Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine 12 gün kalırken, sandıktan nasıl bir sonuç çıkacağı hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunun gündeminde.
Konsolosluklarında oy kullanma işlemlerinin Cumartesi günü başladığı ve 9 gün süreceği ABD'de yaşayan Pratt Institute Sosyal Bilimler ve Kültürel Çalışmalar Bölümü'nde Kültürel Çalışmalar Koordinatörü Doçent Doktor Kumru Toktamış, Türkiye-ABD ilişkileri hakkında bianet'e konuştu.
ABD, Türkiye'de bir değişiklik beklentisi içinde
ABD yönetimi ve basınının zaten uzun zamandır Türkiye'de bir yönetim değişikliği beklentisi içinde olduklarını söyleyen Toktamış, "En diplomatik ortamlarda bile Biden yönetimi, NATO ortağı Erdoğan'ı tecrit etmekten geri durmadı. Örneğin geçtiğimiz Kasım'da Endonezya'daki G-20 toplantısının bir noktasında Biden'ın otel odasında yapılan acil bir toplantı çağrısına davet edilmeyen yegâne NATO üyesi ülke lideri Erdoğan'dı. Bu, Türkiye'de basına ne kadar yansıdı bilemiyorum, ancak Erdoğan da mevzunun önemsiz olduğunu söyleyerek konuyu savuşturmuştu" dedi.
Erdoğan yönetimine duyulan güvensizliğin nedeni ne?
İsveç'in NATO üyeliğine halen engel konuluyor olmasının sadece ABD'yi rahatsız eden bir konu olmadığını anımsatan Toktamış, "Ancak bana öyle geliyor ki Erdoğan yönetimine duyulan güvensizliğin nedeni, net görüş ayrılıkları değil; Erdoğan yönetiminin görünürde izlediği uluslararası dengeler, politikalarının aslında son derece pragmatik hatta transactional olması. Diplomasi de karşılıklılık önemlidir tabii ama Erdoğan yönetiminin karşılık beklentisi zaman zaman, belki de her zaman diplomasinin sınırlarını zorlayan bir yolsuzluk biçimi adeta" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu için 'yeni ortak' deniliyor mu?
"Ortadoğu tarihinde pek çok lider bu denge politikaları ile güçlü devletlerle ilişkilerini sağlama almışlar, bu sayede kendi konumlarını ve önemlerini sağlama almışlardır" diyen Toktamış sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak Erdoğan yönetiminin nerede nasıl adım atacağı, pek kolay kolay sadece ulusal çıkarlarla açıklanabilir bir durum olmadığından, ABD için hayırlı bir ortak ve işbirlikçi konumunda değil artık AKP. Ancak muhalefete de pek güvenemiyorlar sanırım. Kılıçdaroğlu'nu kabul edilebilir kılmaya çalışan çeşitli lobi çabaları olduğu halde, aktif bir 'yeni ortak' dileğinin ifadesine tanık olmadım hiç."
"Erdoğan'a arka çıkacak birileri yok"
Türkiye'de hep yanlış algılanan "yekpare bir ABD dış politikası karar mercileri varmış gibi bir intibanın" olduğunu vurgulayan Toktamış, "Oysa ABD dışişlerinde, örneğin İsrail yanlısı kadar, Arap yanlısı unsurlar da vardır. Ancak artık Erdoğan'a pek arka çıkacak birileri yok diyeceğim. Ama Kongre'de hala Erdoğan yanlısı politikalar için bastıran unsurlar var. Bu unsurlar Demokrat Parti'de de var, Trumpçılar arasında da var. Ancak Biden yönetimi mesafeli duruyor kendi partisindeki Erdoğancılara" dedi.
*Fotoğraf: AA
ABD nasıl bir muhatap istiyor?
