*Fotoğraflar: Duygu Yılmaz
Türkiye yakın tarihinin en önemli seçimi iki gün sonra gerçekleşecek.
Seçim sürecinde muhalefet ve iktidarın ajandasındaki en önemli konu başlıklarından biri de Suriyeli mültecilerdi.
Muhalefet, "İktidar olduğumuzda Suriyelileri ülkelerine göndereceğiz" söylemlerini seçim öncesinde olduğu gibi seçim sürecinde de sıklıkla tekrarladı.
Geçtiğimiz yıllarda Avrupa’yı sınır kapılarını açmakla tehdit eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise; bu seçim döneminde Suriyelilerle ilgili farklı bir tutum sergiledi.
Erdoğan, üç gün önce MÜSİAD Türkiye'nin Gücü Ödülleri Töreni'nde yaptığı konuşmada, “Türkiye'nin kapılarının mültecilere her zaman açık olduğunu” ifade etti ve "Suriye'den savaştan çıkıp ülkemize sığınan bu kardeşlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız. Kendileri arzu ettikleri zaman vatanlarına dönebilirler, biz kovmayacağız” dedi.
Peki, Suriyeliler, kendileri üzerinden yapılan açıklamaları nasıl yorumluyor?
İktidar değiştiği taktirde Suriye’ye dönmeyi kabul edecekler mi? Seçimlere dair ne düşünüyorlar, ne istiyorlar?
İstanbul’un başta Suriyeliler olmak üzere mülteci nüfusunun en yoğun olduğu Fatih Aksaray’da Suriyelilerle konuştuk.
Seçim yaklaştıkça tansiyon Suriyelilerde de yükselmiş durumda.
Konuştuğumuz hemen herkes oldukça tedirgin, öyle ki konuşmak istediğimiz hemen hemen tüm Suriyeliler konuşmaktan çekiniyor. Büyük bir kısmı ismini vermek istemiyor, konuşanlar ise; sözcüklerini seçerek cümle kurmaya çalışıyor.
"Şimdi gidersem açlıktan ölürüz"
Beş yıl önce Suriye’nin Şam kentinden Türkiye’ye gelen 21 yaşındaki Muhammed, Suriye yemekleri yapan bir restoranda garson olarak çalışıyor.
Muhammed, ailesini arkasında bırakarak Türkiye’ye geliyor. Suriye’de ekonomik krizin “baş edilemez” noktaya geldiğini burada çalışıp ailesine para gönderdiğini söylüyor.
Siyasilerin “Suriyelileri geri gönderme” söylemlerini soruyoruz Muhammed’e, “Suriye'de ekmek bile burası ile kıyaslanamayacak kadar pahalı. Ben iş olmadığı için buraya geldim ama şimdi gidersem açlıktan ölürüz, burada çalışmak zorundayım. Bir gün döneceğim ama şimdi değil Suriye düzelmeli” diyor.
Çok fazla konuşmak istemiyor Muhammed, geçici sığınmacı statüsünde ve söylediklerinin kendisi için kötü sonuçlanmasından kaygı duyduğunu söylüyor. Konuşmasını “Umarım Türkiye için de her şey iyi olur” diyerek bitiriyor.
"Gönderirlerse mecbur gideceğiz"
32 yaşındaki Emin El Buşi ise; tur satışı yapıyor, elinde broşür çalıştığı firmanın kapısındaki standın başında bekliyor.
Konuşmak için yanına yaklaştığımızda tedirgin bir şekilde tebessüm ediyor ama aynı zamanda ne soracağımızı da merak ettiğini söylüyor.
O da Muhammed gibi geçici sığınmacı statüsünde oy kullanmıyor. Yaşlı annesi dışında Suriye’de başka kimsesi olmadığını belirtiyor. Şu an gitmek istemediğini “Ama gönderirlerse mecbur gideceğiz, yapacak bir şeyimiz yok” diyor.
Suriye’nin düzelmesini istediğini özellikle belirtiyor, düzeldiği zaman kendisi de zaten gitmek istediğini vurguluyor. Sorular artınca “Türkçem bu kadar, daha fazla bilmiyorum” diyerek konuşmayı bitirmek istiyor.
"Ailemin öldürüldüğü o ülkeye dönmem"
Bir kafede garson olarak çalışan Abdullah da Lazkiyeli. Savaşta anne ve babasını kaybediyor. Bir kardeşinin Almanya’da, birinin de Antep’te yaşadığını söylüyor.
“Ailemin öldürüldüğü o ülkeye bir daha geri dönmek istemiyorum” diyor ve devam ediyor: “Ailem yok, hiç kimsem yok ailemin öldüğü o topraklara gitmem, artık orada bir devlet yok hayat yok.
“9 yıldır Türkiye'deyim. Ben burada hayat kurmak istiyorum. Araba tamircisiyim, bir gün kendi işimi yapmak istiyorum. Bugüne kadar Türkiye’de bir kere bile sorun yaşamadım bu ülkeye tek bir zararım olmadı.
“Şu an geçici kimlik sahibi ama iki ay sonra vatandaşlık alacağım. Umarım sorun olmaz ve alabilirim. Ben artık Suriye’ye gitmek istemiyorum, oraya gidersem bir daha çıkamam, ölüme gitmek demek benim için gitmem. Türkiye olmazsa başka bir ülke ama Suriye asla.”
10 yıl önce Suriye’den ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelen 24 yaşındaki bir başka genç de Suriye’ye kesinlikle dönmek istemediğini söylüyor. İsmini söylemek istemiyor, Türkiye’de üniversite okuyor ve Türkiye vatandaşı pazar günü oy kullanacağını ifade ediyor.
Oyunun rengine dair “renk” vermiyor. Daha fazla da konuşmak istemiyor. Son olarak Suriye’nin her geçen gün daha kötüye gittiğini ve geri göndermenin iyi bir fikir olmadığını söylüyor.
Suriyelilere ait bir emlakçı da çalışan ve yani oy kullanma hakkına sahip Türkiye vatandaşı Suriyeli genç bir kadın ise; konuşmak istemediğini söylüyor. Sohbet etmeye çalıştığımızda çekincelerini sıralıyor ve konuşmanın kendisi için iyi olmayacağını düşündüğünü belirtiyor.
"Suriyeliler olmasa Türkiye'de çarklar dönmez"
Suriyeli mültecilerle sohbet ederken; Mardinli olduğunu ve 29 yıldır Laleli Aksaray’da esnaflık yaptığını belirten Ahmet Yıldırım söze giriyor.
Suriyelilerin özellikle seçim sürecinde çok fazla kaygı duyduklarını, pazar günü sokağa çıkmamaları için birbirlerini uyardıklarını ifade ediyor.
Suriyeliler üzerinden yapılan politikaları da eleştiriyor Yıldırım: “Suriyeliler Türkiye’nin ekonomisine gerçekten çok büyük katkı sağlıyor kimse bunu görmüyor, görse de konuşmak istemiyor.
“Türkiye’de nitelikli ara eleman kalmadı, konfeksiyon atölyesinde makineci ya da ayakkabı imalatında çalışacak usta yok. Buralarda hep Suriyeliler, Afganistanlılar çalışıyor ve az paraya köle gibi çalışıyorlar. Patronlar Türk’e vereceği paranın yarısını veriyor Suriyelilere, eğer onlar olmasa Türkiye’de çarklar dönmez.
“Siyasetçiler göndereceğiz, diyorlar ama gönderemezler, göndermek o kadar kolay değil çünkü Türkiye onların sırtında ayakta duruyor.”
(RT)