*Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde “Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sır küpü” dediği Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, 28 Mayıs seçiminden sonra kurulan yeni kabinede Dışişleri Bakanı olarak görevlendirildi.
2010'da MİT Başkanlığı'na getirilen Fidan, görev süresince “Çözüm Süreci”, 2012’de gündeme gelen 7 Şubat MİT Krizi, MİT TIR'ları, 15 Temmuz darbe girişimi gibi bir çok önemli olayda gündem olmuştu.
Erdoğan’ın “sır küpüm” dediği Fidan, astsubaylıktan akademisyenliğe, bürokratik görevlerden MİT Başkanlığı'na ve oradan Dışişleri Bakanlığı’na uzanan bir kariyere sahip.
Erdoğan’ın büyük önem atfettiği Fidan kimdir, MİT Başkanlığı görevi süresince neler yaşandı?
İstihbarat astsubayı olarak görev yaptı
Muhabere Astsubaylığı'ndan MİT Başkanlığı'na hızla yükselen Fidan, 1968 yılında Ankara’da doğdu.
Kara Kuvvetleri Muhabere Okulu ve Kara Kuvvetleri Dil Okulu mezunudur. Mezun olduğu 1986 yılından 2001’e kadar Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde muhabere istihbarat astsubayı olarak görev yaptı.
Bir dönem TSK tarafından Almanya’daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu İstihbarat ve Harekât Başkanlığı’nda üç yıllığına görevlendirildi. Bu görevi esnasında University of Maryland University College Europe’dan Yönetim ve Siyaset Bilimi alanında lisans diploması aldı.
2000’de OYAK Genel Kurulu üyeliğine seçildi. 15 yıllık mecburi hizmetinin süresini tamamladıktan sonra TSK’den istifa etti. Türkiye’ye döndükten sonra Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde 1999 yılında yüksek lisans, 2006 yılında da doktora eğitimini tamamladı.
2001-2003 yılları arasında Avustralya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde kıdemli siyasi ve ekonomik danışman olarak çalıştı. 2003-2007 yılları arasında Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkanlığı görevini yürüttü.
Fidan’ın kamu bürokrasisi içinde hızlı biçimde yükselmesinde dışişleri ve istihbarat birimleriyle işbirliği halinde faaliyet gösteren TİKA Başkanlığı önemli bir yer tutuyor.
Ortadoğu ve Afrika'ya açıldı
Bu süreçte dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanı olan Ahmet Davutoğlu ile çok yakın mesaisi oldu. Türkiye’nin özellikle Ortadoğu ve Afrika’ya açıldığı bu dönemde etkin biçimde yer aldı.
14 Kasım 2007’de (dış politika ve uluslararası güvenlikten sorumlu) Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı’na atandı.
Bu görevi yürütürken 2008’de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu üyeliğine atandı. Daha sonra Uluslararası Ahmet Yesevi Üniversitesi mütevelli heyeti üyesi oldu ve bu görevinden Şubat 2011’de istifa etti. Bu görevlerin yanı sıra Birleşmiş Milletler Kalkınma İşbirliği Platformu Danışma Kurulu Üyeliği, Yunus Emre Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği de yaptı.
Fidan, 15 Nisan 2009 tarihinde MİT Müsteşar Yardımcılığı’na atandı. Müsteşar Emre Taner’in emekli olmasının ardından 27 Mayıs 2010’da bu göreve getirildi. Böylece Fidan 42 yaşında, MİT Müsteşarlığı'na atanan en genç isim olarak Türkiye tarihine ismini yazdırdı.
Fidan aynı zamanda Sönmez Köksal ile birlikte rütbeli askerlerin yönettiği kurumun başına dışarıdan getirilen ikinci “sivil” isimdir.
TIKLAYIN-"Oslo Görüşmeleri" Nedir?
Oslo görüşmeleri
Fidan’ın ismi, Oslo’da PKK yöneticileri ile MİT yetkililerinin yaptığı barış müzakerelerinin ses kaydının Eylül 2011’de sızdırılması sonrası gündeme geldi.
Oslo görüşmelerinin açığa çıkmasının ardından iç kamuoyunda yaşanan hararetli tartışmalar gündemden düşmüş gibi görünürken 7 Şubat Krizi yaşandı.
7 Şubat 2012 tarihinde Başsavcı Sadrettin Sarıkaya, Emre Taner, Afet Güneş ve iki MİT mensubuyla birlikte Fidan’ı da KCK’ye dönük soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırdı.
Erdoğan'ın buna yanıtı, MİT mensuplarıyla bazı kamu görevlileri hakkında ceza soruşturması açılabilmesi için Başbakanlık'tan izin alınması şartını getiren 6278 sayılı kanunu çıkarmak oldu.
TBMM Adalet Komisyonu, Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda değişiklik içeren yasayı dokuz saat süren bir toplantının ardından bir gecede değiştirdi.
Değişiklik ile birlikte, MİT mensuplarının veya özel bir görevi gerçekleştirmek üzere Başbakan'ın görevlendirdiği kişilerin aleyhinde; görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında suç işledikleri iddiasıyla açılacak soruşturmalar Başbakan'ın iznine bağlandı.
MİT mensupları ifade vermeye gitmedi.
TIKLAYIN-"İmralı Görüşmeleri Başlayabilir"
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sır küpü"
O dönem Başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan, Fidan’a sahip çıkarak şunları söylemişti: “İmralı’ya gönderen de benim, Oslo’ya gönderen de... Niye, ortada bir problem var… Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin geleceğinin sır küpü.”
Fidan'ı ifadeye çağıran eski savcı Sadrettin Sarıkaya ise Gülen Cemaati üyeliğinden 2021 yılında 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
"4 adam gönderir füze attırırım"
Fidan ile tartışmalar süreç içerisinde de artmaya devam etti.