Suriye politikasına dikkat çeken Toktamış konulmasında şunlara değindi:
"Bir de tabii, belki NATO'dan daha önemli olan Suriye politikası var. Bu konuda ABD yönetimi uzun yıllar kendi kendisi ile çatışmalı bir haldeydi. ABD yönetimi nerede nasıl davranacağından emin olduğu bir muhatap istiyor gerek Suriye'de gerekse Ukrayna'da. Erdoğan böyle bir ortak değil uzun zamandır. Tabii bu söylediklerimden 'vay be Erdoğan sıkı bir anti-emperyalist' sonucu çıkarmak büyük bir çiğlik olur. Bir ortağın, muhatabın kontrolsüz olması mutlaka olumlu bir gelişme değildir."
"2016'dan beri Erdoğan itibarı olan bir dünya lideri değil"
"Erdoğan sonrası üstüne yıllardır akademik çalışmalar yapıyoruz. Ancak bu çalışmalar sadece akademik, hatta spekülatif olmakla sınırlı kalıyor ve politikacılardan henüz ilgi gösterenine rastlamadık. ABD, örneğin NATO'daki kilitlenme konusunda Kılıçdaroğlu'nun daha makul davranacağını düşünüyor, ancak Suriye konusunda yeterince net bir tavrı olacak mı Kılıçdaroğlu'nun bundan kimse emin değil."
"Kesin olan tek şey, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi konularda Kılıçdaroğlu'nun doğru adımlar atacağı yönünde bir umut var tabii. ABD muhalefetin hareketlenmesinin, inat ve coşkusunun farkında tabii ki. Ama bunun sandığa ne kadar yansıyacağından kimse emin olamıyor. Sandık yolsuzlukları ayyuka çıksa dahi, ABD'nin eli kolu bağlı durumda sonuç itibari ile. Zaten neredeyse 2016'dan beri Erdoğan itibarı olan bir dünya lideri değil. Daha çok Ukrayna'da da, Suriye'de de bir baş ağrısı konumunda ABD için. Kılıçdaroğlu böyle bir baş ağrısı olmayacağına dair ne tür güvenceler verebilir ki ABD'ye ve NATO'ya?"
Olası bir değişimde ABD'nin beklentisi ne olur?
Seçim sonrası oluşacak muhtemel bir değişime değinen Toktamış, "Kılıçdaroğlu'dan öncelikle NATO konusunda daha titiz bir tavır alması, Ukrayna konusunda Rusya'ya karşı daha net bir tavır alması, Suriye konusunda Esad'a karşı sert tutumun sürdürülmesini bekliyor ABD. Suriye konusunda Kılıçdaroğlu'nun yeterince güvenilir bir ortak olamayabileceğini yazdı Economist geçenlerde. Bu konuların hemen hepsinde AKP'nin bugüne kadar ki tavrı, aynı zamanda Türkiye'de bir devlet politikası olacak mı olmayacak mı beklentisi içinde bütün dünya. Değişkenlerin çok yönlü ve karmaşık olduğu bir bulmacanın orta yerinde Kılıçdaroğlu ve müttefiklerinin dış politikada ne yönde adımlar atacaklarını yüzde yüz kestirmek zor. Ancak AKP'nin, NATO, Ukrayna ve Suriye konusunda çizdiği güven vermeyen tablosunun dışında davranmaları bekleniyor" dedi.
Netleşmiş bir kanaat yok
Türkiye'de son zamanlarda ABD'de Erdoğan sonrası ihtimal için kanaat oluştuğu duyumlarını yorumlayan Toktamış, "Bu yönde lobicilik yapanlar var ve bu kesimler ABD dışişlerinde seslerini duyurmaya çalışıyor. Ne kadar başarılı olabildiklerini ancak seçimlerden sonra anlayabileceğiz. Netleşmiş bir kanaat olduğunu sanmıyorum. Özellikle Economist'te çıkan Suriye ve Kılıçdaroğlu yazısı hala soru işaretleri olduğunun net ifadesiydi" diye konuştu.
(NT)