.
- Tarım İl Müdürlükleri işçilerin hangi ile gittiğine dair bir tespit yapmalı ve işçilerin gideceği il bilgilendirilmeli.
- Gidilecek ilin “Bize şu kadar kişilik bir grup işçi gelecek” diyerek planlama yapması sağlanmalı.
- İşçiler yola çıkmadan önce sağlık kontrolünden geçmeli. İl ve ilçe girişlerindeki sağlık kontrol noktalarındaki kurallara uyulmalı.
- Çadırlar arası yerleşim mesafeleri ayarlanmalı, aralarında boşluklar bırakılmalı. Çadır içinde de sosyal mesafe korunmalı.
- Temel hijyen şartları tarım il müdürlükleri ya da belediyeler tarafından sağlanmalı. Çadırların çevresinin sık sık ilaçlanmalı, çöpler toplanmalı.
- Tarlada ise herkesin içeceği su ayrılmalı, aynı bardaktan su içmemeleri sağlanmalı, sosyal mesafe korunmalı, tuvalet ihtiyacı için hijyenik çözümler getirilmeli, dinlenme alanı ve yemek alanında sosyal mesafe kuralına uyulması sağlanmalı.
Kalkınma Kooperatifi hakkında
Sosyal kalkınma alanında program ve projeler gerçekleştirmek isteyen bir grup genç, ulusal ve uluslararası kalkınma çabalarına destek vermek ve bu surecin bir parçası olmak için 2003’te Kalkınma Atölyesi Çalışma Grubunu kurdu. 3 Kasım 2004’te ise kooperatif çatısı altında örgütlendi.
Kalkınmaya destek vermek ve her ölçekteki projelerin sürdürülebilir, tekrarlanabilir ve başarılı olmasına katkı sağlamak amacıyla kurulmuş olan kooperatif, sivil toplum örgütlerinin ve üretici birliklerinin yönetişim, sosyal kalkınma, eğitim, çocuk ve gençlik alanlarında kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi dâhilinde programlar geliştiriyor ve uygulamaya koyuyor.
Atölye'nin güçlü olduğu alanlar yerel kalkınma programları ve projelerin geliştirilmesi, araştırma ve kapasite geliştirme çalışmaları, gençler için kooperatifçilik hareketi, arıcılık, mevsimlik işçi göçü ve çalışan çocuklardır.
(HA)