Suriye’de bulunan Süleyman Şah Türbesi’nde IŞİD tehdidinin yaşanmasının ardından müdahale tartışmaları yaşanırken, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın olduğu iddia edilen bir ses kaydı yayınlandı.
Davutoğlu'na ait olduğu iddia edilen ses, 2011 ve 2012 yıllarında Türkiye’nin cesur karar alması durumunda bu sürecin yaşanmayacağı belirtirken, Yaşar Güler'e ait olduğu iddia edilen ses ise o dönemlerde de mühimmat ve silah ihtiyacını vurguluyordu. Görüşmelerde MİT Müsteşarı Fidan’ın “Oralara 2 bine yakın TIR gönderdik” demesi dikkat çekiyordu.
Kaydın devamında müdahale için gerekçe arayışına girilirken, MİT Müsteşarı Fidan'a ait olduğu iddia edilen ses ise, "Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye sekiz füze attırır savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesi'ne de saldırtırız" diyordu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ses kayıtlarının sızdırılmasıyla ilgili soruşturma başlattı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ise, ses kaydıyla ilgili olarak geçici yayın yasağı getirdi.
Ses kaydının ardından Diyarbakır’da düzenlenen mitingde konuşan Başbakan Erdoğan, konuşmasında, “Bu Pensilvanya ihanet içinde. YouTube'a bugün bir şey düşürdüler. Ulusal güvenliğimizle ilgili, Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili bir görüşme yapılıyor. Bunu bile YouTube'a düşürdüler. Bu ahlaksızlıktır, bu adiliktir, bu alçaklıktır, bu namussuzluktur” dedi.
Dışişlerinden yapılan açıklamada ise, “Görüşmelerin kamuoyuna servis edilmesi Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik alçakça bir saldırı, bir casusluk faaliyeti ve son derece ağır bir suçtur” denildi.
MİT TIR'larının durdurulması
1 Ocak 2014'te Hatay Kırıkhan’da ve 19 Ocak 2014'te Adana Ceyhan’da Suriye'ye giden TIR’lar savcılık emriyle yapılan bir jandarma-polis operasyonuyla durduruldu.
Yetkililerden gelen ilk açıklamalar, TIR'lardaki malzemenin devlet sırrı olduğu yönünde oldu.
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olayın arkasında 'paralel yapının bulunduğunu' söyledi:
"Savcı, benim iznim, Adalet Bakanlığı'nın haberi olmadan böyle bir müdahalenin içine giremez. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın ne getirip ne götürdüğüne bakamaz. Bu, paralel yapılanmanın diğer bir versiyonudur. Kısa bir zaman önce atılan adımın devamıdır.”
Olayın hemen ardından ve sonrasında ilerleyen süreçlerde, TIR'ların durdurulması ile ilgili savcı, asker ve polisler hakkında soruşturma başlatıldı. Süreç içinde bazı savcı, asker ve polislerin görev yerleri değiştirildi, bazıları açığa alındı, bazıları ise tutuklandı.
29 Mayıs 2015'te Cumhuriyet gazetesi "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" manşetiyle çıktı. Haberde 19 Ocak 2014'te üç TIR'ın durdurulması operasyonundan fotoğraflar ve bilgiler paylaşıldı. Bu TIR'larla Suriye'deki gruplara silah ve cihatçı sevk edildiği iddia edildi. Kanıt olarak da savcılık dosyasından alındığını belirtilen görüntüler verildi.
Kısa süre sonra görüntülere yayın yasağı getirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'casusluk faaliyeti' diye tanımladığı habere tepki gösterdi ve "Bu casusluk faaliyetinin içine o gazete de girmiştir. Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek" dedi.
Haberle ilgili dava açıldığını belirten Erdoğan, 'yapılanın Bayırbucak Türkmenlerine destek vermek olduğunu' söyledi ve haberle ilgili 'paralel yapıyı' suçladı.
AKP'den aday oldu, Erdoğan karşı çıktı
Fidan, 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde AKP'den aday olmak için görevinden 10 Şubat 2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere istifa etti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan bu adaylığa karşı çıktığını çok net biçimde dile getirdi.
Fidan, AKP'ye yaptığı adaylık başvurusunu 9 Mart'ta yazılı açıklama yaparak "gördüğü lüzum üzerine" geri çektiğini duyurdu; 10 Mart'ta da MİT Müsteşarlığı'na yeniden atandı.
15 Temmuz darbe girişimi
Fidan'ın ismi 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sırasında da gündem oldu.
Dönemin Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli Binbaşı O.K., saat 14:30’da MİT’in merkezine giderek Kara Havacılık’tan 15 Temmuz akşamı kalkacak helikopterle Müsteşar Hakan Fidan’ın alınacağını bildirdi. MİT görevlilerinin sorgusu sırasında O.K. bunun bir darbe girişimi olabileceğini söyledi.
Bunun üzerine Hakan Fidan, karargâha giderek durumu Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a aktardı. Ancak Akar’la yapılan toplantılarda 'darbe'den bahsedilmediği, yalnızca Hakan Fidan’a yönelik operasyonun gündeme getirildiği iddia edildi.
Ne Hakan Fidan ne de Hulusi Akar'ın, yaşananları doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’a bildirmediği iddia edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbe yapılıyor” bilgisini MİT’ten ya da öteki istihbarat örgütlerinden değil “eniştesi”nden, Başbakanı Binali Yıldırım ise “yakınları”ndan, öğrendiğini söyledi.
(RT)
*Bu haberde kaynak olarak bianet arşivinden ve Tarih Vakfı "Türkiye Siyasal Hayatından Portreler" başlıklı çalışmasından yararlanılmıştır.